five
Part time turcu
- Kayıt
- 29 Temmuz 2005
- Mesaj
- 1.503
- Tepki
- 4.095
- Yaş
- 54
- Şehir
- İstanbul-Bostancı
- Başlangıç
- 1995—96
- Bisiklet
- Diğer
- Bisiklet türü
- Şehir - Tur
25/09/2013 – 11. Gün Lamia – Thiva
Sabah kahvaltının sonrası yine yola düşme vakti gelmişti. Lamia’dan çıkıp ana yola vardığımızda günün en sağlam yokuşunu da uzakta, karşımızda görmüş olduk. Leonidas’ın heykelinin bulunduğu yeri kabaca haritadan belirlemiştik ama tam yerini levhaların göstereceğini düşünüyorduk. Genelde 300 Spartalı filmi üzerinden devam eden geyiğimiz ana muhabbeti oluşturuyordu. Filmde geçen ve dar bir kanyondaki taktiksel karşılaşmayı anlatan sahnelerin, çevrede görülen hangi kanyonda gerçekten olmuş olabileceğini tahmin etmeye çalışıyorduk. Her ne kadar yolun doğrultusunda olmasa da uzaktan gördüğüm dar ağızlı bir kanyonun, bu filmde geçen sahnenin gerçekleşmesi için uygun bir yer olduğunu düşünüp Uğur’la paylaştım.
Thermophila, “sıcak su kaynağı”nın bulunduğu yerdi ve ana yoldan biz ayıran levhanın götürdüğü ilk yer de bu kaynak olmuştu. Bizdeki küçük binalı kaplıcaların bir benzerinin bulunduğu alanda, açık havada, kayaların arasındaki kaynaktan çıkan sıcak suya giren insanlar gördük. Çok güzel görünüyordu aslında burası ve suya biz de girebilirdik belki ama günün, turun en uzun etabına sahip olması bizim fazla vakit kaybetmeden yola devam etmemizi gerektiriyordu. Biraz daha devam ettiğimizde, yolun solunda, içinde Leonidas heykelinin bulunduğu anıtın olduğu geniş alanı gördük. Hemen fotoğraf makinalarına davranıp fotoğraflamaya başladık. Çevrede kimse olmadığı için heykelin altında birbirimizin fotoğraflarını çektik. Çevreyi izlemeye koyulduk. Leonidas ve 300 Spartalı temalı geyikler yaptık. Tam bu sırada birkaç tane büyük tur otobüsü yanaştı ve içinden onlarca turist elinde fotoğraf makinalarıyla çevremizde koşuşturmaya başladı. Birilerini bulmuşken birlikte fotoğraf çektirelim istedik Leonidas heykelinin altında. Makinamı, fotoğraf çekmesi ricasında bulunduğumuz bir kadına verip yerimizi aldık. O da fotoğrafımızı çekti ve makinayı geri aldım. Çekilen fotoğrafı kontrol ettiğimde bir gariplik fark ettim. Fotoğrafta Uğur ve ben bir arada görünüyorduk ama altında poz verdiğimiz Leonidas yoktu.
Yani fotoğrafı çeken hanımefendi sadece bizi kadraja alıp basmıştı deklanşöre. Onun için her şey tamamdı. Bu kare bizim için de bu yönüyle anlamı oldu böylece. 
