Scudo Sports

Yine bisikletle ölüm

krankmili

Forum Bağımlısı
Kayıt
9 Haziran 2009
Mesaj
1.605
Tepki
2.405
Azrail’i gördü, kızını kurtardı ama kendi öldü

04 Ağustos 2010

Adapazarı’nda çalıştığı şirketten 3 gün önce emekli olan 48 yaşındaki Günay Türkgöz bisikletiyle beton mikseri altında can verirken, yanında bulunan 4 yaşındaki kızı Şevval’ı son anda kenara fırlatarak ölümden kurtardı.

Kaza kentin Şeker Mahallesi Ahmet Yesevi caddesinde önceki akşam saatlerinde meydana geldi. Günay Türkgöz kızı Şevval’i bisikletine alarak semt pazarına gitti. Burada alışveriş yapan Türkgöz, dönüşe geçtiğinde kavşakta hızla üzerine gelen Alaattin K.’nın kullandığı beton mikserinden kaçamadı. Görgü tanıklarının ifadesine göre son anda kızı Şevval’i Kenara fırlatarak ölümden kurtaran Günay Türkgöz, beton mikserinin altında ezilerek can verdi.

Beton mikserinin sürücüsü kaçarken, çevreden gelenler tarafından çağrılan ambulansla Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan Şevval Törkgöz tedaviye alındı. Doktorlar minik Şevval’in sağlık durumunun iyi olduğunu belirtti. Kazadan sonra kaçan sürücü Alaattin K. polise teslim oldu.

Milliyet
 
Scudo
Ah şu beton mikserleri. Çok dikkatsiz kullanıyorlar aracı. Bu yüzden çok kaza yapıyorlar. Allah rahmet eylesin.
 
@Şevket Şahin

yazık... 04:00 mü? iyide 14 yaşındaki çocuğun o saatte sokakta ne işi var ya?
 
@G. Akpınar

Gündüz vakti böyle kazaya sebebiyet veren insan, başkalarının gözü önünde nasıl oluyorda kaçabiliyor bir kişi gidip peşinden yakalamamış mı ?
 
@Adil

Size aynen katılıyorum, sabaha karşı 14 yaşında bir çocuğun ne işi var sokaklarda ailelerin de sorumsuzluğu var bu olayda.
 
  • Beğen
Tepkiler: Adil
Trafikte insan öldürmek, alkollü araç sürmek gibi insan canını tehlikeye sokan durumlarda ciddi cezalar uygulanmalı diye düşünüyorum. Ülkemizde insan canının hiç bir değeri yok! :mad:
 
@Hasan Oğuz

Konuyu hemen değişik açılardan ele almayın arkadaşlar. O saatte dışarı çıkmış biri ölmeyi haketmiştir demiş gibi oluyorsunuz çünkü.

Farzedelim ki mecbur kaldı o saatte dışarı çıkmaya.

Konuyu gerektiği gibi ele alalım...
 
  • Beğen
Tepkiler: Gökay ÜNGÜDER
@Şevket Şahin

Senin dediğin, ilk habere göre, yani yeni emekli olan ve beton mikserinin altında can veren kişiye istinaden. Ki hakikaten çok üzücü...

Ben, 14 yaşında bir erkek cocuğunun dışarda saat 04.00'te ne işi olduğunu sorgulayanlara cevaben yazdım. Bu, saat 04.00'te dışarı çıkan herhangi bir bisikletli öldürülebilir ve onun neden öldürüldüğü değil, neden dışarı çıktığı sorgulanmalıdır anlamına gelir.
 
@Hasan Kuru

beton mikserleri beton doluyken donmasın diye acele ediyorlar boşken de hafifliyor ondan basıyorlar. hoş değil.
 
  • Beğen
Tepkiler: krankmili
@Şevket Şahin

ankarada akşam ezanı okunduktan sonra, soförlerin bir kısmı bira kutularını açar ve çeke çeke gezmeye başlar. izmirde gece 04:00 te ayık soför bulunur muı bilmem ama ankarada bulunmaz.
 
