Pedalla Türkiye... (Yazı ve Fotoğraflar)

Serkan Taşdelen

Forum Bağımlısı
Kayıt
27 Şubat 2006
Mesaj
2.660
Tepki
4.806
Şehir
Türkiye
PEDALLA TÜRKİYE
Bisiklet üzerinde Türkiye sınırları içerisinde 7500 km’lik bir yolculuğun hikayesi. Türkiye’mizin doğasını ziyaret bir diğer söyleyişle. Erzincan’dan başlayıp, Türkiye’nin yedi bölgesini kapsayan, 89 Önemli Doğa Alanı (ÖDA), 180 il ve ilçe merkezinin içerisinden geçerek İstanbul’da noktalanan bir serüven.

Saat 7:00 alarm çalıyor. Uyanma zamanı. Yola çıkma zamanı. 98 gün sürecek bir yolculuğa start verme zamanı. Sevdiklerimi son kez görüp ayrılma zamanı. Bekleyenim yollar, dağlar ve doğa. Sabırsız olduğum her halimden belli. Yola çıkmalıyım bir an önce. Güneşi göremiyorum. İçimi ısıtacak, bana güç verecek güneş yok bugün. Annemin gözyaşlarına gökyüzü de dayanamıyor bir vakit sonra. Bir daha eve ne zaman dönerim bu sorunun bilinmezliği ile yollardayım.

Yağmur, çamur, zorlu yol daha ilk günden benimle. Pes etmek yok. Yola çıkıldı bir kere, geriye dönüş çok uzak.
İlk durağım Pülümür, ardından Munzur Dağları Tabiat Parkı içerisinde bir süre pedalladıktan sonra Tunceli geliyor. Doğa bütün güzelliği ile gözlerimin önünde.

Yola çıkmakta kararlı olduğumu gören güneşte bir gün sonra kabulleniyor ve yüzünü gösteriyor.


Sevdiğim doğa ile baş başa olmaktan dolayı çok mutluyum. Elazığ’a bir hazan vaktinde varıyorum. Şanlı Harput’un selamını kabul ediyorum. Malatya’ya gidebilmek için Karakaya baraj gölü üzerindeki Kömürhan Köprüsünden geçiyorum. Kale’de organik çilekleri tadıyorum. Her şey o kadar güzel ki o aşık olduğum yollar altımdan akıp gidiyor sanki. Gideceğim yerlere çabucak varıyorum. Malatya’dan çıkarken Kubbe Dağının güle güle der dediğini duyar gibiyim. Hafif inişli çıkışlı yollar eşliğinde Doğanşehir’e giriyorum. Girmemle birlikte yağmur başlıyor. Şanslı günümdeyim. Uyanığımda hiç bir şey kalmamış. Ne bulut ne de yağmur. Sürgü Kasabasında Abuzer Abi ile laflıyoruz yol üstü marketinde. Nereden gelip nereye gittiğimi soruyor gören herkes gibi. Gölbaşı’ya vardığımı sağ tarafımda uzanan Gölbaşı Gölleri söylüyor. Kahramanmaraş sınırlarında yabancı olmadığım Akdeniz iklimini soluyorum. İçime çekiyorum doya doya. Her ne kadar tek başıma çıkmış olsam da, yolda telefonumun arada sırada çalıyor. Sevdiğim arkadaşlarım beni yalnız bırakmıyorlar. Bu da beni çok mutlu ediyor. Hatırlanmak, sevilmek ve sevmek duygularını yaşıyorum. Kahramanmaraş’a gelip dondurma yemek olmaz mı diyerek yalıyorum dondurmamı. Gaziantep çok güzel bir yer. Önceleri bir yerde okuduğum yazı geliyor aklıma;
“Bir daha Dünya’ya gelme şansım olsaydı Gaziantep’te doğmak isterdim.”
Nedenini hep merak etmiştim bu zamana kadar. Bambaşka bir şehir olduğunu görünce anlıyorum. Nizip’in ardından Birecik’e varıyorum. Birecik benim sevdiğim yerlerden. Güney Fırat vadisi ve Birecik Bozkırlarında vakit geçiriyorum. Çizgili İshak Kuşunu görüyor, Kelaynakların eve dönüşünü günün batışı ile seyrediyorum. Fırat’ın kenarına kurulmuş çay bahçesinde çayımı yudumlarken Sakar Mekelerin dansını izliyorum. İçime bir huzur doluyor. On gündür yolda olmanın yorgunluğu bir anda bitiyor. Şanlıurfa’ya ulaşmam kolay olmuyor. Rüzgar gitmeme mani olsa da ilerliyorum. Beş km de bir mola veriyorum. Günün sonunu Şanlıurfa Balıklı Gölde balıklara yem vererek getiriyorum. Viranşehir’e giderken Ceylanpınar Önemli Doğa Alanı sınırları içerisinden geçiyorum. Her ne kadar görmek çok zor olsa da gözlerim Ceylan’ları aramadı değil. Mardin’i on km kala seçebiliyorum. Bir dağın üzerine ve yamaçlarına kurulmuş birçok kültürü bir arada yaşatan kenti çok merak ediyorum.

