Tuzla'ya kaçamak yapmak

BF Okuru

Forum Bağımlısı
Kayıt
6 Eylül 2004
Mesaj
164.844
Tepki
788
Nereye gidelim-ne yapalim dedigimizde akla ilk gelen hep Tuzla oluyor, cunku hem yolu kolay, Pendik’e kadar sahilden giden bisiklet yolu (sonrasi da pek kalabalik degil) hem de duz olusu nedense herkesin kabul ettigi bir rota oluveriyor, uzak da sayilmaz 45km (x2). Havalar gecen hafta cok guzel gunler yapti. Cumartesi de boyle bir gundu, gokyuzunde parlak bir gunes vardi (ki insanin icini enerjiyle dolduruyordu), ortalik isil isildi, beraberindeki soguk ise hic rahatsiz etmiyordu, hatta asiri terlememize bile engel oldu. 5 arkadas sozlestik ve sirayla bulusma noktasinda olmaya karar verdik. Sabah 8:45 ile Besiktas’tan Kadikoy’e gececektim. Emre de Tesvikiye’de oturdugundan onunla iskele onunde bulusuruz dedik. Biraz erken geldim bu sefer iskeleye, baktim daha gemi gelmemis ama etrafta bekleyen yolcu ve kalabalik da yok, biraz hayret ettim. Hani Cumartesi, belki hafta ici kadar kalabalik olmazdi ama bu kadar da sakin olmasi?!!! Biraz oyalandim, etrafi izledim sonra gise memuresinin “Kadikoy seferleri diger iskeleye alinmistir” anonsuyla fark ettim ki bir bez afis asmislar 10 Ocak’tan itibaren degistigini soyleyen, ben dikkat etmemisim!

Hemen bisiklete atlayip neredeyse kalkmakta olan gemiye son surat pedal basip giriverdim, Emre de arkamdan daliverdi. Oh cektik, kacirsaydik Uskudar uzerinden yolumuz bayagi uzayacak ve gec kalacaktik. Evet artik Besiktas-Kadikoy seferleri motorlarin yanindaki iskeleden yapilacakmis, bilginize. Alt bolume yerlestik ve cay+sandvic esliginde kahvaltimi yaptim (Emre evde halletmis o isi) ve Kadikoy’e kadar sohbetle zaman geciverdi. Emre’yle neredeyse 3 aydir pedal basmiyoruz, cunku son orman gezisinde dusup dirsegini kirmisti ve kolunu 2,5 ay tam kullanamadi. Sansina sol koldu da hayati bloke olmadi. Kameramanligi sag elle idare etti ama gene de iki kola ihtiyac duyuluyor. Neredeyse eskisine yakin acabiliyormus dirsegini, doktorlarin beklentisinin ustunde. Tekrar gecmis olsun arkadasim, iyi atlattin bu isi. Yasadiklarini tekrar dinlemek beni kaza riskinin burnumuzun ucunda oldugunu, her zaman cok cok dikkatli olmamiz gerektigini hatirlatti, ve de kasksiz kullanilmamasini. Hele orman yollarinda belki de dizlik+dirseklik bile kullanmak gerekiyor.

Sohbetin ortasinda telefon caldi ve Hakki (sahil yolunda bizi bekliyor olacakti) babasinin rahatsizligindan dolayi bugun katilamayacagini soyledi, tabii ki saglik ve aile herseyden once gelir. Ancak dun (pazar) ogreniyorum ki maalesef babasi 2 saat sonra aralarindan ayrilmis. Buradan tekrar arkadasimizin acisini paylasir, bassagligi dileriz. Kadikoy’den bastik pedallara, Moda’ya dogru cikmadan sagdaki benzincide biraz havalari tamamlayalim istedik. ‹ste aksilik ya, Emre’nin lastik sibobu icine kacti ve pompanin tabancasi bir turlu havayi tamamlayamiyor, terslik. Off poff diye diye birazini tamalayip bir lastikciye gidelim dedik ve FB stadini gecince Bagdat caddesi basinda solda bir lastik tamircisinde ugrasarak, sibobu penseyle kavrayip, lastigi yandan sikistirip ve de lastikcinin kancali pompa ucuyla sibobu yakalayip sonucta 60psi havayi lastige basabildik. Oh be dedik, amma is cikardi basimiza bir hava basmak, epey de zaman kaybettik. 10’da Haluk bizi Bostanci’da bekliyor olacakti, 15dk’miz kalmisti. Artik sahilden gidersek yetisemezdik ve mecburen araba yolundan asfalttan gittik ve oyle bir bastik ki pedallara zamaninda oradaydik. Haluk gelmis cayini ismarlamis bizi bekliyordu. Yeni bisikleti de piril piril parliyordu, gezimizin bir amaci da bisikleti islatmakti. Bir turlu firsat olamadi daha once. Gule gule kullan arkadasim yeni oyuncagini.

