KevSerSeri
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 2 Ağustos 2006
- Mesaj
- 1.351
- Tepki
- 3.345
- Şehir
- Ankara
Sevgili Bisikletseverler! Öncelikle belirtmeliyim ki Ankara'dan geldiğim için en uygun başlık bu sanırım. Şimdiye kadar defalarca geldiğim İstanbul’da bir türlü gitmek nasip olmayan BüyükAda’ya gitme mutluluğunu bana yaşattığınız ve bu güzel günde bisikletli yada bisikletsiz bana eşlik ettiğiniz için hepinize teşekkür ederim. Teşekkür kısmını genelde sona bırakırdım ancak bu sefer böyle bir giriş yapayım dedim. Saatlerin bir saat ileri alınmasıyla sabah etraf karanlık. Nasıl olsa hava güzel olur diye İstanbul’a cıbıl gelen Kevser’in donmayım diye bir o tarafa bir bu tarafa gittiği zamanlar. Atrium’un önünde Niko’yu bankta oturup beklerken o da beni otoparkta bekliyormuş. Anlayacağınız boşuna dondurduk kalıbı hahahah. Niko’nun sakatlığı henüz geçmediği için bu tura katılamıyor. Ama sağ olsun Kabataş’a kadar gelip ekiple selamlaşıyor.
(Niko’cum sabahın köründe üşenmeden beni gelip aldığın ve koca İstanbul’da iskeleye kadar bıraktığın için teşekkür ederim. Tanıştığımıza memnun oldum. İnşallah bir dahaki sefere birlikte pedallıcaz) İstanbul’a gelip de tarihi yapı göstermeden olmaz. Havanın kapalı olması bizi biraz tedirgin ediyor. Bu yüzden üst üste iki mont giymek zorunda kaldım. Yaşasın iki bayan ortalığı talan edicez derken turu organize eden Banu’nun rahatsızlığı nedeniyle bizlere katılamaması büyük talihsizlik oldu. Banu gitmeden bir hatıra fotosu alalım dedik. Yüzünden de anlaşıldığı üzere cidden iyi değil. Banucum büyük geçmiş olsun. Canım kendine dikkat et. (Ayrıca bisikletini esirgemediğin ve güvenip bana emanet ettiğin için teşekkür ederim.)
Serdar - Banu - Ben. İki turuncu bir arada. Kevserseri ile Başparmak Mert. Martılar sarmış dört bir yanımızı ve işte bisikletlerimiz! Millet ellerindeki poğaçalarla onları beslemeye kalkınca adaya kadar bize eşlik ediyorlar. Şunların şirinliğine bir bakın! Göksel –Ben – Mert (Yahu Göksel siz nereye kayboldunuz hemen. Ben gittiğinizi bile anlamadım. Vedalaşmaya bile fırsat olmadı.) Yine tek bayan ben kaldım. Ama bir fark var. Bunlar İstanbul’un Beyleri ehehe. İşleri olduğu halde kısa süreliğine de olsa geziye katılan herkese teşekkürler. (İsimlerle yüzleri henüz bağdaştıramıyorum kusura bakmayın.) Haydi adanın tanımını yapalım. Dört tarafı denizlerle çevrili kara parçası. Aynen öyle. Dön dön deniz dön deniz hahaha süper bişi. Yeşil ve mavi bir arada. Bayıldım ben bu parkura…
Avrupa'nın açtırmaya çalıştığı meşhur Ruhban Okulu. (Hadi oraya da tırmanalım dediğim de seni İstanbul’a alalım diyenler yok vazgeçtik sen Ankara’da kal en iyisi demesinler mi hahahah.) Ekibin tamamlanmasını beklerken durduğumuz yerde durun durun kıpraşmayın diye bağırıp foto çekmeye çalışıyorum. En güzel gözlü hayvan nedir? Tabi ki eşek! Aya Yorgi’yi durmaksızın tırmandıktan sonra hararetimi atmaya çalıştığım bank. Zor kendime geldim… En son suuuuu diye böğürdüğümü hatırlıyorum. Temiz hava, bol oksijen, deniz ve ağaç. Başka ne ister insan! Ne güzel de takip ediyor tırtıllar birbirini değil mi? Ta ki biz fark etmeden masayı üzerlerine koyana kadar. Bir güzel manzara daha. Güzelim ağacı görünce dayanamayan ben tırmandım. Sormayın beğenerek aldığım yeni taytımın her yeri çamsakızı oldu yapış yapış ahha ehhe ohoh. Yeni arkadaşlar daha geliyor aramıza ve işte tırmandığımıza değmiş dedirtecek güzel yiyeceklerle donatılıyor soframız!
