recep24ank
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 12 Kasım 2008
- Mesaj
- 1.566
- Tepki
- 4.762
- Yaş
- 46
- Şehir
- Sakarya Adapazarı
- İsim
- Recep Eşref ÇINAR
- Bisiklet
- Carraro
10 Temmuz 2018'in İkinci gününün erken saatlerinde kalkarak bisikletlerimizi hazırlıyor, yüklemelerini yapıyoruz. Tesisle de anlaşarak aracımızı bu güvenli alanda 3 günlüğüne bırakıyoruz. Artık yola çıkmaya hazırız. Erken kalktığımızdan kahvaltıyı yol üzerinde bir yer buluncaya kadar erteliyoruz. Zaten bir gece önceden hazırlığımızı yaptığımızdan sabah yola çıkmadan gıda takviyesi de yapıyoruz.
Yol durumu tamamen asfalt, hatta %95 çok iyi diyebilirim. Yaklaşık olarak 20 km. kadar pedal çevirdikten sonra yolun sağında mola noktası var. Mola yerinde güzel bir pastane var. Kahvaltımızı burada yapıyoruz ve yanımıza da gıda takviyesi alarak molanın ardından yola devam ediyoruz.
Bu günkü yolumuz uzun ve oldukça zorlu. Niyetimiz tek seferde 120 km.yi tamamlamak ve 1200 mt.yi tırmanarak Burdur İline bağlı Salda Gölüne varmak. Uzun mesafelere yüklerle yolculuk yapmak oldukça yorucudur, İki katı efor sarf edersiniz. Hele ki birde yokuş çıkıyorsanız kondisyonunuz yok ise piliniz bitmiş demektir.
Neyse yola devam ederek 40 km. yol kat ettikten sonra Kaklık Köyü sınırları içerisinde ana yola 4 km. mesafede iç kısımda yer alan adını da bu köyden alan tamamen doğal oluşumlardan meydana gelen Kaklık Mağarasına gidiyoruz. Daha detaylı bilgi için (link)
Bu mağaradan ve alandan biraz bahsetmek istiyorum. Girişinde otopark mevcut. İçeri giriş (ücretsiz) 1 tane zabıta görevlisi personel var. Hemen girişte küçük bir kaynak göleti mevcut. Alana ilk girdiğinizde ağır bir koku var. Bu konu sizi yanıltmasın çünkü buradaki koku kükürk kokusu, kaynağından çıkarak mağaranın derinliklerine doğru uzunca bir yol kat ederek devam ediyor, bir kısmı ise yer yüzünde oluşturulan yüzme havuzlarına doğru akıyor. Bu alanda koku yok.
İçme suyu bay-bayan duşakabin ve wc mevcut. Ortam oldukça temiz. Bunların dışında mağaranın içerisinde de kükürk kokusu her tarafı sarıyor, zamanla bu kokuya alışıyorsunuz, rahatsızlığı olanlar erken çıkış yapabilirler, içerisinde ışıklandırmalı oluşturulan tahtadan yoldan yürüyerek mağaranın içerisinde yuvarlak bir halka çizerek gezebiliyorsunuz..
Mağarının büyüklüğü yarım dönüm kadar var. Tabi kapatılan alanlar da var. İçerisindeki oluşumları kesinlikle görmeniz gerekiyor, Bu mağara da diğer mağaralarda oluşan likitler bulunmuyor. Burada Pamukkale Travertenlerinin oluşumu mağarının içerisinde kendiliğinden oluşmuş, sanki mağaranın içerisinde volkanik bir oluşum oluşmuş ve bu travertenleri meydana getirmiş, bizde içeriye girdiğimizde bunların oluşumu nasıl olmuş diye hayretler içerisinde kaldık. Büyülenmemek elde değil, kesinlikle görülmesi gereken bir yer. Yolunuz düşerse mutlaka uğramanızı tavsiye ediyorum.
Burada yaklaşık olarak 30 dakika kadar vakit geçirdikten sonra yolumuza devam ediyoruz. İrili ufaklı bir çok köy ve kasabadan geçiyoruz. Yol güzergahı üzerinde bir çok yerde doğal kaynak suları ve çeşmeleri mevcut. Kısacası su sıkıntısı çekmiyorsunuz. Bir çok köy ve kasabada ise bakkalda mevcut.
