***Gökova Pedallarımın Altında (GPA) 2007***

hypromellose

Aktif Üye
Kayıt
11 Nisan 2007
Mesaj
135
Tepki
431
Şehir
Marmaris
fotoğraf isteyen arkadaşlar! biraz daha bekleyin lütfen... elimde bayaa bi foto var ve şuanda videolarımı bilgisayarıma atıyorum. takdir edersiniz ki son 4 gündür 330 km civarında pedal bastık. hayatımdaki en zevkli 4 günü geçirsemde, gırgır şamata, kahkaha gürültü ile çadırda uyumaya çalışsakta, mükemmel arkadaşlıklar kurup, mükemmel insanlarla tanışsakta. bunlar selenin popomda yarattığı tahribatı ve bacaklarımdaki ağrıları geçirmiyor koltuğa devrilip ayaklarmı uzatmışım! kusura bakmayın şuan için hiç de uğraşamam valla foto yollamaya
şaka şaka yakında yollıcam!! valla...


sevdiklerini geride bırakıp, saatlerce yol gelip, 4gün boyunca birlikte pedal bastığımız, birlikte gülüp, birlikte yemek yediğimiz cay içtiğimiz. köy kahvelerinde birlikte mola verdiğimiz ve ayrılırken birlikte hüzünlendiğimiz, gökovayı şenlendiren pedalları ile bizleri burada yanlız bırakmayan tüm arkadaşlara şahsım adına milyonlarca teşekkür ederim. eğer birgün yolunuz tekrar marmarise düşerse 05446277782 nolu telefona çağrı bırakmaktan çekinmeyin...
birlikte nice GPA larda pedal basmak dileğiyle...
 
Scudo

Fatih - MFG(+)

Forum Demirbaşı
Kayıt
18 Eylül 2004
Mesaj
500
Tepki
368
Şehir
Maltepe/İstanbul
Sevgili Dostlarım;

Şu an Muğla Bisiklet Platformu tarafından düzenlenen Gökova Pedallarımın Altında Bisiklet Buluşması etkinliğinden yeni dönmüş bulunmaktayım. Marmaris’ten İstanbul’a gece seyahati yaptığımızdan aslında doğru dürüst de uyuyamadım. Ama bu geziden aldığım hazzı sizinle de paylaşmadan edemedim. Bu turu düzenleyenler de tura katılanlar da hepimiz günler öncesinden heyecan içerisindeydik. Birbirimizi sanal alemden tanıyorduk, ama yüz yüze hiç karşılaşmamıştık. Bu da tabi bizlere ayrı bir heyecan veriyordu. Araba ile yola çıktığımız 24 Ekim sabahı hava kapalı idi. Meteoroloji yağmurlu bir gün geçireceğimizi söylemişti ama bu kadar yağmur yağacağını aslında hiçbirimiz beklemiyorduk. İstanbul gurubundan 4 kişi olarak (Ben, Hasan Hüseyin Tatar, Tuğrul Mutlu ve Hüseyin Suda ) sevgili Tuğrul’un şöförlüğü eşliğinde yola koyulduk. Eğlenceli fakat bir o kadar ıslak geçen yolculuktan sonra aslında şanslı olanın bizler olduğunu fark ettik. Sakar geçidine birkaç kilometre kala Alime Hanım’a ve Bülent (Yamaner) Bey’e bisikletleri ile rastladık. Daha sonra karşımıza Bülent Savran ve Dursun Ali Abi çıktı. Akyaka’ya yaklaştığımızda da Başta Lütfü Çolak olmak üzere Ahmet Türkyılmaz, Gürsel Akay, Kemal Tecimen, Süleyman Şatır ve arkadaşları bisikletleri ile karşımıza çıktılar. Hepsi yağmurdan sucuk gibi olmuşlardı. Özellikle Ahmet hayatında hiç bu kadar yoğun yağan bir yağmur altında pedallamadığını, ıslanmadık bir tek yerinin kalmadığını dile getiriyordu. Bu grup bisiklet yerine araba ile onları karşılamamızla biraz dalga geçseler de sevdiğimiz insanları onca yağmur altında pedallarken görmek çok güzeldi. Bisiklet aşkı yağmur çamur dinlenmiyordu anlayacağınız.:p