Leonidas anıtı ziyaretimiz bitince ana yola geri döndük. Ana yola bağlandığımız yer tam olarak yokuşun başlangıcına denk geliyordu. Önümüzde 13 km.’lik bir tırmanış vardı. Yol döne döne çıkıyor kimi zaman dikleşiyor kimi zaman da eğimini kaybediyordu. Ama en önemlisi ciddi bir ağır vasıta trafiği barındırıyor, tırlar ve kamyonlar bizim yanımızdan bizi rahatsız etmemeye özen gösterir gibi dikkatli bir şekilde geçiyorlardı. Her zaman mesafeliydiler bize karşı
Fiziksel olarak 
Yokuşun sonunda yolun eğiminin azaldığı kısımda sağ taraftaki derin vadi görsel bir şölen sunuyordu bize. Bir yola bir manzaraya bakarak pedal çevirirken arka taraftan gelen jet uçaklarının o şiddetli ıslığı ile irkildim. Kafamı sağa, vadiye çevirdiğimde beni çok etkileyen o ilginç görüntüyle karşılaştım. Bir savaş uçağı, vadi içinden uçuyordu ve benim göz hizamın altında yol alıyordu Yani kısaca ben yerdeydim ve uçak benim altımda uçuyordu. Hemen arkasından da başka bir uçak… İlk defa böyle bir olaya şahit olmuştum. (Uçaktayken aşağıdan uçan bir uçak görmüştüm ama karadayken böyle bir olay çok ilginç gelmişti bana.) Yokuşun bitiminden sonra haritaya göre Amfiklia’ya doğru ana yoldan devam edecektik. Etrafın güzelliklerine baka baka ilerlerken ileride görülen devasa vadi gözümü aldı. Yolun o taraf doğru devam ettiğini düşünüyordum. Aslından içten içe o tarafa doğru gitmesini ve vadinin içine girmeyi istiyordum. Ama Uğur yolun o taraf devam etmediğini sola gideceğini söyledi. Levhaları da takip edip iniyorduk. Levhanın birinde “Hah tamam burası” deyip ayrımdan daldık. İniş yumuşadı ve tatlı bir eğimle ilerlemeye başladık. Çevre, dağ ve vadi bize hoş manzaralar sunarken aslında yanlış tarafa doğru yol aldığımızı geç fark ettik. Yol vadiye doğru ilerliyordu gitmememiz gerektiği halde. Uğur “Yanlış yoldayız.” dedi. Sola doğru gitmemiz gerekirken sağa yönelmiştik. Ben “Oradan gitsek ne olur?” diye düşünür ve bu düşüncemi seslendirirken Uğur, rota değişikliğinin tüm planı değiştireceğini söyledi. Telefondan haritayı kontrol ettiğimizde yolun önceki ayrımlarından sola yönelmemiz gerektiğini anladık. Aslında yaptığımız şey yer isimlerini karıştırmakmış. Amfiklia ile Amfissa’yı karıştırmışız. Belki de ilk harflerine bakıp gerisini dikkate almadık.
Ana yola ulaşmamız bize 15 Km.’lik ekstra mesafeye mal oldu. Bu arada geçtiğimiz köylerin güzelliği de gözlerimizi aldı ve çok keyifli zaman geçirdik ana yola dönerken. Ana yola döndüğümüzde ise saat 16:30 olmuştu ve önümüzde gitmemiz gereken bir 90 km. vardı. İşin kötü tarafı yol boyu kalacak yer alternatifi de pek yoktu. Ama ilk önce halletmemiz gereken şey açlıktı. Önümüzde uzun ve yüksek eforla geçmemiz gereken bir yol vardı ve mutlaka yemek yemeliydik.
Amfiklia yolun hemen kenarında olan küçük bir kasabaydı. Yemek amacıyla içine girdiğimizde bir market ve fırından başka fazla bir alternatif olmadığını gördük. Merkez denebilecek yerdeki bir iki kafenin yanında bir de lokanta olduğunu gördük. Uğur içeri girip yenecek şeyleri araştırdı ve bize uygun menü hemen oluştu : Tavuk ve patates. Yanında içecekle tam da aradığımız şeydi. Yemeği halledip hızlıca ana yola döndük ve pedallara asılmaya başladık. Genelde düz olan yolda olanca hızımızla ilerliyorduk. 25 km/s ve üstü hızlarda uzun süre yol aldık. Ben pek inanmıyordum Thiva’ya varabileceğimize ama Uğur çok inançlıydı ve inatla ve güçle basıyordu pedala. O, bu çabasıyla bana da gaz verdi ve ben de daha da güçlü bir şekilde asılmaya başladım pedallara.
Uzun ve yorucu etabın sonunda hava kararmaya başlamış ve biz de Thiva’ya yaklaşmıştık. Uzaktan ışıklarını görüyorduk. Aklıma takılan konaklama alternatiflerinin sınırlı oluşuydu. Booking.com’da sadece 3 otel görünüyordu. Oralarda yer bulamazsak en yakın alternatif Khalkida’ydı. Deniz kıyısı olduğundan çok sayıda otel bulunuyordu. Ama 35 km.’lik ve gece vakti çok zorlu olacak bir yol vardı arada.