Daha önce kitaplarda o kadar çok okudum ki görmek için can atıyorum. Mezopotamya denen bölgenin güzel kenti Mardin’in dar sokaklarında geziyorum. Yarın oluyor Mardin kadar güzel olan Midyat’ta alıyorum soluğu. Hasankeyf’e ulaşmak için sabırsızlanıyorum. Belki de bir daha görme şansım olmayacak diye korkuyorum. Bu eşsiz güzellikte ki tarihe, doğaya nasıl kıyarlar diye düşünüyorum yol boyu. Tabi sorularım hep cevapsız kalıyor. Hasankeyf’te iki gün geçiriyorum.


Doya doya havasını soluyor ve tarihini kokluyorum. Dicle Vadisini geride bıraktıktan sonra sağlı sollu petrol rafineleri dikkatimi çekiyor. Durmadan çalışıyorlar. Bismil ovasının yeşilliği karşılıyor ardından. Ovada çalışan işçilerin meraklı bakışları altında çeviriyorum pedalımı. Gözlerim yine etrafı süzüyor, olurda bir Toy görür diye. Ama nafile…
Diyarbakır’dan Erzurum’a gitmek için otogara yöneliyorum. Erzurum’a otobüs ile geçme kararı alıyorum güvenlik konusundan dolayı. Otobüs saatini beklerken muhabbet ediyoruz Diyarbakır’lılarla. Konumuz hep aynı. Değişen hiçbir şey yok. Erzurum’a gecenin bir yarısı iniyorum. Saat 02:00… Kimsesiz ve sessiz sokaklarda, otogara karşılamaya gelen arkadaşımın evine doğru ilerliyoruz. Sabah Çifte Minareleri ve Medreseleri geziyoruz ve meşhur cağ kebabını indiriyoruz midemize.


Horasan’da bir gece konakladıktan sonra Aras Vadisi kuşlarının cıvıltısında Sarıkamış Ormanlarının oksijenini dolduruyorum içime. “Şehitler Yurdu, Dans Eden Karlar Diyarı” Sarıkamış’tayım. Selim İlçesi üzerinden Serhat ilimiz Kars’a ulaşıyorum.

Bir gün sonrası Susuz ve Hasköy’ü geçip yemyeşil bir ovada Kura nehri kenarına kurulmuş Ardahan’da alıyorum soluğu. Ardahan’dan Artvin’e geçmek için Şavşat yolunu kullanmak istiyorum. Türkiye’nin sayılı yüksek geçitlerinden Çamlıbel Geçidinden geçiyorum. Haziran ayında karlar arasında ilerlemek ve üşümekte varmış kaderde diyorum. Birkaç yırtıcı dolaşıyor üzerimde onlara bakayım derken bisiklet üzerinden düşecem. Çamlıbel Geçidi Ardahan-Artvin il sınırı aynı zamanda. İnişe geçtiğim anda iklim değişikliği anında kendini belli etti. Karçal Dağları eteğinden yavaş yavaş iniyordum.

