2000 li yılların başında altımızda bisiklet taytı ve üstümüzde renkli likralı tişörtler bir gün 3 bisikletli benzinliğe girdik sabah erkenden , tura başlamadan lastik basınçlarımızı ayarlayalım diye. Araziye de gireceğimizi düşündüğümüzden altımızda mtbler var. Hava saatini ayarladık 65 e tam hava basacağız oradan pompacının biri NO NOooo diye bağırıp geliyor. Ne oluyoruz dedik. Adama ne oldu bizim lastikler bunu kaldırıyor dedik adam sesini çıkartmadan geri döndü gitti cevap bile vermedi. Büyük ihtimal bozulmuştur zira o zamanlar taytlı renkli şeyler, lambalı bisikletler vs çok yok. Bizi turist felan sandı garibim. Zaten yolda tofaşçıların bazıları camı açıp laf atıyorlar , bazıları tayt var diye uzaktan kız sanıyor, kask vs de olunca. Ne gülmüştük vallahi. Lastik basıncı kaç deyince aklıma geldi.
Bir seferinde de Ankara'dan Elmadağ'a gideceğiz. yine aynı yıllar. Altımızda bu sefer yol bisikletleri var. Neyse gittik geldik. 140 km yol yapmışız ama bitik vaziyetteyiz. Yahu dedik bu lastiklere acaba az mı hava bastık biz diye düşünürken bir ölçtük 40-50. Eskiden öyle basınç ölçer vs yok elle kontrol edip yeterince sertse tamam denirdi. O basit basınç ölçerler çok azdı ve olanlar pahalıydı. Gerek te duymamıştık. sonra öğrendik ki 100 basmamız lazımmış. Boş yere yola yapışan lastiklerle eziyet etmişiz ama geri dönüş olarak belki de 200-250 km lik bir parkurun yoğunluğunu yaşamış olduk. Sporspordur dedik ve o günden sonra lastikler yaşlı değil ise üzerinde yazan basınç değerlerine kadar basar olduk ve birer basınç ölçer de temin ettik.