Yorgun argın vardığımız Thiva’nın merkezinde bulduğumuz ilk otel yer yok dedi Uğur’a. Hemen karşısındakinden de aynı cevabı aldık. Şehrin kenarındaki otelde de yer olmadığı bilgisini alınca Uğur “Dışarıda mı kalacağız ?” demiş otel görevlisine. O sırada resepsiyon civarındaki başka biri de kalmak için yer teklifinde bulunmuş Uğur’a. Pansiyon formatında ama oda yerine evin tamamı… Çaresiz olduğumuz için kabul ettik. Dolayısıyla bugünkü konaklama bizi için turun en pahalı konaklaması oldu. Bisikletleri eve sokup duş aldıktan sonra dışarı çıktık. Yemek alternatifimiz yine pizza oldu. Biraz turladıktan sonra, turun en uzun etabının yorgunluğunu atmak eve Atina’ya doğru son etaba hazırlanmak için yattık.
Çıkış : 09:30
Varış : 20:30
Mesafe : 153,26 km
Sürüş Süresi : 08:01 saat
Ortalama hız : 19,11 km/s
Max. Hız : 56,62 km/s
Ortalama Eğim Çıkış : %3
Max Eğim Çıkış : 7
Ortalama Eğim İniş : %-3
Max Eğim İniş : %-7
http://www.mapmyride.com/routes/view/302369585]” (link) [/URL]
.
http://s5.postimg.org/5hz3ip2lj/11_Lamia_Thiva.png
.
300 Spartalı filmindeki sahnenin gerçekleşmesine müsait olan kanyon girişi
http://s5.postimg.org/9rn46kx9j/IMG_0707_800x596.jpg
.
Sıcak suyun kaynağı
http://s5.postimg.org/mqtinc7dz/IMG_0711_592x800.jpg
.
Leonidas anıtında ben
http://s5.postimg.org/a6ydzlj6v/IMG_0715_600x800.jpg
.
Leonidas anıtında 300 Spartalı’daki ünlü pozla Uğur
http://s5.postimg.org/4lbyvjihz/IMG_0717_600x800.jpg
.
Leonidas’ı bir de yakından görelim.
http://s5.postimg.org/62k3l9013/IMG_1100_600x800.jpg
.
Bu poz olmadan olmaz.
http://s5.postimg.org/lkkxastpj/IMG_0722_800x600.jpg
.
Yokuşa başladık
http://s5.postimg.org/archzjejr/20130924_112949_800x600.jpg
.
Yokuşun yorgunluğu üstüme yansımış
http://s5.postimg.org/49z3wirfr/IMG_0738_800x600.jpg
.
Devam edelim diye can attığım vadi
http://s5.postimg.org/pngjnmd7r/IMG_0741_800x600.jpg
Yolun bundan sonrası, 16:30-20:30 arasında 90 km mesafeyi kat etmeye çalışmakla geçti.
Sabah kahvaltının sonrası yine yola düşme vakti gelmişti. Lamia’dan çıkıp ana yola vardığımızda günün en sağlam yokuşunu da uzakta, karşımızda görmüş olduk. Leonidas’ın heykelinin bulunduğu yeri kabaca haritadan belirlemiştik ama tam yerini levhaların göstereceğini düşünüyorduk. Genelde 300 Spartalı filmi üzerinden devam eden geyiğimiz ana muhabbeti oluşturuyordu. Filmde geçen ve dar bir kanyondaki taktiksel karşılaşmayı anlatan sahnelerin, çevrede görülen hangi kanyonda gerçekten olmuş olabileceğini tahmin etmeye çalışıyorduk. Her ne kadar yolun doğrultusunda olmasa da uzaktan gördüğüm dar ağızlı bir kanyonun, bu filmde geçen sahnenin gerçekleşmesi için uygun bir yer olduğunu düşünüp Uğur’la paylaştım.