Şavşat’ın ardından Artvin’e ulaşmak için güzel ve karadenizin yeşilliği ile bezenmiş vadide ilerliyorum.
Karşı yamaçta Artvin görünüyor, aşağıda ise Çoruh nehri tüm azgınlığı ile akıyor üzerine yapılan barajdan haberi bile yok beklide. Doğu Karadeniz Dağlarını aşıyorum ve Karadeniz’i görüyorum. Sarp sınır kapısına kadar gidip, isminin neden Sarp olduğunu gözlerim ile görüyorum.

Karadeniz’e yapılan, eskiden deniz olan otoyol üzerinde ilerliyorum. Karadenizimi hala yok etmeye devam ediyorlar bunu gözlerimle görebiliyorum. Yol, Sarp’tan Samsun’a kadar uzanıyor. Ordu’da Türkiye’nin en uzun karayolu tünelinden geçiyorum. Ordu Nefise Akçelik Tüneli 3778 metre uzunluğunda. Samsun’a kadar düz ve sıkıcı yolda gitmek zorunda kalıyorum.

Daha sonra yolum yine doğanın güzelliği ile bütünleşiyor. Bafra’nın Kızılırmak Deltası’nı, Yakakent’in güzel sahilini ve Gerze’nin muhteşem manzarasını geçerek Sinop’a varıyorum. Erfelek’e gitmek için erkenden uyuyorum.

Sabah’ın erken saatinde çıkıyorum yola. Erfelek Tatlıca Takım Şelaleleri yazan tabelayı takip ediyorum. Şelalenin buz gibi soğuk suyunda yüzüyorum ve sıcak havadan az da olsa kurtuluyorum. Güzel manzara ve ormanlar içerisinde geç saatte Ayancık’a ulaşıyorum ve konaklamak için yer arıyorum. Oksijen delisi oluyorum Batı Karadeniz’de.

İnebolu çok eski bir tarihe tanık. Kağnı ve kayıkla mucizeler yaratılmış vakti zamanında. Küre Dağları’nın çeşitli renkleri Kastamonu’ya giderken fotoğraflarıma değişik fon oluşturuyor.

Ilgaz Dağı Yaban Hayatı Geliştirme Sahası sınırları içerisinde seyrediyorum bir süre. Kış sporları merkezi Ilgaz Dağında bir çok otelin reklam tabelaları dikkat çekici. Çankırı jipsli tepelerine arkamdan hızla ittiren rüzgar ile birlikte kısa bir sürede ulaşıyorum. Başkentin yoğun hayatına çok az bir yolum kaldı. Güzelim doğa ile olan randevuma birkaç gün ara veriyorum. Ankara’da kalabalık ­arkadaş grubum ile buluşuyoruz. Ankara’da güzel vakit geçiriyoruz. Bisikletime gereken bakımı yaptırıyoruz. Kulu’ya gitmek için iki gün sonunda yola çıkıyorum.


Kulu’dan sonra Konya Ovası’nda yüzlerce Gelenge’ler eşliğinde uzun süre pedal çevirdikten sonra Konya’ya varıyorum. Daha önce dergilerden okuduğum Sille’yi merak ederek oraya gidiyorum. Birkaç gün kaldıktan sonra uzun ve sıkıcı yolda Obruk Gölüne kadar arkadaşlarım ile ilerlemeye başlıyoruz. Obruk Gölü, bölgede 13. yy da ilk yerleşime başlanan Obruk Hanının arka tarafında yer alan ve mutlaka görülmeye değer bir krater gölü.

