Marmara bisiklet turu (1 Gün: İstanbul - Şile)...

Süleyman Şatır

Forum Bağımlısı
Kayıt
22 Mart 2005
Mesaj
1.151
Tepki
2.733
Şehir
Fatih / İstanbul
Merhaba...

Uzun süre planladığımız Marmara turuna nihayet başlıyoruz… 26 Nisan 2005 Çarşamba günü yola çıkarak bisikletlerimizle, Şile, Ağva, Akçaova, Kandıra, Adapazarı, Pamukova, İznik, Bursa, Karacabey, Gönen, Erdek ve Bandırma'ya gitmeyi planlıyoruz… Dönüş Bandırma'dan feribotla…

Aslında niyetimiz böyleydi ama, iki gün bardaktan boşalırcasına yağan yağmur, gezimizi çabuk sona erdirdi… Meteoroloji'nin yağmurun süreceğini açıklaması üzerine, 30 Nisan Cumartesi günü yağmur altında İznik'e kadar süren gezimiz yön değiştirerek, yine yağmur altında Orhangazi'ye, oradan da Yalova'ya yönelerek sona eriyor... Bursa, Karacabey, Gönen, Erdek, Bandırma gezisini bir başka tura bırakıyoruz...

Bu yazıda, Cumartesi gününe kadar 5 gün süren gezimizin ilk gününü İstanbul - Şile yolculuğunu anlatıyorum… Yazının devamı da gelecek...

Bir gün önceden sözleştiğimiz gibi ben, Necati Bey ve Alaattin Bey'le 26 Nisan Çarşamba günü Sirkeci'de buluşuyoruz. 07:50 vapuruna binerek Üsküdar'a geçiyoruz. Emekli Deniz Albayı Fikret Bey de, Levent'ten geleceği için, o Beşiktaş'tan Üsküdar'a geçecek…

Grubun en genci benim, benim de yaşım 53… Emekli öğretmen Necati Bey 66, Emekli Deniz Albayı Fikret Bey 74, Tekel'den emekli olan Alaattin Bey ise 63 yaşında… Alaattin Bey'in her fırsatta sigara içmesini Tekel'den emekli olmasına bağlıyoruz.

Ve sözleştiğimiz gibi Üsküdar'da bir araya geliyoruz… Fikret Alb. bisikletinin arkasındaki Türk bayrağı ve donanma armasıyla dikkatleri çekiyor… Necati Bey de, yeni aldığı Trek bisikletini bu turda deneyecek… 08:15'de Doğancılar, Karacaahmet, Zeynep Kamil ve Capitol'ün önünden geçerek Şile'ye giden otobana giriyoruz…

Otobandaki Tünel girişinde resim çekiyorum. Aslında ilgimi çeken her yerde resim çekmek istiyorum ama, resim çekmek için durduğumda ise, geride kalıyorum... Gruba yetişmek için sürekli pedal basıyorum. Bu sefer de, resmini çekmek istediğim yeni yerleri kaçırıyorum, saat ve km notlarını yazamıyorum… Neyse, aklımda kaldığı kadarıyla 08:55'de Ümraniye'den geçtikten sonra, Şile sapağına geliyoruz.

Yolun kenarındaki emniyet şeridi, bize sürüş kolaylığı veriyor. Ancak, yol ayrımlarından geçmek, çok tehlikeli… Araçlar, sapaklara hızla dalıyorlar, gitmek istediğimiz istikamete doğru işaret verdiğimiz halde, 'bu yolda ne işiniz var der gibi' üstümüze üstümüze geliyorlar… Bu yüzden yolun boşalmasını bekliyoruz…

Bu arada resim çekerken yol arkadaşlarım, Beşiktaş tesislerinin yanından aşağıya hızla inerek gözden kayboldu bile… Fotoğraf makinam digital olmasına rağmen, eski model ve büyük… Resim çekmek istediğimde ışığının yanması, çektikten sonra da gidonun önündeki küçük çantaya koymam zaman alıyor...

Ben de peşlerinden rampadan aşağıya süratle iniyorum. Yol geniş, bisiklet adeta uçuyor. Aşağıda Necati Bey'in beni beklediğini görüyorum. Birlikte durmadan pedal basarak diğerlerine yetişmeye çalışıyoruz. Bu arada Yenidoğan, Çekmeköy, Sarıgazi olduğunu sandığım bir sürü yerleşim yerlerinden geçiyoruz…

Fikret Alb. kahvaltı yapmadığını söylüyor, önce Sarıgazi Orduevi'ne, daha sonra Alemdar'a giriyoruz. Saat 10:10, km saatim 32. km'de olduğumuzu gösteriyor. Bir kahvede oturuyoruz. Meraklı bakışlara, nereye gittiğimizi anlattıktan sonra, sohbet esnasında buranın 1970 yılında geldiğim Alemdağ olduğunu öğreniyorum. Adı değişmiş Alemdar olmuş.

