Genç yaşta aramızdan ayrılan Bahadır Gürel'in anısına...

Bahadır Gürel

Forum Bağımlısı
Kayıt
7 Haziran 2011
Mesaj
2.067
Tepki
7.945
Yaş
55
Şehir
Maltepe/İstanbul
İsim
Bahadır Gürel
Bisiklet
Geotech
@Mont Ventoux

İrtifanın önem kazanması için Uludağ gibi bir yerde olmak lazım. Bu gibi büyük durumlar dışında irtifa farkı çok önemli sayılmaz.

Örneğin Uludağ gibi bir konumda yapılacak antrenmanlarda üretilen güç düşer (VO2max ve alt bölgeler için) çünkü oksijen az. Bu doping etkisi olur mu? Olsaydı inan bütün bisikletçiler böyle çalışırlardı. Yarış yüksek irtifada olacaksa eğer, en az iki hafta öncesinden gidip kamp yapmak lazım uyum için.
 
  • Beğen
Tepkiler: Mont Ventoux
Scudo

Keyif adamı

Aktif Üye
Kayıt
23 Kasım 2016
Mesaj
175
Tepki
237
Şehir
.....
Bisiklet
Diğer
deadlift(kesinlikle yol bisikleti bel için birebir omurga için birebir),leg press,lex ext,leg,curl ve squad bunları yapıyorum yokuşlarda ciddi anlamda farklar ve sürelerim oluyor.
 
  • Beğen
Tepkiler: Bahadır Gürel

Bahadır Gürel

Forum Bağımlısı
Kayıt
7 Haziran 2011
Mesaj
2.067
Tepki
7.945
Yaş
55
Şehir
Maltepe/İstanbul
İsim
Bahadır Gürel
Bisiklet
Geotech
- goblet squat
- lateral squat
- plank
- side plank
- barbell back squat
- trap bar deadlift
- split squat
- mountain climber
- renegade row
- stiff leg deadlift
- bulgarian squat

Bunlar İngiltere'nin en büyük bisiklet organizasyonu British Cyclist'in bisikletçiler için önerdiği kış döneminde çalışmalar.

(link)

(link)

(link)
 

Bahadır Gürel

Forum Bağımlısı
Kayıt
7 Haziran 2011
Mesaj
2.067
Tepki
7.945
Yaş
55
Şehir
Maltepe/İstanbul
İsim
Bahadır Gürel
Bisiklet
Geotech
Spor sırasında nabız bandı kullanıyorsak bazen nabzımızın en üst noktaya çıktığını görürüz. Bu üst noktayı oksijen kullanarak maksimum yakıt ürettiğimiz üst sınır olarak görebiliriz. Buna teknik dilde VO2max diyoruz ve bu gösterge kas hücrelerimize, gerektiğinde ne kadar oksijen taşıdığımızla ilgili. VO2max birimi ise, mL/kg/dk. Hemen dikkatinizi çekecektir; işin içinde kg olduğuna göre ne kadar hafifsek VO2max değerimiz o kadar fazla olur.

Biliyoruz ki kaslarımıza ne kadar çok oksijen taşırsak, ister yağ yakalım ister karbonhidrat, oksijenli yakıt üretim sürecimiz o kadar verimli olur. Tabii ki son kertede önemli olan güç üretmek olduğundan işin içine başka faktörler de girer; bir atımda ne kadar çok oksijen taşıdığımız, kas hücrelerinin gelen oksijeni ne kadar verimli kullandığı (mitokondri sayısı), yeterli sayıda Tip I kasın bulunup bulunmadığı vb.

Maksimum nabızla ilgili iki temel gösterge var:

1) Bireyin maksimum nabzı genetik olarak kodlanmıştır (tek bir sayı olarak değil, bir aralık olarak). Antrenman yaptıkça maksimum nabzımızı bu aralığın üst sınırına doğru geliştiririz.

2) Bireyin maksimum nabzı yaş ilerledikçe düşer.

Ancak aşağıdaki makale, doğru şekilde antrenman yaptığımız sürece, yaşla beraber düşmeyi azalttığımızı gösteriyor.

