Hollywood'un yakışıklı ve başarılı aktörlerinden Tom Cruise, "Son Samuray"ın ardından bu hafta gösterime girecek olan "Collateral"le karşımızda. İyi adam olarak görmeye alıştığımız Cruise, "Collateral"de soğukkanlı, psikopat bir kiralık katil olan Vincent'ı canlandırıyor. Bu film için aylarca çalışıp silah eğitimi alan Cruise'un söyleşisi :
Tanınmamış biri olarak kalmayı ve normal bir yaşam sürdürmeyi hiç istediniz mi?
Hayır, aksine tam tersini düşündüm çünkü ben hayatla iç içe olmayı seviyorum. Bulunduğum pozisyonda da insanları tanıyabiliyorum. Çünkü ünlü olsam da yaşamımı bir duvarın arkasında geçirmiyorum. Yaptığım birçok şey beni hayata bağlıyor. Hayatı yaşadım. Çok gezdim. Ve tanıştığım her kişinin benzersiz olduğunu keşfettim.. Normal diyorsunuz. Normal diyebileceğiniz bir insanla henüz tanışmadım. Bunu küçük düşürücü bir şey olarak söylemiyorum. Ve bu sosyal örtüyü kaldırdığınızda incelikleri görüyorsunuz. Gerçekten her insanın anlatacak bir hikayesi var. Her insanın kendi maceraları ve dramları var ve her biri benzersiz.
Peki, karakterinizi nasıl geliştirdiniz?
Michael ile aylarca çalıştım. Silah eğitimi aldım. Vincent gerçekten anti-sosyal biri. Doğruyu söylemek gerekirse bu ülke nüfusunun yüzde 2 buçuğu anti-sosyal. Sadece kaos yaratan farklı insanlar var. Hepimiz hayatımızda bunu bir derece hissetmişizdir. İnsanlara bakıyorum, hep kendi yaptıklarının doğru olduğunu düşünüyorlar. Hayati kararlar verdiklerini düşünüyorlar. Ahlaki değerler çöküyor. Bu kişinin ahlak değerleri nedir? Verdiği kararlara bakıyorsunuz ve ahlaki değerlerini görüyorsunuz. Bunu biliyorsunuz çünkü filmde bunu açıkça görüyorsunuz. O beş kişiyi öldürmenin normal olduğunu düşünüyor. Hatta kendisini haklı bile çıkarıyor; kendi hatası olmadığını, Jaime'nin hatası olduğunu söylüyor. Bunu söylediği zaman ironik ve komik buluyorum. Fakat, onun gibi bir insanın yaptıklarından sorumluluk duymayacağı da doğru. Bu insanları öldürmekte neden haklı olduğunu açıklarken onları yanlış bir şey yaptıkları için öldürdüğünü söylüyor. Ölmeyi hak ettiklerini söylüyor. Sorumluluktan söz etmek ilginç. Hayata karşı, kişilere karşı, hatta en yakınlarına karşı sorumluluklarından kopuyor bazen insanlar. Bir çevrede yarattığınız etkilere bakılınca bu adamın yüksek bir sorumluluk duygusuna sahip olmadığını görüyorsunuz. Adamın tavrı tam onu ben itmedim, kendisi düştü. Ya da onu ben öldürmedim mermiler öldürdü, düşmek öldürdü.. Yapısında öyle bir şey var ki bazı anlarda Max'la bağlantı kuruyor ve onu umursuyor. Böyle zamanlarda buna inanıyor. Böyle anları bulmak ve karakterin geçmişini oluşturmak, senaryonun çatısı içinde sahnelere duygusallık katıyor. Böyle bir karakter oluşturmak benim için bir gerçek ve Michael üzerinde uzun zaman çalıştık. Bu karakteri oynamak, bu özel anları bulmak zor bir iş.
Zor sporları ve tartışmalı rolleri neden seviyorsunuz?
Heyecan veriyor. Aksiyon güç demektir.
Nedeni bu yani?
