Bayramda Fikret albayla gorustugumuzde mutlaka havalar uygun olursa tatil bitmeden bir yerlere, kisa da olsa pedallayalim dedik. Cuma yapacaktik ama evdeki hesap carsiya uymayinca tatilin son gunu, pazar yapalim dedik ve Rumelifeneri’nde karar kildik. Sarkis de katilacakti, Mete de. Benim 2 arkadasim (Mustafa+Ugur) da katilmak isteyince 5 kisi olacaktik ancak Mete gezi sabahi evdeki kanalizasyonun tikanmasi sebebiyle gelemedi, maalesef tum gununu kanal acmaya ayiracakti, umarim cok zorlamamisdir arkadasim. Bulusma yeri olarak Yeni Levent girisini, saat olarak da 9:30 dedik. Biz Sarkis’le 9:05’de Sisli Ataturk Muzesi onunde bulustuk ve Y.Levent’e dogru pedal basmaya basladik. Bayramin gunesli guzel gunlerinden biriydi gene ve yollar daha dolmamisti. Bu nedenle rahat ve keyifle pedallama firsatimiz oldu. Mecidiyekoy’de kucuk bir pogacayla acligimi biraz bastirmaya calistim. Sarkis toktu. Trafik pek olmadigindan Zincirlikuyu uzerinden Y. Levent’e cok kisa bir surede ulastik, biraz erken gelmistik, Fikret albay daha yoktu.
Bisikletleri tellere dayayip Sarkis’le banklarda oturarak sohbet etmeye basladik. Gecen hafta yaptigi Marmara adasi gezisini anlatti, cok keyifli gecmis ve daha uygun bir mevsimde mutlaka daha genis kapsamli olarak tekrarlamayi istiyor. Bu sefer katilamamistim ama gelecek sefer mutlaka ben de beraber gelecegim dedim. Biz boyle konusurken Fikret albayin da geldigini gorduk ve onu karsilamak uzere banktan kalkip yanina gittik. Galiba km saatinde bir sorun vardi, calismiyordu. Duzeltmeye calistiksa da beceremedik ve bu geziyi mesafe olcmeden yapmak zorunda kaldi. Fikret albay uzun kisa tum gezilerininin km’leri not ediyor ve sene sonunda o yil icinde yaptigi toplam km’yi not aliyor, boylecene genel bir toplam cikartabiliyor ki cok anlamli. Cunku dikkat ettim, genelde kac km yaptiniz sorusu cok sikca soruluyor.
(link)
Yola cikmadan once bir resim cektirip saat 10’da Izzet Baysal Huzur evini gecince Tarbya yokusundan once soldaki Kilyos yolunun basinda Mustafa ve Ugur ile bulusmak icin hareketlendik. Onlar Istinye ve Cayirbasi’ndan geliyorlardi bulusma noktasina. Tam saatinde noktaya vardik, arkadaslar da gelmislerdi. Kisa tanisma faslindan sonra Bahcekoy’e dogru yola ciktik. Pes pese gidiyorduk ve artik asfalti da duzgunlesmis olan bu guzel yoldan keyifle su kemerlerine vardik ve oradan devamla Belgrad ormani girisine dogru yonelip sagdaki otobus duraklari girisinden sapip Bahcekoy’e girdik. Secimlerin yaklasmasindan olsa belediye hummali bir calisma icinde koyde, heryer kazilmis-gecilmiyor. Biz de bu durumu bilmedigimizden her zaman kullandigimiz bu yolda biraz sonra bisikletlerden inmek ve iterek devam etmek durumunda kaldik. Neyse oturacagimiz kahveye vardik ve caylarimizi ismarladik. Disardaki masalar kalkmisti ama biz kendimize gore bir oturma duzenini oracikta kuruverdik.
http://img156.imageshack.us/img156/2866/kahvesc4.jpg
Mustafa’nin getirdigi pogacalari caylarla guzelce migdemize indirdik. Fikret albay bize bisiklet uzerinde yasadigi onca maceralarindan soz ediyor, genc arkadaslarimiz da hayret ve buyuk bir keyifle dinliyor ve meraklarini gideriyorlardi.
http://img236.imageshack.us/img236/61/1040490nw4.jpg
Altinda oturdugumuz agacin uzerindeki kuslarin fazlaca kismet yagdirmalarina daha fazla dayanamayip son yudumlari bitirip o mekandan kalktik. Rotamiz Kilyos yonuydu ve Bahcekoy cikisindaki hafif yokusu sirayla tirmanmaya basladik, yol artik bir iniyor bir cikiyordu. Cok keyiflidir bu yol, orman icinden gider ve Zekeriyakoy sapagindan sonra da araba yogunlugu duser. Askeriyenin onunden gecip 3 yol ayrimindan saga Sariyer-Maden yonune saptik. Biraz duz giden yol sonra bayir asagiya inmeye basladi ve biz sola, Koc Universitesi / R.Kavagi’na dogru donduk.
