Mesut Girgiç
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 28 Mart 2006
- Mesaj
- 4.518
- Tepki
- 11.736
- Şehir
- Konya
14mayıs2006 Pazar, sabah 7:00 de Yeni otogar yanından gezimize başlıyoruz.
Beşyüzevler semtinden geçerek Malas Dağı'na tırmanıyoruz. Önde iron,
arkasında sırayla; iron-Dede, ekibimize yeni katılan iron-Hasan ve onun arkasında
fotoğraf karesine girmeye çalışan iron-Buzkıran. (ironlar çoğaldı
)Fotoda arkada ufuk çizgisinde belli belirsiz farkedilebilen ise Konya. (Bence farkedilmiyor ama orda kesin Konya var, eminim, sonradan yeri değişmiş olamaz)
(Hasan arkadaşımız anneler günü dolayısıyla mesaisi olduğunu bildirerek dağın zirvesine yakın bir noktadan
Konya'ya geri dönmek durumunda kalıyor, gezinin daha sonraki kısmına 3 kişi
olarak devam ediyoruz).
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/aaaaa.jpg
Yol üzerinde çok eskilerden kalma, tamamen ahşap yapılı bir çıngıraklı kuyu
görüyoruz. Dede tatlı suyu bulunca kendini tutamıyor.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/b.jpg
Daha sonra Yükselen kasabasına varıyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/c.jpg
Kasabayı geçtikten sonra o kadar güzel çiçekler görüyoruz ki, bisikletimizle
o canım güzellikleri ezmemek için yolda neredeyse zig-zaglar çizerek gitmek
zorunda kalıyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/d.jpg
Bir yerde, 'Mars Gezegeni'nin yüzeyini andıran jeolojik özellikte yapılara
rastlıyoruz. (Şu sıralarda bazı coğrafya dergilerinde Mars ile ilgili
konular çok popüler)
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/eeeee.jpg
Sonra gördüğümüz enfes minik göl manzarasıyla, Mars'ta değil Dünya' da
olduğumuzu hatırlıyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/f.jpg
Bu sempatik göle bisikletimizle birlikte girip serinlememek için kendimizi
zor tutuyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/g.jpg
Yolumuz hep güllük gülistanlık sürmüyor, kilometrelerce tırmanma parkurunu
aşıyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/h.jpg
Pek çok yaman dağ aştıktan sonra zirveye yakın bir sürünün çok samimi
tavırlarıyla karşılanıyoruz. Hemen hepsi karagözlü olan tatlı kuzular benim
arka vites attırıcısının ayarlarını ve arka lastiğin havasını kontrol
ediyorlar galiba...
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/305.jpg
Kuzulardan birisi bu kadar servis hizmeti verdiğimiz yeter biraz da suyundan
içelim diyor. Mataranın ucunu yaladığı için gezi boyunca kuzu kokan su içmek
durumunda kalıyorum.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/kestelj.jpg
Sonra baltalı bir çobanla karşılaşıyoruz. Daha biz sormadan baltayı kendimi
korumak için domuzlara karşı kullanıyorum diyor. Sonra laf lafı açıyor ve
laf arasında ömür boyu domuzla karşılaşmadığını itiraf ediyor. Ve
itiraflarına devam ederek baltayı yanından hiç eksik etmediğini ve ormandan
odun kesmek için kullandığını da söyleyiveriyor.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/k.jpg
Biz de etrafın neden bu kadar ağaçsız olduğunu anlıyoruz. Çünkü Yükselen
kasabasından bir genç bize dedesinin eskiden Yükselen' den Kestel yaylasına
kadar tüm dağların orman olduğunu söylediğini anlatıyor. Biz de bari
Kestel' deki ağaçlar bitmeden yetişseydik diyerek son bir gayretle basıyoruz
pedallara ve tabiki çobandan önce varıyoruz Kestel Yaylası'na
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/lll.jpg
Kestel pınarlarının doldurduğu Kestel Baraj Gölünü uzaktan fark ediyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/m.jpg
Keşke bizden sonraki nesillerde görebilse bu ağaçları diyerek dalıyoruz
ormanın içine
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/n.jpg
Halı kadar sık ve yumuşak çayırlarda uzanıp, dinleniyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/o.jpg
Ormanın içinden geçerken, kayaların ve ağaç köklerinin arasından bir pınarın
fışkırdığını görüyoruz. (soldaki resimde pınarın kaynağı, sağda ise pınardan
çıkan suyun yakın plan görünümü)
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/p.jpg
Göle varıncaya dek Pınar boyunca yolculuk ediyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/r.jpg
Pınarların gölle birleştiği yeri buluyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/s.jpg
Pınar sularını tarlalara taşıyan su kemerlerinin üzerinden geçmek durumunda
kalıyoruz (Fotoğraf çekmek bazen zor iş)
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/t.jpg
Ve sonunda gölün yanına yaklaşıyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/u.jpg
Tüm ekip ve göl manzarası
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/v.jpg
Başka bir açıdan göl manzarası
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/w.jpg
Gölün panoramik bir görünümü
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/y.jpg
Daha sonra başka bir rotadan dönüş yoluna geçiyoruz. Önce Beykavağı köyünden
geçiyoruz. Sonra 1810 yılında kurulmuş olan Şahören Köyüne ulaşıyoruz.