Çok seviyorum. Nedeni gerçekten bu. Zorlukları, mücadeleyi severim. Bunu yapabilecek miyim duygusunu severim. Keşfetmeyi, zor sporlar yapmayı severim. Fakat şimdi yapmıyorum. Çocukken birtakım çılgınlıklarım oldu. Şöyle bir oyuncak vardı, havaya atıyordunuz, üstünde küçük bir paraşütü vardı ve yere iniyordu. Bunun müthiş bir şey olduğunu düşündüm. Televizyonda da atlayan paraşütçüleri gördüm. Hep paraşütle atlamak istemişimdir. Bir gün yatağımın çarşafını yırttım uçlarına ip bağladım, sırtıma taktım ve çatıdan kendimi atınca yere çakıldım. Daha 4 yaşındaydım. Büyüdükçe bazı şeylerin nasıl yapılması gerektiğini öğrendim.
Peki, filmde neredeyse ölüyormuşsunuz, doğru mu?
Filmde ölüyor muymuşum?
Bir sahnenin çekimleri sırasında yani.
Hayır, bu yanlış.
Bir rol için, bir film için fiziksel olarak ne kadar değişebilirsiniz?
Bilmiyorum, karaktere ve ihtiyaca bağlı bu. Bazen küçük bir değişiklik yeterlidir. Fakat bir senaryoyu okurken bunu nasıl gerçekleştireceğimi düşünmeye çalışırım. Vincent'e bakacak olursak, Michael Mann çok zeki bir filmci. Ona resimler gönderdim, o da tipimi buldu. Bundan çok heyecan duyuyordum. Ona resimler gönderiyordum, yaratmak istediği tip için değişik stiller, değişik varyasyonlar deniyorduk. Saç ve makyajına kadar. İyi iş çıkardı, çok iyi bir karakter yarattı. Bir aktör olarak, karakterin üzerinde çalışırsın, bazen içeriden dışarıdır bazen de dışarıdan içeri. Karakterin gerektirdiklerine bakarım ve onu hissetmek için çalışırım. Neye ihtiyacım olduğu karakterine göre değişir.
Vincent babasından söz ederken kendisinin böyle olmasında payı olduğunu anlıyoruz. Bir baba olarak, çocuğunuzun Vincent gibi olmamasını sağlamak için ne yapmak gerektiğini düşünüyorsunuz.
Bu bütün anne babaların taşıdığı bir endişe. Üzerinde durduğum konular iyi eğitim ve çocuklarımın kendi başlarına düşünmeyi öğrenmelerini sağlamak. Hayatta birçok "meli, malı"lar var. Kabul etmelisiniz. İnanmalısınız. Karşı çıkmalısınız. Ben çocuklarımı bağımsız yetiştiriyorum. Bilgiyi, gerçeği kendileri öğrensin. Scientology (bilim dini), kendine özgü çalışma tekniğiyle bilgi edinmek açısından yardımcı oluyor. Bir de hayatta hangi bilgilerin önemli olduğunu ayırt edebilmek gerek. Başkalarına yardım etmek de hayatta en önemli şeylerden biridir benim için. Yardım etmeyi ve başkalarını da yardım etmeye teşvik etmeyi seviyorum ve beni en çok tatmin eden şey bu. Bir aktör olarak, yönetmene yardımcı olmak istiyorsun, filme yardımcı olmak istiyorsun. Yönetmen aktörlere yardımcı olmak istiyor. Montajcı aktörleri kurtarmak istiyor. Aktörlere yardım etmek, onları topluma yararlı kişiler olmaya teşvik etmek, onlara herşeyi kavrayabilecekleri eğitim vermek değişik kültürlerin yaşamlarını ve tarihlerini öğretmek...
Anneniz sizi bu kadar korkusuz yetiştirmek için ne yaptı?
Benim birşeyler yapmamı engellemedi. Küçük bir çocukken evden çıkıp yürürdüm. Şanslıyım ki annem çok sabırlı bir kadın, çok sevgi dolu bir kadın. Kendisi de korkusuzdu ve benim yaptığım çılgınlıklardan korkmazdı. Hiçbir zaman çığlık atmadı, "Aman tanrım! Kendini öldüreceksin" diye bağırmadı. Derdi ki, "Bak eğer evden gideceksen, gel beni de al ve birlikte maceralara koşalım." Bendeki maceracı ruhu çok çabuk farketti, teşvik etti ve hayatımın bir parçası yaptı.
