Emre, biz de keşke size katılsaydık fakat sabah Dr randevum vardı artı foto makinamı tamirden alacaktım. Gece geç saate kadar Avrupa Yakasında olmak da işime gelmedi çünkü ertesi gün Riva turu vardı. Dinlenmiş olmam gerekiyordu.
İstanbul’un 2010 kültür başkenti olması dolayısıyla 8 trilyon harcamışlar fakat bisikleti uzay aracı gibi görmekten vazgeçemiyorlar. Nasıl oluyor ?
Ctesi gününün sabahı Ümraniye'den Göztepe'ye gittim. Doktora. Goztepe'de Ferruhla bulusup Umraniye Tepeüstü (Meydan AVM) çıktık. Foto makinam tamirden çıkmıştı onu almak için. Güvenlik görevlileri ( her zaman olduğu gibi ) bisikletli görünce dayanamadı saldırdı. Birini daha tanıyorum bisikletli görünce saldıran ama neyse anlayan anladı. Bisikletleri ne yapacaksınız diye sormaya başladılar. Kaldı ki bisikletleri sürmüyorduk bile elimizde taşıyorduk.
Ben foto makinamı tamirden almak üzere kendimi Mediamarkt'ın içine attım. Bisikletleri de Ferruha verdim al naparsan yap dedim O da motosiklet parkına koymuş. Ama demir falan olmadığı için ikisini birbirine kilitlemek zorunda kalmış.
Sonra evimin önünden geçtiğim halde eve girmedim ve o karanlıkta ve de o yağmurda sevdiğim bir grup olan Mor ve Ötesi'ni izlemek için Kadıköy’e gitme kararı aldım.
Ama gittiğime pişman oldum, bizi konser alanına almamak için akla karayı seçtiler. Biraz tartıştık, sonunda onlar kazandı. Bir tek havaifişek gösterisini izledik 10 dakika , boşuna gelmiş gibi oldum ve geri döndüm tekrar Ümraniyeye. 8 trilyon harcamışlar ama bisikletlilerin haklarını hiçe saydıktan sonra, yok 2010 kültür başkentiymiş , bilmem ne başkentiymiş , benim açımdan fayda etmez !
Bisiklet bir kültür olduğuna göre, İstanbul kültürsüz.
Ayrıca bisikleti hiç bir zaman bir “araç” olarak görmeyen, kaldırıma çık, git bisiklet yolunda sür, ne işin var bu saatte, çekilsene diyenler, iki saniye beklemeye tahamülü olmadığı için kavşakta önümüze kıranlar, hatta ve hatta araç kategorisine koymadıkları için orta veya sol şeritte gördüklerinde üstümüze üstümüze süren, defalarca kornaya basanlar, küfüredenler, ( halk olsun, yerel yönetimler veya kolluk kuvvetleri olsun) bu kez bisikleti “araç” olduğu gerekçesiyle içeri almadılar. Konsere araç girişi yasakmış.
Kaldı ki kalabalık da değildi, sahneye yakın olmak için ön tarafa sıkışmış 500 kişi ve arkada kocaman boş bir arsa. Dinleyeceğimiz zaten 20 dakika, çok uzaktan geldik falan dedik ama nafile.
Neyse acımızı bağrımıza bastık ve madem konseri dinleyemedik kendi mp3'lerimizi dinleyelim bari diyerek mp3 player'larımızı açıp evlere dağıldık.
İstanbul’un 2010 kültür başkenti olması dolayısıyla 8 trilyon harcamışlar fakat bisikleti uzay aracı gibi görmekten vazgeçemiyorlar. Nasıl oluyor ?
Ctesi gününün sabahı Ümraniye'den Göztepe'ye gittim. Doktora. Goztepe'de Ferruhla bulusup Umraniye Tepeüstü (Meydan AVM) çıktık. Foto makinam tamirden çıkmıştı onu almak için. Güvenlik görevlileri ( her zaman olduğu gibi ) bisikletli görünce dayanamadı saldırdı. Birini daha tanıyorum bisikletli görünce saldıran ama neyse anlayan anladı. Bisikletleri ne yapacaksınız diye sormaya başladılar. Kaldı ki bisikletleri sürmüyorduk bile elimizde taşıyorduk.
Ben foto makinamı tamirden almak üzere kendimi Mediamarkt'ın içine attım. Bisikletleri de Ferruha verdim al naparsan yap dedim O da motosiklet parkına koymuş. Ama demir falan olmadığı için ikisini birbirine kilitlemek zorunda kalmış.
Sonra evimin önünden geçtiğim halde eve girmedim ve o karanlıkta ve de o yağmurda sevdiğim bir grup olan Mor ve Ötesi'ni izlemek için Kadıköy’e gitme kararı aldım.
Ama gittiğime pişman oldum, bizi konser alanına almamak için akla karayı seçtiler. Biraz tartıştık, sonunda onlar kazandı. Bir tek havaifişek gösterisini izledik 10 dakika , boşuna gelmiş gibi oldum ve geri döndüm tekrar Ümraniyeye. 8 trilyon harcamışlar ama bisikletlilerin haklarını hiçe saydıktan sonra, yok 2010 kültür başkentiymiş , bilmem ne başkentiymiş , benim açımdan fayda etmez !
Bisiklet bir kültür olduğuna göre, İstanbul kültürsüz.
Ayrıca bisikleti hiç bir zaman bir “araç” olarak görmeyen, kaldırıma çık, git bisiklet yolunda sür, ne işin var bu saatte, çekilsene diyenler, iki saniye beklemeye tahamülü olmadığı için kavşakta önümüze kıranlar, hatta ve hatta araç kategorisine koymadıkları için orta veya sol şeritte gördüklerinde üstümüze üstümüze süren, defalarca kornaya basanlar, küfüredenler, ( halk olsun, yerel yönetimler veya kolluk kuvvetleri olsun) bu kez bisikleti “araç” olduğu gerekçesiyle içeri almadılar. Konsere araç girişi yasakmış.
Kaldı ki kalabalık da değildi, sahneye yakın olmak için ön tarafa sıkışmış 500 kişi ve arkada kocaman boş bir arsa. Dinleyeceğimiz zaten 20 dakika, çok uzaktan geldik falan dedik ama nafile.
Neyse acımızı bağrımıza bastık ve madem konseri dinleyemedik kendi mp3'lerimizi dinleyelim bari diyerek mp3 player'larımızı açıp evlere dağıldık.