(link)

(link)


Bu araştırmada 18-80 yaş aralığında 1849 erkek ve 1469 kadını inceliyorlar (kalp sorunu olmayan bireyler). Bir yıla uzanan bu çalışmada, hem çapraz karşılaştırmayı hem de zamana dayalı verileri inceliyorlar.

Bireyleri 3 kategoriye ayırıyorlar. Sınıflandırmada kardiyo kondisyonlarını referans alıyorlar. Bu sınıflandırmaya göre; bireyler arasında "yüksek", "orta" ve "düşük" kategoride kardiyo kondisyonu belirliyorlar.

Bir yılın sonunda;

- "düşük" kategoride olanların maksimum nabızlarındaki düşme oranı zamana dayalı karşılaştırmada 1,02. Örneğin bir bireyin maksimum nabzı 190 bpm ise, bir yılın sonunda 1,02 bpm düşerek maksimum nabzı 188,99 bpm olacaktır.

- "yüksek" kategoride olanların maksimum nabızlarındaki düşme oranı zamana dayalı karşılaştırmada 0,61. Örneğin bir bireyin maksimum nabzı 190 bpm ise, bir yılın sonunda 0,60 bpm düşerek maksimum nabzı 189,4 bpm olacaktır.

Aynı bireyi 5 yıl üzerinden değerlendirirsek; bu birey "düşük" kategoride ise, 190 bpm'den 185 bpm'e; "yüksek" kategoride ise, 190 bpm'den 187 bpm'e düşecektir.

Oksijen önemli bir yakıt üretim bileşeni olduğuna göre, bireydeki güç kaybını hesaplamak daha kolay olacaktır.

Örneğin bu birey VO2max seviyesinde 500 watt güç üretiyorsa, 5 yıl sonra (hiç bir fizyolojik değişim olmadığını kabul edersek) VO2max seviyesinde üreteceği güç "düşük" kategoride 485 watt, "yüksek" kategoride 493 watt olacaktır.

Not: Maksimum nabız hesabında 220-yaş formülünü kullanmayın. Çünkü bu formül bireyin maksimum nabzını bulmak için değil, büyük bir topluluğun yaş dağılımına göre maksimum nabzını bulmak için istatistiksel veri sağlar. Maksimum nabız, çok sayıda bireyi ele aldığımızda çan eğrisi gösterme eğilimindedir. Ancak sorun, bir birey olarak sizin bu eğrinin neresinde olduğunuzu bilmiyor olmanızdır; bu nedenle 220-yaş sağlıklı değil.

Bu nedenle Strava'dan kişilerin aktivitelerinde gördüğümüz maksimum değerleri kolayca yorumlama hatasına düşmeyelim. Tabii ki, eğer veri anlık bir maksimum ise ve yakın civarında yüksek bir nabız değeri yoksa hatalı olduğunu düşünebiliriz. Ya da bazen, cihaza özgü sistematik hatalar da söz konusu olabiliyor. Ancak cihazı uzun süre kullandıkça hemen doğruluğu anlaşılacak bir durum.

Örneğin dün akşam velodromda bisiklet sürdüm. Hem dışarısı 1 dereceydi hem de sahil tarafından çok sert rüzgar vardı. Uzun süredir dışarıda sürmemiş olmamın da etkisiyle nabız, hem vücudu ısıtmak için hem de güç üretmek için olsa gerek çok yükseldi. Antrenman boyunca ortalama nabzım 168 bpm, maksimum nabzım 185 bpm göründü.

upload_2017-1-3_15-30-31.png


Kayıtta bir hata olmadığını Veloviewer güzel şekilde raporluyor.

upload_2017-1-3_15-31-54.png


Eğer 220-yaş formülüne bakacak olsaydım 220 - 48 = 172 bpm gibi çok komik bir rakam çıkacaktı.
 

ozgurgokalp

Daimi Üye
Kayıt
2 Mayıs 2012
Mesaj
378
Tepki
663
Şehir
Fethiye/MUĞLA
Bisiklet
Cannondale
Trabzonlu triatlon antrenörü amcamız da okumuş mudur acaba? Hani kendisinin 220-yaş formülünü eleştirdiğimde beni sıvayıp tartışmaktan tırstığı için korkakça engelleyen terbiyesiz antrenör. Neydi adı Mümtaz mıydı? Soyadı da Höstürk idi galiba...
 