Derken telefon caldi ve Sibel coktan Kartal’dayim demez mi. Erken gelmis, halbuki onbucuk demistik, simdi gene pedallara yuklenmek gerekiyordu. Ama civardan bir yerden daha Haluk icin bir yun eldiven bakacaktik, kisa parmaklilar elini usutmustu. Frenin metalleri bayagi buz kesiyor soguk havada. Artik buna vakit yoktu, Kartal’dan hallederiz dedik ve hizlanmaya basladik. Kiyi yolu gercekten cok keyif veriyor, ah diyor her seferinde insan, su yollar daha uzun olsa, sadece Kadikoy de olmasa, Bakirkoy’dekilerini de yapsalar, onunla yetinmeyip bogaza da bir yol yapsalar, ah vah diye diye omur gececek. Sozum ona 600km bisiklet yolu olacakti Istanbul’da, nerede, secim oncesi hatirlarlar dedim ama bosuna umutlanmisiz.

Kartal’a yaklastigimizda Sibel’in de bize dogru geldigini fark ettik. Durduk, indik, fotolar cekildi ve de ne gorelim, konusmamiz uzerine Kartal’dan bir cift yun eldiven de almis bekledigi zaman icinde. Iste dusunceli olmak buna derim, Sibel zaten her zaman cok dikkatli ve hassas bir arkadas oldugunu gosteriyor. Konusulan hicbir seyi atlamiyor ve dogru bildigini de soylemekten kacinmiyor. Hic degisme sakin, hep boyle ol :)

Ohh be Haluk’un elleri bayram etti ve hadi artik yola koyulalim deyip atladik bisikletlere. Pendik’i gectikten sonra bisiklet yolu bitiyor ve hepimiz asfalta inip tek sira halinde duzenli bir sekilde askeriyenin, sonra tersanelerin onunden disiplinli bir grup olarak yolumuza devam ettik. Kucuk bir mola verdik, ayakta biraz kaslari gevsetme hareketlerimiz, onunde durdugumuz pastanenin ilgisini cekti ve bizi salona davet ettilerse de fazla sogumadan tekrar yola koyulmak daha dogru geldi. Rahat bir tempoyla saat 12 gibi Tuzla’da olduk. Once kiyi boyunca ilerleyip villalarin oldugu kisma kadar gittik. Oylesine cok kiralik yer vardi ki, acaba dedik yazin burasi nasil olur, kalabalik, gurultulu olur mu? Cunku bu mevsimde cok sakin buralari, kactir geliyoruz fazla insan gormuyoruz.

Gene meshur selaleli restoranin altinda bir hatira resmiyle (bize yardima kosan sevimli garson kardesimize tesekkur ederiz buradan:)) bu bolgeyi noktalayip cay ve yiyecek ihtiyacimizin agirlik kazanmasiyla yanimizdakileri yiyebilecegimiz ve her gelisimizde gittigimiz cayevine dogru yoneldik. Yoldan Emre de kendine bir yarim ekmek+kofte alarak (“Kofte Burada“ diye kocaman yazmis dukkan, 5 lira ve hic bos isirmadim der Emre) caycida konuslandik (Tuzla vergi dairesi yani).