Thermophila, “sıcak su kaynağı”nın bulunduğu yerdi ve ana yoldan biz ayıran levhanın götürdüğü ilk yer de bu kaynak olmuştu. Bizdeki küçük binalı kaplıcaların bir benzerinin bulunduğu alanda, açık havada, kayaların arasındaki kaynaktan çıkan sıcak suya giren insanlar gördük. Çok güzel görünüyordu aslında burası ve suya biz de girebilirdik belki ama günün, turun en uzun etabına sahip olması bizim fazla vakit kaybetmeden yola devam etmemizi gerektiriyordu. Biraz daha devam ettiğimizde, yolun solunda, içinde Leonidas heykelinin bulunduğu anıtın olduğu geniş alanı gördük. Hemen fotoğraf makinalarına davranıp fotoğraflamaya başladık. Çevrede kimse olmadığı için heykelin altında birbirimizin fotoğraflarını çektik. Çevreyi izlemeye koyulduk. Leonidas ve 300 Spartalı temalı geyikler yaptık. Tam bu sırada birkaç tane büyük tur otobüsü yanaştı ve içinden onlarca turist elinde fotoğraf makinalarıyla çevremizde koşuşturmaya başladı. Birilerini bulmuşken birlikte fotoğraf çektirelim istedik Leonidas heykelinin altında. Makinamı, fotoğraf çekmesi ricasında bulunduğumuz bir kadına verip yerimizi aldık. O da fotoğrafımızı çekti ve makinayı geri aldım. Çekilen fotoğrafı kontrol ettiğimde bir gariplik fark ettim. Fotoğrafta Uğur ve ben bir arada görünüyorduk ama altında poz verdiğimiz Leonidas yoktu.
Leonidas anıtı ziyaretimiz bitince ana yola geri döndük. Ana yola bağlandığımız yer tam olarak yokuşun başlangıcına denk geliyordu. Önümüzde 13 km.’lik bir tırmanış vardı. Yol döne döne çıkıyor kimi zaman dikleşiyor kimi zaman da eğimini kaybediyordu. Ama en önemlisi ciddi bir ağır vasıta trafiği barındırıyor, tırlar ve kamyonlar bizim yanımızdan bizi rahatsız etmemeye özen gösterir gibi dikkatli bir şekilde geçiyorlardı. Her zaman mesafeliydiler bize karşı
Yokuşun sonunda yolun eğiminin azaldığı kısımda sağ taraftaki derin vadi görsel bir şölen sunuyordu bize. Bir yola bir manzaraya bakarak pedal çevirirken arka taraftan gelen jet uçaklarının o şiddetli ıslığı ile irkildim. Kafamı sağa, vadiye çevirdiğimde beni çok etkileyen o ilginç görüntüyle karşılaştım. Bir savaş uçağı, vadi içinden uçuyordu ve benim göz hizamın altında yol alıyordu Yani kısaca ben yerdeydim ve uçak benim altımda uçuyordu. Hemen arkasından da başka bir uçak… İlk defa böyle bir olaya şahit olmuştum. (Uçaktayken aşağıdan uçan bir uçak görmüştüm ama karadayken böyle bir olay çok ilginç gelmişti bana.) Yokuşun bitiminden sonra haritaya göre Amfiklia’ya doğru ana yoldan devam edecektik. Etrafın güzelliklerine baka baka ilerlerken ileride görülen devasa vadi gözümü aldı. Yolun o taraf doğru devam ettiğini düşünüyordum. Aslından içten içe o tarafa doğru gitmesini ve vadinin içine girmeyi istiyordum. Ama Uğur yolun o taraf devam etmediğini sola gideceğini söyledi. Levhaları da takip edip iniyorduk. Levhanın birinde “Hah tamam burası” deyip ayrımdan daldık. İniş yumuşadı ve tatlı bir eğimle ilerlemeye başladık. Çevre, dağ ve vadi bize hoş manzaralar sunarken aslında yanlış tarafa doğru yol aldığımızı geç fark ettik. Yol vadiye doğru ilerliyordu gitmememiz gerektiği halde. Uğur “Yanlış yoldayız.” dedi. Sola doğru gitmemiz gerekirken sağa yönelmiştik. Ben “Oradan gitsek ne olur?” diye düşünür ve bu düşüncemi seslendirirken Uğur, rota değişikliğinin tüm planı değiştireceğini söyledi. Telefondan haritayı kontrol ettiğimizde yolun önceki ayrımlarından sola yönelmemiz gerektiğini anladık. Aslında yaptığımız şey yer isimlerini karıştırmakmış. Amfiklia ile Amfissa’yı karıştırmışız. Belki de ilk harflerine bakıp gerisini dikkate almadık.
