Scudo Sports

İstanbul - Ankara Macerasi

abdullahabdullah

Forum Bağımlısı
Kayıt
28 Mart 2007
Mesaj
633
Tepki
610
Yaş
43
Şehir
ÇANAKKALE
İsim
Abdullah YEŞİLTAŞ
Başlangıç
1987—88
Bisiklet
Lapierre
Bisiklet türü
Yol bisikleti
Arkadaşlar inşallah 9 Haziran'da gece yola çıkmayı planlıyorum. İstanbul'dan Ankara'ya bisikletle gidip, otobüsle dönmek istiyorum. İş olmasa dert değil, dönüşü de bisikletle yaparım. Şİmdilik gidişi yapsam yeter.

Bisiklet trek 6700. Lasikler 26x2.00 lx grup. Bir de ben.

Fotoğraf makiman da olsaydı daha güzel olurdu ama tekrar yaparım, o zaman çekerim.

Tek sorunum şu ki, gişelere giriş nasıl olacak. Yani kaçak yoldan. Risk payı nedir, daha önceden deneyen varsa bilgilerini burda paylaşsın. Hangi güzergahtan devam edeyim....

Cumartesiye kadar pek yormam inşallah ama kütüphanede de baya yoruluyor insan tabi.
 
  • Beğen
Tepkiler: Önder Özdoğan
Scudo
:

yemek stoğuna başladım. Böyle bir seyahat yapan yok mu arkadaşlar. Önerileriniz benim için çok önemli
 
abdullah dostum vayy en sonunda dediğini yapıyorsun ya,valla kıskanıyom seni.:p
istersen önce karşıya geç araçla köprüyü geçmene izin vermezler öncelikle bildiğim kadarı ile.hatta aynı araçla anadolu otoyoluna kadar gir araç seni gişelerde bırakıp ilk çıkıştan samandıra yada kartal gişelerinden ayrılırsınız.
walla ben senden daha çok heyecanlıyım yaw:eek: hayırlısı ile git hayırlısı ile gel hayırlı yolculuklar dilerim sana
 
  • Beğen
Tepkiler: İdris ACA
Desteğin için teşekkürler dostum.
 
Sigaraylal Savaşanlar derneği'nin t-shirtünü verdiler. Önünde vitamine evet, arkada ise nikotine hayır yazılı.

2 gün kaldı bakalım. Hayırlısı inşallah.
 
tişört üstüne yağmurluğunuda almanda fayda var dostum,buralarda yağmur var ama oralarda neler olur belli olmaz.
 
Bolu'dan başlayan Ankara'da bisiklet üstünde devam eden maceram bitti. 2.36 sabahı başladım ve yemek yiyip köpeklerden yürüyerek kendimi savunarak 9 saatte Ankara içine emektar biiskletim trek 6700 ile girdim.

T610 telefonum ile bir iki resim anca çekebildim. Maksat foto değil, azim ve sabrın sonucunu görmekti. Aynaya baktığımda yanmış, kırmızı suratımı, bacak ve kollarımı görünce neticeyi çok iyi gördüm. Şu anda iş yerindeyim. Bu sabah Kavacık'da inip 4. Levent'ten hemen pedallayıp Fatih'e geldim ve yine monoton İstanbul hayatı başlamış oldu.
Resimleri, yazıları size bugün içinde aktaracağım.

Bana destek veren bütün arkadaşlara teşekkürler.
 
  • Beğen
Tepkiler: İdris ACA ve mcyc
Abdullah helal olsun sana diyorum,başkada bişey diyemiyorum;)
Azim işte budur
Sen önceden olayı kafanda bitirmiştin zaten,sağ salim tamamlamana çok sevindim,Bursa'ya bekliyorum seni ona göre
 
Evet Abdullah güzel bir tur gerçekleştirdin ayağına sağlık,o kadar yok gittin hani resim,fotoğraf yaww..

Pazar günü Ankara'ya vardığında telefonla görüştük sesin gayet iyi geliyordu Abdullah..:D;)

emeğine sağlık....
 
http://img468.imageshack.us/img468/9084/11sl0.jpg
http://img231.imageshack.us/img231/9206/12tr8.jpg
http://img160.imageshack.us/img160/772/14uq0.jpg


Arkadaşlar, Bolu girişine az kala otobüsten indim. Direkt d-100 takip. Yol belli zaten e-5 dediğimiz geceleri ıssız olan, kurt ve köpek sesleri ile yankılanan, sis içinde kalan bir yol:)

önce Harem'e gittim. Bisiklet kıyafetlerimi Sportive'den BikeandOutdoor'dan Onur arkadaşımdan bilgi alarak, muhabbet ederek aldım. İki kişi daha geldi yanımıza ve onlara forumumuzdan bahsedip üye olmalarını, faydalı olacağını belirttim. NOrthwave üst aldım,kırmızı renkliydi. Altıma ise pedli tayt aldım siyah renkli. Yama, fosforlu ve ledli reflektör aldım.