Emrah Demirci

Forum Bağımlısı
Kayıt
20 Ekim 2012
Mesaj
919
Tepki
482
Yaş
38
Şehir
nevşehir
Bisiklet
Scott
@Bahadır Gürel bende bu araştırmaya katılıyorum, 220 - yaş formülüne göre hesaplayacak olsak yaşım 30 iken 2 yıl önce 190 maksimum nabzım olmalıydı, ama ben maksimum 208'i gördüm 1 saat 13dk süren yarışta 190 ortalama verdim..

Bu yılda bir çok mtb yarışında 1saat civarı süren yarışı 190 -195 arası ortalama ile bitirdim, 208 'i tekrar göremesemde 200'ü geçtiğim oldu..

Hal böyle oluncada laktat değerimi hesaplayan training peaks yarıştan 1 hafta önce 174 laktat değeriniz mesajı yollayınca, yarışdan sonra 190 laktat eşiğiniz mesajı yolluyor.. :)

Tabii bu değeri 1 saat korumak için jel yada bal gibi etkili bir besin takviyesi almam gerekiyor, henüz nabızla birlikte power değerimde bir değişiklik olup olmadığını ölçememiş olsamda onuda imkan olursa bi ara ölçmeyi düşünüyorum..


malesefki bu değerler pek inandırıcı gelmesede beni tanıyanlar ve strava yarış kayıtlarımı inceleyenler durumdan haberdar..

Bu şekilde 200'ü geçgin nabızları gören çokda yarışcı var ..
 

Bahadır Gürel

Forum Bağımlısı
Kayıt
7 Haziran 2011
Mesaj
2.067
Tepki
7.945
Yaş
55
Şehir
Maltepe/İstanbul
İsim
Bahadır Gürel
Bisiklet
Geotech
@ozgurgokalp

Aranızda ne geçti bilmiyorum ama, Mümtaz Öztürk yılların atleti olup, bu konularda da benim büyüğüm sayılır. Bundan 8-9 yıl önce bu forumda açtığı konular o kadar değerliydi ki, bugün de ara sıra okuma ihtiyacı hissederim. Benim yazdığım konuların bir kısmına o tarihlerde değinmiş.

Bir kaç örnek vereyim:

(link)

(link)

(link)

(link)


Mümtaz Bey'in 220-yaş formülüne bakışını şu noktadan değerlendiriyorum. Spor fizyolojisi alanı halen gelişiyor. Bugün bildiklerimin çok büyük kısmı son yıllarda elde edildi, çok eski değil. Mümtaz Bey'in bu konuları yakından takip ettiği dönemde güncel ve doğru bilgiye ulaşmak hiç kolay değildi. Nereden biliyorum? Çünkü 1985'ten beri bilişim alanındayım, doğru ve eksiksiz bilgiye ulaşmak hiç günümüzdeki kadar kolay olmamıştı.

Bu olaya bir de şöyle bakmak lazım: İnsan fizyolojisi, yapı taşları olan hücrelerden ve bunların üzerine kurulu organlardan oluşuyor. Her insan hücre seviyesinden tutun da (genetik kodlarındaki hatalı yinelenen genler dahil) tüm yapısı diğer insanlardan farklıyken, maksimum nabzı veya başka herhangi bir şeyi sihirli bir şekilde açıklayacak ortak bir sayı olabilir mi? Bu mümkün mü? Zaten olsaydı bu sayı doğaüstü, mucizevi bir şey olurdu.

@Emrah Demirci

İlginç bir konuya değineceğim. Joe Friel'ın Total Heart Rate Training kitabından bir alıntı yapayım.

upload_2017-1-3_17-59-20.png


VO2max nabız değerimizle Laktat Eşiği nabız değerimiz farklı şeyler. LE nabzımızda bir saate kadar gidebiliriz ama VO2max nabzımızda anca 3-5 dk gidebiliriz.

