mariokaldato
En yeniden bir önce kayit olan adam
- Kayıt
- 1 Ağustos 2015
- Mesaj
- 10.989
- Tepki
- 33.547
- Şehir
- Bursa
- İsim
- Raşit Cumhur Çakın
- Başlangıç
- 1980—81
- Bisiklet
- Merida
- Bisiklet türü
- Şehir - Tur
(1.ci cd özeti : Berke manitasından tekmeyi yiyince bunalıma girip zengin kankalarınıda alarak isviçre dağlarındaki villada tatil yaparak bir yandan mtbleri ile dağ gezileri yapmayı bunu stravadan ve instagramdan paylaşmayı planlar...)
Kar artık tipiye dönmüştü , hava tahminleri bile tahmini mümkün olmayan bir vahşilikte sertleşiyordu, o kurtlar ulumalarını 120 desibele kadar yükseltmişlerdi ... ( nerden biliyon lan diyorsun; haklısın seninde popişini yemeye gelen halıhazırda bir kurt sürüsü iyice yaklaşsa sende anlarsın, benle münakaşaya girme bi zahmet zaten kafam bozuk Allahıma bu dağın tepesinde dalarım sana ) Berke zaten özünde tırsağın tekiydi , diğerleri desen böyle hava şartlarını anca kayak tatillerinde görmüş insan evlatlarıydı.Fakat bu sefer durum kritikti hacı. Berke , Burak , Tolga , Ceren , Melisa ve Yağmur hem üşüyorlardı hemde ağlıyorlardı ,emin değilim ama kokuya bakılırsa bir kaç arkadaş altına da yapmış olabilrdi yinede net konuşamıyorum.
......
Hava simsiyahtı bilader zerre ışık yoktu , soğuktan jeep in aküsüde donmuştu hiç bir lüks donanım çalışmıyordu. Tolga gruba seslendi ;" kankiler acaba birimiz piskelete binip yardımmı arasak etrafta ha ne dersiniz? Buz gibi bir hava esti ortamda. Kimsenin ; Bu tipide , fırtınada ,karanlıkta üstelik kurtların cirit attığı bu ormanda mtb ye atlayıp yola çıkmaya g'tü yemiyordu...( ben olsam benimde neticem yemezdi abi ne bileyim can korkusu bu. Öyle kafana gopro kamerayı takıp keyif selfie si çekmeye benzemez bu ) Mecburen kura çektiler malesef kura Melisa ya çıktı . Ağlaya ağlaya jeep in arkasından indirdiği mtb ye atlayıp geldikleri yoldan açağı doğru downhill yapmak zorunda kaldı. Yerler karla kaplıydı , neyseki kışa girerken kışlık lastiğini taktırmıştı , bakımları tamdı piskeletin. O karanlıkta ciğerlerini donduran soğukta bayır aşağı inmek pek keyifli sayılmazdı...Ormanın içlerinde bir ışık gördü. Kısa bir kararsızlıktan sonra piskeleti o bölgeye doğru sürdü. Küçük bir klubeden geliyordu bu ışık, sanırım doğalgazlı değildi klube direk sobalıydı. Melisa akıllı kızdı , hemen anladı klubede soba olduğunu , heyecanla pedalladı oraya doğru.Klubeye gelince sert bir fren koydu ama fren mren hak getire abi , hidrolik fren bu güven olmaz , resmen donmuştu fren yağları çalışmıyordu. Hızını alamayıp odun yığınlarına tam gaz daldı...
......
Gürültü olunca klubenin kapısı hızla açıldı ve içerden yaşlı bir adam elinde av tüfeğiyle fırladı:"__ was ist loss hier ? was is das ? bist du pena arşlog , deine mutter %%%(%(/&+'^ ng ...( anlıyorum almancan yok , zaten benimde yok anasını satim zaten burası isviçre ,büyük ihtimal almancada değil bu .Ben goggle transletter dan hemen çevireyim : "_ laaaannn noluyo ordaaaaa , kim var lan orda eğer hırsızssan ümüğünü saçmayla doldurmazssam anam avradım olsun . Sen benim kim olduğumu biliyon mu lan ? studgart çocuğuyum ben .Ana tarafından Gemlikliyim " ( İsviçre dağlarında yaşayan bu yaşlı ihtiyar hem yarı Türk, hemde hemşerim çıktı iyi mi , hadi bakalım nolcak bende merak ettim ) Kızcağız korkudan bayılmıştı , kucaklayıp klubeye götürdü. Melisa uyandığında çok sevecen , tonton bir dede onun yüzünde olan yarasını temizliyordu. Almancası olmadığından (ingilizce) :"_Burası neresi , ben nerdeyim , siz kimsiniz ? diye sordu. Yaşlı amca :" may neymis Hayrettin , ayem from cörmani , may mama from Gemlik" deyince Melisa sevinçten çığlık attı , hemen sarıldı Hayretttin amcasına.... Melisa başından geçenleri bir bir anlattı , tabi altına yapan Berkeyi açık etmedi, delikanlı kızmış neyse...Hayrettin amca korku ve endişe dolu gözlerle bakıyordu Melisa'ya sesi titriyordu...Aman Allahım dedi oraya yıllardır kimse gitmedi, buranın köylüleri o villaya yaklaşmazlar , naletli diyorlar oraya , hatta bir kaç köylü o villayı yakmaya çalışırken ormanda kaybolmuşlar diye dedikodu yapıyordu muhtar Hans Grübber .Söylentilere göre oralarda bir Mtb hayaleti dolaşırmış , ay ışığında görünürmüş ara ara...Bazende köyün ufaklıklarını üstüne bindirir gezdirirmiş ama gören yok bunu .. Neyse kızım aman diyeyim siz siz olun geri dönün gtmeyin oraya sonra çanağı çömleği bırakmayın oralarda aman dyim...