http://img401.imageshack.us/img401/5015/1050501dd9.jpg
http://img156.imageshack.us/img156/6858/1040500ly1.jpg
Kavaga inmedik duz universitenin onundan giden ve saginda muthis bogaz manzarasi olan, zaman zaman agaclarin kapattigi bu guzelim orman yolundan kivrila kivrila fenere dogru yol aldik.
http://img134.imageshack.us/img134/9572/1050504am0.jpg
http://img404.imageshack.us/img404/4861/s7300463rx7.jpg
Yolumuzda nereye gittiklerini anlayamadigimiz atlarla karsilastik. Cok da hos oldu, sanki baska bir cografyada sandik kendimizi. Eh belediye Rumelifeneri’nde de calisiyordu, IGDAS boru dosemis molozlari daha kalkmamisti. Fenerin yanina kadar varip sagindaki kartal yuvasi gibi limana bakan kahvehaneye (Seyru Sefa) konuslandik.
http://img293.imageshack.us/img293/2761/fener2vp5.jpg
İceceklerin siparisi verildi (caylar 1, meyveli caylar 2,5 liraydi) ve sohbete biraktigimiz yerden devam edildi. Fikret albay bize son 10 Kasim yolculugunu, daha onceki Diyabet haftasi yolculugunu ve daha pek cok macerasini anlatirken ben de buyuk zevk ve heyecanla dinledigim bu hikayeler karsisinda acaba bende ne zaman birikecek boyle konular diye ozlem duydum.
http://img371.imageshack.us/img371/5435/1050525zd4.jpg
Rumelifeneri, Istanbul bogazinin en kuzeyinde, Sariyer ilcesine bagli bir balikci koyudur. Anadolufeneri ile karsilikli olarak Karadeniz ile Bogaz’i birbirinden ayiran hatti olustururlar.
Kirim savasi sirasinda Fransiz ve Ingiliz gemilerinin Bogaz’in ve Karadeniz’in girislerini gorebilmeleri icin yapilmasina karar verilen fener mayis 15, 1856’da Fransizlar tarafindan karsi sahildeki fenerle beraber kule kismi yapilarak isletilmeye baslanmis. 1933’de Fransizlara verilen 100 senelik imtiyaz iptal edilmis ve tamamen bize gecmistir. Denizden 58m yuksekte olan kule 30m boyundadir. Ilkin gazyagi, sonra asetilen ile calisan lambasi gunumuzde elektrik enerjisi ile isigini 18 deniz mili uzaga gonderebilmektedir. Fenerin ilginc de bir hikayesi var: ilk insasi sirasinda kulenin birkac kez yikilmasi uzerine koyun yaslilari kule sahasi icinde bir yatir oldugunu, kulenin bu yuzden yikildigini Fransiz yapim sirketine soyleyince once turbe yapilip etrafi cevrilmis, sonra da bugunku fener kulesi yapilip, bitirilmis. Kule binasi icinde bulunan Saltuk Baba Turbesi ziyaret edilebiliyor.
http://img399.imageshack.us/img399/7521/liman2ur8.jpg
Birazdan gurultulu bir motor sesiyle sohbetimiz kesildi ve sira sira motorcularin gelisini izledik. Bize hic benzemiyorlardi, gelmeleri gurul gurul dikkat cekiyordu. Herkes onlara bakiyor kenara cekiliyordu. Onlar da herhalde bunu fark ediyorlar di ki motorlari yan yana park edip muthis bir govde gosterisi yaptilar. Ta ki birisinin motoru devrilince biraz karizmayi cizdirmis olsalar da gene limana dogru inerlerken dikkatler uzerlerindeydi. Sohbetle zaman cabuk gecmis ve karnimizin ziliyle kalkip koydeki kucuk bir lokantada birseyler yemek icin hareketlendik. Kimimiz tost, kimimiz corba, kimimiz ise doner ismarladi ve aldigimiz enerjiyle donuse hazirlandik. Donusu Sariyer uzerinden yapmaya karar verdik ve Maden’e inerek deniz kiyisina ulastik. Havanin guzel olmasi sebebiyle trafik vardi ama bizler aralardan fareler gibi siyrilip yolumuza devam ettik. Ugur Cayirbasi’nda ayrildi, Fikret albay ve Sarkis Haciosman yokusuna vurdular, ben de adasimla Besiktas yonune dogru devam ettim. Mustafa Istinye’de benden ayrildi ve ben de Bebek uzerinden Besiktas ve Akaretler’den Nisantasi’na ciktim. Eve vardigimda saat 17:15’di.