Akyaka’ya vardığımızda Fırat’ı (Tırt Kaptan) aradık. Bizlere kendi işlettiği pansiyonunda yer ayırmıştı. Gruptaki esprili ve akılda kalan ismi sayesinde onu merak ediyorduk. Bizleri kırmızı arabası içinde Akyaka girişinde karşıladı Fırat. Fizik olarak iri bir cüsseye sahip olmasa da gönlünün ve sevgisinin çok büyük olduğunu daha sonra idrak edecektik. Önemli olan da bu değil midir zaten? Fırat ile sarmaş dolaş olduktan sonra kalacağımız odaya gittik. Bu arada bisikletçi dostlar da birer ikişer Akyaka’ya geliyorlardı. Acaba sanal alemden tanıdığımız insanlar mıydı bunlar yoksa ilk kez mi karşılaşıyorduk? İçimizde bunun sorgulamasını yaparken bizler gibi bisiklet sevdalılarının bir araya gelişini gözlemlemek bizlere ayrı bir zevk veriyordu. Bu arada ertesi gün yağmurun dinmesi için hepimiz dua ediyorduk. Tam bu sırada Can Demirel Bey de gelip bizlere merhaba dedi. Fırat için hissettiğimiz duyguların aynısını Can Bey için de hissettik. O sıcak tavırlarını ve samimi içtenliğini unutabilmemiz mümkün değil. Bir teknede verilen akşam yemeğini yemek üzere Akyaka sahiline indiğimizde kalabalığın daha da arttığını gördük. Tabi ki o kalabalığın arasında desibeli yüksek bir ses hemen kendini belli ediyordu. Ankara grubundan Kevser’in Akyaka’ya teşrif etmiş olduğunun farkına işte o an vardık. Kendisi yine kıpır kıpır yerinde durmaz tavrı ile gelip bizlere hoş geldin dedi. Bu sefer İstanbul’a gelişindeki gibi yalnız değil beraberinde Ankara’daki grup arkadaşlarını da getirmişti. Tanıdık tanımadık yüzlerle yenilen harikulade bir yemek sonrası meraklı gözler birbirini süzmeye başlamıştı. Aslında içten içe herkes yurdun dört bir yanından gelen bisiklet dostlarını merak ediyor ama yorgunluğun belki de ıslanmışlığın etkisi ile bir an önce yataklarına veya uyku tulumlarına girerek dinlemek istiyordu. Aynı gün çok isteyip de İstanbul’da tanışamadığımız Serkan Taşdelen ile tanıştık. Sanki 40 yıllık dosttuk ve birbirimizi yakından tanıyorduk. Buluşmada gerçekten heyecan kat sayısı artmaya devam ediyordu.

