ZİDANE!
"Harki", Cezayir bağımsızlık savaşında, Fransa sömürge güçlerinin yanında yer alanlara takılan bir isimdir. Cezayirliler, "Harki" kelimesini günümüzde halk dilinde işbirlikçi anlamında kullanır. "Harki", Fransa'da ise Cezayir'in bağımsızlığını kazanmasının ardından ülkelerini terk eden bağımsızlık karşıtları için söylenir.
Fransız kaynaklarına göre 1962 yılında Cezayir'deki düzenli askeri birlikler arasında 236 bin "Harki" bulunuyordu. Ülkenin bağımsızlığını kazanmasının ardından Fransızlar, yüz binlerce Harki ve ailelerini Fransa'ya yerleştirdi. Geride kalanların büyük bir çoğunluğu ise bağımsızlıkçı FLN cephesi tarafından cezalandırıldılar.
Fransa'daki Cezayir kökenlilerin önemli bir kısmını Harkiler oluşturur. Uluslarına karşı ihanet ettikleri için kendi ülkelerinde nefretle karşılanan, Fransızlar tarafından utançla anılan bir dönemi temsil ettiklerinden Fransa'da da dışlanan Harkiler, işbirlikçiliklerinin cezasını ağır bir şekilde ödemiş bir topluluktur.
Fransa'daki aşırı sağın lideri Jean Marie Le Pen, 1998 yılında Dünya Kupası'nı Fransa'ya getiren Zinedine Zidane'ın bir Harki olduğu için başarılı olduğunu söylemişti. Le Pen bu açıklamasıyla Zidane'ın başarısını açık bir şekilde Fransa ile işbirliği yapan bir soydan gelmesine bağlıyordu.
Bu açıklamanın hemen ardından Le Pen'in bir yardımcısı da Zidane'ın bir Harki olduğu için Fransızlar tarafından kabul gördüğünü ifade etti.
Fransız kamuoyu, ülkedeki göçmenler ve dünyanın dört bir yanında futbolseverler yeşil sahalarda milyarlarca insanı büyüleyen Zidane'ın gerçekten Harki kökenli olup olmadığını merak ediyordu. Zidane, 2001 yılının Ekim ayında Fransa ile Cezayir arasında Stade de France'da oynanacak maç için sahaya çıktığında Cezayirli taraftarların ellerindeki "Zidane-Harki" posterleriyle karşılaştı. Zidane aleyhinde tezahüratlarda bulunan Cezayir taraftarları ikinci yarıda güvenliği aşarak sahaya indi ve maç tatil edilmek zorunda kaldı.
Fransa ve Cezayir'in yeniden buluşması için düzenlenen bu maçın bir fiyaskoyla sonuçlanmasının ardından Zidane, kameraların karşısına geçerek şunları söyledi: "Bunu sadece bir kez söyleyeceğim. Benim babam bir Harki değil. Benim babam kökeniyle gurur duyan bir Cezayirli ve ben de bir Cezayirli babam olduğu için gururluyum! Ve herşeyden önemlisi benim babam hiçbir zaman kendi ülkesine karşı savaşmadı."
Bu açıklama sadece sahada olan biten üzerine dahi çok az konuşan Zidane'ın hayatında yaptığı nadir siyasi içerikli açıklamalardan biri oldu.
Marsilya'nın kuzeyinde, Cezayir, Karayipler ve Afrika ülkelerinden gelen düşük gelirli göçmenlerin yaşadığı La Castellane banliyösünde doğup büyüyen Zidane, ülkesini, çocukluklarında yaptıkları köy ziyaretleri dışında fazla görmemiş biri. Kendi ülkesi olarak sık sık La Castellane'yi tanımlayan futbolcu ancak Cezayirli / Berberi kökenini her zaman açık bir şekilde ve gururla ifade etti. Babasının bir işbirlikçi olmaması, yurtsever biri olması onun için önemliydi. Cezayir iç savaşından 10 sene sonra dünyaya gelmesine, müthiş bir futbolcu olmasına, büyük bir üne, servete sahip olmasına, Fransa tarihindeki en popüler adam olarak tarihe geçmesine rağmen önemliydi.