Mağaradan sonra Çardak köyüne kadar geliyoruz, burada yer alan benzin istasyonunda mola veriyoruz, dileyenler bu istasyonda yer alan bakkal ve restauranttan faydalanabilir. Önümüzde uzun bir yokuş olduğundan burada biraz fazlaca mola verdik. Molanın ardından Çaltı köyü üzerinden Acıgöl ve Akgöl’ün dibinden göl manzaralı yolculuk ettik. Acıgöl büyük bir tuz gölü, Akgöl normal tatlı su gölü gibi geldi bize. Belki de o da tuz gölü olabilir.
Her ikisi arasında yaklaşık olarak 10-15 km. mesafe var. Değerlendirmesini siz yapın artık. Akgöl biraz daha yüksek bir rakımda yer alıyor. Çaltı Köyünden sonra 5 km.lik %8-9 ortalama eğimli bir yokuş var. Burası sizi biraz yorabilir. Bu yüzden yokuş çıkmadan gıda takviyesi yapmanızda fayda var. Yükseklere tırmandıkça manzarada mükemmelleşiyor. Sol tarafınızda muhteşem bir yeşillik ve göl manzarası eşliğinde yokuş çıkıyorsunuz, yokuşun ardından 7-8 km. kadar iniş yapıyorsunuz ve karşınıza yine bir göl çıkıyor. Manzaradan manzara geçiş yapmış oluyorsunuz. İnişin ardından Aşağıkırlı köyüne varıyoruz, burada yer alan çeşmeden sularımızı tazeliyoruz. Ayrıca burada Salda Gölü 25 km. diye birde tabela var.
Yokuşlar bitti diye sevinmeyin sakın, neredeyse 10 km. boyunda irili ufaklı yine yokuş çıkıyorsunuz. 10 km.nin sonunda yol düzleniyor ancak mesafe çevir çevir bitmiyor. Yokuştan sonra 20 km. kadar %1-2 eğimli inişli çıkışlı yollardan geçerek Yeşilova’ya varıyorsunuz.
Karnımız acıktı, Hemen kendimizi Yeşilova’nın merkezine atıyoruz, burası gelişmiş bir ilçe, Salda Gölüne de 3-4 km. mesafede yer alıyor. Meydanda yer alan bir lokantaya giriyoruz ve ne var ne yok yiyoruz. Çok acıkmışız. Yemeğin ardından Salda Gölü Halk Plajına pedal çevirerek uygun bir yere çadırlarımızı kuruyoruz.
Çadırları kurduğumuz yerde Konyalı Bisikletçi grubu ile karşılaşıyoruz. Hemen kaynaşıp merhabalaşıyoruz. Güzelce de kaynaşarak sohbetler ediyoruz. Kendilerine buradan ilgi, alaka sohbet ve ikramlarından dolayı çok teşekkür ediyoruz. İyi arkadaşlıklar ve dostluklar edindiğimizi düşünüyorum.
Hiç vakit kaybetmeden çadırlarımızı kurup yerleşiyoruz ve burada yer alan Belediyeye ait sosyal tesiste mola veriyoruz, bir yandan da sahile inerek gün batımını seyrediyoruz. Halk plajından da biraz bahsetmek istiyorum.
Giriş, çadır kurmak ücretsiz, yalnız sahile çadır kurmak yasak, çadırınız yok ise oradaki görevlilerden kiralama yapabiliyorsunuz, hatta burada yer alan bungalov evleride kiralayabiliyorsunuz. Burada belediye sosyal tesisisin dışında, büfe, manav, kahvaltı yeri, gözleme yeri gibi bir çok imkan var, elektrik, çeşme, bay-bayan wc, duşa kabin gibi bir çok imkan mevcut. Üstelik bu imkanlarda ücretsiz.
Sosyal tesisin fiyatları gerçekten çok uygun, diğer esnaflar için bu durum geçerli değil ama genelde fiyatlar bu bölgede makul sayılır. Gözlemecilerin fiyatları sunmuş oldukları hizmete göre bence çok pahalı, 7.5 TL. gözlemenin fiyatı ama kesinlikle 1 tane ile doymazsınız, hatta 2 tanede şüpheli, 2 gözleme 2 de çay içtiniz mi 20 TL. gitti demek. Bunun yerine sosyal tesiste 2 menü yiyebilirsiniz. Tercihi size bırakıyoruz tabi ki.