Herkes malzemesini ortaya cikardi, sohbetler basladi. Haluk’un doktor olmasi her zaman oldugu gibi konusmanin zaman zaman tip alanina kaymasina neden olsa da (herkesin bir Dr sorusu var cunku) gene de havanin guzelligi hepimiz tarafindan sikca dile getirildi. Cayci bu sefer okey oyununa fazlaca daldigi icin (50 krs’a sattigi caydan daha fazla kazaniyordu ki-birakmak istemedi:)) serviste aksamalar yasandi ve bizler de usumeye baslayinca haydi isinilalim diye gunese cikalim istedik ve muhabbete baska bir yerde devam etmek uzere simdilik son verdik. Tuzla’nin keyifli bir carsisi var, hersey bulmak mumkun. Cok guzel bir firini var, ozellikle aci badem kurabiyesini cok seviyorum. Ilk defa dikkat ettim ki “Kurulus 1878” yazmislar kapisina, 130 sene eder ki bayagi eski. Gelecek sefer alis verise girdigimde soracagim tarihcesini.

Lokantalari, pidecileri, koftecileri, manavlari, balikcilari ve de kacamaklariyla cok sirin bir ilcemiz Tuzla. Daha onceki gezimizde gecmis tarihini biraz ozetlemistim. Bugunse biraz tersanelerin durumundan soz edeyim: 1969 yilinda Bakanlar Kurulu karariyla Aydinlar bolgesi “Tuzla Ozel Sektor Tersaneler Bolgesi” olarak kabul edildi ve 1980‘den itibaren de Halic ve Ist. Bogazi’ndaki tersane sahipleri Milli Emlak’tan 49 yilligina kiraladiklari yerlerde gemi ve yat yaparak Turkiye’nin isminin her gecen gun dunya gemi insaat sanayinde belirli bir yere gelmesini sagladilar. Tuzla ismi bir marka oldu. Ancak 2006 yilinin ortasinda IBB Meclisi Tuzla’nin nazim planinda degisiklik yaparak daha once sanayi ve tersane alani olan yerleri, yeni planla birlikte calisma alani olarak belirledi. Bu da tersanelerin kapanmasi anlamina geliyor. Sanayiciler bu durumdan cok endiseliler.

Yani sira tersanelerin ismi, isci olumleriyle de sik sik gundeme geldi. 7 ayda 17 iscinin olumu (son 8 yilda 52 isci) dikkatleri tekrar buradaki is kosullarina ve sosyal guvenlik konularina cekti. Sendika, riskli islerin taseronlar araciligiyla sigortasiz iscilere yaptirildigini, olum raporlarinin degistirilerek olaylarin ortbas edildigini, yakinlarinin da “kan parasi” verilerek susturuldugunu ileri suruyor. Insan yasami bu kadar ucuz olabilir mi? Iscinin sartlarini gozetmeden sadece kar amaci guden bu tur isletmeleri kiniyor ve en kisa zamanda cozum getirilmesini talep ediyoruz. Hava da serinlemeye baslamisti, saat 2’ye geliyordu, artik donelim istedik ve gene disiplinli bir grup olarak yolumuza koyulduk.

Ihtiyac molasi icin Shell’de durduk. Gercekten artik benzincilerin WC standardi yukseldi. Eskiden neydi o is, giremessin edemessin. Yolda yerel secim oncesi yaptiklarini buyuk puntolarla duyuran belediye baskanlarinin afisleri onunden, tersanelerin yanindan (halen 150 kusur gundur grevde olanlar var, ne buyuk kayip her iki taraf icin) Tuzla’yi geride birakip Pendik’e vardik. Burada Sibel’in bildigi (ne de olsa onun bolgesi) guzel bir kahvede (kahvalti da veriyormus sabahlari) oturup cayimizi ictik (gene 50krs) ve kalan sohbetimizi tamamlayip Sibel’den ayrildik.

