Köpekler Allah'ın insanlar için yarattığı çok özel yaratıklardır. Köpeğin mundar olduğu, evlerin içine alınmaması ile ilgili Kuran da hiçbir ayet yokdur. Tek kaynak peygamberin hadisi gösterilmekdedir.
Hadislerin gerçek olup olmadığını, peygambere ait olup olmadığını ispatlamanın bir imkanı yokdur. Yapılması gereken hadisin kuran a uyup uymadığına bakılarak, ayrıca bilimsel araştırmalarla hadisde geçenlerin doğru olup olmadığını anlamaya çalışmakdır.
Köpek salyasının ne kendisine, ne de insanlara hiç bir zararı yoktur eğer köpek sağlıklı ise. Hatta köpek salyası antibakteriyeldir ve yaralarını yalayarak temizler ve iyi eder. Bu bir çok hayvanda böyledir. İnsan ona verilen akıl ile tedavisini yaparken hayvan ona verilen güdüleri ile kendi kendini iyileştirir. Yapılan bilimsel araştırma sonucunda köpek ve insanın ağızındaki zararlı bakterilerin temizden pisliğe doğru sıralaması köpek sonra insandır. Sizi bir köpek, kedi ve insan ısırdığında komplikasyon riskiniz köpekde yüzde 3-18, kedide yüzde 20-80, insanda yüzde 9-50 dir. Ayrıca insan ısırığında hepatit, HIV ve diğer pek çok hastalığın bulaşma riski kedi ve köpekde yokdur. Köpek ısırığında yarayı hemen temiz sabunlu suyla yıkamak yeterli iken insan ve kedi ısırıklarında antiboyotik almak gerekli olabilmekdedir. (Bir insanla öpüşmek köpeğin sizi yalamasından daha risklidir.)
Köpeklerin tüylerinde eğer köpek sağlıklı ve temiz olarak bakılıyorsa ne insanlar, ne de diğer canlılar için herhangi bir risk yoktur. Eğer bir köpek kılı yutarsanız mide ve bağırsaklarınızda diğer besinler gibi hazım edilir ve sadece protein almış olursunuz. Bütün bunların yanında her hayvanda olduğu gibi zoonoz yani insanlara bulaşan hastalıklar köpeklerde de görülür. Köpeklerde görülan zoonoz hastalıklar besin olarak kullandığımız büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarda görülen zoonoz hastalıklardan çok daha azdır.
Köpeklerden insanlara geçen en tehlikeli hastalık kuduz ve kist hidatikdir. Kuduz artık günüzüm dünyasında az gelişmiş ülkeler dışında tamamen kontrol altına alınmışdır. Kist hidatik dediğimiz oluşum bir tenya türü olan ekinokok (echinococcus granulosus)dur. Koyun, sığır, köpek ekinonkokun ara konağıdır ve bunlardan insana geçer. Ekinokok sadece köpekden insana geçmez koyun, sığır ve yeşilliklerden de insanlara geçer.
Köpek eğer ekinokok parazitini taşıyorsa bunun yumurtalarını dışkısı ile dışarı atar. Ayrıca bu yumurtalar anüs kıllarının çevresine de yapışdığından köpek anüs çevresini ve vücudunun diğer taraflarını ağzıyla temizlemeye ve kaşınmaya çalışırken bu yumurtaları tüylerine bulaştırır. Bu yumurtlar gözle görünemeyecek kadar ufak ve binlercedir. Eğer bir insan köpeğin parazit bulaşmış tüylerine dokunursa ve sonra o eliyle ağzına dokunursa veya o eliyle herhangi bir yiyeceği tutup yerse bu yumurtaları yutmuş olur. Köpeğin yumurta bulaşmış tüylerini de yutarsa aynı şekilde paraziti almış olur. Ayrıca sokak köpekleri veya ilaçlanmamış ev köpeklerinin dışkıları sokakda kalırsa toza toprağa karışır ve esen rüzgarla insanların ağzından, burnundan girerek yutmalarına sebep verir veya açıkda satılan yiyeceklerin üzerlerine de yapışarak temizlenmeden bu yiyeceklerin yenmesiyle de insanlar tarafında alınırlar.
Ekinokok çok fazla olarak pişirilmeden yenen yeşil sebzeler ve çiğ köfte gibi çiğ yenen veya az pişirilen etlerden de alınır. Türkiye gibi denetimin olmadığı, geri kalmış ülkelerde bu risk çok fazladır. Eğer lokantada et kesilen bıçakla salata yapılıyorsa ve etde ekinonok varsa yediğiniz salatadan size geçer.