Friel diyor ki, her bireyin LE nabzı, VO2max nabzının %70-90'ı arasında değişir. En önemlisi, birey yeterince fit atlet haline geldikçe LE nabzı VO2max nabzına yaklaşır. Bu da, bir saatlik TT yarışında kg başına dakikada daha fazla oksijen taşıyacağından daha fazla güç üretimi demektir.
 

Keyif adamı

Aktif Üye
Kayıt
23 Kasım 2016
Mesaj
175
Tepki
237
Şehir
.....
Bisiklet
Diğer
@Bahadır Gürel bahadır bey geçenlerde eczacımla konuşuyordum işte nabız,tansiyon vb konularda bana şunu dedi;elektrolik dengen bozulmuş diye ben pek üstünde durmadım bu konunun sonra bu yazınıza denk geldim acaba bir bağlantı varmıdır.
 
  • Beğen
Tepkiler: Bahadır Gürel

Bahadır Gürel

Forum Bağımlısı
Kayıt
7 Haziran 2011
Mesaj
2.067
Tepki
7.945
Yaş
55
Şehir
Maltepe/İstanbul
İsim
Bahadır Gürel
Bisiklet
Geotech
@Keyif adamı

Benim nabız hakkında bildiklerim işin sadece sporla bağlantılı kısmı. Diğer konular beni aşar.
 
  • Beğen
Tepkiler: Keyif adamı

Keyif adamı

Aktif Üye
Kayıt
23 Kasım 2016
Mesaj
175
Tepki
237
Şehir
.....
Bisiklet
Diğer
Şundan dolayı sormuşdum ne zaman efor lu işlere girsem işte ağırlık,bisiklet vb.nabız belli bir süre 12-7,12-6,12-8 de kalıyor ideal tansiyon dengesi ama diyelim 1 ay hiç bir şey yapmadım ne spor ne bisiklet vb.o zaman normal dinlenik hali 15-12,16-10 vb..
 
  • Beğen
Tepkiler: Bahadır Gürel

Bahadır Gürel

Forum Bağımlısı
Kayıt
7 Haziran 2011
Mesaj
2.067
Tepki
7.945
Yaş
55
Şehir
Maltepe/İstanbul
İsim
Bahadır Gürel
Bisiklet
Geotech
@Keyif adamı

Ben hipertansiyon hastasıyım. Yani ilaç almazsam tansiyonum daima 16/10 gibi yüksek rakamlarda dolaşır. Ama ne zaman yorucu şekilde bisiklet sürsem sonrasında bir kaç saat tansiyonum 9/6 gibi düşük değerlere geliyor ama bu aldatıcı. Çünkü tansiyon hastası için spor sonrası düşmeler gelip geçici. Dinlenik halde tansiyonunuz devamlı böyleyse acilen doktora görünmelisiniz. Bu işin şakası yok, yüksek tansiyon birinci dereceden damar sertliğine zemin hazırlar.
 
  • Beğen
Tepkiler: Keyif adamı

Keyif adamı

Aktif Üye
Kayıt
23 Kasım 2016
Mesaj
175
Tepki
237
Şehir
.....
Bisiklet
Diğer
@Bahadır Gürel Hastanelerde efor testlerine çok girdim en azından istediler.herşey normal çıkdı ekg ve diğer kan olsun ama bir doktor tansiyon ilacına başla dedi ama ben kullanmadım çünkü ilacı verirken el insaf yani başka bir alerjen durumunuz varmı ,yada kullandığınız bir başka ilaç soran yok ama maşallah ilaç yazan çok:)birde bir yeri tamir ederken başka bir yeri bozuyor bu tansiyon ilaçları o yüzden kullanmıyorum iyi ve dengeli beslenme,sağlıklı uyuma ve sporu brakmamaya çalışıyorum bol,bol su içiyorum spor yapmadığım zamanlar bile şekeri bırakdım tuzda çok azalttım hazır yemiyorum fastfood felan hiç işim olmaz mesela bakalm yine sağlam bir prof bulup gözükeceğim yakın zamanda.