Tanınmamış biri olarak kalmayı ve normal bir yaşam sürdürmeyi hiç istediniz mi?
Hayır, aksine tam tersini düşündüm çünkü ben hayatla iç içe olmayı seviyorum. Bulunduğum pozisyonda da insanları tanıyabiliyorum. Çünkü ünlü olsam da yaşamımı bir duvarın arkasında geçirmiyorum. Yaptığım birçok şey beni hayata bağlıyor. Hayatı yaşadım. Çok gezdim. Ve tanıştığım her kişinin benzersiz olduğunu keşfettim.. Normal diyorsunuz. Normal diyebileceğiniz bir insanla henüz tanışmadım. Bunu küçük düşürücü bir şey olarak söylemiyorum. Ve bu sosyal örtüyü kaldırdığınızda incelikleri görüyorsunuz. Gerçekten her insanın anlatacak bir hikayesi var. Her insanın kendi maceraları ve dramları var ve her biri benzersiz.
Peki, karakterinizi nasıl geliştirdiniz?
Michael ile aylarca çalıştım. Silah eğitimi aldım. Vincent gerçekten anti-sosyal biri. Doğruyu söylemek gerekirse bu ülke nüfusunun yüzde 2 buçuğu anti-sosyal. Sadece kaos yaratan farklı insanlar var. Hepimiz hayatımızda bunu bir derece hissetmişizdir. İnsanlara bakıyorum, hep kendi yaptıklarının doğru olduğunu düşünüyorlar. Hayati kararlar verdiklerini düşünüyorlar. Ahlaki değerler çöküyor. Bu kişinin ahlak değerleri nedir? Verdiği kararlara bakıyorsunuz ve ahlaki değerlerini görüyorsunuz. Bunu biliyorsunuz çünkü filmde bunu açıkça görüyorsunuz. O beş kişiyi öldürmenin normal olduğunu düşünüyor. Hatta kendisini haklı bile çıkarıyor; kendi hatası olmadığını, Jaime'nin hatası olduğunu söylüyor. Bunu söylediği zaman ironik ve komik buluyorum. Fakat, onun gibi bir insanın yaptıklarından sorumluluk duymayacağı da doğru. Bu insanları öldürmekte neden haklı olduğunu açıklarken onları yanlış bir şey yaptıkları için öldürdüğünü söylüyor. Ölmeyi hak ettiklerini söylüyor. Sorumluluktan söz etmek ilginç. Hayata karşı, kişilere karşı, hatta en yakınlarına karşı sorumluluklarından kopuyor bazen insanlar. Bir çevrede yarattığınız etkilere bakılınca bu adamın yüksek bir sorumluluk duygusuna sahip olmadığını görüyorsunuz. Adamın tavrı tam onu ben itmedim, kendisi düştü. Ya da onu ben öldürmedim mermiler öldürdü, düşmek öldürdü.. Yapısında öyle bir şey var ki bazı anlarda Max'la bağlantı kuruyor ve onu umursuyor. Böyle zamanlarda buna inanıyor. Böyle anları bulmak ve karakterin geçmişini oluşturmak, senaryonun çatısı içinde sahnelere duygusallık katıyor. Böyle bir karakter oluşturmak benim için bir gerçek ve Michael üzerinde uzun zaman çalıştık. Bu karakteri oynamak, bu özel anları bulmak zor bir iş.
Zor sporları ve tartışmalı rolleri neden seviyorsunuz?
Heyecan veriyor. Aksiyon güç demektir.
Nedeni bu yani?