İnsana geçmesi yumurtaların yutulması ile sindirim sisteminden bu yumurtaların kan yolu ile çeşitli organlara taşınmasıyla olur. En fazla karaciğer, dalak ve akciğerlere yerleşir fakat kemik dahil her organda görülme olasılığı vardır. Örneğin Numune göğüs hastalıkları kliniği yatan hastalarına bakarsanız çok sayıda kist hidatik hastası görürsünüz. Askeri hastanelerde köylerden gelen askerlerin kist hidatikden yattığını çok fazla görebilirsiniz. Bunun aksine gelişmiş ülkelerde ise hemen hemen hiç göremezsiniz. Bu gelişmiş ülkelerde kist hidatiğin ameliyatla çıkarılması da bir meseledir çünkü bu konuda tecrübeli doktor bulunmaz. Ülkemizde çok sık görüldüğünden doktorlarımız tecrübeli ve başarılıdırlar. Kist hidatiğin ameliyatla alınması çok zordur eğer kist alırken patlatılırsa her yere yayılır ve ölüm kaçınılmaz olur. Allahın bir lütfu olarak müslüman olmayan gelişmiş ülkelerde ekinokok insanlar için hiçbir tehlike ihtiva etmezken, gelişmemiş ve pislik içinde bilim ve akıldan uzak olan müslüman ülkelerinde kist hidatikden ölümler çok fazladır.
Ekinokokun insanlar için tehdit olmadığı gelişmiş ülkelerde sokaklarda başıboş dolaşan kedi, köpek gibi evcil hayvanları görmeniz mümkün değildir. Eğer evcil hayvanlar her 3 ayda bir bu parazite karşı ilaçlanırlarsa o hayvanlardan insanlara ekinokok geçme riski yüzde sıfırdır. Sokaklardaki hayvanları kayıt altına almak ve her 3 ayda bir düzenli ilaçlamak mümkün değildir.
Evlerde bakılan ve düzenli ilaçlanan, vet. Kontrolundan geçen köpeklerden insanalara geçecek zoonoz hastalık yokdur. İngiltere de ve diğer gelişmiş pek çok avrupa ülkesinde hemen hemen her evde kedi köpek vardır ve bu insanların çocukları bu hayvanlarla alt alta üst üste yakın temasda büyürler ve kimsenin çocuğuda hasta olmaz. Bilimin ilerlediği, bilinçli insanların olduğu bu ülkelerdeki insanlar aptal veya deli değillerdir ki kendilerini ve çocuklarını riske atsınlar.
Bebeklikden itibaren kedi, köpek gibi bir hayvanla beraber büyüyen çocukların bağışıklıkları artmakda ileride allerjik, devamlı hasta olan bireyler olmaları engellenmekdedir. Köpek ile yaşayan bir insanın kalp atışları düzenli olmakda tansiyonları normal seviyede seyretmekdedir. Kalp hastaları için doktorlar köpek tavsiye etmekdedirler. Bosna savaşından sonra yapılan bir araştırmada savaş sırasında evlerde mahsur kalan ve zar zor yiyecek bulan insanların bazılarının sokakda kalmış köpekleri evlerine aldıkları ve bu az yiyeceklerini onlarla paylaşdıkları görülmüş. Savaş sonrası psikolojik travma görülmeyen veya çok az görülüp hemen iyileşen insanlar hep bu köpekleri evlerine alıp onlarla yaşayanlar olduğu belirlenmiş. Köpeklerin insanlarla yaşamı insanlara çok faydalar sağlamakdadır. Görmeyenlere yol gösterici rehber olmaları, engelli kişilere ev işlerinde yardımcı olmaları, sara gibi hastalıklarda sahibinin bayılmasını daha bayılmadan onlara haber verip sahibinin güvenli bir yerde beklemelerini sağlamaları, gene sağır ve engelli insanların ilaç saatlerini onlara hatırlatmaları daha pek çok yararlarının arasında bazılarıdır. Artık günümüzde kanser için eğitilen köpekler hiçbir görüntü cihazının bulamayacağı erkenlikde kanseri koklayarak tespit edebilmektedirler. Eğitilmemiş köpeklerin dahi sahiplerinin vücütlarının çeşitli yerlerine vurarak onların o bölgeye dikkatini çekerek yapılacak ilk kontrolde kanser tehşisi konularak hayatlarını kurtarmakdadırlar. Yangın, deprem, sel gibi felaketlerde üstün hisleri sayesinde sahiplerini bu afetlerden önce uyarmış ve kurtarmış sayısız köpek vardır. Halen köpek burnu kadar hassas bir dedektör bulunamamışdır ki köpekler uyuşturucu ve bomba bulmakda kullanılırlar. ABD nin kullandığı savaş köpekleri sayısız askerin hayatını kurtarmışdır.