O zamanlar ağaçlardan, gökyüzü bile görünmüyordu. O ağaçların tümünün kesildiğini söylüyorlar. Şimdi ağaç kesmek yasaklanmış ama, kesilecek ağaç da kalmamış… Buradaki kaynak çeşmeden mataralarımızı doldurduktan sonra 10:40'da yola koyuluyoruz. Hava güzel ve güneşli… 15 dakika sonra tekrar Şile yoluna giriyoruz ve uzun bir rampayla karşılaşıyoruz…

Hiç acele etmeden, yavaş yavaş tırmanıyoruz. Ben zaman zaman durup resim çekiyorum. Yukarıda Fikret Alb.'ı bekliyoruz. Çok dik yokuşları Fikret Alb. yürüyerek çıkıyor… Hava pırıl pırıl, güneş yakıyor…

Bir süre yol aldıktan sonra, yol inişe geçiyor. Ama ne iniş… Geniş yolda 59 km hızla indiğimi görünce, bisikleti yavaşlatıyorum. İniş sürerken, bir kavşaktan Ömerli'ye dönüyoruz. Ağaçların tünel oluşturduğu yolda hızlı iniş, şehir merkezine kadar sürüyor.

Kuşburnu çayımızı yudumlarken, yine meraklı bakışlara nereye gittiğimizi anlatıyoruz. Saat 11:25… Ömerli'ye kadar 43.56 km yol yapmışız. Bu sırada benim cep telefonuma Vakıfbank'tan bir mesaj geliyor. Mesajda, köprü ve otoyollardan daha hızlı geçişlerde % 20 daha ucuz olan KGS kartı almamız öneriliyor. Bu mesaj, otoyollarda bisikletle seyretmemizden, 'nereden haberini almışlar' gibi esprilere yol açtı…

11:50'de Ömerli'den çıkıyoruz. Önümüzde uzun bir rampa var. Güneş altında yavaş yavaş tırmanıyoruz. Trafiğin yoğun olmasına rağmen, geniş yoldaki emniyet şeridi, bize sürüş rahatlığı veriyor. Şile yolunda bile, otomobilden çok kamyon var. İleride kil ve kum ocaklarının olduğunu öğreniyorum. Kamyonlar bu ocaklara girip, çıkıyorlar…

Yukarıda Fikret Alb.'ı beklerken, dinleniyoruz. Tabii Alaattin Bey de bu arada sigara içme fırsatı buluyor… Km saatim, 48. km de olduğumuzu gösteriyor, demek ki 5 km tırmanmışız. Saat 12:20'de tekrar yollara düşüyoruz. Yeşilvadi sapağına kadar, yol iniş ve çıkışlarla devam ediyor… (Saat 13:30, km 61,32)…

Yeşilvadi kavşağından sonra yine uzun ve keyifli bir iniş bizi bekliyor. Ömerli inişi gibi, buradan da süratle iniyoruz. Ben biraz temkinli iniyor ve Alaattin Bey'in tabiriyle frenleri pompalayarak bisikleti yavaşlatıyorum… İniş sonrası, ana yolu terk ederek eski Şile yoluna, Ahmetli Köyü yönüne dönüyoruz… Ahmetli köyünde mola vereceğiz…

Kavşaktan sonra biraz ilerliyoruz, geldiğimiz kaynak çeşmeden mataralarımızı dolduruyoruz, kana kana su içiyoruz. (Saat 13:50, km 68)… Kızılcaköy'e yaklaşırken, tam bir orman katliamına şahit oluyoruz. Birkaç adam ellerindeki motorlu testere ile sağ tarafımızdaki tepeyi traşlıyorlar. Kesilen ağaçları odun haline getirmek için, hızar bile getirmişler. Arı gibi çalışıyorlar. Uzaktan üzülerek bakıyoruz…

Kızılcaköy'e vardığımızda, saat 14:05, Km saatim de 69,78 km yol geldiğimizi gösteriyordu. Buralarda kısa kısa bir sürü iniş çıkış yaptık ama, Ahmetli Köyü bir türlü görünmüyor. Artık iyice acıktık… Ve nihayet bozuk bir satıh üzerinde, uzun bir inişle, Ahmetli köyüne ulaşıyoruz. (Saat 14:20, km 72)