Çünkü Zidane da biliyordu ki işbirlikçiliğin izleri, kendi halkının özgürlük istemlerine karşı kurşun sıkmış olmanın utancı, Dünya Kupası'nı üç defa kazansa bile silinemezdi.
İhanet biz Kürtlere de tanıdık bir olgu. İhanetin silinmeyecek izlerini her gün çocuklarının alnına süren onbinlerin bulunduğu bir coğrafyadan geliyoruz. Zidane için bugün önemli olan gelecekte onların çocukları için de önemli olacak.
Zidane bu Dünya Kupası'yla futbola veda ediyor. Büyük tantanalarla şovlarla değil, sadece futbolla, daha güzel futbolla veda ediyor. Zidane gibi, Zidane'dan beklendiği gibi veda ediyor. 2006 Dünya Kupası'nın başına gelen en güzel şey olarak veda ediyor... Güle Güle Zidane!
* Kaynak: Yeni Özgür Politika, Ufuktan köşesi
2004'de fifa tarafından son 50 yılın en iyi futbolcusu seçilen (benim de bu görüşe katıldığım) zidane, klasik bir masal kurgusu gibi, kupa kaldırarak sonlanabilecek kariyerini, belki de sokaklardan geldiği ve "acısının" beyninde yarattığı bir itki ile savurduğu kafası sonucu, gayette makul,insani bir şekilde noktaladı...materazzi'nin ne dediği henüz netlik kazanmadıysa da, büyük haber ajanslarında çalışan dudak okuma uzmanlarının ortak görüşü "terörist fahişe çocuğu" denildiğidir.zidane o kafayı atmasaydı muhtemelen fransa kupayı kaldıracaktı ve bu yüksek bir ihtimaldi..fakat kaldırılan bu kupa fransa yı mutlu edecek, zidane da kendisine denilen bu kelime karşısında,kupanın keyfini yaşayamadan uzun süre yatağında kıvranarak uyuyamayacak, mutsuz olacaktı...futbolun efsane ismi zidane ırkçılık'ın son kurbanı oldu.futbolu bırakmadı,ırkçılık aracılığı ile futboldan "atıldı". bence doğru olanı yaptı.gerçek ve insani olanı yaptı...güle güle zizou..
"Harki", Cezayir bağımsızlık savaşında, Fransa sömürge güçlerinin yanında yer alanlara takılan bir isimdir. Cezayirliler, "Harki" kelimesini günümüzde halk dilinde işbirlikçi anlamında kullanır. "Harki", Fransa'da ise Cezayir'in bağımsızlığını kazanmasının ardından ülkelerini terk eden bağımsızlık karşıtları için söylenir.
Fransız kaynaklarına göre 1962 yılında Cezayir'deki düzenli askeri birlikler arasında 236 bin "Harki" bulunuyordu. Ülkenin bağımsızlığını kazanmasının ardından Fransızlar, yüz binlerce Harki ve ailelerini Fransa'ya yerleştirdi. Geride kalanların büyük bir çoğunluğu ise bağımsızlıkçı FLN cephesi tarafından cezalandırıldılar.
Fransa'daki Cezayir kökenlilerin önemli bir kısmını Harkiler oluşturur. Uluslarına karşı ihanet ettikleri için kendi ülkelerinde nefretle karşılanan, Fransızlar tarafından utançla anılan bir dönemi temsil ettiklerinden Fransa'da da dışlanan Harkiler, işbirlikçiliklerinin cezasını ağır bir şekilde ödemiş bir topluluktur.
Fransa'daki aşırı sağın lideri Jean Marie Le Pen, 1998 yılında Dünya Kupası'nı Fransa'ya getiren Zinedine Zidane'ın bir Harki olduğu için başarılı olduğunu söylemişti. Le Pen bu açıklamasıyla Zidane'ın başarısını açık bir şekilde Fransa ile işbirliği yapan bir soydan gelmesine bağlıyordu.
Bu açıklamanın hemen ardından Le Pen'in bir yardımcısı da Zidane'ın bir Harki olduğu için Fransızlar tarafından kabul gördüğünü ifade etti.
