YUKARININ DEVAMIDIR..
(resimlerin her hakkı saklıdır.. izinsiz kullanılmaması rica olunur.

)
Kilise ve içten görünümü(kapının üzerinde haç kabarması mevcut):
Resim p:
Kilisenin lojmanı: altta oturma odası, üstte yatak odası.. Bize rehberlik konusunda yardımcı olan Ahmet ve Mustafa, kendilerine okul masraflarına yardımcı olmak maksadıyla yaptığımız ufak maddi katkıdan sonra yöre hakkında öyle çok şey anlatmaya başlıyorlar ki, biz bile ne kadar çok şey bildiklerine hayret ediyoruz.. Ayrıca bu iki rehber bize şehrin tüm odalarını uygulamalı olarak da gezdirdiler.. (yolculuk bizi yormadı ama tüm şehri oda oda gezme işi oldukça yordu)
Resim q:
Kilisenin avlusundan görünen şehir manzarası süperdi.. (resimdeki bisiklet sayın Papaza ait değildir.. şahsımın olup karıştırılmaya lütfen.. )
Resim r:
“Katırini” mevkiindeki antik su sarnıcı: (bu sefer Obruk gezimizden kazandığımız tecrübeyle aydınlatma aparatlarıyla giriyoruz sarnıca)Maalesef sarnıcın tabanı define avcıları tarafından yer yer köstebek yuvası gibi kazılmıştı.. buna üzülüyoruz..
Resim s:
Burasıda hem sarnıç olarak kullanılmış. Hem de serin olduğu için zamanının soğuk hava deposuymuş..(bizim heybetli rudi bu depoda antik buzhane elması aradı ama bulamadı, kendisine “herhalde o zamanlarda burda antik bir rudi daha varmış, elmaları o yemiştir diye espri yapıyoruz.)
Resim t:
Aşağıdaki güncel Gökyurt köy evi hoşumuza gitti. Misafir ederler mi acaba diye düşündük..
Resim u:
Sonra öğrendik ki, köyün misafirler için “köykonağı” varmış.. Yöre mutfağından örnek olarak burada “alıç, yaban eriğinden turşu, ahlattan komposto, gılabbadan meşrubat” yapılmaktaymış.(Canınızı çektirmek gibi olmasın ama, şahsen ben çoğunun tadına baktım).
İşte misafir perver Anadolu insanının “köykonağı”
Resim v:
Karnımız doyunca biraz gezintiye çıktık..
Aynı zamanda lisanslı bir yarışçı da olan rudi bana hitapla:
İron abi: “Ben, kendimi yarışlarda hep yarış atı gibi hissederim.. ve bu hiç hoşuma gitmez.. şurda hazır bağlı bir at varken, bekle de onu bir geçivereyim” dedi..
Ben de: “Rudi, rudi.. marifet dişine göre rakip bulmakta değil.. asıl iş kendini yetiştirmekte”..dedim ve finiş fotosunu çektim..bakın bağlı olan at bile hala Rudinin nerdeyse bir boy önünde.. (rudi bu espirimin kusuruna bakmasın)
Resim y:
Köyün GPS koordinatları

çok net çıkmamış, kusura bakılmasın)
Resim gps:
Köyde karşılaştığımız hayvanlar.. tayın asaletine, oğlağın kakülüne, bülbülün sesine, köpeğin de inadına hasta olduk(çok sevdik)..

(bülbül kendi çirkin sesi güzel olan ses sanatçısı gibiydi.. o muhteşem ötüşün bu çalının en ucundaki gri renkli minik kuştan çıktığını tam 5 kişi 15 dk. vadiyi adım adım aradıktan sonra keşfettik.. ve sizin için X11 zoom dan sonra görüntüleyebildik..
Resim x:
Köy çıkışı karşımıza dikilip yolun ortasında bizi durduran o köpek(yukardaki resimde görünen)dakikalarca bizi yolumuzdan alıkoydu.. sonunda merkepli bir dede yardımımıza yetişti.. ben dedeyle samimi olmaya çalışarak onun nezaretinde köpeğin yanından kazasız belasız ve hayvanla tartışmadan geçmeye çalışıyorum.. bakın köpekten korkmayan(?) diğer arkadaşlarım da beni nasıl takip ediyor...
Resim merkepli dede:
Bana arkamdan sözde cesaret veren korkusuz(?) arkadaşlarım