Köfteleri hemen hüpletmişiz. Bu sefer piyaz fotosuyla idare edin. Hoyyy tadı muhteşemdi. Mert’in mutluluğa bir bakar mısınız? (Nerdeyse tur boyunca montumu sırt çantasında taşıyan Mert’e çok teşekkür ediyorum. Beni büyük bir yükten kurtardın. Sağ olasın Mert!) Yaşasın artık tek bayan ben değilim. Burcu ve Gönül arkadaşlarımız sayesinde. Yaşasın bayan dayanışması eheh. Keyif takımı. Nerde mola versek sigara yaktılar. Ahanda buradan şikayet ediyorum. Cık cık cık hiç yakıştıramadım çok ayıp. Tamam ben hallederim diyen garson ne güzel çekmiş değil mi. Yukarıdakilerin kafası çıkmamış.
Kabataş’a dönen tayfa burada. Diğer arkadaşlarımız ile vedalaşıp ayrılıyoruz ve işte böyle bir şehirle olan tanışmamın, süper bir turun daha sonuna gelmiş bulunuyorum. Siz sıcak kanlı pedalcılarla tanıştığıma, aynı mekanda pedal bastığıma inanın çok sevindim. Belleğime kazınan muhteşem bir gün geçirttiğiniz, muhteşem karşılama ve ağırlamanız için çok teşekkür ediyorum arkadaşlar. Bisikletli, bisikletsiz hiç fark etmez. Gönüller bir olsun yeter. Zahmet edip gelen herkese çok teşekkürler. İnşallah ilerleyen zamanda sizlerle yeniden buluşacağız. Ha nerede, ne zaman, kimlerle onu bilemem. Ancak çok daha kalabalık olacağımız ve daha çok eğleneceğimiz kesin.
Sağlıcakla kalınız
(Niko’cum sabahın köründe üşenmeden beni gelip aldığın ve koca İstanbul’da iskeleye kadar bıraktığın için teşekkür ederim. Tanıştığımıza memnun oldum. İnşallah bir dahaki sefere birlikte pedallıcaz) İstanbul’a gelip de tarihi yapı göstermeden olmaz. Havanın kapalı olması bizi biraz tedirgin ediyor. Bu yüzden üst üste iki mont giymek zorunda kaldım. Yaşasın iki bayan ortalığı talan edicez derken turu organize eden Banu’nun rahatsızlığı nedeniyle bizlere katılamaması büyük talihsizlik oldu. Banu gitmeden bir hatıra fotosu alalım dedik. Yüzünden de anlaşıldığı üzere cidden iyi değil. Banucum büyük geçmiş olsun. Canım kendine dikkat et. (Ayrıca bisikletini esirgemediğin ve güvenip bana emanet ettiğin için teşekkür ederim.)