İlk önce amacım kilitli pedalları taktırmaktı. Fatih'de bir bisikletçiye gittim, elimde wellgonun pedalları ama o da ne, adam bir türlü pedalları gevşetemedi. Önce çırağına verdi işi, çırak yapamadı ve çekil kenara dedi böyle artistçe sonra usta da yapamadı hem de anahtarın ağzı kırıldı. ay anahtarın ağzı kırıldı:) Bizim parçalara bir şey yapmadan çıktım. Moral yerlerde. Ayağımda Sidi dominator ve pedalım yine Sönmez Abi'den aldığım(EFOR) wellgo pedallar. Şans dedik, yılmadık gittik Harem'e. Yazıhanede herkes yanıma geliyor, kıyafet ve bisiklet tam olunca ilgi uyandırdık tabi. Yarışçı mısın, kaça aldın, kaç vites, kaç basıyor, kısır yaıyor mu... türlü sorularla yordular beni ve Bolu'ya doğru otobüsle yola koyuldum. Sabah 2:36 idi ve bisikleti zorlu maratona hazırlayıp yola koyulduk.

İlk saatlerde düşünmeden pedal çevirdim. Heryer sakin,sadece kamyon ve otobüs ve Bolu çıkışı gerçekler meydana çıktı. Yokuşlar, tarlalara çöken çiğ, fabrika, galeri kenarında duran köpekler... Siz, onları görmeden; onlar sizi görüyor. Lambam ve reflektörüm olduğu için şanslıyım yine de. olu çıkışı Filiz makarna fabrikasının girişinde Garanti Bankası'nın atm kulübesi var. Para çekilmesi için o mevkide tek adresiniz. Çünkü benzincilerden başka tesis bulunmuyor şimdilik.

Bolu bitti, 5bin küsür metrelik tırmanma şeritleri başladı, yollar karanlık, ıssız tünelden geçerken ve yanınızdan kamyonlar canavar gibi geçerken hayatınızın ne kadar da tehlikede olduğunu, hayatınızın 1 saniyede bitebilceği hissini tadıyorsunuz. Bu bana daha çok azim getirdi. Arkadaşıma çünkü dedim ki: Bolu yolunda pedal basmazsam yuh olsun bana. Zorlu yolların başlangıcından itibaren allah, bisikletimin sesi, rüzgârın ve hayvanların sesi eşlik etti. Yeniçağa tarafına gelirken artık, ay tepeye doğru gelmişti.
Yeniçağa'ya girişte sağ tarafta bir çay ocağı gördüm. Sabah ezanı da yeni okunuyordu ve sıcak bir çay içtim, ekmek ikram ettiler çıtır çıtır ve dertleşerek, muhabbet ederek uğurladılar beni sonra köpekler peydah oldu. Bisikleti elimde götürdüm. AKlıma forumdaki köpekten korunma konuları geliyor. Yol boyu dualar ettim zaten. Yanımda sadece biraz fındık ve üzüm vardı. Gerede'ye doğru devam ederken müthiş yokuşlar da kendini gösterdi zaten. Hiç bisiikletten inmeden çıktım, tuvalet molası verdim bir ara, su kanalları vardı, 4 saat sonra zannedersem yanımdaki yiyeceğide bitirdim. İşin ilginç kısmı ise su olmaması idi yanımda. Ayın doğuşu,batışı ve güneşin doğuşu üzerimdeydi. Sabah vakti tan ağarırken şöyle geniş ovalara bakıp şükrettim, böylesine güzel vatanda yaşadığım için. Sonra yine hayal dünyamdan sıyrılıp kendime geldim ve ayaklarım,dizlerim piston gibi çalışıyordu. En sonunda Gerede'ye vardım. Yokuşlar bitmişti. Bir ara düşündüm otobüse binsem mi diye, ama inat, azim, bisikletim devam edelim ortak diye yalvardılar. Kırmadım. Hafif meyilli yollar da başlamıştı. Gidona yatar vaziyette devam edip 27. viteste pedalladım, 28,29. vitesleri de istedim, vites yetmez oldu. Sonra bir yokuş ve iniş şeklinde devam ettim. Kızılcahamam'a doğru yaklaşıyordum.

