Borntobewild
Aktif Üye
- Kayıt
- 23 Nisan 2014
- Mesaj
- 129
- Tepki
- 681
- Şehir
- İzmir
- Bisiklet
- b'Twin
Çok az insanın bildiği antik şehirler, batık kentler ve tapınak merkezleri benim için gizemli birer dünya olmuştur. Gidilecek yolları önceden belli yerler gördüğümde sanki bir şeyleri kopyalıyormuşum hissine kapılıyorum. O yeri görme merakım neredeyse yok oluyor.
Dünyanın ilk tapınak merkezi Göbeklitepe’yi gördüğümdeki heyecanımı hatırlıyorum. Yeryüzüne yabancı, esrarengiz bir çekiciliği vardı. Sanki çağlar öncesinden uzaylılar gelip inşa etmiş, sonra terk edip gitmişlerdi. Kim bilir belki bunların hepsi çocukluğumuzda yatan Indiana Jones hayranlığındandır. Belki de çok fazla Tenten okumamdan kaynaklanıyordur. İşte bunlar yüzünden arkeolog olmak istemişimdir hep sessiz ve derinden.
Dört yıldır Elazığ’da üniversite öğrencisiyim. Elazığ’ın monotonluğundan bir nebze olsun kurtulabilmek için Hazar Gölü’nü mesken tutmuşluğum vardır. Martı sesleriyle uyandığınız bu göl kıyısında söğüt ağaçlarının hışırtısı size huzur verir. Geceleri Hazar Baba dağından sizlere ışığını gönderen ay ışığı eşliğinde uykuya dalarsınız.
Göl kıyısından her geçtiğimde tepesi su yüzeyine çıkmış iki kalıntı görüyordum. Önceleri merakımı cezbetmeyen bu kalıntılara daha sonradan ilgi duymaya başladım. Meraklanmıştım. Acaba suyun altında neler gizliydi?
Skylife dergisinin 2009 tarihli Ocak sayısında bu batıktan bahsedildiğini görünce de sizlerle paylaşmak istedim. Umarım merakınızı giderebilir.
Kaynak
Skylife Dergisi – Ocak 2009 sayısı
THY Magazin ve Turizm Yayını
Yazı
(link)
Dünyanın ilk tapınak merkezi Göbeklitepe’yi gördüğümdeki heyecanımı hatırlıyorum. Yeryüzüne yabancı, esrarengiz bir çekiciliği vardı. Sanki çağlar öncesinden uzaylılar gelip inşa etmiş, sonra terk edip gitmişlerdi. Kim bilir belki bunların hepsi çocukluğumuzda yatan Indiana Jones hayranlığındandır. Belki de çok fazla Tenten okumamdan kaynaklanıyordur. İşte bunlar yüzünden arkeolog olmak istemişimdir hep sessiz ve derinden.
Dört yıldır Elazığ’da üniversite öğrencisiyim. Elazığ’ın monotonluğundan bir nebze olsun kurtulabilmek için Hazar Gölü’nü mesken tutmuşluğum vardır. Martı sesleriyle uyandığınız bu göl kıyısında söğüt ağaçlarının hışırtısı size huzur verir. Geceleri Hazar Baba dağından sizlere ışığını gönderen ay ışığı eşliğinde uykuya dalarsınız.
Göl kıyısından her geçtiğimde tepesi su yüzeyine çıkmış iki kalıntı görüyordum. Önceleri merakımı cezbetmeyen bu kalıntılara daha sonradan ilgi duymaya başladım. Meraklanmıştım. Acaba suyun altında neler gizliydi?
Skylife dergisinin 2009 tarihli Ocak sayısında bu batıktan bahsedildiğini görünce de sizlerle paylaşmak istedim. Umarım merakınızı giderebilir.
Kaynak
Skylife Dergisi – Ocak 2009 sayısı
THY Magazin ve Turizm Yayını
Yazı
(link)