@Bahadır Gürel Söylemeyi unuttum evde bilekden tansiyon aleti ölçümlerine göre bakınca durum bu bahadır bey zannediyorum bilekden ölçüm aletleri hikaye imiş'ki bendeki marka ve model en iyisinden ama eczacım koldan ölçünce 13-9,14-8 felan oluyor nabızda hiç bir şey yapmazken 60-70 aralığnda.

Diyabeti olanların birçoğunda hipertansiyon yani kan basıncı yüksekliği de vardır ve bu hastalarda tansiyonun kontrol altına alınmasının şeker hastalığı olmayanlara göre daha önemli olduğu bilinir.British Medical Journal’ de yayınlanan bir meta-analiz diyabetlilerde hipertansiyon tedavisinin kalp krizi riskini artırabileceğini ortaya koydu (1). İsveç’ li uzmanlar, 73738 katılımcıdan oluşan 49 klinik araştırmayı değerlendirdiler. Kan basıncı 150’ nin üzerinde olanlarda agresif tedavinin kalp krizlerini, kardiyo-vasküler olaylar ve herhangi bir sebepten ölümleri azalttığı belirlendi. Tedavinin, tansiyonları 140-150 arasında olanlarda da kalp krizi, kalp yetersizliği ve ölümleri azalttığı görüldü. Buna karşılık tansiyonları başlangıçta 140 olanlarda kan basıncını ilaçlarla azaltmanın kardiyo-vasküler ölümleri artırdığı tespit edildi. Normal tansiyon kaç olmalıdır? Şaka değil gerçek şu ki modern tıp kan basıncının kaç olması gerektiğini hâlâ belirleyememiştir. Oysa tansiyon aletinin en azından 100 seneyi aşan bir geçmişi var ve günümüzde hipertansiyon hastalarının çoğunun hatta tansiyon problemi olmayanların evlerinde bile tansiyon aletleri bulunur. Tansiyon ölçmek için de tıp tahsiline gerek yoktur, öğretildiği takdirde herkes de tansiyonu kolayca ve doğru olarak ölçebilir. Ayrıca Holter gibi tansiyonu sürekli olarak kaydedecek sistemler de vardır. Doktorlar da muayene ettikleri her hastanın mutlaka tansiyonlarını da ölçtüklerine ve bugüne kadar da binlerce hatta on binlerce araştırma yapılmış olduğuna göre kan basıncının kaç olması gerektiğinin çoktan belirlenmiş olması icap eder, öyle değil mi? Fakat hayır, modern tıp insanların kan basıncının kaç olması gerektiğini hâlâ belirleyememiş ve hâlâ şapkadan tavşan çıkarırcasına yeni kılavuzlar yayınlayarak yeni değerler belirlemeye devam etmektedir. Genel olarak büyük tansiyonun 140 küçük tansiyonun 90 mm Hg üzerinde olması hipertansiyon olarak adlandırılsa da tansiyonun 120 altında olmasının kalp krizi ve ölümleri önlemede daha etkili olduğu kabul edilir. Mesela, kısa adı SPRINT olan araştırma, diyabeti olmayan kişilerde tansiyonu 140 yerine 120’ nin altına indirmenin ölümleri yüzde 27 ve kalp yetersizliğini de yüzde 38 azalttığı sonucunu bildirdi (2). Diyabet kalp hastalıkları riskini artırırDiyabet, kalp-damar hastalıkları riskini artıran hastalıkların başında gelir. Bu sebeple de, diyabeti olanlara kolesterol değerleri normal olsa bile mutlaka bir kolesterol ilacı (statin) ve tansiyonları 140’ ın altında olsa bile mutlaka bir hatta birkaç tansiyon ilacı yazılıyor. Hastaların kan basınçları normal hatta düşük olsa bile bunlara tansiyon ilaçlarını almaları gerektiği dayatılıyor; başım dönüyor, gözüm kararıyor diye şikâyet edenlere bile zerre kadar prim verilmiyor. Bu araştırma ile diyabetli hastalarda tansiyonu çok düşürmenin zararı net olarak ortaya konuyor. Tansiyon ilaçları gereklidirTansiyon ilaçları doğru hastada doğru şekilde kullanıldığında elbette etkilidir, hayat kurtarıcıdır; buna hiçbir şüphe yok. Bununla beraber bu her tansiyonu yüksek olanın da mutlaka ilaç kullanacağı anlamına gelmez. Tansiyon yüksekliğinin en önemli sebebi yanlış beslenme, hareketsizlik, sigara ve alkol, stres, uykusuzluk gibi hayat tarzındaki yanlışlardır. Burada esas mesele tansiyonun bir ilaçla düşürülmesi değil, hayat tarzındaki yanlışların ortadan kaldırılmasıdır. Belirli bir süre ilaç tedavisi icap eden hastalarda ise bu tedavinin artık ömür boyu devam etmesi gerekir diye bir kaide de yoktur, tansiyon normale döndükten sonra ilaçlar kesilebilir. Hayat boyu ilaç tedavisi çok az sayıda hasta için mevzuubahis olabilir. Tansiyon ilaçlarının da %90' ının tıpkı antibiyotik, astım, KOAH, depresyon ilaçları gibi boşuna kullanıldığına inanıyorum. Gelelim neticeyeBİR: Bir kere hipertansiyon tespit edilip tedaviye başlanan hastalar artık ömür boyu ilaç kullanmaya mahkûm edilir ve hiçbir babayiğit de bu hastaların ilaçlarını kesmeye cesaret edemez. Bu durum başta mide, astım, depresyon, oesteoporoz olmak üzere bütün hastalıklar için de geçerlidir. İKİ: Yerinde kullanılan ilaçların hayat kurtarıcı olduğu ama gereksiz, yanlış alınmalarının aynı derecede zararlı olduğu tartışmasızdır. ÜÇ: Modern tıbbın hâline bakar mısınız, daha tansiyonun kaç olacağı, hangi ilaçların verileceği bile belli değil. ÜÇ: En iyisi hiç hastalanmamak ve mümkün olduğunca doktora görünmemek, hastaneye gitmemek! Çünkü “Adamın birisi doktora gitmiş… gidiş o gidiş!”Kaynaklar:1. (link)2. (link)
 