Buradan sonra yola yalnız devam ederek Aksaray’a yine sıkıcı ve dar bir yolla varıyorum. Nevşehir üzerinden Ürgüp’e gitmek bir gün sürüyor. Kapadokya bölgesini Zelve, Göreme ve Uçhisar’ıyla gezip görüyorum. Sabah 6’da Kayseri’ye gitmek için hareket ettiğimde havada balonların uçtuğu bir manzara karşılıyor beni. Kayseri’de pastırma kokularını burnumda hissediyorum sanki. İncesu dolaylarında Hürmetçi Sazlığının ve Yeşilhisar dolaylarında ise Sultansazlığı’nın kurumaya yüz tutmuşluğunu görüyorum. İçim acıyor. Eskiden sallar ile dolaşılan sulak bölgede şuan balıklar bile susuzluktan ölüyor.
Taşıt trafiğinin kalabalık olduğu yolda bir bisikletli yol arkadaşı ile Niğde’ye kadar pedallıyoruz. Günlerdir yalnız gittiğim yollarda bir kişinin vermiş olduğu mutluluğu tadıyorum.

Niğde’den sonra Bor’a oradan da Pozantı’ya eskisi gibi yalnız gidiyorum. Bolkar Dağları eteğinde otoyolda ilerlerken lastiğim patlıyor. Yedek iç lastiğimi takarak fazla zaman kaybetmeden Adana’ya ulaşıyorum. Adana’da akortu bozulan arka lastiğimi yaptırıyorum. Adana’da beni karşılayan arkadaşım ile Mersin ve Silifke’ye kadar birlikte gidiyoruz. Silifke merkezden geçen Göksu Nehrinin oluşturduğu delta kuşlar için önemli bir alan. Sol tarafımda uçsuz bucaksız Akdeniz, sağ tarafımda ise Toros Dağlarının oluşturduğu süper manzarada ilerliyorum.

Aydıncık ve Bozyazı’dan sonra muzlar ülkesi Anamur’dayım. Her taraf muz seraları ile dolu. Halkın %50’sinden fazlası muz üreticisi.

Gazipaşa’dan sonra yol düzeliyor. Alanya’da ise otellerden doğayı seçmek o kadar zor ki anlatamam. Onun için Manavgat’a kadar zevksiz bir yolculuk geçiriyorum. Manavgat’ta beni arkadaşlarım bekliyor. Manavgat Şelalesini geziyoruz hep birlikte. Antalya’ya kadar birlikte gidiceğiz.

Side’de konakladıktan sonra Antalya’ya doğru dört arkadaş hareket ediyoruz. Antalya’da iki gün geçiriyorum. Düden Şelalesinin denize döküldüğü yeri geziyoruz. Üçüncü günün sabahında üç arkadaş Finike’ye doğru hareket ediyoruz. Tahtalı Dağı’nın gölgesinde ilerliyoruz bir süre. Kemer, Kumluca ardından Finike’de kalıyoruz. Ben buradan sonra yine yalnız devam ediyorum yola.

Kaş’ın ardından Kalkan’da kalma kararı veriyorum. Kaş-Kalkan kıyılarının doğal güzelliği karşısında hayran kalıyorum. Fethiye gitmek için Saklıkent yolunu kullanıyorum. Saklıkent Kanyonunda bir gezinti yapıyoruz. Fethiye’den arkadaşlarım arabaları beni orada karşılıyor. Onlar arabası ile ben de bisikletim ile yol alıyoruz. Yakapark’ta güzel bir alabalık ziyafetinin ardından Fethiye geçiyoruz. Çalış Plajı yakınındaki evde sabah ediyorum. Bir an önce Akyaka’ya gitmek için yola koyuluyorum. Cennet koy Akyaka’da yıllarım geçmişti. Özlem duygularım kabardı. Köyceğiz Gölü kenarında gazoz eşliğinde bisküvimi yedikten sonra yapım çalışması olan yolda zar zor ilerliyorum. Akyaka’dan arkadaşım beni karşılamaya geliyor. Birlikte giriyoruz cennet koya.

Akyaka’da geçireceğim beş günün iki gününde Marmaris İçmeler’e gidip geliyorum.