Fransız kamuoyu, ülkedeki göçmenler ve dünyanın dört bir yanında futbolseverler yeşil sahalarda milyarlarca insanı büyüleyen Zidane'ın gerçekten Harki kökenli olup olmadığını merak ediyordu. Zidane, 2001 yılının Ekim ayında Fransa ile Cezayir arasında Stade de France'da oynanacak maç için sahaya çıktığında Cezayirli taraftarların ellerindeki "Zidane-Harki" posterleriyle karşılaştı. Zidane aleyhinde tezahüratlarda bulunan Cezayir taraftarları ikinci yarıda güvenliği aşarak sahaya indi ve maç tatil edilmek zorunda kaldı.
Fransa ve Cezayir'in yeniden buluşması için düzenlenen bu maçın bir fiyaskoyla sonuçlanmasının ardından Zidane, kameraların karşısına geçerek şunları söyledi: "Bunu sadece bir kez söyleyeceğim. Benim babam bir Harki değil. Benim babam kökeniyle gurur duyan bir Cezayirli ve ben de bir Cezayirli babam olduğu için gururluyum! Ve herşeyden önemlisi benim babam hiçbir zaman kendi ülkesine karşı savaşmadı."
Bu açıklama sadece sahada olan biten üzerine dahi çok az konuşan Zidane'ın hayatında yaptığı nadir siyasi içerikli açıklamalardan biri oldu.
Marsilya'nın kuzeyinde, Cezayir, Karayipler ve Afrika ülkelerinden gelen düşük gelirli göçmenlerin yaşadığı La Castellane banliyösünde doğup büyüyen Zidane, ülkesini, çocukluklarında yaptıkları köy ziyaretleri dışında fazla görmemiş biri. Kendi ülkesi olarak sık sık La Castellane'yi tanımlayan futbolcu ancak Cezayirli / Berberi kökenini her zaman açık bir şekilde ve gururla ifade etti. Babasının bir işbirlikçi olmaması, yurtsever biri olması onun için önemliydi. Cezayir iç savaşından 10 sene sonra dünyaya gelmesine, müthiş bir futbolcu olmasına, büyük bir üne, servete sahip olmasına, Fransa tarihindeki en popüler adam olarak tarihe geçmesine rağmen önemliydi.
Çünkü Zidane da biliyordu ki işbirlikçiliğin izleri, kendi halkının özgürlük istemlerine karşı kurşun sıkmış olmanın utancı, Dünya Kupası'nı üç defa kazansa bile silinemezdi.
İhanet biz Kürtlere de tanıdık bir olgu. İhanetin silinmeyecek izlerini her gün çocuklarının alnına süren onbinlerin bulunduğu bir coğrafyadan geliyoruz. Zidane için bugün önemli olan gelecekte onların çocukları için de önemli olacak.
Zidane bu Dünya Kupası'yla futbola veda ediyor. Büyük tantanalarla şovlarla değil, sadece futbolla, daha güzel futbolla veda ediyor. Zidane gibi, Zidane'dan beklendiği gibi veda ediyor. 2006 Dünya Kupası'nın başına gelen en güzel şey olarak veda ediyor... Güle Güle Zidane!
* Kaynak: Yeni Özgür Politika, Ufuktan köşesi
2004'de fifa tarafından son 50 yılın en iyi futbolcusu seçilen (benim de bu görüşe katıldığım) zidane, klasik bir masal kurgusu gibi, kupa kaldırarak sonlanabilecek kariyerini, belki de sokaklardan geldiği ve "acısının" beyninde yarattığı bir itki ile savurduğu kafası sonucu, gayette makul,insani bir şekilde noktaladı...materazzi'nin ne dediği henüz netlik kazanmadıysa da, büyük haber ajanslarında çalışan dudak okuma uzmanlarının ortak görüşü "terörist fahişe çocuğu" denildiğidir.zidane o kafayı atmasaydı muhtemelen fransa kupayı kaldıracaktı ve bu yüksek bir ihtimaldi..fakat kaldırılan bu kupa fransa yı mutlu edecek, zidane da kendisine denilen bu kelime karşısında,kupanın keyfini yaşayamadan uzun süre yatağında kıvranarak uyuyamayacak, mutsuz olacaktı...futbolun efsane ismi zidane ırkçılık'ın son kurbanı oldu.futbolu bırakmadı,ırkçılık aracılığı ile futboldan "atıldı". bence doğru olanı yaptı.gerçek ve insani olanı yaptı...güle güle zizou..