mehmetsunu
Kaldato ile sohbeti kestim.
- Kayıt
- 28 Eylül 2011
- Mesaj
- 5.685
- Tepki
- 13.225
- Şehir
- kayseri
- Başlangıç
- 2010—11
- Bisiklet
- Cube
- Bisiklet türü
- Yol bisikleti
Şu bisiklet alemini nicedir gözlemlerim. Kendimi bildim bileli zihin süzgecimde bisiklet adına bir şeyler takılmış, belleğime bir şeyler eklemişimdir. Bu zihin evreninde çocukluk yıllarından kalma bir yığın imajda vardır. Bisikletçi tayfası daha rüşdünü ispat edip cemiyet veya cemahiriye işte her neyse olmadığı yıllarda, daha ismini amorf bir kitle olarak dahi duyurmamış olduğu eski tasasız günlerde, bisiklet sürücüsü dediğin şey olarak insanın aklına en fazla işinde gücünde, halim selim bir adam imgesi gelirdi. Bisiklet o zamanlar geçim dünyasının daha bir parçasıydı. Bu sadece bize özgü bir özellikte değildi. 90 lı yıllar öncesi siyah beyaz çin ülkesi görüntüsü hatırlıyorumki, çin için bisiklet harici bir araç icat edilmiş bile değildi. Çocukluğumun her biri devlet malı sınai tesislerinde işçiler sabah mesaiden önce emektar çift kadro şehir bisikletlerini bisikletliklere ön jantından asar, akşamda bu yeknesak görüntü mesainin sona ermesi ile birlikte bozulur, her biri ilkbaharda yuvalarından yeryüzüne çıkan işçi karıncalar gibi farklı yönlere dağılırdı. Ben buna en yakışan müziğin rush ın workingman i olduğunu düşünmüşümdür. İnanın rush klibize döneme yetişmiş olsaydı böyle bir günlük hayatı, işe senkronize giriş ve çıkışları müziğine konu edinirdi.
Neyse efendim konuyu dağıttık tekrar toparlayacak olursak bundan bir 30 yıl öncesi bisikletli dediğin ortalama şahıs böyle bir vasat ile anılıyordu. Bisiklet dünyasının teknoloji ile hemhal olduğu, karbon, elektronik bir sürü yeni materyal ve tekniğin bisikleti şekillendirdiği ve geçmişinden koparmaya zorladığı şu devirde bisikletli denilen kitlede de öyle böyle değil ciddi bir değişim gözleniyor. Ne bileyim böyle atarlı gibi tutarlı gibi bir şey. Bisikletliler de kamuoyu tarafından kendisinin kabulünü istiyor. Daha bugün bir habere denk geldim. Kanadalı bisikletçi bagaja makarna bağlamış trafikte farkındalık yaratmaya çalışıyor. Geçmiş, tasasızlığın esrimesinde geçirilen günlerde olmuş olsaydı adama deli derlerdi.
Mesela bisikletliler de süreğen bir mağduriyet durumu ve üste çıkma hali var. Bisikletliler aksiyon kameraların da etkisiyle müdahaleci olmayı bir hak görüyor daha bir müdahaleci oluyor, trafiğe nizamat vermeye kalkıyorlar. Tabi böyle bir tavrın beklenmeyen aksülamelleride olabiliyor. Geçenlerde trafiğe tek başına müdahil olan kameralı bir bisikletlinin üzerine vatandaşların yürümesi gibi. Heleki bisikletliler ortak bir etkinlik yapıyorsa yanlışlıkla araya giren sürücünün vay haline, hemende hulk dönüşümüne geçiliyor.
Kendi adıma konuşacak olursam araçta pamuk gibi olan ben, bisiklet üzerindeyken farklı düşüncelerin haleti ruhiyesine bürünüyorum. 100 beygirlik bir araçta bir insan taşırken 0,10 beygirlik bisiklette yine aynı işi görüyor. Arabasını en fazla 3-5 atın çektiği imparator sezar bu durumu görmüş olsa oha derdi. Sanki ekolojik vicdan bana o anda köpürme hakkını veriyor, diğerlerini bencil buluyorum.
Demem oki farklı saiklerlede olsa benim gibi çevreci bir itkinin etkisiyle veya başka başka etkilerle, bisikletlilerde son yıllarda bir özgüven patlaması yaşanıyor.
Neyse efendim konuyu dağıttık tekrar toparlayacak olursak bundan bir 30 yıl öncesi bisikletli dediğin ortalama şahıs böyle bir vasat ile anılıyordu. Bisiklet dünyasının teknoloji ile hemhal olduğu, karbon, elektronik bir sürü yeni materyal ve tekniğin bisikleti şekillendirdiği ve geçmişinden koparmaya zorladığı şu devirde bisikletli denilen kitlede de öyle böyle değil ciddi bir değişim gözleniyor. Ne bileyim böyle atarlı gibi tutarlı gibi bir şey. Bisikletliler de kamuoyu tarafından kendisinin kabulünü istiyor. Daha bugün bir habere denk geldim. Kanadalı bisikletçi bagaja makarna bağlamış trafikte farkındalık yaratmaya çalışıyor. Geçmiş, tasasızlığın esrimesinde geçirilen günlerde olmuş olsaydı adama deli derlerdi.
Mesela bisikletliler de süreğen bir mağduriyet durumu ve üste çıkma hali var. Bisikletliler aksiyon kameraların da etkisiyle müdahaleci olmayı bir hak görüyor daha bir müdahaleci oluyor, trafiğe nizamat vermeye kalkıyorlar. Tabi böyle bir tavrın beklenmeyen aksülamelleride olabiliyor. Geçenlerde trafiğe tek başına müdahil olan kameralı bir bisikletlinin üzerine vatandaşların yürümesi gibi. Heleki bisikletliler ortak bir etkinlik yapıyorsa yanlışlıkla araya giren sürücünün vay haline, hemende hulk dönüşümüne geçiliyor.
Kendi adıma konuşacak olursam araçta pamuk gibi olan ben, bisiklet üzerindeyken farklı düşüncelerin haleti ruhiyesine bürünüyorum. 100 beygirlik bir araçta bir insan taşırken 0,10 beygirlik bisiklette yine aynı işi görüyor. Arabasını en fazla 3-5 atın çektiği imparator sezar bu durumu görmüş olsa oha derdi. Sanki ekolojik vicdan bana o anda köpürme hakkını veriyor, diğerlerini bencil buluyorum.
Demem oki farklı saiklerlede olsa benim gibi çevreci bir itkinin etkisiyle veya başka başka etkilerle, bisikletlilerde son yıllarda bir özgüven patlaması yaşanıyor.



