Scudo Sports

Hıdırnebi Yaylası Kamplı Bisiklet Turu

oalmali

Üye
Kayıt
12 Ekim 2014
Mesaj
80
Tepki
161
Şehir
Ankara
İsim
Osman
Başlangıç
2001—02
Bisiklet
Specialized
Bisiklet türü
Şehir - Tur
2 gün 1 gecelik Hıdırnebi Yaylası Bisiklet Turu / 11 Mart 2016
Elevation: 1430 m
Total distance: 91,6 km (roundtrip)


Part I – Plan aşaması

Haftalardır süre gelen bisiklet antremanlarının tek bir amacı vardı; çadırını, tulumunu ve çaydanlığını alıp (çay çok önemli) bisikletle uzun yollar kat edip şehirden uzakta doğayla kucaklaşırcasına kamp atmak…
Günlerden 9 Mart Çarşamba, üç arkadaş üniversitenin bisiklet kulübünde muhabbet ederken birkaç hafta önce planlanılan ama hava şartlarından dolayı iptal edilen Doğankaya turu hakkında sohbet ediyorduk. Konu birkaç hafta önce alınmış ve salonda boş boş duran çadırlarımıza geldi ve artık o çadırların toprakla buluşma vakti geldi diyerek planlar kurmaya başladık. Gaza gelip hadi hemen yarın sabah çıkalım dedik –ama yarın (Perşembe) ders var hem malzemeler hazır değil diyerek 1 günlük ertelemeyle planlarımızı Cuma gününe taşımaya karar verdik. Planlar kurmadan önce tabi ki küçük bir araştırmaya koyulduk; Trabzon’da görülecek yerler neresidir, bu mevsimde nereye gitmek doğrudur derken karşımıza Hıdırnebi Yaylası çıktı ve o an rotamızı çizmiş bulunduk. Cuma günü sabah 08:00’de yola çıkılacak hava kararmadan yaylaya varıp çadırlar kurulacak.
10 Mart Perşembe: Üç arkadaş kamp için alışveriş niyetiyle kulüpte toplandık. Konserve yiyecekler, yolda yemek için sandviç ve kamp sabahı kahvaltı için birkaç malzeme aldık. Grubumuzun hamarat zat-ı muhterem kişisi Yenigün, yolda yemek için böreklerimizi de akşama kadar hazır etti. Akşam tekrardan toplanıp çantaları ve heybeleri yerleştirdikten sonra ertesi gün ki tur için istirahate çekildik.

IMAG0160.jpg

Part II – Hadi yolcu yolunda gerek

(Dırırırın Dırırırın, Dırırın Dırırın) Alarm sesiyle 06:30’da uyandım ve hem ev arkadaşım hemde tur yoldaşım olan İbrahim ile tur öncesi son kontrollerimizi yaptıktan sonra üzerimizi giyinip kahvaltımızı yaptık. Saat 7:45’te Yenigün geldi ve son kontrol (telefon cepte, cüzdan tamam, kamerada hazır –tamam hadi çıkalım) Saat 08:00: Önce kendi bisikletimi arkada yükleriyle birlikte kapının önüne çıkardım ardından tek kişinin taşıması epey güç olan İbrahim’in bisikleti için yardıma gittim, her şey hazır şimdi pedallama zamanı… Trabzon Havalimanı’ndan Akçaabat’a doğru yola çıktık önümüzde gidilecek 46 km yol ve tırmanılacak 1430 metre yükseklik var. Mola vermeden 20 km kadar yol geldikten sonra Söğütlü’de alınması gereken bazı yiyecekler için durduk, buradan hareket ettiğimizde başlangıç saatimizden 1 saat geçmişti. Söğütlü Stadyumunu geçip, Söğütlü Deresi’nin ilk solundan Düzköy caddesine girdik, bu cadde üzerinde 10 km kadar pedallayıp 250 metre yükseltiye çıktık ve sağa Arpacılı Köyü – Kuruçam Kasabası istikametine döndük. Buradan itibaren terli saatler başlıyor. Önümüzde gidilecek 15 km yol ve tırmanılacak 1200 metre yükselti var. Üzerimizdeki fazla kıyafetleri çıkarıp, kurbanlık koyun gibi boynumuzu büküp yola koyulduk.