@Hasan Oğuz


mankurtlaştığımız remidir bu haberler.
mankurt ve mankurtlaşma deyimini literatürümüze kazandıran kişi yirminci yüz yılın en büyük romancılarından biri olan kırgız türk’ü cengiz aytmatov’dur. cengiz aytmatov’un türkiye türkçesine “gün uzar yüzyıl olur” adıyla çevrilen romanında yer verdiği bir kırgız efsanesinde geçer bu deyim. “nayman ana” söylencesine göre, kırgızların komşusu ve can düşmanı olan juan-juanlar son derece gaddar ve acımasızdırlar. fırsat buldukları zaman komşu kabile ve oymaklara baskınlarda bulunurlar; yakıp yıkarlar, ne bulurlarsa yağmalarlar ve alıp götürdükleri genç tutsakları da mankurtlaştırarak ölünceye kadar kendilerine köle yaparlar. genç bir tutsağın önce diri diri kafa derisini yüzerler, sonra yaş bir manda derisini kafasına sıkıca sarıp günlerce güneşte bırakırlar. manda derisi kurudukça kafayı sıkar ve genç tutsağın beyni zedelenip en sonunda hiçbir şey hatırlayamaz hale gelir. kimdir, nedir, necidir, nereden gelmiştir? bu soruların hiçbirinin cevabını veremez. bu hale gelmiş kişi artık bir mankurt olmuştur ve serbest bırakılsa bile kaçıp gidebileceği hiçbir yer yoktur. öyle biri ölünceye kadar juan-juanların gönüllü kölesi olarak kalmaya mahkumdur. işte juan-juanlar nayman ananın da yetişkin bir oğlunu tutsak edip götürmüşler ve onu da bir mankurt haline getirmişlerdir. ama oğlundan bir türlü vazgeçmeyen ve onu bulup geri getirmeye kararlı olan nayman ana, araya taraya juan-juanların develerini gütmekle görevlendirdikleri oğlunun izini bulur ve gizlice onun bulunduğu yere kadar sokularak karşısına çıkar. ne var ki oğlu kendisini tanımamaktadır. kendi adını dahi bilmemektedir. nayman ana ısrarla oğluna kendisini tanıtmaya çalışır. ona adını, kendi adını, babasının adını boş yere tekrarlayıp durur. ama oğlu geçmişine ilişkin en ufak bir şey hatırlayamamaktadır. birkaç gün daha oğluna geçmişini hatırlatmak için yanına kadar sokulan nayman ananın her seferinde oğluna söylediği şudur:”senin atan (baban) dönenbay. sen dönenbay’ın oğlusun!”

fakat birgün oğlunun efendisi olan juan-juanlar durumdan işkillenirler ve köleye karşısına çıkacak yabancı her kim olursa olsun onu oklayıp öldürmesi buyruğunu verirler. köle elbette bu emre itaat edecektir. nitekim nayman ana son bir kez daha karşısına çıktığında oğlunun elindeki yay ve oku kendisine doğru yönelttiğini görür ve bu onu son görüşü olur. köle efendilerinin buyruğunu yerine getirmekte bir an bile duraksamamış ve okunu annesinin kalbine saplamıştır. söylenceye göre zavallı nayman ananın ruhu bir kuş olur ve sürekli olarak juan-juanların mankurtlaştırdığı biricik oğlunun başının üstünde durmadan döner. dönerken de sürekli olarak “senin atan dönenbay! senin atan dönenbay! dönenbay” diye tekrarlayıp durur. bundan ötürü o kuşun adına “dönenbay” kuşu demişlerdir…

söylence budur. cengiz aytmatov bu söylenceyi, romanına sovyetler birliğinde rejimin komünist ideolojiyi bir manda derisi gibi kafalarını sarıp beyinlerini dumura uğrattığı; ulusuna, halkına ve kendisine yabancılaştırdığı, adlarına aparatçik de denilen otomat haline gelmiş komünist partili bürokratları anlatmak için koymuştur. gerçekten de yabancılaşma, yabancılaştırma ve bunun hemen ardından gelen köleleştirme olgusunu bu derece mükemmel bir biçimde anlatabilecek başka bir örnek bulunamazdı. bu örneğin, insanı kendi özüne yabancılaştıran bütün rejimler ve bütün ideolojiler ile bunların uygulamaları için de aynı ölçüde açıklayıcı olduğunda hiç kuşku yoktur.

sadece kendi canını düşünen varlıklar haline geldik de ondan bu aymazlar kaçıp kendilerini kurtardıklarını sanıyorlar. ve yardım çağırmayan olayın şahitleri de bana dokanmayan yılan bin yaşa mantığındalar.ç yazık.
 
  • Beğen
Tepkiler: krankmili
ellerinde bira,beyaz şahin ve 8-9 kişi dolu apaçi ordusundan korkuyorum,kamyonlar daha duyarlı bu varlıklara göre.hergün sorun yaşıyorum bu varlıklarla.aman dikkat derim. kazada kaybedilenlerin ailelerine baş sağlığı diliyorum.
 
Geri