Mutlaka gidilmeli

Alper 30lu yaşlarda, gurme sayılacak düzeyde yemek kültürü olan kendi restoranının sahibi iyi bir aşçıdır. Lüks yaşamayı seven, işinde başarılı ama özel yaşantısını her gün farklı kadınlarla birlikte olarak düzene koyamamış, hayatını; yaptığı yemekler, günübirlik ilişkiler, paralı kadınlar üçgeninde yaşayan birisi iken; Hayatının akışı, bir gün Beyoğlu' nun arka sokaklarında, aradığı eski plak için bir kitapçıya girmesiyle değişir.

Ada 20' li yaşlarının sonlarında, güzel, çocuk kostümleri tasarlayıp diken, Alper' in modern yaşamının aksine çok mütevazı, hayatta fazla inişleri çıkışları olmayan genç bir kadındır. Bir gün eski bir kitabi bulabilmek için Beyoğlu' nda dolaşırken Alper ile ayni kitapçıya girer. Çapkın bir adam olan Alper, Ada' nın güzelliğinden etkilenir ve Ada' yı takip etmeye başlar. Ada' nın aradığı kitabi bulmuştur. ilk sayfasına telefon numarasını yazar. Ada' nın işyerine kadar devam eden takip, Alper' in tanışma bahanesiyle aldığı kitabı Ada' ya vermesiyle son bulur. Ada ve Alper' in yaşamlarında ilk defa karşılaştıkları tutkulu aşkın ilk sinyalleri bu kitapla başlar. Alper kopamadığı özgür hayatinin içersinde Ada' ya yer açmaya çalıştıkça, yaşamının daraldığını fark eder. Aşkı ve özgürlüğü arasında kalan Alper' in sessiz çığlıklarını duyamayan Ada, kendini aşkın rüzgârına kaptırmıştır bir kere; Ve yaşam bir kere daha aşk oyununun perdelerini Ada ve Alper için açacaktır.

Issız Adam, modern hayatın yalnızlaştırdığı insanları anlatan, yemekler, anneler, eski şarkılar ve aşk üzerine bir film.(Alıntı)




(link)

gittim ama pek beğenmedim

ben kısmetse yarın akşam gideceğim bu filme,izlenimlerimi ondan sonra paylaşacağım.

yarın perşembe bir bilet alana bir bilet bedava

Klasik Çağan Irmak sisteminin başarılı bir işlenişi daha. Kadraj - görüntüyü iyi kullanmış. Ses ise biraz sorunluydu.
Hikayeden pek etkilenmedim. Ama bayan kitleyi 12'den vurdu.

duygusal açıdan yaklaşılınca pek bana hitap etmediğini izleyince gördüm.
ama yerli yapımlar adına büyük adımlar atılıyor son zamanlarda,sinemamız gerçekten mükemmel anlamda yapıtlar ortaya çıkarmakta.

Siz duygusal filmleri bir kenara bırakın.

GOMORRA 'ya gidin. Eminim tugayabicim sevecektir.

Abartıdan hoşlanmayanlar için gerçekci bir film.

Film süresi : 2 saat 17 dk.

Senaryo : Roberto Saviano (kitap), Maurizio Braucci

Özetlersek;
Son yılların en iyi mafya filmi olan Gomorra, Napolili mafya benzeri bir örgüt olan Camarro'yla uğraşacak kadar cesur olduğu için ülkesi İtalya'da bir kahraman kabul edilen Roberto Saviano'nun kitabından uyarlanmış. Gomorra, bu zalim ve yozlaşmış dünyada, binlerce cinayet ve sayısız suçun sorumlusu Camorra hesabına çalışan beş adamın öyküsünü birbirine bağlayan vahşi ve epik bir film. İnandırıcı, büyüleyici ve ürkütücü bir tarzda çekilen Gomorra, bu kanlı örgütün içyüzünün yanı sıra İtalya'da moda, çöp toplama ve uyuşturucu trafiği gibi çeşitli iş kollarının dışında siyaset ve finans sektörünün pisliğe ne kadar bulaştığını da gösteriyor.

Not: Filmin sonundaki yazıları mutlaka okuyun.