8 saat acik hava, bunun 5 saati bisiklet uzerinde ve 75km yol. 1521cal ve 121gr yag yakmisim, hic de fena degil. 10 gunluk bayram tatili bitti ve yeni hafta baslayacak yarin. Herkese iyi bir hafta diliyorum. Pedallariniz guclu donsun.
Not: Ugur’a, Fikret Albay’la ve adasimla pedallarken cektigi resmim icin cok tesekkur ederim.
Kaynak:
tr.wikipedia.org/wiki/Rumeli_Feneri
tr.wikipedia.org/wiki/Rumelifeneri,_Sarıyer
sihirlitur.com/gezi/rumeli_feneri/yorum.html
Bisikletleri tellere dayayip Sarkis’le banklarda oturarak sohbet etmeye basladik. Gecen hafta yaptigi Marmara adasi gezisini anlatti, cok keyifli gecmis ve daha uygun bir mevsimde mutlaka daha genis kapsamli olarak tekrarlamayi istiyor. Bu sefer katilamamistim ama gelecek sefer mutlaka ben de beraber gelecegim dedim. Biz boyle konusurken Fikret albayin da geldigini gorduk ve onu karsilamak uzere banktan kalkip yanina gittik. Galiba km saatinde bir sorun vardi, calismiyordu. Duzeltmeye calistiksa da beceremedik ve bu geziyi mesafe olcmeden yapmak zorunda kaldi. Fikret albay uzun kisa tum gezilerininin km’leri not ediyor ve sene sonunda o yil icinde yaptigi toplam km’yi not aliyor, boylecene genel bir toplam cikartabiliyor ki cok anlamli. Cunku dikkat ettim, genelde kac km yaptiniz sorusu cok sikca soruluyor.
(link)
Yola cikmadan once bir resim cektirip saat 10’da Izzet Baysal Huzur evini gecince Tarbya yokusundan once soldaki Kilyos yolunun basinda Mustafa ve Ugur ile bulusmak icin hareketlendik. Onlar Istinye ve Cayirbasi’ndan geliyorlardi bulusma noktasina. Tam saatinde noktaya vardik, arkadaslar da gelmislerdi. Kisa tanisma faslindan sonra Bahcekoy’e dogru yola ciktik. Pes pese gidiyorduk ve artik asfalti da duzgunlesmis olan bu guzel yoldan keyifle su kemerlerine vardik ve oradan devamla Belgrad ormani girisine dogru yonelip sagdaki otobus duraklari girisinden sapip Bahcekoy’e girdik. Secimlerin yaklasmasindan olsa belediye hummali bir calisma icinde koyde, heryer kazilmis-gecilmiyor. Biz de bu durumu bilmedigimizden her zaman kullandigimiz bu yolda biraz sonra bisikletlerden inmek ve iterek devam etmek durumunda kaldik. Neyse oturacagimiz kahveye vardik ve caylarimizi ismarladik. Disardaki masalar kalkmisti ama biz kendimize gore bir oturma duzenini oracikta kuruverdik.
http://img156.imageshack.us/img156/2866/kahvesc4.jpg
Mustafa’nin getirdigi pogacalari caylarla guzelce migdemize indirdik. Fikret albay bize bisiklet uzerinde yasadigi onca maceralarindan soz ediyor, genc arkadaslarimiz da hayret ve buyuk bir keyifle dinliyor ve meraklarini gideriyorlardi.
http://img236.imageshack.us/img236/61/1040490nw4.jpg
Altinda oturdugumuz agacin uzerindeki kuslarin fazlaca kismet yagdirmalarina daha fazla dayanamayip son yudumlari bitirip o mekandan kalktik. Rotamiz Kilyos yonuydu ve Bahcekoy cikisindaki hafif yokusu sirayla tirmanmaya basladik, yol artik bir iniyor bir cikiyordu. Cok keyiflidir bu yol, orman icinden gider ve Zekeriyakoy sapagindan sonra da araba yogunlugu duser. Askeriyenin onunden gecip 3 yol ayrimindan saga Sariyer-Maden yonune saptik. Biraz duz giden yol sonra bayir asagiya inmeye basladi ve biz sola, Koc Universitesi / R.Kavagi’na dogru donduk.
http://img401.imageshack.us/img401/5015/1050501dd9.jpg
http://img156.imageshack.us/img156/6858/1040500ly1.jpg
Kavaga inmedik duz universitenin onundan giden ve saginda muthis bogaz manzarasi olan, zaman zaman agaclarin kapattigi bu guzelim orman yolundan kivrila kivrila fenere dogru yol aldik.
