Benim için büyük insanlık için bir hiç olan turumu özet geçiyorum.
Sabah geç kaldığım için yolculuğum günün en sıcak saatlerinde başladı. 11:00-15:00 arasında kavrulan asfalt üzerinde zaman zaman yokuş yukarı pedal basıyordum! Toplam aldığım sıvı sanırım 7 litre. 2 çikolata, 2 dondurma, 2 pide, 2 kola, 1 paket badem mideye indirdim.Araçla gitsem harcayacağım benzinden daha fazlasını bunlara ödedim. Bütün benzin istasyonlarında durdum. Pedli şortuma rağmen dıştaki şortum bembeyez tuz halkaları ile doldu.Tişörtüm havlu gibi kullanıp yüzümü sildiğim için rengi karardı. Giderken arkadan esen rüzgar sayesinde zorlanmadan gittim.Dönüş özellikle Bademler'den sonra tam bir kabus oldu.Karşıdan esen rüzgar nedeniyle yokuş aşağı bile pedal çevirmek zorunda kaldım. Güzelbahe'ye geldiğimde az önce yol üzerinde yemek yememe rağmen pilim bitmişti.Ve hava kararıyordu.Sahil evlerinden geçmek hata oldu.Hafta sonu panayır yeri gibiydi.Aynı şey İnciraltı için de geçerli. Hem yollar dar hem trafik yoğun hem yaya yoğun, onca yorgunluğun üzerine gece karanlığında kabus gibi oldu.22:15'de iskeledeydim. Sol dizimde aşırı zorlanma nedeniyle ağrı var.Dönüş yolunun yarısında başladı.Bir daha para verseler böyle bir şey yapmam. Anladımki benim kapasitem şehir içi 20-30 km düz yol ile sınırlıymış.
Uzun yol çıkarımlarım:
-Yol kenarındaki sürekli beyaz çizgi bisikletçi dostu.Sürtünme daha az oluyor.Ama araç geçişi sırasında yine sağa kaçmak gerekiyor.
-Yol eğimindeki 1 derecelik değişim bile fark ediliyor.
-Aslında en başa bunu yazmam gerekirdi; rüzgar çok önemli bir faktör.Karşıdan eserse kabus, arkadan eserse yelken görevi görüyor.
-Araçların büyük çoğunluğu yandan geçerken açılıp öyle geçiyor. %5 kadar bir azınlık o.ç. yakından geçiyor.
-Şehir içinde serseri çok bol. Hatta arabayla macera ve bela-kavga aramaya çıkmış tipler var.Arabada bira içip giderken şişeyi yol kenarına fırlatmak bir rutin olmuş.
-Yayalar en sinir bozucu etken bence. Bu kadar umursamaz olmak normal bir şey değil.
-İstediğin kadar su taşı bitiyor.Su kafesine 1,5 litre pet şişe taktım o bile kısa sürede bitti.Su bitti mi sende bittin demektir.
-Bacak kasları bir süre sonra pedal çevirme hareketine alışıyor ve çok aşırı rampa değilse yokuş yukarı bile belirli bir tempoda gidilebiliyor.Televizyonda izlediğim bisiklet yarışlarının nasıl bitirilebildiğini anladım.
-El bilekleri uyuşuyor, dik oturma ihtiyaç oluyor.
-Gündüz gözlük şart.Bir iki tane büyük böcek ve arabadan fırlayan küçük bir mıcır parçası gözlüğümde patladı.Aslında gece içinde bir gözlük olsa iyi olur.Aynı tehlike gece de var.
Cep telefonundan 1.3 mp. ile Seferihisar tabelası önünde çektiğim tek bir fotoğraf var.Data kablosu bulup aktarınca eklerim.
Saygılar selamlar.
Sabah geç kaldığım için yolculuğum günün en sıcak saatlerinde başladı. 11:00-15:00 arasında kavrulan asfalt üzerinde zaman zaman yokuş yukarı pedal basıyordum! Toplam aldığım sıvı sanırım 7 litre. 2 çikolata, 2 dondurma, 2 pide, 2 kola, 1 paket badem mideye indirdim.Araçla gitsem harcayacağım benzinden daha fazlasını bunlara ödedim. Bütün benzin istasyonlarında durdum. Pedli şortuma rağmen dıştaki şortum bembeyez tuz halkaları ile doldu.Tişörtüm havlu gibi kullanıp yüzümü sildiğim için rengi karardı. Giderken arkadan esen rüzgar sayesinde zorlanmadan gittim.Dönüş özellikle Bademler'den sonra tam bir kabus oldu.Karşıdan esen rüzgar nedeniyle yokuş aşağı bile pedal çevirmek zorunda kaldım. Güzelbahe'ye geldiğimde az önce yol üzerinde yemek yememe rağmen pilim bitmişti.Ve hava kararıyordu.Sahil evlerinden geçmek hata oldu.Hafta sonu panayır yeri gibiydi.Aynı şey İnciraltı için de geçerli. Hem yollar dar hem trafik yoğun hem yaya yoğun, onca yorgunluğun üzerine gece karanlığında kabus gibi oldu.22:15'de iskeledeydim. Sol dizimde aşırı zorlanma nedeniyle ağrı var.Dönüş yolunun yarısında başladı.Bir daha para verseler böyle bir şey yapmam. Anladımki benim kapasitem şehir içi 20-30 km düz yol ile sınırlıymış.
Uzun yol çıkarımlarım:
-Yol kenarındaki sürekli beyaz çizgi bisikletçi dostu.Sürtünme daha az oluyor.Ama araç geçişi sırasında yine sağa kaçmak gerekiyor.
-Yol eğimindeki 1 derecelik değişim bile fark ediliyor.
-Aslında en başa bunu yazmam gerekirdi; rüzgar çok önemli bir faktör.Karşıdan eserse kabus, arkadan eserse yelken görevi görüyor.
-Araçların büyük çoğunluğu yandan geçerken açılıp öyle geçiyor. %5 kadar bir azınlık o.ç. yakından geçiyor.
-Şehir içinde serseri çok bol. Hatta arabayla macera ve bela-kavga aramaya çıkmış tipler var.Arabada bira içip giderken şişeyi yol kenarına fırlatmak bir rutin olmuş.
-Yayalar en sinir bozucu etken bence. Bu kadar umursamaz olmak normal bir şey değil.
-İstediğin kadar su taşı bitiyor.Su kafesine 1,5 litre pet şişe taktım o bile kısa sürede bitti.Su bitti mi sende bittin demektir.
-Bacak kasları bir süre sonra pedal çevirme hareketine alışıyor ve çok aşırı rampa değilse yokuş yukarı bile belirli bir tempoda gidilebiliyor.Televizyonda izlediğim bisiklet yarışlarının nasıl bitirilebildiğini anladım.
-El bilekleri uyuşuyor, dik oturma ihtiyaç oluyor.
-Gündüz gözlük şart.Bir iki tane büyük böcek ve arabadan fırlayan küçük bir mıcır parçası gözlüğümde patladı.Aslında gece içinde bir gözlük olsa iyi olur.Aynı tehlike gece de var.
Cep telefonundan 1.3 mp. ile Seferihisar tabelası önünde çektiğim tek bir fotoğraf var.Data kablosu bulup aktarınca eklerim.
Saygılar selamlar.