İyi seyirler.

son favorim Osmanlı Cumhuriyeti;
Filmde Atatürk’ün hiç lider olmaması, Kurtuluş Savaşı’nın yapılmamasıyla Osmanlı Cumhuriyeti’nin günümüze uyarlanmış devamı anlatılıyor.

Türkiye Cumhuriyeti yerine Osmanlı Cumhuriyeti’nin devam etmesi, Ankara’nın başkent olmaması, tabelaların, plâkaların hem Türkçe, hem Arapça olması, padişahın kaftanının altında takım elbise olması gibi trajikomik durumlar filmin hikayesini oluşturuyor(Alıntı).

Ama komedi izlemek için gidenleri büyük bir hayal kırıklığına uğratıyor bu film.Ben dram izledim ve Atatürk'ün adının bile geçmeden Atatürk'ü bu kadar güzel anlatan başka bir yapıt kolay kolay bulunmaz.Şiddetle tavsiye ediyorum..

Biraz konu dışı olacak ama, uzun süredir sınavlarıma yoğunlaştığım için kültür - sanat - eğlence üçgeni hayatıma çok çok uzak.

Az önce de (link) adresini görünce refleks olarak şu şekilde algıladım;

İşsiz Adam

Şu sınavlarım bir bitse, ah bir de şu ekonomi düzelse...

Not: Yüzümü gülümsetti herkesi ağlatan film, teşekkürler lepidoptera
Not²: Uzun süredir Almanca klavye kullanıyorum ama bu anlam farklılığını vurgulamak icin klavyemi Türkçe yaptım, meğerse Türkçe klavye de zor da olsa yazılabiliyormuş, bunu da denemeye karar verdim ç

kızlar için film

Bu film kadınlar için değil; kadınlar ve erkekler için.

Erkeklerin beğenmemesine şaşmamak gerek. Çünkü onlar için zaten olağanlaşmış bir manzara hâkim filmde. Günümüzde erkeklerin genelinin ilişkilere nasıl baktıkları, erkeğin ve kadının bakış açısı farkını öyle güzel ortaya koymuş ki Çağan Irmak'ı beğenmememe rağmen bu filmini takdir etmemem elde değil. İnsanların kendilerini nasıl tükettikleri, yok olmaya yüz tutmuş değerleri bir aşk öyküsünün ekseninde derinlemesine işlemiş. Öykü basit gibi görünse de temelinde yatan gerçek, görmeyi bilene çok şey anlatıyor.

Son dönemlerde izlediğim en iyi aşk filmi. Beğenmeyenler konusunda hemen şöyle bir yorumda bulunayım. Artık öyle bir hâle gelinildiki hep komedi yada hep korku. Böyle bir durumda gerçek aşkın anlatılması bazılarına cinsellikten ibaret olduğu sonucu çıkarılmasına neden oldu. Alışılagelmiş o kadar çok film var ki, ara sırada böyle filmlerin çıkması gerçekten bazı değerlerin aranması konusunda bir ışık görevinde oluyor. Yani bu filmden sonra bazı şeylerin değerlerini anlayanları kârlı sayıyorum.

Zuhâl abla ''Öykü basit gibi görünse de temelinde yatan gerçek, görmeyi bilene çok şey anlatıyor.'' demiş. İşte basit görünen bazı gerçeklerin öneminin büyüklüğünün tekerrürden ibaret olduğu birkez daha kanıtlanmış oldu. Yani demek istediğim belki hatırlayanlar vardır Aşk Hikâyesi (Love Story - 1970) filmini. Orada da kimse Erich Segal'dan böyle basit bir öykünün rekorlar kırmasını beklemiyordu. Yani bu filmin -Issız Adam'ın- insanların üzerinde uzun süre etkisinde kalacağını düşünüyorum.

Son olarak Aşk Hikâyesi'nin o muhteşem sözüyle bitireyim.

"Aşk asla pişmanlık duymamaktır" (" Love means never having to say you're sorry. ")


Saygı ve Sevgilerle..

Sefa,

Taraf gazetesinden Rasim Ozan Kütahyalı'nın Issız Adam hakkında böyle bir yorum var belki ilginizi çeker

(link)