Muğla’dan çıkışım kalabalık oluyor. Yedi kişiyiz, birlikte pedallıyoruz. Turun en kalabalık grubu diyebiliriz. Aydın’da bir misafirhanede kalıyorum. Kuşadası’na gitmek için dar kalabalık bir yoldayım. Söke üzerinde geçiyorum. Rampaları sabırla çıkıyorum. Ardında zafer benim, Kuşadası’ndayım. Denizli’den haftasonu tatiline gelen arkadaşlarım ile buluşuyoruz. Gece geç saatlere kadar birlikte vakit geçiriyoruz. Sabah oluyor ve ben yine yollardayım. Bugün durağım ise İzmir. Torbalı yakınlarında arkadaşlarım karşılıyor. İzmir Konak meydanında alıyoruz soluğu.

İzmir’de bisikletime son bakımını yaptırıyorum. İzmir’i, Gediz Deltasını ziyaret ettikten sonra üç arkadaşım ile Sabuncu Belini çıkarak geride bırakıyoruz. Manisa’da Bisiklet Fabrikasını ziyaret ediyoruz. Üç arkadaşım buradan geriye dönüyor. Ben ise devam Salihli bekliyor beni. Ardından Kulu, Uşak derken Dumlupınar’dayım. Baş Komutan Milli Parkı sınırları içerisindeyim. Kuş seslerinin müzik fonuna kendi sesimle eşlik ederek zevkle yol alıyorum. Altıntaş Ovası’ndan sonra seramik diyarı Kütahya’ya ulaşıyorum. Kütahya’dan bir arkadaşım ile çıkıyorum Eskişehir’e doğru. Çok geçmeden bir grup bisikletli bizi karşılıyor. Hepside Eskişehir’den arkadaşlarım. Kütahya’dan arkadaşım beni diğer arkadaşlarıma teslim ettikten sonra geri dönüyor. Eskişehir’de gece karpuz partisi düzenliyoruz. Gece uykumdan mide bulantısı ile kalkıyorum. Midemi üşütmüşüm. Turun ilk ve son hastalığı olarak notlarıma geçiyor. Hasta halimle Bursa’ya dört arkadaş birlikte gidiyoruz. Beni Bursa’ya bırakan arkadaşlarım otobüs ile Eskişehir’e dönüyorlar. Bursa, Karacabey, Mustafakemalpaşa ve Susurluk’tan sonra Balıkesir’deyim. Akşam bir güzel ziyafet çekiyoruz arkadaşlarım ile.
Edremit dolaylarında Kaz Dağlarının havasını hisseder gibiyim.

Birçok endemik bitkinin yuvası Kaz Dağlarından geçiyorum. Truva Atını ziyaretten sonra Çanakkale’deyim. Boğaz’ı feribot ile geçerek Gelibolu’dan Keşan’a gidiyorum. Keşan’da bir gece konakladıktan sonra sabah Edirne’ye hareket ediyorum. Edirne girişinde üç arkadaşım karşılıyor beni. O gün birlikte zaman geçiriyoruz. Ayrıca İstanbul’dan üç arkadaşım geliyor bana eşlik etmek için. Sabah dört kişi Kırklareli’ne kadar gidiyoruz. Çok eğlenceli oluyor grup ile yol almak. Kırklareli’nden sonra Pınarhisar’da iki arkadaşımız bizden ayrılıyor. Biz iki kişi devam ediyoruz yola. Lüleburgaz’da arkadaşımızın evinde güzel bir kahvaltının ardında Tekirdağ’a yola koyuluyoruz. Düz bir yolda rüzgarda arkamızdan eserek bizi atıyor Tekirdağ’a. Tekirdağ’a İstanbul’dan farklı iki arkadaşımız daha geliyor. Silivri’ye kadar dört kişiyiz yine. Bir arkadaşımız işi olduğu için Silivri’de kalmadan otobüs ile İstanbul’a dönüyor. Silivri’de aynı otelde kalan ve İstanbul’a giden iki turist arkadaş ile karşılaşıyoruz. Sabah beş kişi çıkıyoruz yola. Taksim Meydanına varmamıza yakın nüfusumuz 18-20 kişi oluyor. Taksim Meydanında Pedalla Türkiye Projesini noktalıyorum.

