Sevgili arkadaşlar, bisiklet kullanıcıları olarak bu konuyu çok güzel bir şekilde yorumlamışsınız, bu yüzden hepinize çok çok teşekkür ederim.
Ben de bu arada biraz fikir katayım.
Önce şu örneği vereyim. Çin Cumhuriyeti, Batı'ya açılmadan önce, temel taşıt aracı bisiklet idi, nüfuslarının ne kadar kalabalık olduğunu bildiğimiz şehirlerinde bile trafik sorunu yaşanmıyordu. Batı' ya açılmaya başladıktan sonra, otomobilin bir prestij aracı olması, yeni düzen içerisinde sayısal artımının desteklenip körüklenmesi sonucu, bugün, Şangay gibi şehirlerde, büyük bir trafik sorunu yaratmıştır. Bu gelişmeler üzerine internette pek çok haber bulabilirsiniz. Buna benzer bir gelişme, ülkemizdeki büyük şehirlerde yaklaşık 25 yıl önce yaşanmaya başlanmış ve hala sürmektedir. Otomotiv sanayinin körüklenmesi dolyısıyla, İstanbul gibi bir şehirde, tramvay hatları sökülmüş, vapur seferlerinin sayısı azaltılmıştır. Buna karşılık sayısız taxi ruhsatı verilmiş, Boğaz'ın en güzel yerlerine, doğayı bozma pahasına karayolları yapılmıştır. Bu koşullar altında, otomotiv sanayiine bir rakip olarak görülen bisikletin, devlet tarafından desteklenmesini beklemek, çok hayalci bir düşünce tarzıdır. Bisikletin çok ileri olduğu ( yolları, istasyonları, yasaları...ile) batı ülkelerinde de bu gelişme aynı aşamalardan geçerek, zorunluluk ve eğitim düzeyinin gelişmesiyle doğru orantılı bir artışla bu hale gelmiştir. Yani, batılı,"aman bisiklet ne güzel, ne faydalı bir araçmış" deyip te yapmamıştır bunları. Uzun yıllar süren bir gelişme, bir mücadelenin sonucudur.
"Tavuk - yumurta" örneğindeki gibi, sizlerin de saydığınız nedenler sonucunda, ilerlemekte zorluklar çeken bir durumda kalmıştır. İnsanların, bakışı değişecek, bisikletlerin sayısı ve kalitesi artacak, yasalar değişecek, bisikletin olanakları gelişecek ve bu değişimlerin hepsi, biribirinin motoru olarak bisikleti, "gelişmiş toplumumuz"da layık olduğu yere getirecektir.