Bizler ucumuz Maltepe’de kisa bir cay molasi daha verip araba yolundan Bostanci’ya kadar geldik ve burada Haluk bizden ayrildi ve Emre’yle ben, Bagdat caddesinin kalabalik ve egzost kokulu olmasindan, kendimizi sahil bisiklet yoluna transfer ederek devam ettik. Yolda birbirimizle kucuk bir carpisma kazasini ucuz atlatip (gene de Emre’nin cevik bir kedi gibi bisikletin uzerinden dusmesine engel olamadan) Velespit’te teknik bir mola verdik. Emre frenlerini, kopan arka jant telini, egrilmis gobek milini duzelttirdi, bense vites ayarlarini kontrol ettirdim. Sonra Emre Beylerbeyi’ne dogru sapti ben de Besiktas’a gecip her zamanki Akaretler yolundan eve vardigimda saat 5 olmustu. 94km yol, 6 saate yakin bir zaman bisiklet ustunde, 16,2km ortalama hiz, 1657cal ve 113gr yag yakmis olmanin rahatligi icinde kaslari gevsetme ve uzatma herekelerini (bunu artik ogrendim ve her tur donusunde yapiyorum-oneririm) de yaparak dusun altina girdim. Guzel bir gun oldu, havadaki isik gercekten cok moral vericiydi, dostluk ve sohbet ise sicacikti. Gelecek gezide bulusmak uzere..

Istanbul, 12.01.2009

Kaynak:(link)

Not: Hava fotografi icin Denizhaber’e tesekkur ederim.
 
Scudo

coşkun ayaz

Daimi Üye
Kayıt
27 Nisan 2007
Mesaj
252
Tepki
661
Şehir
kocaeli
Selamlar,
Güzel bir gezi yapmışsınız. Eski günlerimin Tuzlasını hatırlattınız bana. Güzeldi.
Yolunuz açık olsun...
 

Nedret Günaydın

Forum Bağımlısı
Kayıt
29 Ocak 2007
Mesaj
4.626
Tepki
3.629
Şehir
Avrupa Yakası
güzel bir tuzla gezisi olmuş fotoğraflara yansıyan neşe dolu karelerden belli ;)

ayrıca bir şey daha sormak istiyorum fotoğraflarınızın açıları ve içerikleri dolu dolu,deklanşöre basan parmak konusunda uzman olabilirmi?

benim çekitğim fotoğrafları gözümden geçiriyorumda baya amatörce kalıyor bunların yanında. :)
 

serdar gültekin

Forum Bağımlısı
Kayıt
16 Mayıs 2008
Mesaj
1.098
Tepki
1.249
Şehir
ankara / söğütözü
Fotoğraflar ve gülen yüzleriniz gezinin ne kadar güzel geçtiğini anlatıyor. Ayaklarınıza sağlık
 

cato

Aktif Üye
Kayıt
16 Kasım 2008
Mesaj
167
Tepki
133
Şehir
BAYRAMPAŞA/İSTANBUL
Bisiklet
Trek
çok Güzel Bir Gezi Olmuş.kutlarım
 

Mhmt_EMR

Daimi Üye
Kayıt
1 Temmuz 2006
Mesaj
359
Tepki
244
Şehir
istanbul - Pendik
Bisiklet
Tern
Paylaştığınız için teşekkürler, güzel bir gezi olmuş :)
 

BF Okuru

Forum Bağımlısı
Kayıt
6 Eylül 2004
Mesaj
164.844
Tepki
788
@Nedret Günaydın

olabilir:) soralim kendisine belki bisiklet uzerinden fotograf cekmek konusunu bize anlatir:winkenlux iyi gunune rastlarsak tabii
 

Serdar TEBER

Forum Bağımlısı
Kayıt
29 Kasım 2006
Mesaj
1.206
Tepki
1.304
Şehir
Ankara, Antalya
Mükemmel anlatım ve resimler için teşekkürler. Çok büyük bir zevkle okudum.
 

barhan

Daimi Üye
Kayıt
10 Ekim 2007
Mesaj
375
Tepki
626
Şehir
port gentil
Bisiklet
Diğer
Ne güzel kar yok buz yok -18 ler yok ayagınıza sağlık.
 

felis911

Forum Bağımlısı
Kayıt
17 Temmuz 2006
Mesaj
1.352
Tepki
859
Şehir
ce
ayaklarınıza sağlık okurken ve izlerken çok keyif aldım
 

bikermiker

Aktif Üye
Kayıt
3 Haziran 2008
Mesaj
188
Tepki
238
Şehir
kuşadası
ayağınıza sağlık. güzel bir havada tuzla çok güzel görünüyor. ayrıca bilgiler için de teşekkürler.