Bahadır Gürel

Forum Bağımlısı
Kayıt
7 Haziran 2011
Mesaj
2.067
Tepki
7.945
Yaş
55
Şehir
Maltepe/İstanbul
İsim
Bahadır Gürel
Bisiklet
Geotech
@Keyif adamı 2012'de kalp ameliyatı olduğumda kardiyoloğum damar tıkanmasının esas nedeninin stres ve kan basıncı dengesizliği olduğunu belirtti. Çünkü tansiyonum hiç düşmüyordu. 2012'den beri tansiyon ve kalp üzerine bakmadığım kaynak kalmadı. Hatta 2015'te tüm ilaçları bıraktım; bir yıl boyunca kullanmadım. Belki doğal yoldan çözerim diye. Ancak gel gör ki, bu sinsi hastalık sadece kalp damarlarında etkili değil, aynı zamanda böbrek, beyin gibi her yerde etkili. 2016 başında böbrek rahatsızlığı nedeniyle doktora gittiğimde böbreğe giden damarlarda da plakalaşma ortaya çıktığını gördüm. Doktor kontrolünde tekrar ilaçlara başladım.

Yüksek tansiyonun en belirgin özelliği dinlenik haldeyken dahi nabız değişkenliğini düzenli hale getirmesidir. Nabız değişkenliği sağlıklı bir insanda daima dinlenik haldeyken düzensiz olmalıdır. Ancak hipertansiyon hastasında parasempatik sinir sistemi etkisini kaybediyor ve yatarken dahi sempatik sistem bizi saldır veya kaç koşullarına maruz bırakıyor. Bunun anlamı şu: gece iyi bir uyku çeksek bile sabah antrenman için yeterince hazır olamıyoruz. Nabız değişkenliğiyle ilgili bir kaç konu açmıştım.
 

Bahadır Gürel

Forum Bağımlısı
Kayıt
7 Haziran 2011
Mesaj
2.067
Tepki
7.945
Yaş
55
Şehir
Maltepe/İstanbul
İsim
Bahadır Gürel
Bisiklet
Geotech
Böyle bolca kar yağdığı zamanlar, can sıkıntısını atmak için biyokimya kitaplarını okumayı severim. Bunun nedeni de, sanırım okul hayatım boyunca hiç biyoloji okumamış olmam. 40 yaşından sonra genleri ve fizyolojiyi keşfettikçe, oyuncaklarına kavuşmuş çocuklar gibi neşem artıyor.