Gerede'den çıkınca ilerde "Aktaş" diye alabalık ve et-köfte yemek için uygun bir işletme vardı. Çeşmeler şelale gibi akıyor. mis gibi içtim, yüzümü yıkadım. Uykusuz gözlerim ağırlaşmış, altları şişti sanki. Gözlük de almamıştım, kask da. en büyük hata bu ama oldu bir kere:) :Skull-175 :Skull-175 ölmekten değil, köpek tarafından ısırılmaktan korkarım o yollarda.

Arkadaşlar dediğim bu yerde alabalık, et, köfte, kahvaltılık çeşit bulunmakta ve bedava nerdeyse.
Bonfile et istedim. Düşünün ki İstanbul'da Arnavutköy, Beşiktaş, Taksim'de şu menüyü istediniz:
10 parça kırmızı biber, kekik ve zeytinyağla işlenmiş bonfile et.
4 parça yanında ikram köfte
1 tabak kütür kütür ikram olan kiraz
1 salata tabağı Gerede tabii bal ve isteyene tereyağ. Yine ikram
1 adet çay ikram
1 sepet ev ekmeği ve kimisi sobada kızarılmış.

toplam ne kadar eder? Efendim! Söyleyim peki, 10 ytl :) :eek: sadece 10 YTL verdim ve Ankara'ya varana kadar yetti zaten.

Ordan çıktım artık yola devam. Akyarma Geçidi midir nedir epey yokuş çıktım. Düz yol yok zaten . Çık babam çık. Kamyonculara devamlı el sallıyorum, kafasını dönderip bana bakıyorlar, boş geçirmiyorum, onlar da ya selam yada korna sesi gönderiyorlar:) Akyarma geçidini aşınca zaten 7 km kadar iniş. SOnra yine dev gibi iniş ve çıkış. Lastiklerin ortası kararıyor habire, arka jant akord istemeye başladı. Tellerim gevşedi. Nasıl olduysa artık. Kızılcahamam'a geldim 90 km küsür kadar yol kaldı ve güneş de iyice yakmaya başladı tabi. Yüz, kol ve diz kapaklarımın üstü yandı. Kazan'a vardım ve Ankara'ya geliyorum diye, Ankara Ankara güzel Ankara diye şarkı söylüyorum, kimi yerde Dağlar Dağları söyleyip dağlara bakarak Barış Manço'yu anıyorum.

En sonunda Ankara'ya girdim. arabadakiler bana bakıyordu. saat 12:15 idi zannedersem. Yağmur ha yağdı yağacak derken yağmaya başladı. Millet saklanıyor,ben pedal çeviriyorum. Hayat bu işte. Yaşamak, yaşama direnmek.

Kuzenimi aradım ve ODTÜ'ye girmemi söyledi. Odtü'ye de öyle giremiyorsun ama kıyafetler tam olunca şöyle bir göz göze geldik güvenlikle ve telaş etmeden pedallayıp içeri girdim. Kızlar, bisikletli naber dedi:) şaşırdım. Tabi sevgilim olduğu için güldüm sadece; arabadaki hatunlar bana bakıyor, öğrenciler bana bakıyor. İlk kez mi böylesini gördüler yoksa Bolu'dan geldiğimi mi biliyorlar? diye dalga geçtim. En sonunda Odtü içinde kuzenimle buluşup jandarmaların arasından çıktık ve Önder Abi'yi aradım .

Konuya yazı yazmasını, şereflendirmesini söyledim:) Sağolsun destekleri için ve diğer arkadaşlarıma İdris'e Hızlı'ya Hasan Abi'ye .... selamlar, teşekkürler.

Resim olayı kıt tabiki. t610 olunca insanın konuşası bile gelmiyor:)
Amaç zaten ispat değil, kafamdaki olayı sonuçlandırmak, hayalimi gerçek yapmaktı. Ne mutlu bana.

Eğer sıkılan varsa bisikletle uzun yol yapsın. Ayaklarını hissetmeyene kadar pedallara gömsün. Düşünsün hayatı, yaşamayı, hissetsin kollarına, suratına vuran rüzgarı.

Çok güzel bir deneyim oldu benim için. Yorgunluk yoktu ben de daha önceden de 210 kmlik Samsun-Merzifon yolculuğum olduğu için ama 6 sene evveldi tabi.
Sadece leğen kemiğim sızlıyordu.

