Sporcunun başarısını artıran temel etmenler, genetik yapı, uygun antrenman ve iyi beslenmedir. Genellikle egzersiz ve yarışma öncesi, sırası ve sonrasında ( toparlanma döneminde ) yeterli karbonhidrat ve sıvı tüketimi en doğru beslenme uygulamasıdır.
Özellikle dayanıklılık ve ultradayanıklılık sporcuları, yorgunluklarının başlamasını geciktirmek, enerji kullanımını artırmak ve böylece başarıyı yakalamak için diyetlerine ek olarak bazı ergojenik ögeleri ilave etmektedirler. Yapılan çalışmalar polen, L-karnitin, coenzim Q10, inosin, amino asit, alkali tuzlar ve vitamin E nin sporcular tarafından özellikle dayanıklılık performanslarını artırmak için kullanıldığını göstermektedir.
Bu yazıda Karnitin'in ergojenik öge olarak değerlendirilmesini inceliyeceğiz.
Karnitin, vücutta biyolojik fonksiyonlarda görev alan vitamin benzeri bir moleküldür. 1905 yılında keşfedilen ve teorik olarak performansı artırdığına inanılan karnitin ilk kez Robert Hass tarafından sporculara ergojenik öge olarak önerilmiştir. Araştırmacılar karnitinin karaciğerde sentezlendiğini ve özellikle L-karnitinin karaciğerde yağ asidi oksidasyonunu uyardığını bulmuşlardır.
Karnitinin egzersiz kapasitesi üzerine potansiyel olumlu etkisi bilinmektedir. Bu etki uzun zincirli yağ asitlerinin hücre enerji motorları mitokondriyaya taşınarak orada oksitlenmesini yani yanmasını kolaylaştırıcı olması yönündedir. Yağ asitlerinin oksidasyonu neticesinde ATP açığa çıkmaktadır. Teorik olarak karnitinin egzersiz sırasında enerji kaynağı olarak yağ asitlerinin kullanımını artırarak kas glikojeninin idareli kullanımını sağladığı bilinmektedir.
Vücuttaki karnitinin yaklaşık %90'ı kas dokularında bulunmaktadır. Kastaki metabolik reaksiyonlarda çok önemli bir katalizör olmasına rağmen karnitin, diyetle alınması gereken temel bir öge değildir. Çünkü vücutta diğer besinlerden sentezlenerek elde edilmektedir. Bunun yanısıra, et ve süt ürünlerinde yeterli miktarlarda, tahıl ürünleri, sebze ve meyvelerde ise az miktarda bulunmaktadır. Besinlerle alınan karnitin, organizmada sentezlenen karnitinin yaklaşık %75'ini oluşturur. Geri kalanı biyolojik olarak vücut tarafından sentezlenir.
Karnitin kaslarda depolanmakta, karaciğer ve böbreklerde sentezlenmekte yani imal edilmekte, idrarla atılmaktadır. Karnitinin iki önemli görevinden bir tanesi ; Enerji elde etmek için uzun zincirli yağ asitlerinin mitokondri içine taşınmasıdır. İkincisi ise ; mitokondri içinde oksidasyon sırasında oluşan piruvik asidin laktik aside dönüşmesini engelleyici enzim üretmesidir. Yani egzersiz sırasında bir kısım laktik asitin önlenmesinden sorumludur.
İnsanda karnitin eksikliği kendini öncelikle enerji metabolizmasında azalma şeklinde gösterir. Karnitin yetersizliği kalıtsal olabildiği gibi sonradan da ortaya çıkmaktadır. Bu gibi durumlarda karnitinin bir uzman kontrolünde diyetle dışarıdan alınması gerekir.
Karnitinin sporcu beslenmesinde kullanımı özellikle son yıllarda yapılan laboratuvar çalışmalarında netlik kazanmıştır. Kayakçılar üzerinde yapılan bir çalışmada çok uzun süreli ( 13 saat 26 dakika) dayanıklılık egzersizlerinin kas karnitin düzeyine etkileri araştırılmış ve ağır egzersize rağmen sporcularda karnitin yetersizliği saptanmamıştır. Bu çalışmaların yanısıra günde 2 gram L-karnitin verilerek yapılan bir başka çalışmada maksimal oksijen kullanımının artmasına bağlı olarak maksimal egzersiz kapasitesinin etkilenerek performansı olumlu yönde artırdığı gözlemlenmiştir.
Ancak karnitin kullanırken hangi formu olduğuna çok dikkat edilmelidir. Çünkü D-form karnitin, L-karnitinin görevini yok ederek karnitin yetersizliğine neden olabilmektedir. Karnitin yetersizliği semptomlarından bazıları ; kas krampları, kas zayıflığı, idrarda demir içeren kas proteini olan miyoglobin kaybıdır. Özellikle soğuk hava koşullarında, yüksek yağlı diyette ve açlıktan sonra yapılan uzun süreli egzersizler süresince belirtiler daha da ağırlaşabilmektedir.
Sonuç olarak ; Yapılan tüm çalışmalarda görülmüştür ki ; Vücut tarafından sentezlenen ( imal edilen ) karnitin sporcu için yeterli olmaktadır. Kalıtsal veya hastalık sonucu oluşan karnitin yetersizliği dışında dışarıdan ek olarak karnitin alınmasının gerekli olmadığı konusunda fikir birliğine varılmıştır. Bazı çalışmalarda faydaları görülse de toksik etki yapabilme özelliği göz önüne alındığında kullanılması sakıncalı görülmüştür.