YDXJ0263.jpg

YDXJ0267.jpg

IMAG0200.jpg


Part III – Zor bela yukarı doğru

Üzerindeki yükten dolayı sürekli kendini yokuş aşağı salmaya çalışan bisiklet, benim dermanım kalmadı beni bırakın siz gidin diyen bacaklarla birlikte 2 saat kadar tırmanıştan sonra Cuma vaktinden 15-20 dk önce 500 metre yükseltideki Kuruçam Kasabasına vardık. Kasabada kamp yerinde ekmek bulamayız diye ekmek almak için bakkala gittik ama Cuma öncesi olduğu için 1 saat kadar burada bekledik. Su ve ekmek aldıktan sonra tekrar tırmanışa geçtik –aman Allah’ım o nasıl bir yokuş! Off kol gibi lan! Gibi korku ve heyecan dolu tepkilerle 2 saat kadar sonra 1000 metre civarlarına varmıştık ama bir eksik var, kamp ateşi için odunumuz yok. Kuru odun isteyebileceğim bir insan arayışına koyuldum ama gel gör ki yükselti ne kadar artarsa insan o kadar azalıyor. Çıktık çıktık ve de bir baktım ki bir çeşme, çeşme başında iki emice.. Sohbet ediyorlar. İbrahim’e şu emicilerden (amcalar, abiler) odun istesem mi diye danışıp emicelerin yanına gittim biraz muhabbet ettikten sonra emicelerden birisi gel vereyim dedi ve peşine düştüm. Emice yakacak odun çıkarıyor bende her oduna ayrı ayrı teşekkür ediyorum çünkü onlarla çay yapılacak, çay önemli! Emice 5 dk’da odunları çıkardı beraber çuvala dizdik sonra emice bir muhabbette tuttu, vay arkadaş dedim biz molada bu kadar vakit harcamıyoruz bırakmıyor beni. Herhalde yarım saati geçti ülkeyi kurtardık, eğitim düzenini eleştirdik, dünya barışına gönderme yaptık ve sohbeti bitirdik (buradan beni duyuyorsan odunlar için teşekkür ederim emice). Önümüzde dimdik yokuşlar arkamda yeni bir yük olan bir çuval odunla tırmanmaya devam… Yol öyle bir hal aldı ki; eğim olmayan yer hiç yok. Zikzaklar çizerek sürekli tırmanıyoruz, her 100-200 metrede bir mola veriyor bacaklarımızı dinlendiriyoruz. Saat 16:30 artık hava hafiften kararmaya başladı ve son 1 saattir bizi takip eden sis yoğunlaştı, artık görüş mesafesi 5 metrenin altında derken yol düzleşti ve sisin içinde yavaşça süzülerek yaylayı dünya gözüyle gördük. Güzel haber yaylada bir bakkal var, kötü haber bakkalın ekmeği yemeğe banılamayacak kadar sert ve kuru. Hemen çadır kuracak bir yer seçtik, herhalde yaylanın en güzel noktalarından biriydi. Çadırları kurup, bisiklet üstündeki heybe ve diğer malzemeleri söktükten sonra yaylanın merkezine geri dönüp ihtiyaçlarımızı giderdik.