Hasan Abi’nin yoğun horlaması neticesinde yarı uyur yarı uyanık geçen bir geceden sonra sabahın ilk ışıklarını görmek bizleri bir hayli neşelendirmişti. :p Sabah kısa geçen “sen mi en çok horladın ben mi?” tartışmalarından sonra “Gece uyanıp odada bir canavar var zannettim” diyen ve benim horladığımı iddia eden Hüseyin de dahil olmak üzere hepimizin yüzüne vuran güneşin sıcaklığı aynı zamanda kalbimizi de ısıtmıştı. :) Akyaka sahilindeki Yücelen Otel’in sponsorluğunda verilen harikulade bir kahvaltıdan sonra otelde toplanan onlarca bisikletçiyi gördüğümüzde heyecanımız daha da artmış neşemize neşe katılmıştı. Muğla Vali Yardımcısı ve Akyaka Belediye Başkanının lütufkar konuşmaları hepimizi mutlu etti. Evet doğru bir şey yapıyorduk ve doğru yerdeydik. Fakat ister istemez ufak bir tırsma hali de insanların yüzünden sezilmiyor değildi; Yağmur dünkü gibi yağarsa ne olacaktı? Parkur nasıldı? Yokuşlarda zorlanacak mıydık? Neyse ki korktuğumuz gibi bardaktan boşanırcasına bir yağmur ile karşılaşmadık. Tam tersine aydınlık ve ılık bir gün yaşadık. Parkur ise epeyce zorluydu. Asfalt ile başlayıp, mıcır yoğunluklu olarak devam eden ve daha sonra toprağa dönüşen bir yolda başladık pedallamaya. Bir yandan da eşsiz manzaraya bakmaya çalışıyor bu arada da ilk geçtiğimiz yola dikkatimizi veriyorduk. Bir sürü bisikletçinin birlikte pedallamısının zevkini yıllar sonra anlamış biri olarak içim pır pır ediyordu. İlk günkü güzergah Ören üzerinden geçerek Çökertme’de bitiyordu. Ama itiraf etmeliyim ne olur ne olmaz diye aldığım yağmurluğumu ve tamir takımlarımı taşıdığım çantamın da etkisi ile ilk gün acayip derecede zorlandım. Benim gibi bir çok arkadaş da zorlandılar. Ama bu zorlanma dahi yaşadığım güzellikleri gölgeleyemedi. Mavinin ve yeşilin güzel uyumu gözlerimin nemini, büyük şehirde yaşarken nerdeyse artık duyamadığımız kuş sesleri kulaklarımızın pasını siliyordu. Her inişin bir çıkışı, her çıkışın da bir inişi vardır kuralı bu turda aynen geçerli oldu. Çıkarken zorlandık ama yokuş aşağı inmenin verdiği hazzı da tattık. Bazı inişler gerçekten zor ve tehlikeliydi. Organizasyon ekibindeki arkadaşların zamanında yapmış olduğu uyarılar kulağımıza küpe oldu ve gidilen güzergahı tanınmamızı, dikkatli hareket etmemizi sağladı. İlk gece mehtap ışığı altında yenilen yemekten sonra o eşsiz manzarayı seyretmenin zevki de bir ayrıydı doğrusu. Fakat hepimiz çok yorgunduk ve erkenden yataklarımıza doğru yöneldik. İkinci günde çıkacağımız uzun rampa hakkında söylentiler de kulaktan kulağa yayılmaya devam ediyordu. Bazı arkadaşlarımız söylentilerin korkunçluğu karşısında bu rampayı araç ile çıkmayı yeğlediler. Tur bir performans yarışı değildi tabi ki. Dik yokuşlarda zorlanacağını düşünenlerin araçlar ile yukarı çıkmaları doğaldı. Fakat bence çok şey kaçırdılar. Ben rampa çıkmanın zevkinin farkına bu turda vardım. Kendinizi yormadan yavaş yavaş çıkıyordunuz ama o güzelim doğanın içinde olmak ve eşsiz manzaraları daha uzun seyretmenin zevki hiçbir şeyle ölçülemezdi. İşte ikinci gün bodruma kadar sürecek güzergahımızdaki Mazı Rampasını bu güzel duygular içinde çıktım. Çıkışta beni bekleyen dostlarım her geleni alkışlarla karşıladılar. Köyde içtiğimiz çaylarımız da rampadan sonra damaklarımıza ayrı birer tat verdi. Tabi bu arada “Rampanın bitmesine daha ne kadar var?” diye köylülere soru sorulması halinde “500 Metre ya var ya yok” diyen köylülerin cevaplarındaki mesafelerin en az 5 ile çarpılması gerektiği hepimizin ortak kanaati oldu. Mumcular Belediyesi sınırlarına ulaştığımızda hemen parkın yanındaki manavdan aldığımız meyvelerin lezzeti genzimize ayrı bir zevk katacaktı. Parkta verdiğimiz öğle yemeği molası da bir o kadar zevkli ve lezzetli geçti. Mumcular belediyesi tarafından verilen yemeğin tadının hala bir çok arkadaşın damağında olduğunu düşünüyorum. Bu arada o bölgede yaşayan ve okuyan gençler bizlere tuhaf bakışlarla bakıyorlar bisikletlerimizin yakınına gelerek inceliyorlardı. Yoldan geçerken de çocuk, genç, yaşlı demeden herkese gerek ellerimizle ve gerekse zillerimizle selam verdik. Onların tepkisi de bir o kadar sıcak oldu. Ama bize en çok ilgi gösteren çocuklardı. Bisikletlerimizin bazılarında Türk bayrağı olmasına rağmen hala “Hello Hello” diye bağırıyorlardı. Bizde onlara “Merhaba, Merhaba” diye yanıt verdik. Bazıları bu yanıtın üzerine “Merhaba” derken bazıları yine “Hello Hello” demeyi sürdürdü. Mumcular Belediye Başkanının dediği gibi bizler belki de yarının büyüklerine iyi birer örnek olduk, bisikleti ve bisiklet sporunu sevdirmeye çalıştık. Çünkü bana göre doğaya zarar vermeyen ulaşım araçlarından biri olan bisiklet aynı zamanda muasır medeniyetler seviyesinin de bir göstergesiydi.