http://img134.imageshack.us/img134/9572/1050504am0.jpg
http://img404.imageshack.us/img404/4861/s7300463rx7.jpg
Yolumuzda nereye gittiklerini anlayamadigimiz atlarla karsilastik. Cok da hos oldu, sanki baska bir cografyada sandik kendimizi. Eh belediye Rumelifeneri’nde de calisiyordu, IGDAS boru dosemis molozlari daha kalkmamisti. Fenerin yanina kadar varip sagindaki kartal yuvasi gibi limana bakan kahvehaneye (Seyru Sefa) konuslandik.
http://img293.imageshack.us/img293/2761/fener2vp5.jpg
İceceklerin siparisi verildi (caylar 1, meyveli caylar 2,5 liraydi) ve sohbete biraktigimiz yerden devam edildi. Fikret albay bize son 10 Kasim yolculugunu, daha onceki Diyabet haftasi yolculugunu ve daha pek cok macerasini anlatirken ben de buyuk zevk ve heyecanla dinledigim bu hikayeler karsisinda acaba bende ne zaman birikecek boyle konular diye ozlem duydum.
http://img371.imageshack.us/img371/5435/1050525zd4.jpg
Rumelifeneri, Istanbul bogazinin en kuzeyinde, Sariyer ilcesine bagli bir balikci koyudur. Anadolufeneri ile karsilikli olarak Karadeniz ile Bogaz’i birbirinden ayiran hatti olustururlar.
Kirim savasi sirasinda Fransiz ve Ingiliz gemilerinin Bogaz’in ve Karadeniz’in girislerini gorebilmeleri icin yapilmasina karar verilen fener mayis 15, 1856’da Fransizlar tarafindan karsi sahildeki fenerle beraber kule kismi yapilarak isletilmeye baslanmis. 1933’de Fransizlara verilen 100 senelik imtiyaz iptal edilmis ve tamamen bize gecmistir. Denizden 58m yuksekte olan kule 30m boyundadir. Ilkin gazyagi, sonra asetilen ile calisan lambasi gunumuzde elektrik enerjisi ile isigini 18 deniz mili uzaga gonderebilmektedir. Fenerin ilginc de bir hikayesi var: ilk insasi sirasinda kulenin birkac kez yikilmasi uzerine koyun yaslilari kule sahasi icinde bir yatir oldugunu, kulenin bu yuzden yikildigini Fransiz yapim sirketine soyleyince once turbe yapilip etrafi cevrilmis, sonra da bugunku fener kulesi yapilip, bitirilmis. Kule binasi icinde bulunan Saltuk Baba Turbesi ziyaret edilebiliyor.
http://img399.imageshack.us/img399/7521/liman2ur8.jpg
Birazdan gurultulu bir motor sesiyle sohbetimiz kesildi ve sira sira motorcularin gelisini izledik. Bize hic benzemiyorlardi, gelmeleri gurul gurul dikkat cekiyordu. Herkes onlara bakiyor kenara cekiliyordu. Onlar da herhalde bunu fark ediyorlar di ki motorlari yan yana park edip muthis bir govde gosterisi yaptilar. Ta ki birisinin motoru devrilince biraz karizmayi cizdirmis olsalar da gene limana dogru inerlerken dikkatler uzerlerindeydi. Sohbetle zaman cabuk gecmis ve karnimizin ziliyle kalkip koydeki kucuk bir lokantada birseyler yemek icin hareketlendik. Kimimiz tost, kimimiz corba, kimimiz ise doner ismarladi ve aldigimiz enerjiyle donuse hazirlandik. Donusu Sariyer uzerinden yapmaya karar verdik ve Maden’e inerek deniz kiyisina ulastik. Havanin guzel olmasi sebebiyle trafik vardi ama bizler aralardan fareler gibi siyrilip yolumuza devam ettik. Ugur Cayirbasi’nda ayrildi, Fikret albay ve Sarkis Haciosman yokusuna vurdular, ben de adasimla Besiktas yonune dogru devam ettim. Mustafa Istinye’de benden ayrildi ve ben de Bebek uzerinden Besiktas ve Akaretler’den Nisantasi’na ciktim. Eve vardigimda saat 17:15’di.
8 saat acik hava, bunun 5 saati bisiklet uzerinde ve 75km yol. 1521cal ve 121gr yag yakmisim, hic de fena degil. 10 gunluk bayram tatili bitti ve yeni hafta baslayacak yarin. Herkese iyi bir hafta diliyorum. Pedallariniz guclu donsun.
Not: Ugur’a, Fikret Albay’la ve adasimla pedallarken cektigi resmim icin cok tesekkur ederim.
Kaynak:
tr.wikipedia.org/wiki/Rumeli_Feneri
tr.wikipedia.org/wiki/Rumelifeneri,_Sarıyer
sihirlitur.com/gezi/rumeli_feneri/yorum.html