Unutmadan her gelen bu sahile geldiğinden sahil kısmında çarpık yerleşme düzeni hakim. İki ayaklı ayılar burayı işgal etmişler, etrafta yine şişeler ve çöpler var. Bir türlü temiz bulduğumuz yeri temiz bırakmayı öğrenememişiz. Bu alanda kesinlikle göle girmeyin, imkanlarından faydalanın ama göle bu alanda girmeyin. 3 ncü günün detaylarında bu konuya değineceğim. Nihayetinde geceyi burada geçirerek ikinci günümüzü de tamamlamış oluyoruz. İkinci günün rota linki: (link)
Daha fazla fotoğraf için: (link)
Yol durumu tamamen asfalt, hatta %95 çok iyi diyebilirim. Yaklaşık olarak 20 km. kadar pedal çevirdikten sonra yolun sağında mola noktası var. Mola yerinde güzel bir pastane var. Kahvaltımızı burada yapıyoruz ve yanımıza da gıda takviyesi alarak molanın ardından yola devam ediyoruz.
Bu günkü yolumuz uzun ve oldukça zorlu. Niyetimiz tek seferde 120 km.yi tamamlamak ve 1200 mt.yi tırmanarak Burdur İline bağlı Salda Gölüne varmak. Uzun mesafelere yüklerle yolculuk yapmak oldukça yorucudur, İki katı efor sarf edersiniz. Hele ki birde yokuş çıkıyorsanız kondisyonunuz yok ise piliniz bitmiş demektir.
Neyse yola devam ederek 40 km. yol kat ettikten sonra Kaklık Köyü sınırları içerisinde ana yola 4 km. mesafede iç kısımda yer alan adını da bu köyden alan tamamen doğal oluşumlardan meydana gelen Kaklık Mağarasına gidiyoruz. Daha detaylı bilgi için (link)
Bu mağaradan ve alandan biraz bahsetmek istiyorum. Girişinde otopark mevcut. İçeri giriş (ücretsiz) 1 tane zabıta görevlisi personel var. Hemen girişte küçük bir kaynak göleti mevcut. Alana ilk girdiğinizde ağır bir koku var. Bu konu sizi yanıltmasın çünkü buradaki koku kükürk kokusu, kaynağından çıkarak mağaranın derinliklerine doğru uzunca bir yol kat ederek devam ediyor, bir kısmı ise yer yüzünde oluşturulan yüzme havuzlarına doğru akıyor. Bu alanda koku yok.
İçme suyu bay-bayan duşakabin ve wc mevcut. Ortam oldukça temiz. Bunların dışında mağaranın içerisinde de kükürk kokusu her tarafı sarıyor, zamanla bu kokuya alışıyorsunuz, rahatsızlığı olanlar erken çıkış yapabilirler, içerisinde ışıklandırmalı oluşturulan tahtadan yoldan yürüyerek mağaranın içerisinde yuvarlak bir halka çizerek gezebiliyorsunuz..
Mağarının büyüklüğü yarım dönüm kadar var. Tabi kapatılan alanlar da var. İçerisindeki oluşumları kesinlikle görmeniz gerekiyor, Bu mağara da diğer mağaralarda oluşan likitler bulunmuyor. Burada Pamukkale Travertenlerinin oluşumu mağarının içerisinde kendiliğinden oluşmuş, sanki mağaranın içerisinde volkanik bir oluşum oluşmuş ve bu travertenleri meydana getirmiş, bizde içeriye girdiğimizde bunların oluşumu nasıl olmuş diye hayretler içerisinde kaldık. Büyülenmemek elde değil, kesinlikle görülmesi gereken bir yer. Yolunuz düşerse mutlaka uğramanızı tavsiye ediyorum.
Burada yaklaşık olarak 30 dakika kadar vakit geçirdikten sonra yolumuza devam ediyoruz. İrili ufaklı bir çok köy ve kasabadan geçiyoruz. Yol güzergahı üzerinde bir çok yerde doğal kaynak suları ve çeşmeleri mevcut. Kısacası su sıkıntısı çekmiyorsunuz. Bir çok köy ve kasabada ise bakkalda mevcut.
Mağaradan sonra Çardak köyüne kadar geliyoruz, burada yer alan benzin istasyonunda mola veriyoruz, dileyenler bu istasyonda yer alan bakkal ve restauranttan faydalanabilir. Önümüzde uzun bir yokuş olduğundan burada biraz fazlaca mola verdik. Molanın ardından Çaltı köyü üzerinden Acıgöl ve Akgöl’ün dibinden göl manzaralı yolculuk ettik. Acıgöl büyük bir tuz gölü, Akgöl normal tatlı su gölü gibi geldi bize. Belki de o da tuz gölü olabilir.