Bodrum yolunda yanan ormanları görmek bir doğa sporcusu olarak bizleri oldukça üzse de Bodrum’a girmemiz bir havalıydı ki sormayın. Herkes hayran gözlerle bizlere bakıyordu. Bodrum Gömeç’teki kamp alanının da manzarası bir harikaydı. Bazı arkadaşlarım dayanamayıp kendilerini denize attılar.

Üçüncü gün yolculuk Datça’yaydı. Neşeli bir biçimde ve harikulade bir manzaranın eşliğinde yaptığımız deniz yolculuğundan sonra Datça’da da sıcak bir şekilde karşılandık. Datça Belediyesi’nin bizlere tahsis etmiş olduğu leziz yemeği yedikten sonra grup, eski Datça’yı görmek isteyenler, Ak Tur tatil köyündeki kamp yerine gitmek isteyenler olarak ikiye ayrıldı. Ben Ak Tur’a gitmeyi uygun gördüm. Çünkü eski Datça’yı geçen seneki bayram tatilinde ziyaret etmiştim. Organizasyon Komitesi üyelerinden Bülent Savran Bey’in rehberliğinde başlayan yolculuğumuz Bülent Bey’in “Herkes istediği hızda gidebilir.” şeklindeki açıklaması ile daha şenlikli bir hal aldı. Daha sonra arkadan kan ter içinde gelen bir bisiklet sever dostumuzun “Bülent bey o kadar da hızlı gitmesinler diyor.” serzenişi yüzümde ister istemez bir gülümsemeye yol açtı ama artık çok geçti Ak Tur’a varmıştık. Önden gelen grup olarak fırsattan istifade Bülent Bey’in Ak Tur tatil sitesinde evi olan anne ve babasını da ziyaret ettik. Her ikisinin altında bisiklet olması Bülent Bey’in bisiklet sevgisinin kaynağının nerden geldiğini anlamamıza yol açtı. İyi ki de bisiklet sporuna gönül vermiş. Çünkü bizlerin bu gezide bir araya gelmesine vesile olanlardan biri de diğer değerli üyeler gibi oydu.

Ak Tur’a erken gelmemiz oranın nefis manzarası içinde denize girmemize ve birbirimizi daha yakından tanımamıza sebep oldu. Tuğrul Mutlu arkadaşımızın önerisi doğrultusunda Bülent Bey bir çok renkli bisiklet dostu ile bizlerin huzurunda sohbet etti. Hasan Abi ile Dursun Ali Bey’in anıları ve tavırları, Peter ile Necla Hanım, Ender Abi ile İlknur Abla’nın sorulan sorulara düet halinde verdikleri yanıtlar bizleri resmen kahkahaya boğdu. Ahmet Mumcu Bey’in ve Gürsel Abi’nin yurt dışı bisiklet turları hakkındaki bilgileri de bizleri o derece etkiledi. Hayranlıkla dinledik. O akşam biraz daha kaynaştık birbirimizi biraz daha tanıdık. Fakat yine etrafı ertesi günkü güzergahta yer alan yokuşlar hakkındaki korku dolu söylentiler kaplamıştı. Ama artık yokuşa alışmıştık ve korkmuyorduk. Beraber kaldığımız Hasan Tatar Abi’nin horlamadığı tek akşam olan Ak Tur’daki akşamın sabahında gayet dingin ve dinlenmiş olarak kalktım. Sırt çantamı yokuş söylentilerinden dolayı taşımamaya karar verdim. Ama tura başladığımızda anladık ki hakikaten artık yokuşlar rampalar bize vız geliyordu ve o gün tüm turun en zevkli güzergahını izledik. İlk gün ahlar vahlar çekenlerin hepsi gayet güzel bir azim ve kondisyonla zirveye ulaştılar ve hatta hatta Aydın zeybeği eşliğinde oyun bile oynadılar. Manzaranın harikuladeliğini anlatmama herhalde gerek yok. Bir yanda Ege Denizinin diğer yanda ise Akdeniz’in göründüğü en üst zirveye çıktığımızda hayranlığımız bir kat daha arttı. Ülkemiz hakikaten cennet gibi bir yerdi. Bu kadar bisiklet dostunun arasında bu manzara sanki daha da bir güzelleşiyor mutluluğumuz her geçen dakika daha da artıyordu. Manzaranın ve doğanın bizleri sarhoş ettiği dakikalarda başladığımız inişi ve öğle yemeği yiyeceğimiz yere olan güzergahımızı bu coşku ile tamamladık. Yediğimiz leziz pidelerden sonra hepimizi yavaş yavaş bir hüzün dalgası sarmıştı. Çünkü topu topu 1.5 saatlik bir yolumuz kalmıştı. Bu güzel tur 1.5 saat sonra sona erecekti. Bu nedenle Marmaris’te son bulacak bu son güzergah toplu halde gidildi. Marmaris’in üstten harikulade bir şekilde görüldüğü bir yerde fotoğraflar çekildi. Kamp alanında ise artık hüzün vardı. Bavullar toplanıyor, bisikletler sökülüyor ve vedalaşmalar başlıyordu. Sanki yıllardır tanıştığımız ve samimi olduğumuz arkadaşlarımızdan ayrılıyorduk. Ama inanıyorum ki bu gezi ile başlayan dostluklar yıllar boyu kesilmeden sürecek. Marmaris Belediyesi tarafından tahsis olunan akşam yemeğinden sonra biz de toparlandık, dostlarımızla sarmaş dolaş vedalaşıp yolumuza koyulduk.