IMAG0216.jpg

YDXJ0271.jpg

YDXJ0280.jpg


Part IV - Kamp

Hava kararıyor ve güneş son anında bizlere tebessüm edip başka diyarlara göç ediyor. İbrahimle gözlerimizdeki çay ikaz lambasını görüp, kamp ateşi için çukur kazmaya başlıyoruz. 30 cm çapında bir çukur oluşturup bir köşesine çayı koyacak şekilde ayarlayıp, İbrahim’e ateş yakma işini bırakıyoruz, çünkü o bu konuda bir usta. (Mangalda iddialıdır, beyaz atleti ve kareli picaması var.) … Odun yetmez endişesiyle ateşe çok odun yedirmeden ısınıyoruz ve bir yandan konservelerimizi açmış karnımızı doyuruyoruz çayda kenardan kenardan demini alıyor. Çay demlenip bardaklara dökülünce muhabbet başlar der büyükler; bizde, o misal muhabbet ediyor ve günün küçük bir değerlendirmesini yapıyoruz. Yaylada hava beklediğimiz gibi git gidi soğuyor, hava sıcaklığı 5-6 derece civarlarında ve gece tahminen 3 dereceye kadar düşücek diye bekliyoruz. Yorgunluk ve yanı sıra üşümenin etkisiyle çadırlara girdik, 1 saat içinde kendi nefesimizin sıcağıyla çadırları ve vücudumuzu ısıttık. Uyku vakti yaklaştı etraf sessizleşti… Bir ara Yenigün ile dışarı çıkasımız geldi sıcacık çadırı bırakıp soğuk yaylaya zifiri karanlıkta çıktık (bence bu deli cesareti) Her taraf zifiri karanlık, bir yükseltinin üzerine doğru ilerledik o an etrafta ayakkabılarımızın toprağa sürterek çıkardığı sesten başka hiçbir ses yoktu, bir an ünsüz bir yazarın sözünü tekrar ettim; “Sessizliğe kaç hece sığdırır insan.” Bu söz alabildiğine derindi. Ne insanı, ne sessizliği çözecek kadar ilmim var ama yine de sessizliği anlamaya çalıştım insanı anlamayı denemiyorum bile çünkü o mümkün değil. Sahi sessizlikten insan ne bekler, sessizlikten ne duymak ister? Sessizlik bu çıkarcı dünyaya ne verebilir ki? İnsanın sessizlikten beklediği şey hiçbir şey duymamak, bu sayede düşünmemek ve yorulmamak mıdır? Bilemiyorum ve sanırım hiçbir zaman öğrenemiycem. –Neyse tur yazısını felsefeye alet etmeyim! Saat gece yarısını geçmiş ertesi güne başlamıştık. Dik yokuşların ve uzun yolun yorgunluğuyla uykuya hemen dalmamız gerekirken içimdeki o güzel heyecandan uyuyamıyordum, zaten diğerlerininde uykuya daldığı söylenemezken şıpır şıpır sesler gelmeye başladı. Hoş geldin yağmur deyip, çadırın üzerine çarpan damlaların sesini dinlemeye başladık. Yağmurla birlikte rüzgarda bastırmıştı, aklımdan –acaba çadırın kazıklarını sağlam çaktım mı diye geçirirken İbrahim çadırından çıkıp yağmurda ıslanmak pahasına etrafı kontrol etti ve hiçbir problem olmadığına kanaat getirdik. Artık uyuyup güzel bir sabaha uyanmak için vakit gelmişti..

YDXJ0285.jpg

IMAG0235.jpg

YDXJ0286.jpg

YDXJ0288.jpg

YDXJ0293.jpg

YDXJ0297.jpg

Part V – Ertesi günün başında

Gün doğumunu izlemek adına kurulmuş olan çalar saat çalmaya başladı ve gözlerimi Yenigün’e açtım. İbrahim’e –hadi kalk gün doğumunu izleyelim diye seslendim ama uyku ikimize de daha cazip geldi ve tekrardan uykuya daldık. Saat 8:30’da uyandık ve İbrahim’i kamp alanına terk edip, ihtiyaçlarımız için yaylanın merkezine indik. Kamp alanına dönüp İbrahim’in yeni yaktığı ateşe selam verdik –iyi ateş yakmış he. Hemen kahvaltı hazırlığına giriştik. Odun ateşinden faydalanarak kaynayan çaydanlık ve yanında küçük bir tencere… Tencere içine önce küpküp doğranmış yeşil biberler, kabukları soyulmuş ve dilimlenmiş domatesler ve ardından gelen sucuk, üzerine de yumurta… Afiyetle, odun ateşinde pişen menemenimizi yiyip, çayımızı içtikten sonra biraz turlamak etrafı gezmek istedim. Dünden beri yoğun sisten dolayı 10 metre ilerimizi göremiyorduk. İlk geldiğimiz saatlerde sis azdı ve mükemmel bir manzaraya şahit olduk. Bir vadi, vadi içinde uçurumun ucunda biz ve karşımızda nerden baksan diğer yapılara göre 50-60 metre yüksek sivri bir kayalık. Kayalık üstünde yeşil ve sarı tonları arasında doğanın eşsiz geçişleri. Manzara gerçekten harika. Maalesef ki dün geldiğimiz saatlerde gördüğümüz bu harika manzarayı, bugün sisten dolayı artık görmek mümkün değildi ve bu manzaranın çekilmiş bir tek fotoğrafı yoktu. Bende başka yerler görmek adına bisikletime atlayıp etrafı keşfetmeye çıktım. Kamp alanından 500 metre kadar uzaklaştığımda sis azaldı ve yine güzel bir manzaraya şahit oldum, çekebildiğim kadar fotoğraf ve video çektim. Saat 11:10’da geri dönüş için toparlanmaya başladık, hızlı bir şekilde toplandık. Saat 11:45’te Yaylanın merkezinden hareket ettik. 1430 metre yükseliğe çıktığımız 15.5 km yolu inmeye başladık. Sis tesirini hiç kaybetmemiş önümüze perde olmaya devam ediyordu. Hız yapmadan, sohbet muhabbet ve fotoğraf çekimleriyle birlikte inişimizi gerçekleştirirken Karadeniz kadının çalışkanlığına tekrar tekrar şahit olduk. Odun taşıyanlar, toprak belleyenler ve niceleri. Her yanda yeşil ve sarı tonlar, toprağa ekin ekmek için emek veren insanlar baharı müjdeliyordu. Müjdeler olsun bahar geliyor! Yayla mevsiminin açılışını üç samimi dost yapmış ve artık dönüyorduk. Sis yakamızı bırakmış ama bu onurlu vazifesini rüzgara teslim etmişti. Rüzgar karşımızdan bizi durdurmak adına tüm gücüyle bastırırken bizde tüm gücümüzle direnerek 10km pedalladıktan sonra sahil yoluna çıktık. Yeniden şehrin karmaşası ve gürültüsü içinde pedallamaya başladık. Sahil yolunda 20 km kadar pedal vurduktan sonra artık yine sıradan hayatlarımızdaydık… Bu yolculuk bizim için büyük bir adım güzel bir başlangıçtı…