Sarayönü ilçesine 11 km. kala şehirlerarası yola ulaşıyoruz ve Konya'ya 50
km. uzaklıkta olduğumuzu görüyoruz. Sonra halılarıyla ve kiremitte
alabalığıyla ünlü Ladik ilçesine varıyoruz. Konya'ya vardığımızda Kampüsü
geçer geçmez yeni bir cadde daha yapıldığını fark ediyoruz. Caddenin
levhasında hemen bisiklet yolu var mı diye bakıyoruz.(Levhanın kırmızı
zemininde solda ve en altta) Ve bisiklet yolunun da ihmal edilmediğini
görünce neredeyse tüm yol yorgunluğumuz yerini sevince bırakıyor.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/q.jpg
Eve girmeden önce bakıyorum saat 15:00 olmuş. Gökyüzündeki kasvetli
bulutların arasından sızan Güneş'in ışık huzmeleri ise çektiğim son kare
oluyor.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/qq.jpg
Bu gezimizi de Allah'ın izniyle upload ediyorum, vatana ve millete de hayırlı uğurlu olsun.
Rabbim siteye zeval vermesin.
BİTTİ...
(Bitmemiş te olabilir)
Beşyüzevler semtinden geçerek Malas Dağı'na tırmanıyoruz. Önde iron,
arkasında sırayla; iron-Dede, ekibimize yeni katılan iron-Hasan ve onun arkasında
fotoğraf karesine girmeye çalışan iron-Buzkıran. (ironlar çoğaldı
(Hasan arkadaşımız anneler günü dolayısıyla mesaisi olduğunu bildirerek dağın zirvesine yakın bir noktadan
Konya'ya geri dönmek durumunda kalıyor, gezinin daha sonraki kısmına 3 kişi
olarak devam ediyoruz).
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/aaaaa.jpg
Yol üzerinde çok eskilerden kalma, tamamen ahşap yapılı bir çıngıraklı kuyu
görüyoruz. Dede tatlı suyu bulunca kendini tutamıyor.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/b.jpg
Daha sonra Yükselen kasabasına varıyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/c.jpg
Kasabayı geçtikten sonra o kadar güzel çiçekler görüyoruz ki, bisikletimizle
o canım güzellikleri ezmemek için yolda neredeyse zig-zaglar çizerek gitmek
zorunda kalıyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/d.jpg
Bir yerde, 'Mars Gezegeni'nin yüzeyini andıran jeolojik özellikte yapılara
rastlıyoruz. (Şu sıralarda bazı coğrafya dergilerinde Mars ile ilgili
konular çok popüler)
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/eeeee.jpg
Sonra gördüğümüz enfes minik göl manzarasıyla, Mars'ta değil Dünya' da
olduğumuzu hatırlıyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/f.jpg
Bu sempatik göle bisikletimizle birlikte girip serinlememek için kendimizi
zor tutuyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/g.jpg
Yolumuz hep güllük gülistanlık sürmüyor, kilometrelerce tırmanma parkurunu
aşıyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/h.jpg
Pek çok yaman dağ aştıktan sonra zirveye yakın bir sürünün çok samimi
tavırlarıyla karşılanıyoruz. Hemen hepsi karagözlü olan tatlı kuzular benim
arka vites attırıcısının ayarlarını ve arka lastiğin havasını kontrol
ediyorlar galiba...