Bu satırları yazdığım esnada içimde hem hüzün ve hem de sevinç var. Güzel şeyler çabuk geçer derler ya hakikaten rüya gibi geçen bir gezi yaşadık. Tabi bu gezinin oluşumunda başta Bülent Savran ve Can Demirel olmak üzere Dilek Bulut Kürşat Erişti, Fırat Okutucu, Mustafa Yeniçeri, Altan Kalay, Adnan Cangir, Ender Alıcıoğlu ve Gökhan Ak'ın yani kısacası tüm organizasyon heyetinin çabaları çok büyük. Muğla Bisiklet Platformunu ve tüm organizasyon heyeti üyelerini canı gönülden kutluyor ve teşekkür ediyorum. Bizlere harikulade günler yaşattılar. Bizlere sponsor olarak destek veren kişi ve kuruluşlara da ayrıca teşekkür etmemiz gerek. Onlar sayesinde bisiklet sporunun ve sevgisinin yeşermesine katkıda bulunduğumuz inancını taşıyorum.

Son olarak bu gezide beni en çok etkileyen bir olaydan daha doğrusu bir kişiden bahsetmek istiyorum; Ümit Tosun. Denizli’den geziye katılan Ümit, ayaklarında olan fiziki rahatsızlığa rağmen bisikleti bizler kadar iyi kullanan birisi. Toplumda bir isimleri herkesçe bilinen kahramanlar vardır bir de isimleri bilinmeyenler. Ümit bence bu ikinci grup içerisinde yer alıyor. Okuduğum bir kitapta şöyle bir söz vardı; “Hayatta insanın başına gelen olayların önemi yoktur. Önemli olan o insanın başına gelen olaya göstermiş olduğu tepkidir.” Bir çok insan Ümit’in yerinde olsa değil bisiklet sporuna gönül vermek kendi içine kapanır ve bunalıma girerdi. Ama Ümit doğru yolu seçti. Aslında onun hiçbirimizden farkı da yoktu. İşte dostlarım güç budur, hayat sevgisi budur. İçimizde olması gereken kudret budur. Başımıza kötü olaylar gelebilir. Bu bizi yaşam mücadelesinden ve sevgiden asla uzaklaştırmamalı. Hepimiz Ümit’in hayata bağlılığını kendisi ile barışıklığını ve azmini örnek almalıyız. İyi ki varsın Ümit iyi ki varsınız dostlarım.

Bu arada "Arkadaşlar bir dakika çok önemli bir duyurum var!" diyen Fırat'a cevabım şu olacak: "Bravo Fırat! şak şak şuk şuk şak şak şak!":D

Sevgi ile Kalın

MFG(+)
MOTİVATÖR
 

mutu88

Daimi Üye
Kayıt
29 Ağustos 2006
Mesaj
362
Tepki
181
Şehir
ISTANBUL
Fatih abi çok sürükleyici ve akıcı bir dille anlatmışsın
Çok eğlendiğiniz belli oluyor
Gezmiş kadar olamadık ama kokusunu aldık:D
bu arada koca fotoğraf karesinde oraya sığmayı nasıl becerdin:)
Görüşürüz
 

KevSerSeri

Forum Bağımlısı
Kayıt
2 Ağustos 2006
Mesaj
1.351
Tepki
3.345
Şehir
Ankara
Vallahi muhteşem bir oaganizasyondu.