IMAG0268.jpg

IMAG0272.jpg

YDXJ0328.jpg

YDXJ0302.jpg

YDXJ0313.jpg

YDXJ0332.jpg

YDXJ0344.jpg

YDXJ0363.jpg

YDXJ0380.jpg


Turda çekilmiş videoları derleme fırsatı henüz bulamadım ama en kısa zamanda derleyip bu konu altında paylaşırım. Sağlıcakla kalın.. :)
 

Dosyalar

  • YDXJ0352.jpg
    YDXJ0352.jpg
    143,8 KB · Okunma: 40
  • YDXJ0371.jpg
    YDXJ0371.jpg
    123,1 KB · Okunma: 44
Scudo
Fotoğraflarla ve anlatımıyla gayet net, temiz bir tur ve tur yazısı, tebrikler, başka turlar da gerçekleştirebilirsiniz umarım, kazasız belasız sürüşler.
 
Kardeşim haberimiz hiç olmadı size katılmak isterdik Trabzon bisikletliler topluluğu olarak
 
  • Beğen
Tepkiler: oalmali
çok güzel bir tur olmuş bacaklarınıza sağlık :)

anlatımda oldukca başarılı teşekkür ederiz :)
 
  • Beğen
Tepkiler: oalmali
Geçtiğimiz kurban bayramında arabayla çıkarken bisikletle çıkma hayalleri kurduğum yoluyla ve o sivri kayası üzerinden seyredilen büyüleyici manzarası ile çok hoşuma gitmiş bir yayla olmuştu Hıdırnebi. Sizin gezinizde sıcaklığı ve doğallığı ile çok güzel olmuş, harikasınız.
 
  • Beğen
Tepkiler: oalmali
birşey sormak istiyorum nisan sonu gibi bende bir tur planlıyorum ve kullandığınız çadırı alacağım büyük ihtimalle cadırınızdan memnunmusuz ikinci bir sorum ise hangi uyku tulumu kullanıyorsunuz
 
  • Beğen
Tepkiler: oalmali
Bacaklarınıza, pedalınıza sağlık.. Ankara haberlerinin acısıyla debelenirken yatakta, sizinle beraber soludum o havayı.. İyi geldi.. Fotoğraflar da, anlatım da çok güzel..
Yüreğinize sağlık...
 
MaşAllah bacağınıza, dilinize, emeğinize sağlık.
Sizin kadar bizde keyif aldık.Detaylı ve akıcı anlatım içinde teşekkürler.
Turlarınızın devamını diliyorum.
 