Köy kahvesinde oturuyoruz ve hepimiz, aç kurtlar gibi, ilk gün yanımızda getirdiğimiz yemekleri yiyoruz. Çaylarımızı içerken, Şile'de kalmaya karar veriyoruz. Fikret Alb., Necati Bey ve Alaattin Bey çok yorulduklarını söylüyorlar. Ben planladığımız gibi Ağva'ya kadar gidebileceğimi söylüyorum ama, ertesi gün Şile - Ağva arasındaki yolu görünce kendi kendime, iyi ki Şile'de kalmışız diyorum…

Bu arada Şile'de yazlık evi olduğunu bildiğim Star Televizyon'da birlikte çalıştığım, arkadaşım Nurten Hanım'ı arıyorum. Şile'de Öğretmen Evi olup, olmadığını, yoksa ucuz pansiyon veya otel soruyorum… Bizim buralara kadar bisikletle geldiğimize inanamıyor… Biraz sonra beni arıyor ve Emek Pansiyon'un yenini tarif ediyor, akşam yemeği için de Ovacık Lokantası'nı tavsiye ediyor…

Ahmetli'den saat 15:00 gibi ayrılıyoruz. 15-20 dakika sonra Şile yoluna geliyoruz. Şile girişinde 3-4 km'lik hayli dik bir rampa bizi karşılıyor. Ben bisikletle çıkarken, Fikret Alb., Necati Bey ve Alaattin Bey yürüyerek çıkıyorlar. Tırmanışta zaman zaman durarak, vadinin resimlerini çekiyorum.

Rampanın bitiminden sonra bu sefer de, hızlı bir inişle şehir merkezine kadar geliyoruz. İnişler de Fikret Alb. öne geçiyor. Atatürk Heykeli'nin hemen arkasında Emek Pansiyonu'nu görüyoruz. Saat tam 16:00, km saatim 79,65 km yol yaptığımızı gösteriyor.

Pansiyona giriyoruz ve, Nurten Hanım'ın söylediği gibi Hayati Bey, tarafından gönderildiğimizi söylüyoruz. Pansiyona kişi başına 12,5 YTL ödedikten sonra iki ayrı odaya yerleşiyoruz. Eşyalarımızı odamıza taşıdıktan sonra, Yavuz Bey, bisikletlerimizi koymak için birinci katta bize bir oda daha açıyor…

Bu arada Fikret Alb., parasının bel çantasında olmadığını söylüyor. Çantasının gözünde günlük ihtiyacı kadar parası var, diğerlerini yola çıkarken çantasına koyduğunu ancak bulamadığını söylüyor. Hepimiz telaşlanıyoruz. Evde bırakmış olabileceğini söylüyoruz. Telefon ediyor, para evde de yok…

Derken paranın, yeni almış olduğu çantasının, üstten bakılınca görünmeyen gözünde olduğu anlaşılıyor… Fikret Alb., parayı nasıl bulduğunu bize sürekli tarif ediyor. Yatağın üzerine oturduğunda, çantanın bu gözünü görebildiğini, üstten bakılınca görünmediğini fermuarı açıp kapayarak bize defalarca gösteriyor… Paranın bulunduğuna ondan fazla, belki de biz seviniyoruz…

Sonra çıkıp şehri dolaşıyoruz. Sahile iniyoruz, birkaç fotoğraf çektikten sonra Nurten Hanım'ın tavsiye ettiği Ovacık Lokantası'na gidiyoruz. Bol kepçe porsiyonları, gerçekten çok ucuz fiyatlarıyla karnımızı tıka basa doyuruyoruz. Ertesi sabah kahvaltıya da geleceğimizi söyleyerek. lokantadan ayrılıyoruz…

Akşam 22:00 gibi yatıyoruz. Uyumağa çalışırken, dışarıda bir gürültü duyuyoruz. Elindeki pet şişede benzin olduğunu söyleyen bir adam, polislere kendini yakacağını haykırıyor… Polisler de ikna çabasında… Arkasından yavaş yavaş yaklaşan biri, adamın kollarını tutunca, diğerleri de adamın üstüne çullanıyorlar.