Böyle güzel bir tur geçirmemiz için elinden gelenden daha üstün çaba gösteren Muğla Bisiklet Platformuna çok teşekkür ediyoruz.

Muhteşem anlar yaşadık, süper insanlarla tanıştık, bizi şaşırtan bir çok olaya ve kişiliğe şahit olduk... Her şey çok güzeldi.

Darısdı başka şehirlere ve seneye...

Şimdilik bu kadar... Fotolarla yeniden dönücez...
 

macerakolik

Forum Bağımlısı
Kayıt
8 Ekim 2006
Mesaj
3.858
Tepki
2.696
Şehir
Esenyurt-İstanbul
İsim
Soner
Başlangıç
1985—86
Bisiklet
Trek
Bisiklet türü
Yol bisikleti
Fatih MFG abi o kadar güzel anlatmışsın ki, olaylar hep gözümün önünden bir tablo gibi geçti ve çok keyif aldım. Emeği geçenleri, bu organizasyona öncülük edenleri ve diğer illerden iştirak eden sizleri yürekten tebrik ederim. Resimleri sabırsızlıkla bekliyorum. Bari resimlerle avunmaya çalışalım. :)
 

mehmet_svm

Forum Bağımlısı
Kayıt
22 Temmuz 2006
Mesaj
619
Tepki
419
Şehir
İstanbul/Eyüp
Bisiklet
Sedona
Fatih abi gerçekten çok güzel anlatmışın,sanki sizinle birlikte rampaları bende bilgisayar başında çıktım,sizinle birlikte o pidelerin tadını buradan hissettim,keşke yıllık izinimini bir bölümünü bu geziye ayırsaydım,çok güzel bi tur olmuş,emeği geçen herkese teşekkürler...
 

umittosun

Daimi Üye
Kayıt
28 Aralık 2006
Mesaj
277
Tepki
303
Şehir
denizli
@Fatih - MFG(+)

bu tur benim için dönüm noktası oldu eskiden en buyuk korkularım olan rampalara guler gecer oldum sımdı ve sunuda belırtmelıyım bana güç veren sizin içinizdeki güç herşey için çok ama çok teşekkür ederim sizler sayesinde girdiğim yolun doğrulugunu bir kez daha kendime ıspatladım .. yeni yollarda görüşmek yeni ufuklara pedallamak dileği ile .. en kıza zamanda yeniden bir araya geleliriz inşallah..
 

Gürsel A.

Forum Bağımlısı
Kayıt
10 Eylül 2004
Mesaj
1.387
Tepki
2.153
Şehir
İstanbul
Fatih çok güzel yazmış, teşekkürler..
Ben de bu gezideydim.. Çok çok zevk aldım.. Muğlalı arkadaşlara, emeği geçen tüm arkadaşlara çok teşekkürler. Süper zevkli bir gezi oldu..
Bunca yıl bir sürü gezi yaptım. Bu gezi herhalde en güzellerinden biridir.
 

kayhan1907

Daimi Üye
Kayıt
3 Eylül 2007
Mesaj
312
Tepki
454
Şehir
balıkesir
merhaba

Bunca zamandır niye tek başıma gezdim diye üzülüyorum sizleri tanıdıktan sonra. Çekinerek gelmiştim aklımın ve kalbimin bir kısmını marmariste bırakarak döndüm. Tüm emeği geçenlere katılan tüm dostlara çokkkkkkkkkk teşekkür ederim. Yolunuz buralara düşerse balıkesirde hep bir eviniz var unutmayın lütfen. en kısa zamanda görüşmek dileğiyle
 

necod

Daimi Üye
Kayıt
12 Mart 2007
Mesaj
345
Tepki
180
Şehir
antalya
bu organizasyonu yapan ve emeği gecen bütün arkadaşları kutluyorum harika bir gezi olmuş bende katılmak istiyordum ama 23 ünde daha önceden 6 günlük dağ gezimiz vardı o yüzden katılamadım inşallah başka sefere aranızda olurum katılan bütün arkadaşların ve emeği gecen arkadaşların ellerine pedallarına sağlık teşekürler
 