ABD ve Avrupada ki, ülkelerde hastanelerde görev yapan terapi köpekleri vardır. Psikiyatri hastaları, yaşlılar ile hergün temas ettirilen bu köpekler onların iyileşmesini sağlamakdadır. Otistik çocuklar için en büyük yardımcı köpeklerdir. Ayrıca ameliyat olmuş hastaların daha serumları dahi çıkarılmadan bu terapi köpeklerini yataklarına almalarına müssaade edilmekdedir. Köpekle temas bu hastaların çok çabuk ayağa kalkmalarını sağlamakdadır. Hastane ortamına ve ameliyatlı hasta yatağına alınan bu köpeklerin pis olduğu düşünülebilirmi? Ya da bu insanların akılsız ve deli oldukları düşünülebilirmi?
Dünyanın pek çok ülkesinde yaptıkları davranışlar ve sadakatlerinden ötürü heykelleri dikilmiş köpekler vardır. İnsanların köpeklerden öğrenecekleri çok şeyler vardır. Bir köpekler yaşayan, o köpekden çok büyük insanlık dersleri alabilir.
KÖPEKLERİN EZANDA ULUMALARI
Bu konuda hiç bir bilimsel dayanağı olmayan hadis gibi duyumlarla açıklamalar yapılabilmekdedir. Örneğin ezan okunurken şeytanın kaçdığı ve köpeklerin insanların göremedikleri şeyleri görebildiğinden şeytanı görmeleri ve ulumalarıdır.
Köpeğin ezanda neden uluduğunu anlamak için köpeğin neden uluduğunu bilmek lazımdır. Köpek familyasından ona akraba olan ve sürüler halinde yaşayan kurt, çakal, tilki gibi hayvanlar haberleşmek için ulurlar. Sürü avlanmaya çıkdığında dağıldığı zaman veya yavrular olduğunda ve yollarını kaybettiklerinde uzaklardan duyulabilmesi için uzun bir makamda uzatarak ulurlar. Ulumayı duyan sürü de buna aynı şekilde yerini belli eder ve sürüden ayrı kalmış birey bu karşılıklı ulumalarla birbirlerine yaklaşır ve buluşurlar. Doğada ulumalar genelde geceleri, av sırasında yani sürünün dağılma riski olduğu zamanlarda fazla olur. Bu hayvanlarda güdüsel olarak bu davranış olduğundan kendilerini tehlikede hissettiklerinde de uluyabilirler. Uluma tehlikedeyim, yardım edin, neredesiniz, yanımıza gel gibi aralarındaki anlaşma dilidir.
Köpekler doğadan kopmuş ve yüzyıllardır insanlarla beraber yaşamışlardır. Köpek bilindiği üzere insan tarafından zorla ehlileştirilmemiş insan tarafından ehlileştirilmeyi kendi seçmişdir. İnsana yaklaşmış kendisinin insan tarafından alınıp yaşamasına izin vermişdir. Bunun sonucu olarak yabani atalarının bazı davranışları körelmiş, bazıları çok zayıflamışdır. Ulumada bunlardan biridir. Köpekler genelde ulumazlar ama atlarından kalan bu davranış zaman zaman ortaya çıkar ve ırkların yaşayışına göre ırkdan ırka şiddeti farklılıklar gösterir. Toplu halde bakılan kızak köpekleri husky gibi ırklarda, gene toplu halde av yapılan bazı ırklar beagle, foxhound gibi. Genellikle görerek veya kokuyla kovan tazılar da ulumaya meyillidirler. Ezan okunduğunda bu ırk köpekler daha çok ulurlar ama pek çok köpek hiç aldırış etmez. Ezan hoparlörle uzun bir makamda, uzatarak okunduğundan köpek bunu uzaklardan gelen uluma gibi algılar ve ne olduğunu bilmeden içgüdüsel olarak buna cevap verir. Ezanda uluyan bir köpeği eğiterek bu huyundan vazgeçirmek de mümkündür. Ezan vakti hoparlörden ezan yerine oynak bir makam çalınırsa bu uluyan köpekler ulumayacakdır. Hoparlörlerle satış yapan arabalarda eğer satıcı lafları uzatarak söylüyorsa bu uluyan köpeklerin gene uluyarak bunlara cevap verme olasılığı vardır. Eğer uluyan bir köpeğiniz varsa müzik setine ezanın okunduğu makamlarla okunan bir şarkı koyup sesini uzakdan gelecek şekilde açarsanız köpek gene uluyacakdır.
Yukarıda yazdığım konular memleketimizde köpekler hakkında en anlaşılmayan ve köpeklerin sevilmemesine sebep olanlardır. Bakalım yapılan yorumlarla konu silinecekmi kalacakmı? Anlayana hayırlı uğurlu olsun.
Sinan