Başlık çok sansasyonel oldu ama, yazacaklarım bilim temelinde olacak.

Hücrelerimiz embriyon aşamasından itibaren kendini tekrarlamaya başlıyor ve kopyalarını üretiyor. Ancak bu tekrar sayısı sınırsız değil; aksine bir sınırı var. İşte yaşlılık ve ölüm bu sınırdan ileri geliyor. Bazı hücreler yaşamımız boyunca kendini az tekrarlarken (beyin hücreleri), bazıları da çok fazla tekrarlıyor (deri hücreleri). Yaşlılık belirtilerinin ilk dış katmanda kendini belli etmesi de bundan ileri geliyor.

Ömrü boyunca spor yapıp 70-80 yaşına gelen insanlar görürüz. Adam çakı gibidir; spor salonunda ağırlıkları zorlanmadan kaldırır ama, yüzüne baktığımızda yaşlılığın belirtilerini bariz görürüz. İlk yaşlanan yerler dışarıyla temas eden yerlerimiz. Nedeni zor olmasa gerek: Çünkü, dış temas nedeniyle ölen hücrelerin yerine devamlı yenileri üretilir. Yani bölünme işlemi sınıra doğru depar atmış gidiyor görünür.

Peki hücrelerin bölünme sayısının sınırını belirleyen şey nedir?

14. kromozomda, kısaltması TEPI olan telomerazla ilgili bir gen bulunur. TEPI'nin ürettiği proteinler telomeraz sürecinin önemli parçasıdır. Telomeraz nedir derseniz; çok basitçe, hücre içinde telomeraz yapımı durursa yaşlanmaya başlarız, tam aksine telomeraz süreci hiç durmazsa sonsuza kadar yaşarız.

DNA'nın kaşifi James Watson 1972'de şans eseri telomeraz sürecini keşfediyor.

Watson DNA molekülünü kopyalayan polimeraz isimli kimyasal makineyi incelerken, bir bakıyor ki, bu makine DNA ipliğini olduğu gibi kopyalamıyor. Başındaki ve sonundaki genleri almadan, biraz kısaltılmış olarak yeni DNA oluşturuyor.

Eğer DNA'nın her geni bir anlam taşıyorsa ve her kopyalamada uçlardaki genler atılıyorsa bu ne anlama gelir? Yeni hücreler fonksiyonlarını eksik olarak yapmaz mı? Watson bakıyor ki ilk ve son taraftaki gen dizisinin bir anlamı yok ve sadece tekrardan ibaret. Yani, onu elinizle alıp atsanız da hücrede hiçbir sorun çıkmaz. Bu gereksiz ve tekrarlardan oluşan gen dizisi, aslında hücrenin kendini ne kadar tekrarlayacağını da belirliyor (kabaca 2000 tane, kendini tekrar eden TTAGGG kelimesi). Bu gereksiz diziye telomer deniyor.

Vücudumuzdaki hücreler yılda 30 defa bu TTAGGG kelimesini atarak kromozomun uzunluğunu devamlı kısaltıyor (dokularda daha fazla). Tahmin edeceğiniz gibi, başka bir süreç daha olmasaydı, yaklaşık 66 yılda hücre çoğalması sonra erecekti.

1984 yılında Grader ve Blackburn tarafından keşfedilen telomeraz ise işte bu anahtar kelimedir. Telomeraz, bir RNA molekülünü kalıp olarak kullanarak kısalan telomere ekleme yapar, yani ömrümüzü uzatır. Ancak tahmin edeceğiniz gibi, bu telomeraz devamlı gerçekleşmiyor. Sadece embriyon aşamasında faaliyet gösteriyor ve birkaç özel hücre dışında, ana karnından doğmadan önce telomeraz donduruluyor ve geri sayım başlıyor.