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/305.jpg
Kuzulardan birisi bu kadar servis hizmeti verdiğimiz yeter biraz da suyundan
içelim diyor. Mataranın ucunu yaladığı için gezi boyunca kuzu kokan su içmek
durumunda kalıyorum.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/kestelj.jpg
Sonra baltalı bir çobanla karşılaşıyoruz. Daha biz sormadan baltayı kendimi
korumak için domuzlara karşı kullanıyorum diyor. Sonra laf lafı açıyor ve
laf arasında ömür boyu domuzla karşılaşmadığını itiraf ediyor. Ve
itiraflarına devam ederek baltayı yanından hiç eksik etmediğini ve ormandan
odun kesmek için kullandığını da söyleyiveriyor.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/k.jpg
Biz de etrafın neden bu kadar ağaçsız olduğunu anlıyoruz. Çünkü Yükselen
kasabasından bir genç bize dedesinin eskiden Yükselen' den Kestel yaylasına
kadar tüm dağların orman olduğunu söylediğini anlatıyor. Biz de bari
Kestel' deki ağaçlar bitmeden yetişseydik diyerek son bir gayretle basıyoruz
pedallara ve tabiki çobandan önce varıyoruz Kestel Yaylası'na
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/lll.jpg
Kestel pınarlarının doldurduğu Kestel Baraj Gölünü uzaktan fark ediyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/m.jpg
Keşke bizden sonraki nesillerde görebilse bu ağaçları diyerek dalıyoruz
ormanın içine
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/n.jpg
Halı kadar sık ve yumuşak çayırlarda uzanıp, dinleniyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/o.jpg
Ormanın içinden geçerken, kayaların ve ağaç köklerinin arasından bir pınarın
fışkırdığını görüyoruz. (soldaki resimde pınarın kaynağı, sağda ise pınardan
çıkan suyun yakın plan görünümü)
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/p.jpg
Göle varıncaya dek Pınar boyunca yolculuk ediyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/r.jpg
Pınarların gölle birleştiği yeri buluyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/s.jpg
Pınar sularını tarlalara taşıyan su kemerlerinin üzerinden geçmek durumunda
kalıyoruz (Fotoğraf çekmek bazen zor iş)
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/t.jpg
Ve sonunda gölün yanına yaklaşıyoruz.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/u.jpg
Tüm ekip ve göl manzarası
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/v.jpg
Başka bir açıdan göl manzarası
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/w.jpg
Gölün panoramik bir görünümü
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/y.jpg
Daha sonra başka bir rotadan dönüş yoluna geçiyoruz. Önce Beykavağı köyünden
geçiyoruz. Sonra 1810 yılında kurulmuş olan Şahören Köyüne ulaşıyoruz.
Sarayönü ilçesine 11 km. kala şehirlerarası yola ulaşıyoruz ve Konya'ya 50
km. uzaklıkta olduğumuzu görüyoruz. Sonra halılarıyla ve kiremitte
alabalığıyla ünlü Ladik ilçesine varıyoruz. Konya'ya vardığımızda Kampüsü
geçer geçmez yeni bir cadde daha yapıldığını fark ediyoruz. Caddenin
levhasında hemen bisiklet yolu var mı diye bakıyoruz.(Levhanın kırmızı
zemininde solda ve en altta) Ve bisiklet yolunun da ihmal edilmediğini
görünce neredeyse tüm yol yorgunluğumuz yerini sevince bırakıyor.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/q.jpg
Eve girmeden önce bakıyorum saat 15:00 olmuş. Gökyüzündeki kasvetli
bulutların arasından sızan Güneş'in ışık huzmeleri ise çektiğim son kare
oluyor.
http://i55.photobucket.com/albums/g153/ironmankonya/qq.jpg
Bu gezimizi de Allah'ın izniyle upload ediyorum, vatana ve millete de hayırlı uğurlu olsun.
Rabbim siteye zeval vermesin.
BİTTİ...