beni destekler düşüncelerinizin verdiği ara gazıyla bir iki ekleme -deneyimlerim ölçüsünde- yapmak isterim.
tur bisikletlerinde seat tube ölçüsü 75cm kadrolar var! ve inanır mısınız bu kadroya 180 -189 cm boyunda adam oturuyor(?) Bu nasıl mümkün olabilir?
O oturan adam cebine mızıkasını koyan, gittiği şehirlerde mendil açıp mızıkasını, yanında taşıdığı mandolinini çalarak, akşam yiyeceği yemeğin parasını çıkaran kafada birisi! Eğlenerek, gülerek çalışıyor. Adamın derdi 30 günde A noktasından B noktasına gitmek değil, bisikleti onun evi, onunla yatıyor,yiyiyor, içiyor, gülüyor, eğleniyor. Adamımızın envai çeşit kimseyle yaptığı sohbetlerin konusu bisiklet değil, ama bisikleti, onun o onca insanla tanışmasına vesile bir araç. bisikletin ulaşım aracı kimliği, onun bu vesile aracı olmasından sonra geliyor(?)
Çadır, ocak, mat, tulum, bivak, kap kacak.. bilgisayar, kitaplar, not defterleri, el ve yüz kremleri, ilaçlar... ne ararsan var. Adam bu bisiskletin üzerinde kelimenin somut anlamında yaşıyor, Peki nasıl?
Bu kadrolar öyle rahat ki yolda giderken fermuarınızı aralayıp rahatlıkla işeyebiliyorsunuz. çünkü kadronun üstünde iki büklüm değilsiniz. Size Doğtaş ın, İstikbal in, Alfemonun veremeyeceği bir rahatlıktaki Brooks selenize oturmuş, kafanızı eğmeden - dolayısıyla manzaraya karşı- pedal basıyorsunuz. Müze dört duvar değil, tüm dünya sizin için bir müze haline gelmiş ve bu devasa müzeye giriş biletiniz: sadece bir tur bisikleti!
Haftasonu antrenmanında değilsiniz, amaç hız yapmak değil.
Tüketim kültürüne, kültür endüstrisine, insanların kulu kölesi olduğu o devasa çarka sırt çevirdiniz, tüm o saçmasapan debdebeyi elinizin tersiyle itip, kendi kendinize yetebilir şekilde hayatın tadına varmayı seçtiniz! Bir reddediş sizinkisi! Günümüzde gerekli, zaruri görülen tüm o olaylar örgüsü, suni sorumluluklardan muafsınız. Bir olta ile balık tutup, bisikletinizle güzel bir tepe başına pedalladıktan sona, gün batımını kaçırmadan tuttuğunuz balığı yaktığınız ateşte pişirip, batan güneşin manzarasında yiyebilirsiniz.
Mülkiyet kavramı sizi enterese etmiyor, balığı mideye indirdiğiniz tepe başındaki araziyi (mesela büyük kanyon daki bir tepe başını) bir mühendis ya da bir doktor 50 yıl çalışsa dahi satın alamaycaktır. Bu mühensi 50 yıl çalışıp emekli parasıyla bir karavan aldıktan sonra, yaş yetmişe dayanmışken oraya geldiğinde ve sizin gibi balık yediğinde ise, bu sefer sizin fevri bir balık tutma eyleminden sonra yaşadığınız o deneyimin büyüsünü hissedemeyecektir! Kaldı ki büyük kanyonda bir tepeyi -milşi park- para ile satın alamazsınız, bir tur bisikletiyle oraya giden yolu cefasını çekerek, yolu hissederek pedallayarak, o tepeyi kişisel fetihleriniz arasına altın harflerle yazabilirsiniz ancak. karavanıyla oaralara gelen bir doktor emeklisi bu bassettiğim olguyu manasıyla yaşayamaycaktır.
Dolayısıyla tur bisikleti denen olayın, günümüz kapital süreçleriyle doğudan bir zıtlığı vardır. ilkelliği, yalınlığı ile bisiklet, dolayısıyla kapitalizmin karşısında -adeta- postmodern bir savaş silahıdır. Ancak kapital endüstri onu, en sade ve ilkel yapısına rağmen bisikleti alıp allayıp pullayarak her geçen gün biraz daha kendine benzetmektedir.
"tur bisikleti" bir kere alınır, hem dağda, hem yolda, istendiğinde etna yanardağında da sürülür, ben 2700 metreye kadar çıkabildim

Baki Berk Kayalar altında Scoot Scale olduğu için işi daha da ileriye götürdü. Ama tabloya genel bakmak gerekiyor.
