Scudo Sports

Özenilen Hollanda ve Bisikletliler :)

eğri oturup doğru konuşalım bu ülkede bisikleti gerçek anlamda ulaşım ve taşımada kullanan kesimin tercih ettiği bisiklet aşağıdakidir, buradan çıkan sonuç da şudur ki para bu ülke insanına yaramıyor
ur_129_101.jpg
 
Scudo
Hayalimde Amsterdam'a gidip, pedal çevirmek var doğrusu. Umarım bu hayalim gerçekleşir.

Bunun haricinde ülkemiz açısından yine de ümidim kaybolmuş değil.

Birkaç saat evvel başımdan geçeni anlatayım.

En son az evvel 6 km'lik bir sürüş gerçekleştirip geldim eve. Bu mesafeye büroma gidip gelme de dahil ve akşamları evden buroya gitmek için araba yerine bisikleti tercih ediyorum.

Bisiklette ön ve arka aydınlatmalar var. Onlar zaten sürekli yanıyor her binişimde.

Dörtyol olarak tabir edilen kavşağa gelirken ve ben anayolda olup geçiş üstünlüğü de bende iken tali yoldan karşılıklı olarak anayola çıkmak isteyen 2 araç gördüm. Temkinli olarak yavaşladim ama araçların ikisi de beni fark ettiler. Ve hiç durmadan geçip gittim. Kurala göre zaten bendeydi geçiş üstünlüğü ama yine de ben bisikletim diye çıkmadı 2 araç da yola. Geçerken zil çalıp geçtim bundan ötürü ve kavsaktaki aracin birisi de korna ile karsilik verdi. Bu hoşuma gitti doğrusu.

Bundan ziyade sağa sola sürekli bisikletle giden birkaç tanıdık da var ve onlarla da bisiklet hakkında laflarken şunu fark ettim; küçük ilçemizde bisiklet süren insana karşı az da olsa saygı ve nihayetinde bisiklet sürüyor; kaportası vücudu anlayışından yola çıkılıp bisiklete karşı bir tık fazla anlayış var.

Bisiklete karşı korna calinmiyor mesela durduk yere. Ya da bisikletlilere kimse kaldırımdan gidin demiyor trafikte. Özellikle esnafın cogu da bisikleti tercih ettigi icin nispeten yollarda bisiklet görmeye aliskin insanlar. Ve pekala küçük ilçemizde markalı pahalı bisikletler de satıldığı ve tercih edildiği için insanlarin cogu artik bisikletin ciddi ciddi bir ulasim/hobi aracı olduğunu; o paraya motor alsaydin denilemeyecek kadar kendi başına bir araç olduğunu idrak etmeye başladılar.

Mesela yine birkac evvel bahsettigim sürüş sonrası eve dönerken benzinlige girdim hava basmak icin ve yakit alan arac sürücüsü yanima geldi ben hava basarken. "Bisikletin güzelmiş; bunlar pahalıdır herhalde (sanirim tasarimdan ötürü insanlara degisik geliyor ve birkac kisi hep buna benzer ifade kurdular), ama ne güzel yapiyorsun" dedi. Ben de teşekkür edip ayrildim.

Demek istedigim; burada yollarda renkli renkli, kaliteli, markali bisikletleri gorup, goz asinaligi olan insanlar nispeten biraz daha farkli yaklasim ve tutum sergiliyorlar. Bu da onlarin trafikte bizlere karsi takindigi tavri otomatikman etkiliyor. Pozitif anlamda tabi. Çünkü memlekete döneli 1 ay oldu tam ve 1 aydir her aksam bisiklete biniyorum ve hicbir sorun yasamadim cok şükür.

Elbette bu videolardaki sehirler gibi zaten değiliz.

Ama hem bu anlattıklarım hem de birkac saat evvel karsilastigim 2 durumdan ötürü yine de ümidim kaybolmus degil.
 
@SerhatAtan sizin anlattığınız olaylar tamamen iyi insan-kötü insan ilişkisinden çıkmış.İyi anlayışlı insanlara denk gelmişsiniz.Arada bana da denk geliyor öyle yol veren tek şeitte yavasta gitsem korna basmayan vs.:Ama günde 10 ayıyla karşılasıyorsam 2 iyi insanla karşılaşıyorum.Durum insanların iyi veya kötü olması ile alakalı.
 
Amsterdam medeniyetin her anlamda zafer kazandığı ayrıcalıklı bir şehir. Bunun yanında diğer avrupa şehirlerini de hesaba katarsak olay tamamen medeniyet seviyesiyle ilgili.
 
  • Beğen
Tepkiler: suat akman
Bu görüntülerden bile çevremdekilerin dikkatini üzerime çekecek kadar keyif almışken, orada pedallıyor olmaktan nasıl bir keyif alırdım tahmin bile edemiyorum.
 