dedemi tenzih ederim, geriyede bir rudi kaldı zaten

)
Resim ekip:
Sonunda köpeğin yolumuzu niye kestiğini anlıyoruz.. meğer köpek bir sürü korucusuymuş.. yolun dönemecini geçince karşımıza çıkan manzara..
Resim sürü:
BİTTİİİİ.
Ama bir sorum var.. aşağıdaki resimde, kim daha heybetli poz vermiş.. 2000 yıllık heybetli kaya ambarı mı? Yoksa yeni yetme teknoloji harikası mı?
(Cevap: Bence 2000 yıl gecikmeyle de olsa işte gerçek medeniyetler kucaklaşması bu olsa gerektir.. yani bu durumda kimin heybetli olduğunun ne önemi var? )Resim 2000:
MERAKLISINA ANTİK GEZİ NOTLARI
(VAKTİ OLANIN OKUMASINI KESİNLİKLE TAVSİYE EDERİM)
Bizim gittiğimiz yol olan, Konya-Antalya asfalt yolunun 45km'den güneye dönülerek 25 km'lik stabilize bir yolla da Kilistra'ya ulaşmak mümkündür. Diğer bir seçenek ise: Kilistraya (Gökyurt) 40 km'lik Konya-Hatunsaray asfalt yolundan güneydoğuya yönelen 30 km'lik Gökyurt asfalt yolu ile de gidilebilir.
Kilistra antik kenti Konya'nin güneybatısında Konya Meram ilçesi, Hatunsaray beldesine bağlı Gökyurt köyündedir.
TARİHÇE
Yapılan arkeolojik çalışmalar sonucu Kilistra'da Hellenistik ve Roma çağında (İ.Ö. 2. yy-İ.S. 3. yy) yerleşimin başladığı tespit edilmiştir.
Kazı esnasında doğu şırahanede eşik taşı olarak bulunan Roma devri bir devşirme mezar yazıtında Kilistra adının geçtiği görülmüştür.
Kilistra Bizan devrinde (İ.S. 8-13 yy) yoğun bir şekilde Kapadokya benzeri kaya oyuğu yerleşmelerine sahne olmuştur.
İncil'de söz edilen Aziz Paulos'un seyahatleri sırasında uğradığı Anadolu kentlerinden Lystra aynı zamanda ünlü Kral Yolu üzerinde olup İkonion (Konya)-Pisidia Antiocheia (Yalvaç) arasında bulunmaktadır. Listra'dan Yalvaç'a giden haberci Paulos Kilistra'ya da uğramıştır. Haberci Paulos'un mektuplar gönderdiği Timoteos da Lystralıdır.
Kazı çalışmaları esnasında temizliği yapılan Sümbül'ini Kilise'nin bulunduğu mevkiye halen yöre halkının "Paulönü" demesi Aziz Paulos'un adının yaşatıldığının kanıtıdır.
Roma devrinde Hristiyanlığı kabul etmiş Lystra halkının Paganist (putperest) kitlelerin ve yağmacıların yoğun saldırılarına dayanamayarak çevresinde bulunan ve saklanmaya elverişli dağlık kesimler seçtikleri görülmektedir. Kurulan bu saklı kentlerden en önemlisi Kilistra'dır.
Gökyurt köyünün halen yaşayan halkı Kilisra antik kenti üzerine yerleşmiştir. Bizans döneminde yerli halkla Anadolu'ya gelen Türk'lerin birlikte yaşadıkları bazı bulgularından anlaşılmaktadır. Osmanlı döneminde ise daha çok hayvancılıkla uğraşan konar-göçer aşiretlerin iskan edildiği etnolojik bulgulardan tesbit edilmiştir.
GÜNLÜK YAŞAM
Gökyurt köylüleri tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadır. Arazinin yapısal özellikleri nedeniyle tarım kısmen hayvan gücüyle sürdürülmektedir. Bu nedenle köyde katır, eşek ve at tarım ve hayvancılık amacıyla kullanılmaktadır.
Köyde bol miktarda kabak yetiştirilmekte olup, düğünlerde kadın sofralarında kabak yemeği ikramı gelenek halinde devam etmektedir.
Yöre mutfağında alıç, yaban eriğinden turşu, ahlattan komposto, gılabbadan meşrubat yapılmaktadır. (Canınızı çektirmek gibi olmasın ama, şahsen ben çoğunun tadına baktım). Bağcılık yaygın olup, yoğun pekmez üretimi vardır. Klasik yöntemle bal üretimi köy ekonomisinde önemli yer tutmaktadır.
Üretimde kadınlar da tarlada, hayvan bakımında, ve ahır işlerinde katkıda bulunmaktadırlar. El ve örgü işlerinin köklü bir geçmişi vardır.
KİLİSTRA NASIL GEZİLİR?
Kilistra antik kentine araba ile Lystra (Hatunsaray) yönünden gelen ve halen taş döşemeleri yerinde korunmuş, köyün doğusunda yer alan Kral Yolu izlenerek Devrek Mevkine ulaşılır. Devrek mevkinde kentin griişini kontrol altında tutan gözetleme kulesi karakol yapısı gezildikten sonra kentin içine ulaşan antik yol izelenerek Konacak mevkiindeki tipik kaya oyuğu anıtsal antik mezarlar ve mezarların yer aldığı kayalığın batı eteğindeki toplantı salonu ve diğer sosyal amaçlı yapılar görülür. Bisikletle ise Meram/Bulumya mevkiinden manzarası daha güzel olan patika dağ yollarından da ulaşılabilir.. (biz bu yolu tercih ettik)