Km saatim 7500 Km’yi gösteriyor. 98 Günde Türkiye’nin yedi bölgesinden geçerek İstanbul’a varmanın sevincini yaşıyorum. Koca bir serüveni noktalıyorum. Türkiye’nin doğal güzelliklerini kendi gözlerimle görüyorum. Her bölgenin ayrı güzelliğini görüyorum. Her dağın farklı havasını soluyorum. Tekrar döneceğimi söyleyerek bitiriyorum projemi….



Sevgiler...
 
Scudo

HaliliOzturk

Forum Bağımlısı
Kayıt
3 Temmuz 2005
Mesaj
7.157
Tepki
7
Sen ne yaptın be Serkan'ım :) Evde oturduğuma pişman ettin beni şimdi...

Pedalla Türkiye'nin bir kitap halini alacağı günü sabırsızlıkla bekliyorum Serkan, ilk okuyucularından birisi olacağıma emin olabilirsin...

İlk önce ayağına, sonra eline, diline, objektifine sağlık...
Tekrar tekrar tebrik ediyorum seni.
 

denizcinesim

Aktif Üye
Kayıt
10 Temmuz 2007
Mesaj
101
Tepki
102
Şehir
BİTLİS-TATVAN
Bisiklet
Trek
kardeşime de bu yakışır.çok güzel olmuş kardeşim.daha nice gezilere nice fotoğraflara...
 
  • Beğen
Tepkiler: Serkan Taşdelen

hypromellose

Aktif Üye
Kayıt
11 Nisan 2007
Mesaj
135
Tepki
431
Şehir
Marmaris
Muhteşemsin Serkan...

"Pedalla Türkiye" ye başladığın ilk günden beri seni ilgi, takdir ve imrenerek takip ediyorum. GPA da daha yakından tanıma fırsatı buldum. İnşallah tekrar birlikte pedallama fırsatını buluruz...
 
  • Beğen
Tepkiler: Serkan Taşdelen

blueboy

Aktif Üye
Kayıt
22 Ağustos 2007
Mesaj
113
Tepki
52
Şehir
İstanbul-Fatih
tebrikler serkan abi gidip görmüş kadar olduk :) çok güzel anlatım ve resımler ellerıne ayaklarına ve yüregıne saglık...
 
  • Beğen
Tepkiler: Serkan Taşdelen

Soner Sarihan

Forum Bağımlısı
Kayıt
17 Temmuz 2005
Mesaj
3.888
Tepki
8.301
Şehir
İznik
Bisiklet
Cannondale
Sevgili kardeşim Serkan, tekrar tebrik ediyor ve bisiklet tarihimizdeki yerini daha da pekistirecek "kitap" projesini hayata geçirmeni diliyorum.
 
  • Beğen
Tepkiler: Serkan Taşdelen

Önder Özdoğan

Forum Bağımlısı
Kayıt
25 Mayıs 2005
Mesaj
2.276
Tepki
1.166
Bu büyük projeni en güzel şekilde bitirdin Serkan,yürekten kutlarım seni...

Bize yaşattığın bu güzellikleri paylaştığın için teşekkür ederim Serkanım..

Emeklerine sağlık..Erzinca'na sevgi ve selamlar..
 
  • Beğen
Tepkiler: Serkan Taşdelen

BuRroM

Forum Bağımlısı
Kayıt
12 Ağustos 2006
Mesaj
680
Tepki
218
Şehir
ANKARA
Serkan abicim çok güzel olmuş.. Bu kadar büyük bir turu sağlıklı bir şekilde bitirdin.. Tebrik ederim seni:) Nice kilometrelere güzel bisikletinle...