Baki bob-yak bağladığı dağ bisikletiyle boydan boya italyayı geçerken belli bir hızın üzerine çıkamadı, belki oda beim gibi günde 100 km yol yaptı ama o akşam çadırında harıl harıl uyurken, ben vardığım yerlerde akşamları yürüyüşe çıkabiliyordum. gezip eğleniyordum.
uzatmak istemiyorum ama tüm olayı etraflıca anlatan bir yazı yazabilirim talep olursa.
bitirmeden bahsetmemiz gereken bir konu; tur bisikletlerininde çeşitleri vardır. İlk başta klasik tur bisikleti ve benim de yakın zamanda almak istediğim ekspedisyon sınıfı tur bisikletleri vardır. Trek 520, Marin fourcorners gibi bisikletler klasik "all in one" tur bisikletleridir. Bunları yol bisiklet mantığında sürersiniz ve öyle pahalı, bulunmaz hint kumaşı tadında bisikletler de değiller. Sonçta büyük markaların seri üretim bisikletleridir bunlar. Klasik çizgiye çok yakınlar, yani bunlarla hızlı gidebiliyorsunuz, her yola giriyorlar..vb
ama 70 cm kadro ölçüdlerinde deneysel bisikletler var, daha dik bir oturma mesafesi ve bunun yanında daha fazla yükleme alanı sunan bu bisikletlerle, yukarıda tasavvurunu kurduğum "reddedişi" yaşayabilirsiniz. Bu tür bisikletlerle her türlü yola girebilirsiniz ama dezavantajları belli bir hızın üzerine çıkamaz ya da agresif manevralar yapamazsınız. keyif bisikletidir, piponu yakıp pedal çevirdiğin, spor için deği, daha başka bir şey için(!) pedala bastığın aletlerdir bunlar.
ben kendime "endurance" serisinden, giant defyaliance aldım. çünkü ben yukarıda tasavvurunu kurduğum hayatı arzuluyor ama şimdilik erteliyorum.
tur bisikletini en iyi Almanlar yapar, deli markalar var bu işte, elde size özel üretim yapan atölyeler mi dersin, sadece kadroyu üreten gerisine karışmayıp kadroyu sana veren gepetto ustalar mı dersin...vb
ama seri üretimler arasında en dişe dokunurları ki artık ekspedisyon bölümü altında bisikletlerini sunacak kadar işi ileri götürdüler bir marka varsa oda VSF dir. (ekspedisyon: yüksek irtifa demek ama en zor koşulları, yapayalnız kaldığınız, doğanın sizi hayatınızla imtihan ettiği ekstrem yerleri de ifade eder. öreğin;nasuh mahrukinin yaptığı ekspedisyon dağcılığıdır)
(link)
ve mümkünse tur bisikletinde rohloff vites kullanmak akıl karıdır. VSF TX-400 Rohloff 14-Gang dünyadaki F/P oranı en iyi tur bisikletilerinin başındadır, candır, kral değildir ama ağabeyleri kadar tuzlu da değildir, eksiği yoktur. alınır, hakkari, muş, antalya nerede tali köy yolu varsa itina ile pedallanır

işte bu;
(link)
bir ilginç detay( bu konuda bende tam emin değilim);
(link)
bakınız yukarıdaki linkteki bisikletin boy ölçülerinde, (26″) 47 | (28″) 52, 57, 62 cm gibi bir liste var. sanırım anlattığı şu; normalde 47cm binecek kullanıcılar için biz bu bisikleti 26" yani 66cm şeklinde tasarladık. ya da 47 binen kullanıcılara buşekilde de bir opsiyon model hazırladık. iki bisikletlerimiz var. eğer normalde 47cm alacaksanız, aslında sizin boyunuza uygun şekilde ama ilginç bir şekilde 66cm olan bu varyasyonu da seçebilirsiniz.
normalde 52cm binecekler için ise 28" yani 71cm bisikletlerimiz var. yahu 52cm bisiklete normalde 170 boyunda adam biner, 71 cm top tube akıl karı mı?
buradaki espiri, bu tür uzun kadrolar sadece boyu kısa olanlar için yapılıyor. aksi halde boyu 190 olan adam için aynı espiri ile bisiklet yapmaya kalksak, atıyorum gidip 130cm top tube kullanmanız gerekirdi, bu da inanılmaz bir dengesizlik demek. kule gibi bisiklet mi olur; rjitlik kalmaz, esner o denli uzun kadrolar, dev gibi bir adamın dimdik oturduğu bir bisikeltin aerodinamiğini hiç saymıyorum bile...
160 boyundaki adam kendisine uygun olan 47 cm kadroyu alsaydı, bu kadro üzerinde yükleme yapmaya yeterli alan bulamayacaktı. ee ama bu adam bisiklet üstünde 3 yıl pedal çevirecek, dünya turuna çıkıyor? İşte bu noktada özel tasarım devreye giriyor ve oluyor mu size 47, bir anda 66cm! ondan sonra arkaya apartman gibi yükle çadırları, matı, tulumu... Bu kadar uzun seat tube mesafesine rağmen, kadroyu 170 cm lik adama uygun hale getirme işini diğer oranlarla mesela top tube mesafesi, gidon yapısındaki ya da seat tube açısıyla oynayarak ya da daha başka bir şekilde yapıyor olmalılar. almanların işine aklım ermez, ben pedala basar, yoluma bakarım...