Tüm canlılarda (hayvanlar, bitkiler, mantarlar, bakteriler, virüsler) bu süreç aynıdır. Yani ufak farklar haricinde, aynı kodları ve aynı süreci paylaşıyoruz. Bu da, tüm canlıların ortak geçmişi olduğuna işaret ediyor.

Şimdi esas konuya yaklaşıyoruz ama önce 2015'te açtığım bir konudan kısaca bahsedeyim.

(link)

Evet, telomerlerimiz her tekrarda kısalıyor. Ancak yapılan araştırmalar ilginç bulgular gösteriyor. Örneğin VO2max ile telomer kısalması arasında sıkı bir bağlantı var.

VO2max değerleri yüksek olanların DNA'ları incelendiğinde, kendi yaşıtlarına göre telomerlerinin daha uzun olduğu görülüyor. Neden olabilir?

En akla yatkın açıklama, VO2max'ı yüksek olanlarda hücre tekrarının azalması. Yani VO2max'ı arttırıcı spor yaptıkça hücrelerimiz daha dirençli hale geliyor ve yeni üretime ihtiyaç duymuyor. Spor yaptıkça aslında daha dayanıklı hücre yaratıyoruz. VO2max yüksekliği demek, bir nabız atımında daha fazla oksijen taşınımı demektir.

Geldik konu başlığına:

Her hayvanın yaşam ömrü toplam kalp atım sayısıyla kabaca aynıdır (insan da buna dahil). Filler farelerden daha uzun yaşar ama nabız sayıları düşüktür. Kalp atımları ölçülürse her iki türün yaşamlarının aynı uzunlukta olduğu ortaya çıkar.

Yaşam çeşitliliği bir ton versiyon yarattığından, az da olsa bu kurala uymayan bazı istisnalar vardır. Bunlardan biri yarasalar ve kuşlar. Mesela minik yarasalar 30 yıl yaşarlar ama nabızları korkunç hızda atar.

Prof. George Dunnet'ın aynı fulmar martısıyla 40 yıl arayla çektirdiği iki fotoğrafı fikir verir.




Martıda neredeyse hiç değişiklik yokken Dunnet'te değişim bariz.

Bu istisnalar kuşların evrim süreciyle ilgili yeni keşifler yapılmasını gerektiriyor.

Ancak özete gelirsek, telomer kısalması önlemeyen bir gerçek olduğundan, ömrü belirleyen şey hücre dayanıklılığı olup, bu dayanıklılığını sağlayan şeyin yeterince oksijen ve yakıt alması olarak görülüyor.
 

Eser Sevinç

Eskiden buralar dutluktu
Kayıt
5 Nisan 2011
Mesaj
2.017
Tepki
3.079
Şehir
Ankara - Eskişehir
İsim
Eser Sevinç
Başlangıç
1986—87
Bisiklet
Scott
Bisiklet türü
Yol bisikleti
Bendeki özet: Bisiklete binerken hem Vo2max değerimizi arttırıyoruz hem de nabzımız yüksek olduğu için toplam kalp atım sayımızdan yiyoruz gibi bir anlam çıktı sonunda. Ben mi yanlış anladım özeti :)
 

Sadettin Z.

Forum Bağımlısı
Kayıt
5 Haziran 2014
Mesaj
2.207
Tepki
11.769
Şehir
İstanbul
Başlangıç
2010—11
Bisiklet
Bisan
Bisiklet türü
Cyclocross
Bu konu geçmişte benim de ilgimi çekmişti. O zaman gördüğüm bir tabloyu paylaşayım:

IMG_0147.JPG


Merak ettiğim şey ise şu : canlılara doğumdan itibaren belirli bir atım sayısına sahip birer kan pompası veriliyorsa biz ortalama nabzı düşürerek ömrü artırabilir miyiz?

Yukarıdaki tabloda ortalama bir insan için 2.21 milyar kalp atışı ön görülmüş, biz hayatı yavaş yaşayıp herşeyi ağırdan alacak olsak 70 yerine 100 yıl yaşayabilir miyiz? Yani 100 yaşını geçenlerin sırrı hep dedikleri gibi doğal beslenme değil de sakin bir hayat olabilir mi?