......
Hayrettin amca Melisaya sıcak bir Tarhana çorbası yaptı , güzelce karnını doyurdu.Üstüne de sobada kestane pişirdi.Bu leziz yiyecekleri yiyen Melisa o zengin ama mutsuz hayatından bir kez daha tiksindi ."Bana melemeni , ince belli çayı anlat hayrettin amca , bana kekik kokan dağları , sımsıcak mutlu yuvaları anlat, bana kokoreçi , 2 tl tam ekmek tavuk döneri anlat , bana osmanlı prusya savaşının nedenlerini ve sonuçlarını anlat amca " ( hatun kayışı sıyırdı iyimi, yok daha neler utanmasan dandanakan savaşının taraflarını da anlatttıracan yuh yani ) Hayrettin amca depodan bi bidon mazotu kaptığı gibi hizmet piskeletinin sepetine attı.Kız ister istemez bir pis pis sırıttı. "_Kaç basıyo bu hayrettin amca , compenentleride pek zalımmış " diye vaşak geçti inceden...Hayrettin amca :" _ kızım bu çelik kadro 1987 yapımı bir beldesan ama 2 kere boya gördü. İşimizi görüyo ya yeter bana, onu bulamayanda var " Deyince Melisa "hmm ok k.i.b cnm " dedi sessizce ... Plana göre ikiside piskeletlerine atlayıp jeepe mazot götürecekler ekibi kurtaracaklardı. Melisa odunluğa uçan piskeletini aldığında baktı ki gidon kırık, jantlar haşat, kadro sele altından kırık. Ana bacı sövdü , öfkesinden deliye döndü ." Lan o kadar para ver sağlam diye karbona geç en ufak atlamada darmadağın olsun hakmı lan bu Kitapsız çinlilerrrrrrrrrrr" diye avazınca bağırdı o ısssız ormanda... Hayrettin amca" kızma evladım alayı şerefsiz bunların , bende valiexpress komdan karbon bir kadro aldım 3 ayda geldi paketi bir açtım içinden soba borusu çıktı. Düşün yani rezilliği en güzeli yerli malı kızım beldesandan şaşma "dedi.
......
Hayrettin amca Melisayı piskeletin arka bagajına attığı gibi yola çıktılar .Kız acaip kıllanmıştı bilader; 60 yaşında amca singıl şipeed piskeletle bayır yukarı çıkıyordu hemde ne sürat görsen altında 4x4 jeep var sanırsın. Çok huylandı bu durumdan ama bişeyde diyemedi içtği tarhananın hatrına... Sonra Hayretttin amca aniden bi fren koydu , Melisa kayıp düştü piskeletten kıç üstü yere..Hayrettin amca 20 metre öteden Melisaya pis pis sırıtıyordu , o karanlığa rağmen 120 Wat tasarruflu lamba gibi parlıyordu gözleri...Sesi birden değişti hayrettin amcanın , .Ulan resmen insanlıktan çıkmıştı bu tonton amca ,yaratığa dönüşmüştü şerefsiz ( hemşeri memşeri dinlemem ben bilader adam olana kapım açıktır olmayana da boom bidhe bye bye yani ) Bu ıssız ormanda kızcağız tek başına ne olduğunu bilemediği bir canavarla baş başa kalmıştı , korkudan çığlıklar atıyor , eli ayağı uyuşmuş vaziyette tir tir titriyordu. Eskiden Hayrettin olan bu tuhaf canavar tamamen ışıklar saçan, yerden havalanmış, ayakları ters olan ve gözleri tayvan keranesi gibi kıpkırmızı parlayan bi şeye dönüşmüştü artık ( tam tarif edemiyorum töbe est ) Bişeyler diyordu fakat hiç bi şey anlaşılmıyordu lan. Sanırım antik dönemlerden kalma bir dil olabilir ( ben goggle transleterdan çevireym dedim iskitler döneminden kalan kimerya köyüne ait yerel bir aksan çıktı ama çeviremedi program bunu ; eğer aranızda bir arkeolog filan varsa buyrun kendi çevirsin :" hujmenaaa raikmunu tesaaavi müjdear, gerani veisleta karhanacı bilueeeee. Terresani guejmare ishan rak şok " )
......