  • Beğen
Tepkiler: suat akman
Anadolu'nun birçok sehri aslında bisiklet kullanımının gelişimi için musait. Sağlık bakanlığının yönlendirmeleri ve belediyelerin desteği ile bisikletli ulaşım arttırılabilir.
Ancak istanbul gerçekten büyük ve kalabalık bir şehir ki, gittikçe artan nüfus ve motorlu araç sayısı, bisiklet kullanımını gittikçe zorlaştırıyor. Günde ortalama 300 yeni aracın trafiğe dahil olduğu bir şehirden bahsediyoruz ki yılda yuvarlak 10.000 eder. Bu durumda umutlu olmak mümkün değil.
Ayrica istanbul cografi yapısı nedeniyle bir rampanın bitmeden diğerinin başladığı bir yapıya sahip ki bu da birçok kullanıcıyı bu işten uzaklaştırıyor. Coğu istanbullunun bisiklet olayına girememesinin temel nedeni rampalar.
Bisiklet kullanırken, durakta bekleyen insanların, yolda yürüyenlerin, çarşıda pazarda gezenlerin beni gördüğünde imrenerek baktıklarını görüyorum. Buna özenen, isteyen birçok insan var aslında. Adam belki bir donem çocukluğunda kullanmış, sonra is güç evlilik derken kendine yakıştıramamıs, koskoca adamın bisiklette ne işi var demiş, ama bir bisikletli gördüğünde de tatlı tatlı tebessüm etmeden, istek ve özlemle iç geçirmeden edemiyor. Ben göz göze geldiğim insanlarda bunu hissedebiliyorum.
Bizde şu "elalem ne der" olayı var ya, işte bu her konuda çok buyuk engel.
Mesela prototipimiz Ahmet Bey olsun.
Ahmet bey, evli ve üç çocuk babasıdır. Orta ölçekli bir esnaftir, bir dükkan işletmekte ve 2 calışanı vardır. Ahmet bey doblo kullanır. Hafta sonu bir pazarı vardır ve hafta içi sabah 8 aksam 9 calışır. Çocuklardan biri 5, biri 9, en büyüğü 11 yaşındadır. Eşi kapalı bir ev hanımıdır. Dükkan komşuları vardır. Aile bazında da bu kişilerin komşuluk ilişkileri gelişmiştir. Pazar günleri yazın genelde yakin bir yere gidip piknik mangal yaparlar, kışın ise genelde çocuklar üşümesin ve sağa sola bakınsın, değişiklik olsun diye avm'ne giderler. Eşinin de ihtiyaci vardir buna.
Şimdi, bisiklet kullanırsa, Ahmet bey kanalında kurgularımızı yapalım:
Ahmet beyin sokağındaki esnaf komşuları ne der, nasıl düşünür? Ahmet beyin yoksa işleri mi bozulmuştur?
Ara sıra akşamları misafircilik oynadıkları aile dostları ve akrabaları ne düşünür? Herkes sıfır wv caddy alırken Ahmet bey bisiklete mi binsindir?
Çocuklar nasıl bakar bu olaya? Okulda arkadaşları çocuklarla dalga geçer mi?
Müşterileri Ahmet beyi küçümser mi, dalga geçer mi?
Esi ne der, Ahmet bırak su bisikleti, bak küçücük çocuklarımız var. Ya bir şey olursa?
Ahmet beyin bisiklet kullanıyor olması onu çalışanlarının karşısında küçük düşürür mü?

Ahmet bey aslında çocukluğunda ve daha sonra bir süre bisiklet kullanmıştır ve bunlar hayatinin en mutlu günleri olmuştur. Çocukluğu Eyüp'te geçmiştir ve arkadaşlarıyla Eminönü, Sirkeci, Karaköy'e gitmiştir, ne günlerdir onlar. Hep aklının bir kenarında olmuştur bisiklet. Şimdi olsa yine binecektir. Ama su sayılan faktörler içerisinde mümkün müdür? Zaten 40a da merdiven dayamıştır artık, 1.75 boylarında, 95 kilodur. Yakışmayacağını düşünür, yorulacağını düşünür, beyninin bir tarafına, derinliklerine iter ve doblosuna atlayıp İstanbul trafiğinde eziyet çekmeye devam eder, kilolarıyla, mutsuz bir şekilde.

Örnekler arttırılıp, çesitlendirilerek zenginleştirilebilir. Bunun beyaz yakalı, ücretli çalışan, fabrikada işçi, iş adamı gibi örneklerinde durum yer yer farklılık gösterse de temelde sorun hep aynıdır.

El alem ne der?
 
Geri