3-4 polis, adamı zor zaptederek, karga tulumba ekip otosuna bindiriyorlar. Alaattin Bey ve ben, 2-3 dakika içinde gerçekleşen bu olayları camdan sinema gibi izliyoruz… Ardından itfaiye geliyor… Necati Bey ve Fikret Alb. bu gürültüleri duymamışlar…

Bir süre sonra dalmışım ama, bu kez de gök gürültüsüyle uyanıyorum. Dışarıda sağnak halinde yağmur yağıyor. Gezimizin Şile'de sona erebileceğini düşünerek uyuya kalmışım…

1. Gün
Çıkış : Üsküdar, saat 08:15
Varış : Şile, saat 16:00
Yapılan kilometre : 79,65 km
Bisiklet üzerinde geçen süre : 5:48:57 saat
En yüksek hız : 57,2 km/saat
Ortalama hız : 15,2 km/saat

Süleyman Şatır
 
Scudo

serbes

Üye
Kayıt
24 Mart 2005
Mesaj
71
Tepki
5
Şehir
Bursa
Eşimle birlikte yazınızı ağzımız açık okuduk ve resimlerinize baktık...

Tek kelimeyle helal olsun diyoruz...

Umarım bizde, sizlerin yaşlarınıza geldiğimizde enerjimizi ve yaşama sevincimizi sizler gibi yüksek tutabiliriz...

Not: Bursa civarına gelecekseniz mutlaka haberimiz olsun...Sizlerle tanışmak isteriz...
 
T

Tuğrul

Misafir
Süleyman Abi seni bu senenin Evliya Çelebi'si ilan ediyorum. :) :) :)

Yaptığınız gezilerle,yazdığınız yazılarla ve çektiğiniz resimlerle gençlere örnek oluyorsunuz.

Size ne kadar teşekkür etsek azdır.

Saygılarımla
 

BF Okuru

Üye
Kayıt
6 Eylül 2004
Mesaj
0
Tepki
2
gerçekten tebrik ediyorum...enfes bir gezi olmuş..resimler bir harika..burada bu geziyi ölümsüzleştirdiğiniz için çok teşekkür ederiz..çok büyük keyifle okuduk...ellerinize sağlık...sağolun..
 
  • Beğen
Tepkiler: FALEZ
Kayıt
18 Mart 2005
Mesaj
1
Tepki
0
Yahu tek kelimeyle muhteşemsiniz!!!! Tonton delikanlı dedikleri herhalde sizlersiniz.Başarılarınızın devamı dilegi ile.
 

Admin

Yönetim Kurulu
Kayıt
5 Eylül 2004
Mesaj
1.737
Tepki
2.903
bu geziyi bizlere de yaşattığınız için teşekkür ederiz...ellerinize sağlık..
 

A.Bülent Yamaner

Forum Bağımlısı
Kayıt
6 Şubat 2005
Mesaj
1.173
Tepki
309
Şehir
İstanbul
Bisiklet
Scott
Gezi notlarınızı çok ilgi çekici buldum, zevkle ve hayranlıkla okudum. Resimlerinize bakarak adeta kendimde katılmış gibi hayal ettim. Yazı ve resimleri bizlere yansıtabilmek için göstermiş olduğunuz gayretlerinize sonsuz teşekkürler.
 

tameraksoy

Üye
Kayıt
14 Eylül 2004
Mesaj
4
Tepki
0
Ellerinize kollarınıza ve bacaklarınıza sağlık . Mütiş bir gezi çıkarmışsınız ( ilk etabı okuduğum halde) dahası da gelecektir. Otoyola çıkmak buyuk cesaret ki ben normal caddede bir kaç ezilme tehlikesi geçirdiğimden bisikletimle korkuyorum İNSANLAR dan. Umarım eski bisikletimle bir gün birlikte pedal çeviririz.
 
Kayıt
2 Mayıs 2005
Mesaj
4
Tepki
1
Şehir
istanbul
57,2 km/saat yaptığınız bisikletin özelliklerini ve markasını ve çeşitini belirtirseniz sevinirim.
Ayrıca bu süratle ne kadar yol aldınız. Saygılarımla. Kadir DEMİR
 

TREK

Üye
Kayıt
22 Ekim 2004
Mesaj
72
Tepki
4
sayın ssatir

elinize klavyeniz sağlık...

teşekkür ederiz..ufkumuzu açıyorsunuz..bizlere de şevk veriyorsunuz..
 

omer yildiz

Forum Demirbaşı
Kayıt
16 Aralık 2008
Mesaj
510
Tepki
15
Şehir
antalya
Forumda çok sayıda harika gezi paylaşmış olan Süleyman beyin,unutulmaya yüz tutmuş eserlerini hatırlamanız dileği ile.

bu geziler bir blokta toplanarak daha kolay izlenmesinin saglanması gereklidir diye düşünüyorum.Ne dersiniz?