Kız kalpten neredeyse öldü ölecekti , yusuf yusuf sesleri trt ankara korosu şeklinde duyulur olmuştu, Artık ne umut kalmıştı nede yaşamaya dair bir ibare..Tam o sırada bütün bu rezilliklerin üstüne ormanın içinden çok acaip ışık süzmeleride yaklaşmaya başlamışlardı.Hırıldayarak yaklaşıyorlardı bilader . Tabi ki gidona taktığın pilli el feneri değildi bunlar. Bildiğin kurt sürüsü olm ne sandın aç hayvanlar napsınlar onlarda ekmeğinin peşindeler, isviçre ekonomisi süper diyede ormanda yaşayan kurtlara devlet maaş bağlayacak değil ya onlarda çaresiz napsınlar ( ulan bu yaşıma geldim vahşi hayvanları böylesine savunacağım aklıma gelmezdi iyi mi ? ) Birden ormanın içinden bir pisiklet sesi gelmeye başladı , birisi tam gaz pedallıyordu .Tahminim göbek sesine bakılırsa ikstiar bir çekiş sistemi vardı. Melisa artık hem kurt sürüsüyle hemde hayvandan beter bi hal alan hayrettin görünümlü şeytanla kafa kafaya gelmişti .( Ortamdaki sesleri tarif bile edemem , ben bile altıma koyverebilirim o derece yani.) Karanlığın içinden aniden gölge gibi bir bisiklet çıktı ve tabiri caizsse kurt sürüsünün anasını ağlattı. Kurtlar sağa sola savruluyorlar , vıykkkk vıykkkk viiiyıkkkkkkkk diye bağrınaraktan kaçışıyorlardı. Sürü dağıldı fakat o zalım alfa kurt bir adım bile geri vites yapmadı ( alfa kurt nedir diye bana sorma bilader aç belgesel izle , olmadı goggle mis gibi seni bekliyor )
......
Gölge şeklindeki o piskeletle Alfa Kurt kafa kafayaydılar artık , kurt ayaklarıyla karı eşeliyor , rakibine gözdağı vermeye çalışıyordu, o piskeletinde maşa kilidi tık tık çrık diye açılıp kapanıyordu. İkiside aynı anda atağa kalktılar . Kurt havada uçtu resmen tabiri caizse .Gölge şekilli mtb de uçtu aniden. Havada yavaş çekim birbirlerine doğru ilerlediler ( çok gerildim lan bi cuvara molası mı versem napsam neyse mtb ciyim, giriş seviyesiyim sporcuyum bana yakışmaz ) Mtb havada ani bir takla atarak kurta yan şekilde yaklaştı ve gidonu tam düzelterek gidonu kurdun boğazından içeri kökleyiverdi...Yere düştüklerinde alfa kurt çoktan ölmüştü. Mtb Hayrettin görünümlü şeytana yöneldi .O anda hayretttin tekrar eski haline dönerek tam gaz uzaklaştı oradan... Kız ( hangi kız deme olm kim olucak Melisa işte ) bütün bu olayları izlerken şoka girmişti ama yeniden yaşama hevesiyle dolmuştu içi... Mtb deki sürücüye aşık olucağını hissetti .Karnında kelebekler uçuşmaya başladı ..Ruhunda cengiz kurtoğlu şarkıları çalmaya çoktan başlamıştı... Bisiklet yavaşça yaklaştı Melisaya ...Oda ne haydaaaaaa mtb de kimse yoktu lan oha yani. Melisa birden Cengiz Kurtoğlu modundan çıkıp sitivın sipilberk moduna döndü yine İyice yaklaştı mtb Melisa'ya . Bisiklet ön-arka çift amasörlü, çelik kadro , boyaları dökük , hertarafı pas içinde, çekiş sistemi çin menşeili , gidonuna beyaz ,kırmızı, sarı renkte elektrik bantları sarılarak güzelleştirilmeye çalışılmış fakat dahada tipi kaydırılmış bir beldesandı.
......
Eskiden , giriş seviyesiyken aluminyum kadrolu , 21 vites, zoom maşalı ilk mtb siyle gezerken mahalle aralarında gördüğü bu bisikletleri görünce nasıl içten içe alay ettiğini , hor gördüğünü hatırlayarak kendinden utandı birden. O alay ettiği bisikletlerden biri canını kurtarmıştı lan resmen daha ne olsun. Hem korkuyordu bu çift amasör mtb den hemde sempatide duymaya başlamıştı. Piskelet birden hareket ederek yerde gelin gibi süzülen karlara patiler çizerek , spinler atarak bişeyler yazdı. Kız inanamadı gördüklerine . . ."Naber bebeğim ? gel senle gezelim " yazdı. . . Oha arkadaş o kadar korsan izledim böylesine bende rastlamadım . . .Melisa güzel kızdı şimdi ne yalan diyim , varoş tabiri ile "at gibi karıydı " , elit kesimde ise bunun karşılığı :" Gayet şuh bir hanımefendi" idi Melisanın korkusu geçmişti , tipsiz ama sempatik bu piskeletten hoşlanmıştı ( film olm bu ne şaşırdın ki ; Her gün tv deki aptal türk dizilerinde hep fakir mahallelerden gelen varoş bir kız yada oğlan zengin birini kendine aşık ederek konaklara yerleşmiyor mu ? orda rakiplerine bizans oyunları çevirmiyor mu ? onlara şaşırmadanda buna mı şaşırdın şimdi)
Piskelet yine yerlere bişeyler yazdı , melisa merakla okuyordu bu yazıları :" Adım beldesan ama arkadaşlarım bana Muhittin der, yakışıklı değilim ama sempatiğim, varoşlardan geldim ama konaklara yerleşecek potansiyele sahibim ,Var ya aşkımı dağlara yazarım varya gözümü kırpmam yakarım varya ben var yıaaaaa" Melisa hiç çekinmeden atladı muhittine (
yok lan bisiklete atladı , muhittin deyince tuhaf kaçtı şimdi fark ettim ) Bayır yukarı öyle bir çıkıyordu ki mubarek kendi mtb si bunun yanında hizmet piskeleti sayılırdı. ( ki donanımları en üst düzey , karbon kadro şimdi tek tek compenentleri saymiyayım görmemişler gibi )
......