Her ikisi arasında yaklaşık olarak 10-15 km. mesafe var. Değerlendirmesini siz yapın artık. Akgöl biraz daha yüksek bir rakımda yer alıyor. Çaltı Köyünden sonra 5 km.lik %8-9 ortalama eğimli bir yokuş var. Burası sizi biraz yorabilir. Bu yüzden yokuş çıkmadan gıda takviyesi yapmanızda fayda var. Yükseklere tırmandıkça manzarada mükemmelleşiyor. Sol tarafınızda muhteşem bir yeşillik ve göl manzarası eşliğinde yokuş çıkıyorsunuz, yokuşun ardından 7-8 km. kadar iniş yapıyorsunuz ve karşınıza yine bir göl çıkıyor. Manzaradan manzara geçiş yapmış oluyorsunuz. İnişin ardından Aşağıkırlı köyüne varıyoruz, burada yer alan çeşmeden sularımızı tazeliyoruz. Ayrıca burada Salda Gölü 25 km. diye birde tabela var.
Yokuşlar bitti diye sevinmeyin sakın, neredeyse 10 km. boyunda irili ufaklı yine yokuş çıkıyorsunuz. 10 km.nin sonunda yol düzleniyor ancak mesafe çevir çevir bitmiyor. Yokuştan sonra 20 km. kadar %1-2 eğimli inişli çıkışlı yollardan geçerek Yeşilova’ya varıyorsunuz.
Karnımız acıktı, Hemen kendimizi Yeşilova’nın merkezine atıyoruz, burası gelişmiş bir ilçe, Salda Gölüne de 3-4 km. mesafede yer alıyor. Meydanda yer alan bir lokantaya giriyoruz ve ne var ne yok yiyoruz. Çok acıkmışız. Yemeğin ardından Salda Gölü Halk Plajına pedal çevirerek uygun bir yere çadırlarımızı kuruyoruz.
Çadırları kurduğumuz yerde Konyalı Bisikletçi grubu ile karşılaşıyoruz. Hemen kaynaşıp merhabalaşıyoruz. Güzelce de kaynaşarak sohbetler ediyoruz. Kendilerine buradan ilgi, alaka sohbet ve ikramlarından dolayı çok teşekkür ediyoruz. İyi arkadaşlıklar ve dostluklar edindiğimizi düşünüyorum.
Hiç vakit kaybetmeden çadırlarımızı kurup yerleşiyoruz ve burada yer alan Belediyeye ait sosyal tesiste mola veriyoruz, bir yandan da sahile inerek gün batımını seyrediyoruz. Halk plajından da biraz bahsetmek istiyorum.
Giriş, çadır kurmak ücretsiz, yalnız sahile çadır kurmak yasak, çadırınız yok ise oradaki görevlilerden kiralama yapabiliyorsunuz, hatta burada yer alan bungalov evleride kiralayabiliyorsunuz. Burada belediye sosyal tesisisin dışında, büfe, manav, kahvaltı yeri, gözleme yeri gibi bir çok imkan var, elektrik, çeşme, bay-bayan wc, duşa kabin gibi bir çok imkan mevcut. Üstelik bu imkanlarda ücretsiz.
Sosyal tesisin fiyatları gerçekten çok uygun, diğer esnaflar için bu durum geçerli değil ama genelde fiyatlar bu bölgede makul sayılır. Gözlemecilerin fiyatları sunmuş oldukları hizmete göre bence çok pahalı, 7.5 TL. gözlemenin fiyatı ama kesinlikle 1 tane ile doymazsınız, hatta 2 tanede şüpheli, 2 gözleme 2 de çay içtiniz mi 20 TL. gitti demek. Bunun yerine sosyal tesiste 2 menü yiyebilirsiniz. Tercihi size bırakıyoruz tabi ki.
Unutmadan her gelen bu sahile geldiğinden sahil kısmında çarpık yerleşme düzeni hakim. İki ayaklı ayılar burayı işgal etmişler, etrafta yine şişeler ve çöpler var. Bir türlü temiz bulduğumuz yeri temiz bırakmayı öğrenememişiz. Bu alanda kesinlikle göle girmeyin, imkanlarından faydalanın ama göle bu alanda girmeyin. 3 ncü günün detaylarında bu konuya değineceğim. Nihayetinde geceyi burada geçirerek ikinci günümüzü de tamamlamış oluyoruz. İkinci günün rota linki: (link)
Daha fazla fotoğraf için: (link)