Çok seviyorum. Nedeni gerçekten bu. Zorlukları, mücadeleyi severim. Bunu yapabilecek miyim duygusunu severim. Keşfetmeyi, zor sporlar yapmayı severim. Fakat şimdi yapmıyorum. Çocukken birtakım çılgınlıklarım oldu. Şöyle bir oyuncak vardı, havaya atıyordunuz, üstünde küçük bir paraşütü vardı ve yere iniyordu. Bunun müthiş bir şey olduğunu düşündüm. Televizyonda da atlayan paraşütçüleri gördüm. Hep paraşütle atlamak istemişimdir. Bir gün yatağımın çarşafını yırttım uçlarına ip bağladım, sırtıma taktım ve çatıdan kendimi atınca yere çakıldım. Daha 4 yaşındaydım. Büyüdükçe bazı şeylerin nasıl yapılması gerektiğini öğrendim.
Peki, filmde neredeyse ölüyormuşsunuz, doğru mu?
Filmde ölüyor muymuşum?
Bir sahnenin çekimleri sırasında yani.
Hayır, bu yanlış.
Bir rol için, bir film için fiziksel olarak ne kadar değişebilirsiniz?
Bilmiyorum, karaktere ve ihtiyaca bağlı bu. Bazen küçük bir değişiklik yeterlidir. Fakat bir senaryoyu okurken bunu nasıl gerçekleştireceğimi düşünmeye çalışırım. Vincent'e bakacak olursak, Michael Mann çok zeki bir filmci. Ona resimler gönderdim, o da tipimi buldu. Bundan çok heyecan duyuyordum. Ona resimler gönderiyordum, yaratmak istediği tip için değişik stiller, değişik varyasyonlar deniyorduk. Saç ve makyajına kadar. İyi iş çıkardı, çok iyi bir karakter yarattı. Bir aktör olarak, karakterin üzerinde çalışırsın, bazen içeriden dışarıdır bazen de dışarıdan içeri. Karakterin gerektirdiklerine bakarım ve onu hissetmek için çalışırım. Neye ihtiyacım olduğu karakterine göre değişir.
Vincent babasından söz ederken kendisinin böyle olmasında payı olduğunu anlıyoruz. Bir baba olarak, çocuğunuzun Vincent gibi olmamasını sağlamak için ne yapmak gerektiğini düşünüyorsunuz.
Bu bütün anne babaların taşıdığı bir endişe. Üzerinde durduğum konular iyi eğitim ve çocuklarımın kendi başlarına düşünmeyi öğrenmelerini sağlamak. Hayatta birçok "meli, malı"lar var. Kabul etmelisiniz. İnanmalısınız. Karşı çıkmalısınız. Ben çocuklarımı bağımsız yetiştiriyorum. Bilgiyi, gerçeği kendileri öğrensin. Scientology (bilim dini), kendine özgü çalışma tekniğiyle bilgi edinmek açısından yardımcı oluyor. Bir de hayatta hangi bilgilerin önemli olduğunu ayırt edebilmek gerek. Başkalarına yardım etmek de hayatta en önemli şeylerden biridir benim için. Yardım etmeyi ve başkalarını da yardım etmeye teşvik etmeyi seviyorum ve beni en çok tatmin eden şey bu. Bir aktör olarak, yönetmene yardımcı olmak istiyorsun, filme yardımcı olmak istiyorsun. Yönetmen aktörlere yardımcı olmak istiyor. Montajcı aktörleri kurtarmak istiyor. Aktörlere yardım etmek, onları topluma yararlı kişiler olmaya teşvik etmek, onlara herşeyi kavrayabilecekleri eğitim vermek değişik kültürlerin yaşamlarını ve tarihlerini öğretmek...
Anneniz sizi bu kadar korkusuz yetiştirmek için ne yaptı?
Benim birşeyler yapmamı engellemedi. Küçük bir çocukken evden çıkıp yürürdüm. Şanslıyım ki annem çok sabırlı bir kadın, çok sevgi dolu bir kadın. Kendisi de korkusuzdu ve benim yaptığım çılgınlıklardan korkmazdı. Hiçbir zaman çığlık atmadı, "Aman tanrım! Kendini öldüreceksin" diye bağırmadı. Derdi ki, "Bak eğer evden gideceksen, gel beni de al ve birlikte maceralara koşalım." Bendeki maceracı ruhu çok çabuk farketti, teşvik etti ve hayatımın bir parçası yaptı.