Burak
 

Mert Bağcılar

Forum Bağımlısı
Kayıt
10 Ağustos 2007
Mesaj
1.789
Tepki
1.214
Şehir
Eyüp, İstanbul
Bisiklet
Cannondale
Paylaşım için çok teşekkürler,fotoğraflara bayıldım dorusu...Ayrıca sizi kutlar başarılarınızın devamını gönülden dilerim.:)
 
  • Beğen
Tepkiler: Serkan Taşdelen

candede

Forum Bağımlısı
Kayıt
30 Temmuz 2006
Mesaj
1.084
Tepki
1.050
Şehir
DÜŞ BAHÇESİ
Sevgili Serkan canı gönülden kutluyorum sen güzel insanı.
Süper bir projeyi hayata geçirerek,Ailemizde bir çok kişinin önüne hedefler kaoyarken, bu bitişle birlikde filizlenen yeni ve daha görkemli projelere imza atacağın günü sabırsızlıkla bekliyeceğim. Biliyorum ki, seyir seni daha farklı projelere itecek. Gönderdiğin sen kadar sıcak belgeyi evimin en sıcak yerine koydum. Teşekkür ediyorum

Yüreğim ve Sevgimle...
 
  • Beğen
Tepkiler: Serkan Taşdelen

keremkeke

Forum Bağımlısı
Kayıt
12 Haziran 2007
Mesaj
917
Tepki
422
Şehir
İstanbul
Serkan teşekkürler
Kars Selim'den koyduğun güzel yeşilliği kendi gözlerimle canlı olarak görmüştüm defalarca .
Orada çekilecek resim olarak o aklıma gelşmişti onu çemişsin :)
 
  • Beğen
Tepkiler: Serkan Taşdelen

tırt kaptan

Forum Demirbaşı
Kayıt
30 Temmuz 2006
Mesaj
589
Tepki
640
Şehir
Marmaris/Gökova
Sevgili Serkan, özetler bile başlı başına bir hikaye gibi... Keşke GPA sırasında Akyaka'da oturup daha uzun sohbet edecek zamanımız olsaydı... Neyse içimden bir ses yakın zamanda Akyaka'da bir Kron göreceğimizi söylüyor ;) ...
 
  • Beğen
Tepkiler: Serkan Taşdelen

dapoet

Daimi Üye
Kayıt
24 Temmuz 2007
Mesaj
264
Tepki
112
Şehir
istanbul-alibeyköy
serkan abi çok güzel bir gezi yapmıştın doğrusu.Ama projeni kitap hali cevirecegin için çok sevindim gerçekten başarılar dilerim
ve GAZİANTEP,i beyendiğine çok sevindim ben bir GAZİANTEPLİ olarak grurlandım.

BAŞARILARININ DEVAMINI DİLERİM
 
  • Beğen
Tepkiler: Serkan Taşdelen

Necati Bilgen

Daimi Üye
Kayıt
28 Temmuz 2005
Mesaj
337
Tepki
793
Şehir
Bakırköy, İstanbul
Serkan'cığım 10 Kasım günü Meclis Başkanını ve Anıt Kabri ziyaretten sonra Diyabet li üç genç arkaşla sekiz kişilik bisikletli gurupla güzel bir yolculuktan sonra 14 Kasım günü İstanbul'a geldik.
Bugün 16 Kasım Hemen Foruma kavuşup senin o Büyük Gezinin ufacık özetini okumaktan büyük zevk aldım. Sana Edirne'den sonra eşlik ettiğimizi bir kere daha hatırladım. Daha nice gezilere başlaman dileğiyle Sevgiler..
 
  • Beğen
Tepkiler: Serkan Taşdelen

Mesut Girgiç

Forum Bağımlısı
Kayıt
28 Mart 2006
Mesaj
4.518
Tepki
11.737
Şehir
Konya
Harika fotoğraflar.. harika bir paylaşım.. Henüz vakit bulabildim ve izlemeye doyamıyorum.
İnan Serkan bu fotoğraflar ile çok güzel ve eşsiz bir Türkiye gezi rehberi yayınlanabilir.
Tekrar tebrikler.
 
  • Beğen
Tepkiler: Serkan Taşdelen