Açık ve net böyle birkaç istisna var tabi. Bizim satıcılarımız para kazanmak için iş yapıyor. Yurtdışında memnuniyet ve sürekliliğe önem veriliyor. Müşteriyle ilgilenme, güleryüzlü olma, sorun çözme olayını bir kenara koyuyorum. İşin ticari tarafına değinmek istiyorum.
Çoğu kişi bir işyerinin faaliyetlerini bilemez. Aylık masrafı nedir, vergileri nedir? Stok maliyeti, çekler, senetler, krediler...Kira, elektrik, su, maliye, sertifikalar, yangın güvenlik, ekoloji, telefon...Ve çalışanların maaşları, vergileri.
En basitinden, benim ülkemde KDV %12 ve KPN denilen gelir vergisi %20 dir. Yani sattığım her malın %12 sini (Türkiyede %18) vergi olarak ödüyorum, ayrıca yıl sonunda "net karın %20 sini" devlete trink diye veriyorum. Benim aylık sabit giderim on bin dolar civarı, üstelik ben çok küçük bir firmayım. Bu masrafımı ve belli oranda kârımı çıkarabilmem gerekiyor. Bunu ancak sattığım ürünle yapabilirim. Ne kadar çok satarsam, fiyatlarımda o oranda indirime giderim.
Günün birinde işsiz kalabilirsiniz ve belki bir bisiklet mağazasında çalışmak durumunda kalırsınız. O zaman insanlar sizden değil, biraz daha ucuz diye Çinden, Avrupa dan alırlarsa üzülürsünüz, yeniden işsiz kalırsınız. Ben daha ucuz diye çinden alım yapmalardan çok muzdaripim. Çinde hammadde ucuz, işçilik ucuz, vergi daha az.
Şimdi, satın aldığınız her ürünün %32 sinin (Türkiyede daha fazla) direk devlete vergi+bisiklet veya aksesuarın maliyeti+işçilik+stok+kira+elektrik su ısınma+güvenlik vs olduğunu düşünün ve fiyatını öyle kıyaslayın. Belki tek bir çalışanı ve bir websitesi olan sitelerle kıyaslamayın.