spokesman

Forum Demirbaşı
Kayıt
12 Şubat 2007
Mesaj
515
Tepki
399
Şehir
izmir-karşıyaka
Turun başlaması için saydığım günlerin su gibi akıp bittiğine hiç yanmıyorum.
Ancak turun bu kadar çabuk bittiğine çok üzülüyorum. Kendi adıma konuşacak olursam; ben genelde soğuk sayılabilecek bir kişiliğe sahibim.Keşkelerimi içimde yaşarken ve tam sosyal ve fiziksel havaya girmişken birde baktım ki Marmaris'de içim burularak eşyalarımı arabaya yüklüyorum. Eminimki bir dahaki sefere herşey çok daha güzel olacak.

Bu tura katılan ,katılmayan,katılmayı düşünen,yada katılmayan ve hatta katılmak istemeyen herkeze.Özellikle bu turun gerçekleşmesinde emeği geçen ve bu turun gerçekleşmesi için kılını kıpırdatan her kim varsa hepsine teker teker şükranlarımı sunar birdahaki turda görüşmek üzere sağlık ve mutluluklar dilerim.

Saygı ve sevgilerimle,
Mustafa Dinç
 

Fatih - MFG(+)

Forum Demirbaşı
Kayıt
18 Eylül 2004
Mesaj
500
Tepki
368
Şehir
Maltepe/İstanbul
@spokesman

Ah Mustafa Abicim Ah, yukarıdaki sözlerin bana bundan 10 yıl önceki halimi hatırlattı. İnsanlarla rahat ilişki kuramıyor, birilerinin benimle ilişki kurmasını, bana ilgi alaka göstermesini bekliyordum. Bu beklemelerim sayesinde de ilişkilerimin oluşması daha bir zorlaşıyor daha bir zaman alıyordu. Ben anlamayı değil anlaşılmayı bekliyordum. Oysa zamanımız her geçen gün daralıyor. Yaşam nasıl doğalsa ölüm de o kadar doğal bu hayatta. O zaman kafama dank etti, bir elin parmakları ile sayılı dostlarımın sayısını arttırmaya heves ettiğim şeyleri bir an evvel yapmaya karar verdim. Bu felsefe ile başladım ilişkilerimi kurmaya. Anlaşılmaktan ziyade anlamayı tercih ettim. Karşımdakini anlamaya çalıştım, ona sevgi ile yaklaştım. Ben onu anlarken onun beni anlamamasının benim değil onun hatası olacağını, bu davranışının da benim kaybım değil onun kaybı anlamına geleceğini idrak ettim. Yani kısacası ben sırf başkaları tarafından değerli görülmenin değil kendi kendimi değerli görebilmenin de bir ihtiyaç olduğunun farkına vardım. Bu sayede başkalarının da en az benim kadar değerli olduklarını ama bir çoğunun yetiştiriliş tarzımız nedeni ile bunun farkında olmadığını hayretle izledim. Bu sayede hayatımdaki keşkelerin sayısı her geçen gün azaldı. Sn. Doğan Cüceloğlu hayatta en zor durumda olanların tamamlanmamış işlerin yükünü taşıyanlar olduğunu dile getiriyor kitaplarında. Bu yüzden elimizden geldiğince yaşantımızdaki keşkelerin sayısını azaltmaya çalışalım dostlarım.

Evet bu turda yorgunluktan çok da birbirimize yaklaşamadık. Belki ileriki yıllarda bisiklete binme zamanı ile sosyal etkinliklerin dengelendiği turları da birlikte yaşayacak birbirimizi daha yakından tanıyacağız. Hukukçular olarak mesleğimiz sayesinde biraz da toplumun psikologları haline geliyoruz ister istemez. Sizle ve eşiniz ile yeterince sohbet edemesem de sizleri yakından görmek dahi iyi birer insan olduğunuzu anlamama yetti. Aramızdaki bu iletişimin ileriki yıllarda daha da sağlamlaşacağına eminim. Muhlis Dilmaç ağabeyimin dediği gibi bizler artık bir aileyiz. Bisikletlerimiz sayesinde kurduğumuz dostluklarımızın uzun yıllar devam edeceği inancına sahibim.

Sevgi ile kalın.

MFG(+)
MOTİVATÖR