  • Beğen
Tepkiler: oalmali
fazla bilinmez ama Trabzon'un en güzel yaylasıdır bana göre, çok güzel bir gezi olmuş.
 
@ÖmerMurat @Osman Yener sağolun var olun... :) imkan buldukça diğer turlarıda paylaşmaya çalışıcam.

@adilmusazafer üstadım ani bir kararla çıktık yola ktübis e dahi haber verme fırsatımız olmadı, bir dahakine inşallah.

@E.Balkan çadırı ilk defa kullandım. Yazlık bir çadır 15 derecenin altında bir sıcaklıkta tulumsuz kullanmak pek doğru olmaz herhalde diğer çadırlarda olduğu gibi su geçirmiyor içerisi gerektiği kadar hava alıyor oksijensiz kalmıyorsunuz. Eğer çok soğuk havalarda kullanmıycaksanız alınabilir biz bi delilik edip 3 derece sıcaklıkta kullandık 1,5 saat kadar zamanda tulumda durarak ancak ısındık. Tulum olarakda decathlondaki bu tulumu kullandık gayet rahat bir tulum (link)
 
ayağınıza sağlık fotoğraflara bakınca tumblr daki kamp fotoğraflarından sandım şahane bir tur olmuş :harika:
 
3 bisikletinde marka ve modelini sorabilirmiyim?
 
özgürlük nasıl ama! zincirlerinden kurtulmak!
datlı olmuş.
arkadaşın CubeHYDE' dan birtane de bende var.güzel makine
 
  • Beğen
Tepkiler: oalmali
@oalmali Harika olmuş... Keyifle okudum, Nisan başı gibi böyle bir tur planımız bizimde var izmir de :)
 
@Sebahattin Gerceker Ankara'daki patlama olmadan önce tur yazısını tamamlamıştım paylaşmak için hazırlanıyordum ki kötü haber geldi. Konuyu açmak hususunda ikilemde kaldım umuyorum ki doğru olanı yapmışımdır.

@ali aksayar Benim altımdaki Specialized Sirrus - Arkadaşım İbrahim'deki (siyah olan) Cube Hyde Shadow - ve diğeri Kron xc150 idi yakın zamanda Kron'uda değiştirip güzel bir bisiklet almak niyetindeyiz.

@SAFAK ZKN özgürlük hissi bambaşka bir şey. Bisiklet bize bu duyguyu yaşıtıyor.

@Anonim çok sağolun. :) Nisan sonunda bizde Gürcistan-Batum planı yapıyoruz bakalım inşallah bi aksilik çıkmaz. Yolumuz açık olsun.
 
KARDEŞİM BRAVO SİZE..BU ARDA BİZİM ARSADA YATMIŞSINZZ :) BİR TRABZONLU OLARAK BİZ BUNU YAPAMIYORUZ..AMA İNŞALLAH MTB GELDİİ BUGUN İLK TURUM ORAYA OLACAKK..
 
  • Beğen
Tepkiler: oalmali
@oalmali güzel bir tur olmuş tebrik ederim. bizde ağustos başı gibi sinop-batum turu düşünüyoruz. kafamda ki en büyük düşünce kamp yerleri konusunda eğer siz trabzon-batum turu yaparsanız kamp yerleri konusunda rehber olabilirsiniz. bu arada kullandığınız mat decathlondan mı? memnunmusunuz?
 
  • Beğen
Tepkiler: oalmali
@badimm arsanızın manzarasını çok beğendik çok şanslısınız. Bulduğumuz gibi temiz bir şekilde bıraktık hakkınızı helal edin.

@muhyt Nisan'da turu yaparsak mesaj atarsanız edindiğim tecrübeleri paylaşırım. Matı decathlondan 10 tlye aldık ucuz ama konforlu değil eğer imkanınız varsa biraz daha para ayırıp kaliteli bir mat almanızı tavsiye ederim.
 
  • Beğen
Tepkiler: badimm ve muhyt
@oalmali teşekkür ederim tecrübeni paylaştığın için :)
 
@oalmali

Bence doğru olanı yapmışsın... Özellikle böyle zamanlarda, iyiye, güzele; yaşam sevincimizi diri tutacak güzelliklere daha çok ihtiyacımız var. Dediğim gibi.. bana iyi geldi.. Yüreğinize sağlık bir kez daha..
 
  • Beğen
Tepkiler: mr.gevende
Geri