Yılda en az bir defa 300 km üstü sürmeye gayret ediyorum. Bu yılki sürüş dün idi ve toplamda 6. 300 km üstü sürüşüm oldu. Her birinin farklı bir hikâyesi ve tecrübesi var. Dünkü sürüşün anıları taze iken bu konuda kısa kısa ayrıntıları paylaşıp bu yarışa hazırlananlara en ufak bir katkım olabilirse nu mutlu bana.
Samsun ve İstanbul etrafındaki 300 kilometrelik çemberleri tükettiğim için dur bakayım Bolu etrafında nasıl bir çember çıkar diye öylesine bir rota oluşturdum ve rota karşı konulamaz bir sekikde cezbetti ve birkaç gün aklımı kurcaladı, bacaklarımı dürttü durdu.
Karpuz kabuğu eşeğin aklına düşmüştü, bir iki gün önceden dinlenmeye çekilip uyku ve beslenme dengeme dikkat ettim. Zira 04:30'da uyanıp 05:30'da yola çıkıp 21:00 gibi bitirmeyi hedefliyordum. Rota yaklaşık 350 km ve 4100m tırmanış içeriyordu ve yolun %80ini daha önce hiç görmemiştim.
Bolu Dağı'nda müthiş bir manzara ve tenhalıkla beraber güneşi doğurdum. Sıcaklık 9 derece idi. Istikametim Akçakoca, Zonguldak, Filyos, Çaycuma, Devrek, Mengen ve Bolu.
98 km ve 3 saat sonra 08:30'da ihtiyaç molası verdim. Hava daha bu saatte 20 dereceye vardığı için içliğimi ve kol ısıtıcılarımı çıkarıp Zonguldak'a devam ettim. Buraları ilk defa görüyor olmak o kadar keyif vericiydi ki arka arkaya bulunan 9 adet tünel dahi moralimi bozmadı.
Zonguldak ile Filyos arası sahil şeridi tam bir hayal kırıklığı oldu çünkü yol hem kalabalık, hem bozuk, hem de Strava'daki verilerde görünmeyen, benzincinin "dümdüz" açıklamasının tam tersine mental olarak tamamen hazırlıksız olduğum %19ları gördüğüm çok kırıcı küçük rampalarla doluydu. Bunlara 30 dereceye varan öğle sıcağında denk gelmek ise bir ara gözümün kararmasına sebep oldu. Hemen kenara çekip bir şeyler yiyip dinlenmeye başladım. Tam da bu sırada oranın yerlisi bir arkadaş geldi ve Filyos'a kadar yaklaşık 25 km beraber sürmeyi teklif etti. Hemen kabul ettim. Muslu'dan sonraki tırmanışın ardından arkadaşı 15 dk kadar bekledim fakat gelmeyince birbirimizin numarasını almadığımız için endişe edip geri döndüm, bir araba beni durdurup, arkadaşının bel fıtığı tutmuş geri döndüğünü söylememi istedi, diyince yoluma devam ettim.
210. kilometrede Çaycuma'da uzun süredir tanışıp birbirimizi takip ettiğimiz bisikletçi dostum Mustafa ile yüz yüze tanışmak o güne kısmet oldu ve yemek yiyip karnımı doyurdum ve muhabbet ettik. Buradaki yaklaşık 1 saatlik molaya gerçekten ihtiyacım vardı ve çok iyi geldi. Önümde 130 kilometre ve 1000 metreye yükseleceğim bir tırmanış vardı ve karanlığa kalacağım kesinleşmişti.
Çaycuma ile Devrek arası günün en büyük sabır testlerinden biriydi zira aradaki yaklaşık 30 kilometrelik yolun sağ tarafını aslen yokuş ve yüksek yerlerde görmeye alışkın olduğumuz tırtıklı şekilde yontulmuştu. İçim dışıma çıka çıka sabırla devam ettim. Devrek'in çıkışında kendimi bir benzinliğe zor attım. Pompaciyla iki kelam ederken sinirle "bu yolun hâli ne böyle yahu" dedim. O da, kışın buzlanmadan kaza yapan çok oluyor o yüzden, dedi. Ben de içimden "vay anasını, 70 metre rakımda ve düz yolda buzlanma oluyor ve bizim kekolar da kaza yapıyor ha? Bunlar araba sürmeyi ne zaman öğrenecek? Bak bu yol bir dahaki sefere sıcacık kaymak asfalt olmazsa ben size yapacağımı bilirim" diyip çıktım, vurdum kendimi rampalara. Artık 40 kilometre sonraki hedefim Mengen'deki dünyanın en güzel köfte ekmeğinden başka bir şey yoktu. Bu 40 kilometrede 900e çıkıp 650e inecektim. Tırmanış dağ arasında olduğu için, yani artık sonunda güneşten kurtulacağım için ne kadar sıkıcı olursa olsun hiç umrumda değildi.
