2001 senesinden beri bilgisayar ağları ile uğraşıyorum. bilişim sektöründen arkadaşlarım oldu. bu işlerde çalışanların, hele hele istemeden çalışanların her öğle yemeğindeki sabit konusu, restoran açmak. ancak açacakları restoran her ne hikmetse, sadece seçkin müşterilere hitap edecek, bir gelen kişi başı yüz lira bırakacak her öğünde. öyle halk kesimine hitap edip onlarla uğraşmak istemez bu bilişim hayalperestleri. bir tane de böyle birşey yapan arkadaşım oldu, o da iflas etti.
ülkemiz bisiklet markalarının da hedefi ve yaklaşımları inceleyince, hep bir üst tabakaya hitap etme gayreti gözlemliyorum. piyasaya agresif giriyorlar, müşterileri her yıl bisikletlerini kendi markalarının yeni modelleri ile değiştirsin istiyorlar. ancak ülkenin ekonomik durumu malum. az bisiklet ile çok kar etmeleri mümkün değil maalesef. bunu başaramayacaklarını anlayınca, seneler içinde fiyatlarını sabit tutma gayreti ile bisiklet donanım kalitesini düşürerek kar etme gayretine giriyorlar. bu aynı ekmeğin fiyatını sabit tutup gramajını azaltmaya benziyor. ekmek alan aynı parayı ödüyor ama karnı daha az doyuyor.
sedona 2014 te beni açıkçası hayal kırıklığına uğrattı. salcano ise 2012 yılında beni sükut-u hayale uğratmıştı.
2012 den beri sedonada 781 bulabilmek gerçekten zordu. salcanodan ise 2012 de bir bisikleti neredeyse sezon sonu alabildim. kaliteli ve donanımlı biiskletleri duyuruyorlar iyi güzel de; bisikletlerin kendisini beklerken hacı yolu bekler gibi sabır gerekiyor.
ülkede dillendirilmeyen ekonomik daralmanın da etkisi ile, döviz kurlarındaki maliye bakanının bile sözleri ile dalga geçen yukarı seyir bu sene bisiklet üreticilerini ve yeni güzel ürünler bekleyen potansiyel tüketicileri üzecek gibi.