Amfiklia yolun hemen kenarında olan küçük bir kasabaydı. Yemek amacıyla içine girdiğimizde bir market ve fırından başka fazla bir alternatif olmadığını gördük. Merkez denebilecek yerdeki bir iki kafenin yanında bir de lokanta olduğunu gördük. Uğur içeri girip yenecek şeyleri araştırdı ve bize uygun menü hemen oluştu : Tavuk ve patates. Yanında içecekle tam da aradığımız şeydi. Yemeği halledip hızlıca ana yola döndük ve pedallara asılmaya başladık. Genelde düz olan yolda olanca hızımızla ilerliyorduk. 25 km/s ve üstü hızlarda uzun süre yol aldık. Ben pek inanmıyordum Thiva’ya varabileceğimize ama Uğur çok inançlıydı ve inatla ve güçle basıyordu pedala. O, bu çabasıyla bana da gaz verdi ve ben de daha da güçlü bir şekilde asılmaya başladım pedallara.
Uzun ve yorucu etabın sonunda hava kararmaya başlamış ve biz de Thiva’ya yaklaşmıştık. Uzaktan ışıklarını görüyorduk. Aklıma takılan konaklama alternatiflerinin sınırlı oluşuydu. Booking.com’da sadece 3 otel görünüyordu. Oralarda yer bulamazsak en yakın alternatif Khalkida’ydı. Deniz kıyısı olduğundan çok sayıda otel bulunuyordu. Ama 35 km.’lik ve gece vakti çok zorlu olacak bir yol vardı arada.
Yorgun argın vardığımız Thiva’nın merkezinde bulduğumuz ilk otel yer yok dedi Uğur’a. Hemen karşısındakinden de aynı cevabı aldık. Şehrin kenarındaki otelde de yer olmadığı bilgisini alınca Uğur “Dışarıda mı kalacağız ?” demiş otel görevlisine. O sırada resepsiyon civarındaki başka biri de kalmak için yer teklifinde bulunmuş Uğur’a. Pansiyon formatında ama oda yerine evin tamamı… Çaresiz olduğumuz için kabul ettik. Dolayısıyla bugünkü konaklama bizi için turun en pahalı konaklaması oldu. Bisikletleri eve sokup duş aldıktan sonra dışarı çıktık. Yemek alternatifimiz yine pizza oldu. Biraz turladıktan sonra, turun en uzun etabının yorgunluğunu atmak eve Atina’ya doğru son etaba hazırlanmak için yattık.
Çıkış : 09:30
Varış : 20:30
Mesafe : 153,26 km
Sürüş Süresi : 08:01 saat
Ortalama hız : 19,11 km/s
Max. Hız : 56,62 km/s
Ortalama Eğim Çıkış : %3
Max Eğim Çıkış : 7
Ortalama Eğim İniş : %-3
Max Eğim İniş : %-7
http://www.mapmyride.com/routes/view/302369585]” (link) [/URL]
.
http://s5.postimg.org/5hz3ip2lj/11_Lamia_Thiva.png
.
300 Spartalı filmindeki sahnenin gerçekleşmesine müsait olan kanyon girişi
http://s5.postimg.org/9rn46kx9j/IMG_0707_800x596.jpg
.
Sıcak suyun kaynağı
http://s5.postimg.org/mqtinc7dz/IMG_0711_592x800.jpg
.
Leonidas anıtında ben
http://s5.postimg.org/a6ydzlj6v/IMG_0715_600x800.jpg
.
Leonidas anıtında 300 Spartalı’daki ünlü pozla Uğur
http://s5.postimg.org/4lbyvjihz/IMG_0717_600x800.jpg
.
Leonidas’ı bir de yakından görelim.
http://s5.postimg.org/62k3l9013/IMG_1100_600x800.jpg
.
Bu poz olmadan olmaz.
http://s5.postimg.org/lkkxastpj/IMG_0722_800x600.jpg
.
Yokuşa başladık
http://s5.postimg.org/archzjejr/20130924_112949_800x600.jpg
.
Yokuşun yorgunluğu üstüme yansımış
http://s5.postimg.org/49z3wirfr/IMG_0738_800x600.jpg
.
Devam edelim diye can attığım vadi
http://s5.postimg.org/pngjnmd7r/IMG_0741_800x600.jpg
Yolun bundan sonrası, 16:30-20:30 arasında 90 km mesafeyi kat etmeye çalışmakla geçti.