Muhittin aniden durdu, ( hangi muhittin deme dalarım şimdi sana. Az evelde "hangi kız? " diyen o süzme mal sen değil misin, bisiklet işte ) Selesini hafiften hoplatınca kız inmesi gerektiğini anladı. Muhitttin yere yine bişeyler yazdı ( bak hala hangi muhittin diyor ebenin çift amösörlü piskeleti yuh ) Biskelet yere :" Sakın arkadaşlarına sırrımızı söyleme yoksa bizimle alay ederler , dalga geçerler , seni benden koparırlar gülüm, dayanamam kendimi keserim bol yanaklım " Yazdı. Melisa söz verdii kimseye bşey söylemeyecekti. Tekrar bindi Muhittin'e , tam gaz arkadaşlarının yanına döndüler... Ekip Melisayı görünce bayağı bi şaşırdılar ..Çünkü kızın mtb si gitmişti yerine çelik kadro , eski mi eski bir beldesan gelmişti. Hafiften alay edecek gibi oldularsada Melisa posta koydu arkadaşlarına..Hepsine mtb lerine binmelerini , kendilerine rehberlik ederek dağın içindeki villaya götüreceğini söyledi. Elemanlar tırssada orada ayazda dımdızlak kalmaktan daha iyi bir fikir gbi gelmşti bu. Atladılar hepsi mtb lerine . Önde Melisa ve Muhittin ( ulan ikiliye bak şimdi ben bu isimlerle bir düğün davetiyesi bastırsam kimse gelmez o düğüne iyimi ) arkada diğer sosyetik arkadaşları tam gaz ormanda ilerlemeye başladılar . ( EEE Melisanın altında tam bir dağ aslanı var tabi popiş garantide , kafada rahat kurt sürüsü gelse ne yazar ? Alayının a+%% na neyse bu kaba oldu , alayının gününü gösterirdi Muhittin )
......
Kısa bir süre sonra göl manzaralı Villaya ulaştılar. Hemen odunluktan odun getirip şömineyi yaktılar, uydu Tv dende Flash tv deki evlilik programını açıp patlamış mısır eşliğinde mis gibi keyfe daldılar ....ohhh anasını satim keyfe bak bende geleyim mi desem almazlar içlerine ..Gemlik çocuğuyuz ya , seviyemizde başlangıç seviyesi , hiç şansımız yok kısacası . Ekip ( Berke , Burak , Tolga , Ceren , ve Yağmur ) eğlenirken aralarında bir tek Melisa yoktu .O ise bodrum katında muhittin'i önce güzelce bir yıkadı, ardından en kaliteli sprey boyayla Muhittin i bir güzel piano black rengine boyadı ( çok güzel renktir hastasıyım ) ardından da bütün çekiş sistemini bir güzel yağladı Kurumasını bekledikten sonra arkadaşlarınında yardımıyla Muhittini kendi odasına taşıdı ( eee ne sandın olm 25 kilo piskelet tek başına nasıl taşısın kızcağız ) Kendini hiç bu kadar güvende hissedememişti bu yaşına kadar..Huzur içinde uykuya daldı Melisa... (Rüyasında ilk bahar gelmişti , İstanbul 'dalardı... Muhittin ile birlikte Belgrat ormanlarında freeride yapıyorlar , ara arada downhill e kayıyorlardı.) Bir hafta boyunca isviçre dağlarında arkadaşlarıyla birlikte kah downhill , kah freeride , ara ara da xc turları yaptılar. Arkadaşları Melisanın bu ulaşılamaz performansına bir anlam veremeselerde tırsıp bişey soramıyorlardı..
......
Melisa Muhittin e "_ Seni güzel bir bakımdan geçirelim mi ha ne dersin ? İsviçrede çok iyi ustalar var ne istersende alırım sana , sen benim canımsın .Ben öyle sevdiceğini , gül yüzlü yarini hemen satıp bi üst segmente geçecek biri değilim ,Delikanlı kızım " dedi... Muhittin kadrosu değişmemek şartıyla tüm compenentleri değiştirmenin hiçte fena olmayacağını söyledi. Bisikletle birlikte şehir merkezindeki hansel & gratel bike haus ' a gittiler...İkiside çok mutluydular .
. .