Buranın güneyinde yer alan Haç Planlı Şapel (Sandıkkaya) içten ve dıştan yekpare kayaya oyulmuş benzeri az, enteresan bir yapıdır. Şapelin çevresinde tamamlayıcı yapılar bulunmaktadır.
Buradan batıya devam eden Kral Yolunun diğer girişine ait ikinci gözcü kulesi, ikinci karakol ve sarnıç ile geç devirde testi ve çanak yapımında kullanılan "Kapçı İni" gezilir. Buradan köy merkezinde yer alan Köy Konağı'na ulaşılır. Köy Konağı'nda yiyecek içecek vb. zorunlu ihtiyaçlar temin edilebilir.
Köy konağının batısında yer alan su sarnıcı (Katırini) Söğütlü deresindeki çifte şaraphaneler (Şırahane) ve bunlar su yolları gezildikten sonra Köy Konağı güney-batısında bulunan ve köylülerce "Paulönü Mevkii" denilen yerde Sümbül Kilisesi'ne gidilir. Vadi içinde doğa ile tarihin içiçe yaşandığı Paulönü mevkiinde yeşilin her tonu izlenebilir.
Buradan Ardıçlı Tepe'nin kuzey yamacında bulunan büyük su sarnıcına doğru giderken nekropol alanındaki anıtsal kaya mezarları görülür.
Büyük su sarnıcı (Katırini) üç nefli, görkemli bir kaya yerleşme olup kentin en ilgi çekici yapılarındandır. Su sarnıcının kuzeyinde Söğütlü Deresi içerisindeki çifte şırahaneler ve bunların su yolları yapıları olarak görülmeye değerdir.
MİMARİ
Kilistra antik kenti erken Bizans devrinde doğal kaya oluşumuna paralel beş ayrı mevkide kurulmuştur. Kaya oyuğu yerleşimi şeklindeki kentin kuruluşunda ve yapılaşmasında gizlilik esas alınmıştır. Geriden bakıldığında doğal bir kaya gibi görünen yerleşme yerlerinin iç kısımları geniş mekanlar halinde oyulmuş, aydınlatma ve havalandırma kamufle edilmiş mazgal açıklıklarla sağlanmıştır.
Mimaride dini yapılara (şapel ve kilise) sosyal amaçlı yapılara (mesken, sarnıç, çeşme, şaraphane...) savunma ve güvenlik amaçlı yapılara (gözetleme kulesi, garnizon ve sığınaklar) rastlanmaktadır.
Yaşayan kentsel doku topoğrafik yapıya uygun olarak yamaç evler tarzındadır. Hal, mimaride hazır bulunduğu ana kayaya oyularak yapılan eski hacimleri fonksiyonunu değiştirerek kullanmaya devam ederken; kendi yaptıkları yapılarda ise kayadan keserek ve yontarak elde ettiği biçimle taşları ana malzeme olarak kullanılmıştır. Yapılan temelden çatıya taştan olup, geniş hacimli ve düz damdır.
DOĞAL GÜZELLİKLER
Volkanik tüf kayaların oluşturduğu peri bacalarını andıran kaya oluşum köyün yer aldığı vadi boyunca devam etmektedir. Vadi adeta bir taş ormanını andırmakta, yerleşim alanındaki seyir teraslarından panaromik görüntüler vermektedir. Yerel karakterdeki bitki örtüsü ile kaplı yörede yeşilin her tonu dört mevsim görülmektedir. Bu bitki dokusu Toros yamaçlarında görülen zengin maki türleridir. Dişbudak, alıç, ahlat, yaban eriği (Yonuz eriği) iğde ve kuşburnu ile yoğun meşe ormanları, ceviz, badem vb. meyve ağaçları harika bir doğal manzara sunmaktadır. Orman dokusunda yaban hayatı tüm çeşitliliğiyle sürmektedir.
Maki grubu içinde köylülerce "Gılabba" adı verilen taneli salkım halinde yetişen bodur ağaç tipinde yabani üzüm türü bir bitki de sağlık amaçlı tüketilmektedir. (Gilabori-Viburnum opulus).
KONAKLAMA
Gökyurt turizm olgusun benimseyen, geleneksel Türk konukseverliğini yaşatan şirin bir köydür.
Köyde grup konaklamasına elverişli bir Köy Konağı vardır. Köy Konağı eski Halkevi binası restore edilip üstüne bir kat daha eklenerek modern hale getirilmiştir.
Köyde her türlü sağlık hizmeti sunan sağlık ocağı bulunmaktadır.
Haydi kalın sağlıcakla..
Rabbim, nasip kısmet ederse başka maceralarda buluşmak dileğiyle..
Bol pedallı güzel günleriniz olsun...