Serdar - Banu - Ben. İki turuncu bir arada. Kevserseri ile Başparmak Mert. Martılar sarmış dört bir yanımızı ve işte bisikletlerimiz! Millet ellerindeki poğaçalarla onları beslemeye kalkınca adaya kadar bize eşlik ediyorlar. Şunların şirinliğine bir bakın! Göksel –Ben – Mert (Yahu Göksel siz nereye kayboldunuz hemen. Ben gittiğinizi bile anlamadım. Vedalaşmaya bile fırsat olmadı.) Yine tek bayan ben kaldım. Ama bir fark var. Bunlar İstanbul’un Beyleri ehehe. İşleri olduğu halde kısa süreliğine de olsa geziye katılan herkese teşekkürler. (İsimlerle yüzleri henüz bağdaştıramıyorum kusura bakmayın.) Haydi adanın tanımını yapalım. Dört tarafı denizlerle çevrili kara parçası. Aynen öyle. Dön dön deniz dön deniz hahaha süper bişi. Yeşil ve mavi bir arada. Bayıldım ben bu parkura…
Avrupa'nın açtırmaya çalıştığı meşhur Ruhban Okulu. (Hadi oraya da tırmanalım dediğim de seni İstanbul’a alalım diyenler yok vazgeçtik sen Ankara’da kal en iyisi demesinler mi hahahah.) Ekibin tamamlanmasını beklerken durduğumuz yerde durun durun kıpraşmayın diye bağırıp foto çekmeye çalışıyorum. En güzel gözlü hayvan nedir? Tabi ki eşek! Aya Yorgi’yi durmaksızın tırmandıktan sonra hararetimi atmaya çalıştığım bank. Zor kendime geldim… En son suuuuu diye böğürdüğümü hatırlıyorum. Temiz hava, bol oksijen, deniz ve ağaç. Başka ne ister insan! Ne güzel de takip ediyor tırtıllar birbirini değil mi? Ta ki biz fark etmeden masayı üzerlerine koyana kadar. Bir güzel manzara daha. Güzelim ağacı görünce dayanamayan ben tırmandım. Sormayın beğenerek aldığım yeni taytımın her yeri çamsakızı oldu yapış yapış ahha ehhe ohoh. Yeni arkadaşlar daha geliyor aramıza ve işte tırmandığımıza değmiş dedirtecek güzel yiyeceklerle donatılıyor soframız!
Köfteleri hemen hüpletmişiz. Bu sefer piyaz fotosuyla idare edin. Hoyyy tadı muhteşemdi. Mert’in mutluluğa bir bakar mısınız? (Nerdeyse tur boyunca montumu sırt çantasında taşıyan Mert’e çok teşekkür ediyorum. Beni büyük bir yükten kurtardın. Sağ olasın Mert!) Yaşasın artık tek bayan ben değilim. Burcu ve Gönül arkadaşlarımız sayesinde. Yaşasın bayan dayanışması eheh. Keyif takımı. Nerde mola versek sigara yaktılar. Ahanda buradan şikayet ediyorum. Cık cık cık hiç yakıştıramadım çok ayıp. Tamam ben hallederim diyen garson ne güzel çekmiş değil mi. Yukarıdakilerin kafası çıkmamış.
Kabataş’a dönen tayfa burada. Diğer arkadaşlarımız ile vedalaşıp ayrılıyoruz ve işte böyle bir şehirle olan tanışmamın, süper bir turun daha sonuna gelmiş bulunuyorum. Siz sıcak kanlı pedalcılarla tanıştığıma, aynı mekanda pedal bastığıma inanın çok sevindim. Belleğime kazınan muhteşem bir gün geçirttiğiniz, muhteşem karşılama ve ağırlamanız için çok teşekkür ediyorum arkadaşlar. Bisikletli, bisikletsiz hiç fark etmez. Gönüller bir olsun yeter. Zahmet edip gelen herkese çok teşekkürler. İnşallah ilerleyen zamanda sizlerle yeniden buluşacağız. Ha nerede, ne zaman, kimlerle onu bilemem. Ancak çok daha kalabalık olacağımız ve daha çok eğleneceğimiz kesin.
Sağlıcakla kalınız