The End
( Filmin soundtrack i konusunda çok kararsız kaldım bilader yalan yok , korku filmlerinde genelde film bitimi hevi metal şarkılar çalarda yerli film bu .Şimdi Dumandan "beni yıak , kendini yııakk , herşeyi yııak " koysam abes kaçacak. Ac& Dc koysam, yada the Doors veyahut Pantera; millet diyecek bak bak özentiye bak hemen gavur şarkısı koymuş. Ne bileyim Ceza dan "mamımımımımı mamımımımıı maykafon şovvvv "koysam filmin ağırlığını yansıtmayacak. Napim lan napim Ankaranın bağlarını koyayımda sizde rahatlayın bende rahatlıyayım )
Kar artık tipiye dönmüştü , hava tahminleri bile tahmini mümkün olmayan bir vahşilikte sertleşiyordu, o kurtlar ulumalarını 120 desibele kadar yükseltmişlerdi ... ( nerden biliyon lan diyorsun; haklısın seninde popişini yemeye gelen halıhazırda bir kurt sürüsü iyice yaklaşsa sende anlarsın, benle münakaşaya girme bi zahmet zaten kafam bozuk Allahıma bu dağın tepesinde dalarım sana ) Berke zaten özünde tırsağın tekiydi , diğerleri desen böyle hava şartlarını anca kayak tatillerinde görmüş insan evlatlarıydı.Fakat bu sefer durum kritikti hacı. Berke , Burak , Tolga , Ceren , Melisa ve Yağmur hem üşüyorlardı hemde ağlıyorlardı ,emin değilim ama kokuya bakılırsa bir kaç arkadaş altına da yapmış olabilrdi yinede net konuşamıyorum.
......
Hava simsiyahtı bilader zerre ışık yoktu , soğuktan jeep in aküsüde donmuştu hiç bir lüks donanım çalışmıyordu. Tolga gruba seslendi ;" kankiler acaba birimiz piskelete binip yardımmı arasak etrafta ha ne dersiniz? Buz gibi bir hava esti ortamda. Kimsenin ; Bu tipide , fırtınada ,karanlıkta üstelik kurtların cirit attığı bu ormanda mtb ye atlayıp yola çıkmaya g'tü yemiyordu...( ben olsam benimde neticem yemezdi abi ne bileyim can korkusu bu. Öyle kafana gopro kamerayı takıp keyif selfie si çekmeye benzemez bu ) Mecburen kura çektiler malesef kura Melisa ya çıktı . Ağlaya ağlaya jeep in arkasından indirdiği mtb ye atlayıp geldikleri yoldan açağı doğru downhill yapmak zorunda kaldı. Yerler karla kaplıydı , neyseki kışa girerken kışlık lastiğini taktırmıştı , bakımları tamdı piskeletin. O karanlıkta ciğerlerini donduran soğukta bayır aşağı inmek pek keyifli sayılmazdı...Ormanın içlerinde bir ışık gördü. Kısa bir kararsızlıktan sonra piskeleti o bölgeye doğru sürdü. Küçük bir klubeden geliyordu bu ışık, sanırım doğalgazlı değildi klube direk sobalıydı. Melisa akıllı kızdı , hemen anladı klubede soba olduğunu , heyecanla pedalladı oraya doğru.Klubeye gelince sert bir fren koydu ama fren mren hak getire abi , hidrolik fren bu güven olmaz , resmen donmuştu fren yağları çalışmıyordu. Hızını alamayıp odun yığınlarına tam gaz daldı...
......
Gürültü olunca klubenin kapısı hızla açıldı ve içerden yaşlı bir adam elinde av tüfeğiyle fırladı:"__ was ist loss hier ? was is das ? bist du pena arşlog , deine mutter %%%(%(/&+'^ ng ...( anlıyorum almancan yok , zaten benimde yok anasını satim zaten burası isviçre ,büyük ihtimal almancada değil bu .Ben goggle transletter dan hemen çevireyim : "_ laaaannn noluyo ordaaaaa , kim var lan orda eğer hırsızssan ümüğünü saçmayla doldurmazssam anam avradım olsun . Sen benim kim olduğumu biliyon mu lan ? studgart çocuğuyum ben .Ana tarafından Gemlikliyim " ( İsviçre dağlarında yaşayan bu yaşlı ihtiyar hem yarı Türk, hemde hemşerim çıktı iyi mi , hadi bakalım nolcak bende merak ettim ) Kızcağız korkudan bayılmıştı , kucaklayıp klubeye götürdü. Melisa uyandığında çok sevecen , tonton bir dede onun yüzünde olan yarasını temizliyordu. Almancası olmadığından (ingilizce) :"_Burası neresi , ben nerdeyim , siz kimsiniz ? diye sordu. Yaşlı amca :" may neymis Hayrettin , ayem from cörmani , may mama from Gemlik" deyince Melisa sevinçten çığlık attı , hemen sarıldı Hayretttin amcasına.... Melisa başından geçenleri bir bir anlattı , tabi altına yapan Berkeyi açık etmedi, delikanlı kızmış neyse...Hayrettin amca korku ve endişe dolu gözlerle bakıyordu Melisa'ya sesi titriyordu...Aman Allahım dedi oraya yıllardır kimse gitmedi, buranın köylüleri o villaya yaklaşmazlar , naletli diyorlar oraya , hatta bir kaç köylü o villayı yakmaya çalışırken ormanda kaybolmuşlar diye dedikodu yapıyordu muhtar Hans Grübber .Söylentilere göre oralarda bir Mtb hayaleti dolaşırmış , ay ışığında görünürmüş ara ara...Bazende köyün ufaklıklarını üstüne bindirir gezdirirmiş ama gören yok bunu .. Neyse kızım aman diyeyim siz siz olun geri dönün gtmeyin oraya sonra çanağı çömleği bırakmayın oralarda aman dyim...