Hiç bir zaman tereddüt etmemek gerek. Bu fikri çalışırken kendime verdim ve Ankara'ya gitçem dedim. İdris'in dediği gibi kafada bitirdim. Haritaya baktım. İStanbul-Ankara 13 cm. kadardı :p psikolojik olarak hazırladım yani ve soğuk demeden bastım gittim.
Allah razı olsun bu ledli lambaları yapanlardan. Dinamolara kalsaydık imlansızdı yani.

Bisikletim mtb ama ruhumda yol yarışçısının azmi, sabrı var. İkisinin arasında kaldım. Keşke param olsa, yollarımız iyi olsa da bir yol bisikleti alsam.

Benden şimdilik bu kadar. Kuzenim az da olsa videoya çekmişti. Onu da eklerim.

Saygılar ve sevgiler.
 
Guzel macera olmus :)

Ne olursa olsun basarmanin verdigi o haz gibisi yok dunyada :) Tebrik ediyorum :)

Yanlis okumadiysam kaskin yokmus. En kisa zamanda bir adet edinmeni siddetle tavsiye ediyim :) O zaman insanlar seni daha da ciddiye alacaklardir :)

Yazini soluksuz okudum. Paylastigin bilgiler icin tesekkurler :)
 
  • Beğen
Tepkiler: abdullahabdullah
Merhabalar!Çok yorulduğun ortada.Ancak bir o kadar da gurur duyduğun ve mağrur olduğun da.Zafer kazanmış komutan edasıyla İstanbul'a varmışsın.Kendinle gurur duymalısın.Helal olsun sana.Umarım üzerine hep bir şeyler katarak daha uzun yollar anlatırsın hepimize.Hadi kal sağlıcakla!
 
  • Beğen
Tepkiler: abdullahabdullah
Kardeşim Abdullah,seni tekrar tekrar tebrik ediyorum
İnsanda azim,kararlıklık ve hırs olduktan sonra yapamayacağı hiç bir şey yoktur.
Bu saydığım özellikler sende var ve sen açığa çıkardın,netice tabiki istediğini elde etme-başarmak olacak;)
Seni bursa'ya bekliyorum en yakın zamanda
benim kafamdada Bursa İzmir yapmak var
İzmir'e gidip askerlik yaptığım kışlayı ziyaret etmek,Hasan Hakan KOç abimizle görüşmek ve İzmir'in havasını tekrar solumak istiyorum.
Allah nasip ederse,bende en kısa zamanda bu turumu gerçekleştireceğim
 
  • Beğen
Tepkiler: abdullahabdullah
Yol hikayeni gerçekten keyifle okudum ...Uzun turlar yapmak isteyen arkadaşlar mutlaka okumalı ;) Gerçekten insanın hayal/isteklerini gerçekleştirmesi kadar güzel bir duygu yok. Bir de merak ettiğim konu gece saatlerini seçmenin sebebi yolların daha boş ve hava sıcaklığının daha serin olması mı?
 
  • Beğen
Tepkiler: abdullahabdullah
@sarda

Güzel yorumun için teşekkürler. Gece çıkmamın iki sebebi var:

1) Mesai cumartesi akşamı bitiyor. :)
2) Pazar günü öğleye kadar Ankara'da olmam gerekirdi, kuzenimle Ankara'da olacaktım ve bisikletle gidip süpriz yapacaktım:)

Gece ama ıssız oluyor ve tek tehlike açık bir yer bulamamak, yol kenarında ki köpekleri görememek. Bunlar risk oluşturuyor ama bayılırım maceraya.

Yakında İzmir var. Bursa-İzmir.

İdris yahu, mtb yerine yol bisikleti toplasaydık :D

Kesinlikle bisiklet kıyafeti öneririm. İnanın kollarım dirseğimin 10 cm. üstüne kadar açıktı ve kıyafet resmen soğuktan korudu, dirseğimden aşağısı buz gibiydi. Ama biraz pedal çevirince soğuk hissi önemini yitiriyor.

En zor kısmı, ilk pedalı çevirip yola başlamaktı, ikinci zor kısmı ise, kemik,kas ağrısına rağmen tekrar seleye binip pedal çevirmekti. Gerisi geliyor zaten.

Çevrilsin pedallar, dönsün tekerler, artsın vitesler. Macera bizi bekler.
 
  • Beğen
Tepkiler: Hüseyin Suda
Uzun yol yapmak isteyen herkesin okuması gereken bir gezi yazısı olmuş.Cesaretin ve azminden dolayı kutluyorum.Ellerine sağlık...
 
heyttt be dostum benim,ne yazarmışsın yaw maşallah .bak kötü örnek oluyorsun bizlere şimdi işi bırakıp tura çıkacammm haa:D .
 
Geri