Tüm sporcu arkadaşlarıma sağlıklı günler ve iyi antrenmanlar dileklerimle..
Özellikle dayanıklılık ve ultradayanıklılık sporcuları, yorgunluklarının başlamasını geciktirmek, enerji kullanımını artırmak ve böylece başarıyı yakalamak için diyetlerine ek olarak bazı ergojenik ögeleri ilave etmektedirler. Yapılan çalışmalar polen, L-karnitin, coenzim Q10, inosin, amino asit, alkali tuzlar ve vitamin E nin sporcular tarafından özellikle dayanıklılık performanslarını artırmak için kullanıldığını göstermektedir.
Bu yazıda Karnitin'in ergojenik öge olarak değerlendirilmesini inceliyeceğiz.
Karnitin, vücutta biyolojik fonksiyonlarda görev alan vitamin benzeri bir moleküldür. 1905 yılında keşfedilen ve teorik olarak performansı artırdığına inanılan karnitin ilk kez Robert Hass tarafından sporculara ergojenik öge olarak önerilmiştir. Araştırmacılar karnitinin karaciğerde sentezlendiğini ve özellikle L-karnitinin karaciğerde yağ asidi oksidasyonunu uyardığını bulmuşlardır.
Karnitinin egzersiz kapasitesi üzerine potansiyel olumlu etkisi bilinmektedir. Bu etki uzun zincirli yağ asitlerinin hücre enerji motorları mitokondriyaya taşınarak orada oksitlenmesini yani yanmasını kolaylaştırıcı olması yönündedir. Yağ asitlerinin oksidasyonu neticesinde ATP açığa çıkmaktadır. Teorik olarak karnitinin egzersiz sırasında enerji kaynağı olarak yağ asitlerinin kullanımını artırarak kas glikojeninin idareli kullanımını sağladığı bilinmektedir.
Vücuttaki karnitinin yaklaşık %90'ı kas dokularında bulunmaktadır. Kastaki metabolik reaksiyonlarda çok önemli bir katalizör olmasına rağmen karnitin, diyetle alınması gereken temel bir öge değildir. Çünkü vücutta diğer besinlerden sentezlenerek elde edilmektedir. Bunun yanısıra, et ve süt ürünlerinde yeterli miktarlarda, tahıl ürünleri, sebze ve meyvelerde ise az miktarda bulunmaktadır. Besinlerle alınan karnitin, organizmada sentezlenen karnitinin yaklaşık %75'ini oluşturur. Geri kalanı biyolojik olarak vücut tarafından sentezlenir.
Karnitin kaslarda depolanmakta, karaciğer ve böbreklerde sentezlenmekte yani imal edilmekte, idrarla atılmaktadır. Karnitinin iki önemli görevinden bir tanesi ; Enerji elde etmek için uzun zincirli yağ asitlerinin mitokondri içine taşınmasıdır. İkincisi ise ; mitokondri içinde oksidasyon sırasında oluşan piruvik asidin laktik aside dönüşmesini engelleyici enzim üretmesidir. Yani egzersiz sırasında bir kısım laktik asitin önlenmesinden sorumludur.
İnsanda karnitin eksikliği kendini öncelikle enerji metabolizmasında azalma şeklinde gösterir. Karnitin yetersizliği kalıtsal olabildiği gibi sonradan da ortaya çıkmaktadır. Bu gibi durumlarda karnitinin bir uzman kontrolünde diyetle dışarıdan alınması gerekir.
Karnitinin sporcu beslenmesinde kullanımı özellikle son yıllarda yapılan laboratuvar çalışmalarında netlik kazanmıştır. Kayakçılar üzerinde yapılan bir çalışmada çok uzun süreli ( 13 saat 26 dakika) dayanıklılık egzersizlerinin kas karnitin düzeyine etkileri araştırılmış ve ağır egzersize rağmen sporcularda karnitin yetersizliği saptanmamıştır. Bu çalışmaların yanısıra günde 2 gram L-karnitin verilerek yapılan bir başka çalışmada maksimal oksijen kullanımının artmasına bağlı olarak maksimal egzersiz kapasitesinin etkilenerek performansı olumlu yönde artırdığı gözlemlenmiştir.
Ancak karnitin kullanırken hangi formu olduğuna çok dikkat edilmelidir. Çünkü D-form karnitin, L-karnitinin görevini yok ederek karnitin yetersizliğine neden olabilmektedir. Karnitin yetersizliği semptomlarından bazıları ; kas krampları, kas zayıflığı, idrarda demir içeren kas proteini olan miyoglobin kaybıdır. Özellikle soğuk hava koşullarında, yüksek yağlı diyette ve açlıktan sonra yapılan uzun süreli egzersizler süresince belirtiler daha da ağırlaşabilmektedir.
Sonuç olarak ; Yapılan tüm çalışmalarda görülmüştür ki ; Vücut tarafından sentezlenen ( imal edilen ) karnitin sporcu için yeterli olmaktadır. Kalıtsal veya hastalık sonucu oluşan karnitin yetersizliği dışında dışarıdan ek olarak karnitin alınmasının gerekli olmadığı konusunda fikir birliğine varılmıştır. Bazı çalışmalarda faydaları görülse de toksik etki yapabilme özelliği göz önüne alındığında kullanılması sakıncalı görülmüştür.
Tüm sporcu arkadaşlarıma sağlıklı günler ve iyi antrenmanlar dileklerimle..