......
Hayrettin amca Melisaya sıcak bir Tarhana çorbası yaptı , güzelce karnını doyurdu.Üstüne de sobada kestane pişirdi.Bu leziz yiyecekleri yiyen Melisa o zengin ama mutsuz hayatından bir kez daha tiksindi ."Bana melemeni , ince belli çayı anlat hayrettin amca , bana kekik kokan dağları , sımsıcak mutlu yuvaları anlat, bana kokoreçi , 2 tl tam ekmek tavuk döneri anlat , bana osmanlı prusya savaşının nedenlerini ve sonuçlarını anlat amca " ( hatun kayışı sıyırdı iyimi, yok daha neler utanmasan dandanakan savaşının taraflarını da anlatttıracan yuh yani ) Hayrettin amca depodan bi bidon mazotu kaptığı gibi hizmet piskeletinin sepetine attı.Kız ister istemez bir pis pis sırıttı. "_Kaç basıyo bu hayrettin amca , compenentleride pek zalımmış " diye vaşak geçti inceden...Hayrettin amca :" _ kızım bu çelik kadro 1987 yapımı bir beldesan ama 2 kere boya gördü. İşimizi görüyo ya yeter bana, onu bulamayanda var " Deyince Melisa "hmm ok k.i.b cnm " dedi sessizce ... Plana göre ikiside piskeletlerine atlayıp jeepe mazot götürecekler ekibi kurtaracaklardı. Melisa odunluğa uçan piskeletini aldığında baktı ki gidon kırık, jantlar haşat, kadro sele altından kırık. Ana bacı sövdü , öfkesinden deliye döndü ." Lan o kadar para ver sağlam diye karbona geç en ufak atlamada darmadağın olsun hakmı lan bu Kitapsız çinlilerrrrrrrrrrr" diye avazınca bağırdı o ısssız ormanda... Hayrettin amca" kızma evladım alayı şerefsiz bunların , bende valiexpress komdan karbon bir kadro aldım 3 ayda geldi paketi bir açtım içinden soba borusu çıktı. Düşün yani rezilliği en güzeli yerli malı kızım beldesandan şaşma "dedi.
......
Hayrettin amca Melisayı piskeletin arka bagajına attığı gibi yola çıktılar .Kız acaip kıllanmıştı bilader; 60 yaşında amca singıl şipeed piskeletle bayır yukarı çıkıyordu hemde ne sürat görsen altında 4x4 jeep var sanırsın. Çok huylandı bu durumdan ama bişeyde diyemedi içtği tarhananın hatrına... Sonra Hayretttin amca aniden bi fren koydu , Melisa kayıp düştü piskeletten kıç üstü yere..Hayrettin amca 20 metre öteden Melisaya pis pis sırıtıyordu , o karanlığa rağmen 120 Wat tasarruflu lamba gibi parlıyordu gözleri...Sesi birden değişti hayrettin amcanın , .Ulan resmen insanlıktan çıkmıştı bu tonton amca ,yaratığa dönüşmüştü şerefsiz ( hemşeri memşeri dinlemem ben bilader adam olana kapım açıktır olmayana da boom bidhe bye bye yani ) Bu ıssız ormanda kızcağız tek başına ne olduğunu bilemediği bir canavarla baş başa kalmıştı , korkudan çığlıklar atıyor , eli ayağı uyuşmuş vaziyette tir tir titriyordu. Eskiden Hayrettin olan bu tuhaf canavar tamamen ışıklar saçan, yerden havalanmış, ayakları ters olan ve gözleri tayvan keranesi gibi kıpkırmızı parlayan bi şeye dönüşmüştü artık ( tam tarif edemiyorum töbe est ) Bişeyler diyordu fakat hiç bi şey anlaşılmıyordu lan. Sanırım antik dönemlerden kalma bir dil olabilir ( ben goggle transleterdan çevireym dedim iskitler döneminden kalan kimerya köyüne ait yerel bir aksan çıktı ama çeviremedi program bunu ; eğer aranızda bir arkeolog filan varsa buyrun kendi çevirsin :" hujmenaaa raikmunu tesaaavi müjdear, gerani veisleta karhanacı bilueeeee. Terresani guejmare ishan rak şok " )
......
Kız kalpten neredeyse öldü ölecekti , yusuf yusuf sesleri trt ankara korosu şeklinde duyulur olmuştu, Artık ne umut kalmıştı nede yaşamaya dair bir ibare..Tam o sırada bütün bu rezilliklerin üstüne ormanın içinden çok acaip ışık süzmeleride yaklaşmaya başlamışlardı.Hırıldayarak yaklaşıyorlardı bilader . Tabi ki gidona taktığın pilli el feneri değildi bunlar. Bildiğin kurt sürüsü olm ne sandın aç hayvanlar napsınlar onlarda ekmeğinin peşindeler, isviçre ekonomisi süper diyede ormanda yaşayan kurtlara devlet maaş bağlayacak değil ya onlarda çaresiz napsınlar ( ulan bu yaşıma geldim vahşi hayvanları böylesine savunacağım aklıma gelmezdi iyi mi ? ) Birden ormanın içinden bir pisiklet sesi gelmeye başladı , birisi tam gaz pedallıyordu .Tahminim göbek sesine bakılırsa ikstiar bir çekiş sistemi vardı. Melisa artık hem kurt sürüsüyle hemde hayvandan beter bi hal alan hayrettin görünümlü şeytanla kafa kafaya gelmişti .( Ortamdaki sesleri tarif bile edemem , ben bile altıma koyverebilirim o derece yani.) Karanlığın içinden aniden gölge gibi bir bisiklet çıktı ve tabiri caizsse kurt sürüsünün anasını ağlattı. Kurtlar sağa sola savruluyorlar , vıykkkk vıykkkk viiiyıkkkkkkkk diye bağrınaraktan kaçışıyorlardı. Sürü dağıldı fakat o zalım alfa kurt bir adım bile geri vites yapmadı ( alfa kurt nedir diye bana sorma bilader aç belgesel izle , olmadı goggle mis gibi seni bekliyor )
......
Gölge şeklindeki o piskeletle Alfa Kurt kafa kafayaydılar artık , kurt ayaklarıyla karı eşeliyor , rakibine gözdağı vermeye çalışıyordu, o piskeletinde maşa kilidi tık tık çrık diye açılıp kapanıyordu. İkiside aynı anda atağa kalktılar . Kurt havada uçtu resmen tabiri caizse .Gölge şekilli mtb de uçtu aniden. Havada yavaş çekim birbirlerine doğru ilerlediler ( çok gerildim lan bi cuvara molası mı versem napsam neyse mtb ciyim, giriş seviyesiyim sporcuyum bana yakışmaz ) Mtb havada ani bir takla atarak kurta yan şekilde yaklaştı ve gidonu tam düzelterek gidonu kurdun boğazından içeri kökleyiverdi...Yere düştüklerinde alfa kurt çoktan ölmüştü. Mtb Hayrettin görünümlü şeytana yöneldi .O anda hayretttin tekrar eski haline dönerek tam gaz uzaklaştı oradan... Kız ( hangi kız deme olm kim olucak Melisa işte ) bütün bu olayları izlerken şoka girmişti ama yeniden yaşama hevesiyle dolmuştu içi... Mtb deki sürücüye aşık olucağını hissetti .Karnında kelebekler uçuşmaya başladı ..Ruhunda cengiz kurtoğlu şarkıları çalmaya çoktan başlamıştı... Bisiklet yavaşça yaklaştı Melisaya ...Oda ne haydaaaaaa mtb de kimse yoktu lan oha yani. Melisa birden Cengiz Kurtoğlu modundan çıkıp sitivın sipilberk moduna döndü yine İyice yaklaştı mtb Melisa'ya . Bisiklet ön-arka çift amasörlü, çelik kadro , boyaları dökük , hertarafı pas içinde, çekiş sistemi çin menşeili , gidonuna beyaz ,kırmızı, sarı renkte elektrik bantları sarılarak güzelleştirilmeye çalışılmış fakat dahada tipi kaydırılmış bir beldesandı.
......
Eskiden , giriş seviyesiyken aluminyum kadrolu , 21 vites, zoom maşalı ilk mtb siyle gezerken mahalle aralarında gördüğü bu bisikletleri görünce nasıl içten içe alay ettiğini , hor gördüğünü hatırlayarak kendinden utandı birden. O alay ettiği bisikletlerden biri canını kurtarmıştı lan resmen daha ne olsun. Hem korkuyordu bu çift amasör mtb den hemde sempatide duymaya başlamıştı. Piskelet birden hareket ederek yerde gelin gibi süzülen karlara patiler çizerek , spinler atarak bişeyler yazdı. Kız inanamadı gördüklerine . . ."Naber bebeğim ? gel senle gezelim " yazdı. . . Oha arkadaş o kadar korsan izledim böylesine bende rastlamadım . . .Melisa güzel kızdı şimdi ne yalan diyim , varoş tabiri ile "at gibi karıydı " , elit kesimde ise bunun karşılığı :" Gayet şuh bir hanımefendi" idi Melisanın korkusu geçmişti , tipsiz ama sempatik bu piskeletten hoşlanmıştı ( film olm bu ne şaşırdın ki ; Her gün tv deki aptal türk dizilerinde hep fakir mahallelerden gelen varoş bir kız yada oğlan zengin birini kendine aşık ederek konaklara yerleşmiyor mu ? orda rakiplerine bizans oyunları çevirmiyor mu ? onlara şaşırmadanda buna mı şaşırdın şimdi)
Piskelet yine yerlere bişeyler yazdı , melisa merakla okuyordu bu yazıları :" Adım beldesan ama arkadaşlarım bana Muhittin der, yakışıklı değilim ama sempatiğim, varoşlardan geldim ama konaklara yerleşecek potansiyele sahibim ,Var ya aşkımı dağlara yazarım varya gözümü kırpmam yakarım varya ben var yıaaaaa" Melisa hiç çekinmeden atladı muhittine (
yok lan bisiklete atladı , muhittin deyince tuhaf kaçtı şimdi fark ettim ) Bayır yukarı öyle bir çıkıyordu ki mubarek kendi mtb si bunun yanında hizmet piskeleti sayılırdı. ( ki donanımları en üst düzey , karbon kadro şimdi tek tek compenentleri saymiyayım görmemişler gibi )......
Muhittin aniden durdu, ( hangi muhittin deme dalarım şimdi sana. Az evelde "hangi kız? " diyen o süzme mal sen değil misin, bisiklet işte ) Selesini hafiften hoplatınca kız inmesi gerektiğini anladı. Muhitttin yere yine bişeyler yazdı ( bak hala hangi muhittin diyor ebenin çift amösörlü piskeleti yuh ) Biskelet yere :" Sakın arkadaşlarına sırrımızı söyleme yoksa bizimle alay ederler , dalga geçerler , seni benden koparırlar gülüm, dayanamam kendimi keserim bol yanaklım " Yazdı. Melisa söz verdii kimseye bşey söylemeyecekti. Tekrar bindi Muhittin'e , tam gaz arkadaşlarının yanına döndüler... Ekip Melisayı görünce bayağı bi şaşırdılar ..Çünkü kızın mtb si gitmişti yerine çelik kadro , eski mi eski bir beldesan gelmişti. Hafiften alay edecek gibi oldularsada Melisa posta koydu arkadaşlarına..Hepsine mtb lerine binmelerini , kendilerine rehberlik ederek dağın içindeki villaya götüreceğini söyledi. Elemanlar tırssada orada ayazda dımdızlak kalmaktan daha iyi bir fikir gbi gelmşti bu. Atladılar hepsi mtb lerine . Önde Melisa ve Muhittin ( ulan ikiliye bak şimdi ben bu isimlerle bir düğün davetiyesi bastırsam kimse gelmez o düğüne iyimi ) arkada diğer sosyetik arkadaşları tam gaz ormanda ilerlemeye başladılar . ( EEE Melisanın altında tam bir dağ aslanı var tabi popiş garantide , kafada rahat kurt sürüsü gelse ne yazar ? Alayının a+%% na neyse bu kaba oldu , alayının gününü gösterirdi Muhittin )
......
Kısa bir süre sonra göl manzaralı Villaya ulaştılar. Hemen odunluktan odun getirip şömineyi yaktılar, uydu Tv dende Flash tv deki evlilik programını açıp patlamış mısır eşliğinde mis gibi keyfe daldılar ....ohhh anasını satim keyfe bak bende geleyim mi desem almazlar içlerine ..Gemlik çocuğuyuz ya , seviyemizde başlangıç seviyesi , hiç şansımız yok kısacası . Ekip ( Berke , Burak , Tolga , Ceren , ve Yağmur ) eğlenirken aralarında bir tek Melisa yoktu .O ise bodrum katında muhittin'i önce güzelce bir yıkadı, ardından en kaliteli sprey boyayla Muhittin i bir güzel piano black rengine boyadı ( çok güzel renktir hastasıyım ) ardından da bütün çekiş sistemini bir güzel yağladı Kurumasını bekledikten sonra arkadaşlarınında yardımıyla Muhittini kendi odasına taşıdı ( eee ne sandın olm 25 kilo piskelet tek başına nasıl taşısın kızcağız ) Kendini hiç bu kadar güvende hissedememişti bu yaşına kadar..Huzur içinde uykuya daldı Melisa... (Rüyasında ilk bahar gelmişti , İstanbul 'dalardı... Muhittin ile birlikte Belgrat ormanlarında freeride yapıyorlar , ara arada downhill e kayıyorlardı.) Bir hafta boyunca isviçre dağlarında arkadaşlarıyla birlikte kah downhill , kah freeride , ara ara da xc turları yaptılar. Arkadaşları Melisanın bu ulaşılamaz performansına bir anlam veremeselerde tırsıp bişey soramıyorlardı..
......
Melisa Muhittin e "_ Seni güzel bir bakımdan geçirelim mi ha ne dersin ? İsviçrede çok iyi ustalar var ne istersende alırım sana , sen benim canımsın .Ben öyle sevdiceğini , gül yüzlü yarini hemen satıp bi üst segmente geçecek biri değilim ,Delikanlı kızım " dedi... Muhittin kadrosu değişmemek şartıyla tüm compenentleri değiştirmenin hiçte fena olmayacağını söyledi. Bisikletle birlikte şehir merkezindeki hansel & gratel bike haus ' a gittiler...İkiside çok mutluydular .
. .
The End
( Filmin soundtrack i konusunda çok kararsız kaldım bilader yalan yok , korku filmlerinde genelde film bitimi hevi metal şarkılar çalarda yerli film bu .Şimdi Dumandan "beni yıak , kendini yııakk , herşeyi yııak " koysam abes kaçacak. Ac& Dc koysam, yada the Doors veyahut Pantera; millet diyecek bak bak özentiye bak hemen gavur şarkısı koymuş. Ne bileyim Ceza dan "mamımımımımı mamımımımıı maykafon şovvvv "koysam filmin ağırlığını yansıtmayacak. Napim lan napim Ankaranın bağlarını koyayımda sizde rahatlayın bende rahatlıyayım )