280. kilometrede Mengen'de vardım ve günün ikinci ve son yemeğiyle karnımı doyurdum. Saat maalesef 20:30'du ve güneş kaybolmak üzereydi. Önümde 67 km ve 1100 metrelere çıkıp zifiri karanlıkta gitmek beni bekliyordu.
Bolu'yu ziyaret ederken böyle uzun bir rotaya çıkmak aklımda olmadığı için lambalarımı almamıştım. Bir gece önceden her ihtimale karşı kayınpederin arka lambasını aldım ve önü de almadığım için sonradan pişman oldum. Arka lamba hayat kurtardı, önü almadığım için ise acayip pişman oldum zira az önce belirttiğim gibi Mengen'den sonraki 67 kilometrenin büyük çoğunluğunda zifiri karanlıkta gittim.
Karanlığın serinliği ve yıldızların görüntüsü 2.5 saat boyunca sürekli sağ şerit çizgisine odaklanmanın, karşıdan gelen araçların uzun farlarının, inişte rüzgârdan gözlerimin yaşlanmasını unutturdu. Bu 2.5 saat boyunca etrafımdaki hiçbir şeyi seçemediğim için ve artık 300 küsürüncü kilometrelerde olduğum için sanki böyle havada sanki böyle boşlukta sürüyordum; bacaklarım kendiliğinden dönüyordu. Bisiklet akıyordu. Şaşırtıcı bir şekilde totom hariç hiçbir yerim ağrımıyordu.
Bu bölümdeki stratejim arkadan araba farı gelmediği sürece sağ şerit çizgisinin hemen solundan gitmekti, böylelikle göremediğim güvenlik şeridindeki lastik patlatma ihtimali olan parçalardan uzak kalacaktım. Araba yaklaştığı zaman da onun farının yardımıyla güvenlik şeridinin temizliğini/kirliliğini görüp kendimi biraz o tarafa atacaktım. Zira o karanlıkta lastik patlaması istediğim son şeydi ve sürüş çok uzamıştı, enerjimi ve vaktimi lastik değiştirmeye harcamak istemiyordum. Neyse ki bu taktik işe yaradı ve sorunsuz eve vardım.
Başıma güneş geçmiş olacak ki kafam davul gibiydi ve başım ağrıyordu. Güneş geçmemişse bile gün içinde 2 defa yaşadığım 21 derecelik sıcaklık farkı beynimi zonklatıyordu. Hemen bir duş alıp, totoma bebek pudrası sürüp, elime nemlendirici krem sürüp yatıverdim.
Ön lastik: Continental Grand Prix (8100km) 0 patlak
Arka lastik: Continental Ultra Sport (1100km) 0 patlak
Grupset: Arka attırıcı Tiagra, gerisi 105 ve Ultegra - 0 sorun
Yiyecek: kahvaltı sütlü yulaf - Yanıma aldıklarım - 2 lifalif, 2 meyveli form bisküvi, 1 enerji jeli, bir iki avuç çiğ badem
Içecek: toplamda 5 litre su, toplam 2 litre de kola, Powerade ve soda - Çaycuma'da tabldot yemek (çorba, pilav, cacık, tavuk sote) - Mengen'de 1 tam ekmek köfte
Kayıt cihazı: Garmin Edge 520 (%98 şarjla başlayıp %3te bitti)
Sele: Sıradan Selle Royale
Tayt: btwin (500 olsa gerek) taytın içinde Nike Pro Combat
Bu vesileyle, yaptığınız işin ne kadar zor olduğunu ve müthiş bir dirayet ve hazırlık gerektirdiğini bir kez daha hatırlamış oldum. Tekrardan hepinize canı gönülden tebrikler.
Rota ve yükselti grafiği: