Merhaba arkadaşlar,
Tura 4 Mayıs 2014 Pazar sabahı Uğur Başdağ ile yola çıkmayı planladık. Uğur Bayrampaşa'dan sabah erken çıkıyor, öğlene doğru benimle Kamiloba'da buluşuyor, ve Tekirdağ tarafına doğru devam ediyoruz. Zaman bol olduğu için rahat tempoda gideceğiz. İlk geceyi Gümüşyaka veya Marmara Ereğlisi'nde geçiririz tahminimce. Adnan bey ve Mert bey size özelden telefonumu ileteceğim. Adnan bey katılırsanız seviniriz. Mert bey İzmir'e yaklaşırken sizi tekrar ararım.
=========================================
Geçen seneki tur tecrübelerimden aldığım notlarla bir derleme yaptım. Genelde tüm turculara, özelde bu tura katılacaklara alternatif bir fikir vermesi dileklerimle. Rastgele potpori şeklinde yazıyorum, derleyip toparlamak size kalmış.
Yollarda su ikmalimi çoğunlukla yol kenarı çeşmelerden, onu bulamadığımdaysa cami ve benzinliklerden karşıladım. WC ihtiyacımı da cami ve benzinliklerde giderdim. Şehir ve büyük ilçe merkezlerinde cami tuvaletleri ücretli, onun haricinde ücretsiz. Benzinlikler daima ücretsiz. Otogarlar daima ücretli - utanmasalar çeşme suyunu bile satacaklar. O yüzden, mecbur kalmadıkça otogarlarda gecelemeyi tavsiye etmem.
Bazı benzinliklerde, görünür yerde (ofis dışında) çay makinesi var. Bazen soğuk Link (limon, vişne, portakal) makineleri de oluyor. Dışarıda soğuk içecek makinesi gördüğünüz benzinliklerde, soğuk içecekler de, çay da sebil. Yolculara ikram.
Sadece çay makinesi varsa, bazıları sebil, bazıları personel için. Fakat çay personel için olsa bile, gidip sorun "Çay nerede satın alabilirim?" veya "Bu çay satılık ise alabilir miyim?" vs. İstisnalar hariç, daima limitsiz ikramla karşılaşacaksınız.
Hatta Manisa-Bandırma arası çok üşüdüğüm için arsızlık katsayım yükseldi. Çay makinesi olsa da olmasa da, rastladığım çoğu benzinlikte çay sordum. Ellerinde hazır çay varsa, daima ikram ettiler. Hatta bir tanesi, çayları olmamasına rağmen, kettle ile su kaynatıp sallama çay verdi Hüseyin'le bana.
=========================================
Konaklama seçenekleri:
İç Anadolu'daki küçük ilçe ve kasabalarda otel fiyatları genellikle 25 tl civarı.
Önce civardaki restaurant, kahve, karakol, jandarma gibi bir yerden nerede çadır kurabileceğimi soruyorum. Çadıra müsait bir yer varsa hemen yol gösteriyorlar zaten. Müsait olmayan yerleri bile gösterdikleri oluyor bazen. Mesela WC yok, su yok ama yine de çadır kurulabilir yerler oluyor. Eğer yakında cami veya benzinlik varsa, WC ve su ihtiyacımı oradan sağlıyorum. Aksi takdirde, gösterilen yerde WC ve su olmadığını söyleyerek oraya çadır kuramayacağımı, başka yer olup olmadığını soruyorum. Bu şekilde, giderek daha uzak alternatifleri söylüyorlar. Mesela 20 km. ötede şöyle bir kamp alanı var, veya merkezde temiz ve ucuz filanca otel var, vs. gibi. O zaman, eğer uzaktaki kamo alanına akşama yetişmem imkansız ise, etraftan otelin yaklaşık fiyatını sorduktan sonra tavsiye edilen otele gidiyorum.
Bir otele gittiğimde "beni falanca petrolden filanca bey gönderdi" dersem, o zaman standart fiyatın altında fiyat veriyorlar. Eğer direkt gidip "oda kaç para?" diye sorarsam standart fiyatın üstünde fiyat veriyorlar. Dönüp gitmeye kalktığınızda standart fiyata iniyorlar. Standart fiyat iç anadoludaki 2. sınıf otellerde genellikle 25 TL. Kaldıklarımın hepsi de gayet temiz, WC ve banyolu odalarda, sıcak sulu, bir yolcunun konaklama ihtiyacını %100 karşılıyordu.
Turistik yerlerde fiyatlar bir anda roketleyebiliyor. Mersin civarı yerli turizme açık (güya ucuz) olmasına rağmen, pansiyon ve oda fiyatları şöyle idi (çeşitli yerlerde durup fiyat sormuştum). Mersin Erdemli'den itibaren batıya doğru giderken:
* Erdemli'de otel odası = 35
* Kocahasanlı otel odası = 70, kamping çadır yeri=30
* Ayaş girişi (doğu) pansiyon = 50
* Ayaş çıkışı (batı) pansiyon = 80
* Ayaş çıkışında belediyeye ait "Merdivenlikuyu-2" plajı var. "Kara Donlu Plajı" desek daha isabetli olabilir aslında.
Hiç kamp alanına benzemiyor. İçeride gündüz jandarma geziyor, gece güvenlik yok. Kendi güvenliğini kendin sağlamak şartıyla (ne demekse) çadır yeri gecelik 5 TL dediler. Hırsızlık olayları falan oluyormuş. Civarda devlete ait başka kamp alanı olup olmadığını sorduğumda Silifke'ye 10 km kala Kapızlı'da İl Özel İdaresine ait kamp alanı olduğunu o şekilde öğrendim. O kamp da önümüzdeki seneden itibaren belediyeye devrediliyormuş. Çok güzel bir kamp alanıydı. O da kara donlu plajına benzemese bari.
* Kız Kalesinde baktım ki cami WC bile 1 TL diye tabela asmış. Tamam anlaşıldı diyerek oda fiyatı sormaya lüzum görmedim.
* Narlıkuyu'da oda fiyatı 100 TL idi.
Öte yandan, yerli turistin azaldığı yerde fiyatlar düşüyor. Bana öyle geldi ki, normalde herhangi bir şeyin fiyatı 10 TL ise, yabancı turistin yoğun olduğu yerlerde 15-20 TL oluyor, yerli turistin yoğun olduğu yerlerde ise 30-40 TL oluyor. En çok yerliyi kazıklıyorlar yani. Türkiye "all inclusive" paket turizmine geçmeden evvel yabancıyı da böyle kazıklıyorlarmış. Şimdiyse esnaf ağlaşıp duruyor. Yabancı turistler tatil köyünden dışarı çıkmıyormuş da, tarihi yerleri, tabiat güzelliklerini bile tur operatörünün ayarladığı ciplerle toplu geziyorlarmış da, esnafa tek tük uğruyorlarmış da... 10 sene evvel turistleri kazıklarken düşünmeliydiniz bunu. Olsun şimdi de acısını yerli turizmin yoğun olduğu yerlerde çıkarıyorlar. O yüzden, benim tavsiyem şu. Ya turizmin gelişmediği yerlerde konaklayın, veya yabancı turistin bol olduğu yerlere gidin. Yerli turiste çalışan bölgelerden ve tesislerden sakının derim.
Anamur yabancı turizme tamamen kapalı, yerli turizm ise yazlıkçılardan oluşuyor. Anamur'daki fiyatları vermiştim. Pullu-I ve Paradise 25 TL (bana 20 teklif etmişti). Pullu-II (açık ise) 10-20 arası tahmin ediyorum. Girişi çok bakımsız ve terk edilmiş gibiydi. Dragon 15 (bana 10 teklif etmişti). Bir de Anemurium'a giden yol üzerinde "Dut Altı" (yada ona bezer bir şey) restaurant ve kamping vardı. Yanından birkaç defa geçtim, tabelasında çadır (kamping) ve deniz (kumsal) logoları var ama ne deniz kenarında, ne de içeride çadır falan var. Denize birkaç yüz m mesafede, büyükçe bahçe içinde bir restaurant. Bahçe içinde ne işletmeci ne de müşteri göremedim. Tamamen terk edilmiş bir hali de yoktu. Öyle yerlerde çadıra para almazlar diye düşünüyorum. Öyle yerler bana uyar. Zira benim 3 temel ihtiyacım var. Önem sırasına göre: (1) WC, (2) Duş, (3) Elektrik (cezvede su kaynatıp çay demlemek için). Bunlar sağlandıktan sonra gerisinin hiç bir önemi yok. Deniz kenarı olmasın, 100m yürüyebilecek dermanım var çok şükür.
Benzer şekilde, turistik yerlerde köşede kalmış bir kamp alanı veya büfe/cafe/rest. görürseniz, çok ucuz (bir ihtimalle parasız) çadır kurabilirsiniz. Alternatif olarak, bir cami veya benzinliğe yürüme mesafesinde ve belediyeye ait duşların bulunduğu bir kumsala da bedava çadır kurabilirsiniz.
=========================================
Yeme içme işine gelelim.
Ön çantaların büyük kısmı yiyeceklere tahsis edilmiş durumdaydı. Bunun sebebi: arka çantalara erişim güç (bagaj lastikleri vs.) olduğundan, gün içinde sıklıkla erişmem gereken şeyleri (yiyecekler) ön çantalarda tutmak pratik oluyordu. 4 adet 1.5 lt.lik dondurma kutusuna ezilebilir meyveleri koyup, 2+2 şekline sağ/sol ön çantalara yerleştirdim, çantaların kalan kısmına da diğer yiyecekleri koydum.
Ben ocak, tencere, tava vs taşımanın bisikletten çok karavan kampçılığına yakıştığını düşünüyorum. Hem bisiklete göre ciddi ağırlık tutuyorlar, hem de oturup soğan ayıklayıp yemek pişirecek vaktim olmuyor. O yüzden, bilinçli olarak yemek pişirme malzemesi almadım ve hazır yiyecek tükettim. Canım pişmiş yemek çok isterse de ekonomik esnaf lokantaları her yerde var. Meyve haricindeki beslenmemi paso BİM'den sağladım diyebilirim.
Geçen sene ocak kap kacak hakkında yukarıdaki gibi düşünüyordum. Bu sene farklı düşünüyorum. Protein için sadece süt ürünleri ve balık konservesi bir müddet sonra bayıyor artık. Et ve yumurta da yemek lazım. Öte yandan dışarıda et hem şüpheli hem pahalı. Dolayısıyla Bim'den hazır köfte, sucuk, döner, tavuk vb. alıp pişirebilmek lazım. Bu sefer yanıma 1 ocak + 1 tava alacağım. Ocak dediğim, kenarları delinmiş bir konserve kutusu. İçine çalı çırpı ve kozalak doldurup ters çevirip yakıyorsunuz, işte size iptidai bir ocak. Tava da, semt pazarlarında 1 TL.ye satılan en adi ve en ucuzundan (== en hafif) küçük bir tava olacak. Not: Ateş yakmak, bilhassa doğada tek başınayken, büyük sorumluluk ve ciddiyet istiyor. Bu konuda kendinizden emin değilseniz lütfen kalabalık yerler (mesela kamp alanı) dışında ateş yakmayın. Ve unutmayın ki, orman yangınlarının ortak paydası "Bişe olmaz abia!" sözüdür.
Meyveleri de kısmen alışveriş merkezlerinden, kısmen yol boyunca rastladığım meyve tezgahlarından aldım. Ezilmez meyveleri (elma, mandalina, vs.) olduğu gibi çantalara koydum, ezilir olanlarını da 4 adet 1.5 lt.lik dondurma kutularına koydum. Kavunları aldığım yerde dilimledim. Şeftali sorununu da şöyle hallettim. Normalde şeftaliler büyük hantal şeyler olduklarından, dondurma kutusuna 2 tane koyuyorsunuz, üçüncüsü sığmıyor. Oysa kutuda bayağı boş yer var. Üçüncü ve dördüncü şeftaliyi ortadan ikiye kesip çekirdeğini çıkarın, o yarım şeftaliler kutudaki boşluklara çok güzel uyum sağlıyorlar böylece bir kutuya 3-4 tane şeftali sığabiliyor.
BİM'den sağladığım yiyecekler:
* Dost meyveli yoğurt, normal yoğurt 500g (meyveli yoğurdun bardağı ideal 1/2 lt.lik turcu bardağı olarak iş görür)
* Dilimli salamlar (hindi & dana)
* Dost süzme peynir (500g)
* Ekmeği tamamen bıraktım. Ekmek yerine galeta taşıdım yanımda.
* Günlük süt (1 lt) ve ayran (1.5 lt)
* Yaprak sarma
* Barbunya pilaki
* Balık konserve
* Vs.
* Bir de, (utanarak) gazlı içecekler... O güneş altında o enerjiyi harcayıp o teri attıktan sonra, buz gibi bir LePorta'ya direnebilmek için bionik filan olmak lazım. İnsan bünyesi dayanamaz o arzuya.
Yine de elimden geldiğince az tükettim.
O kadar ekonomik oldu ki, mesela esnaf lokantasında çorba + pilava vereceğim parayla, BİM'den bol proteinli mükellef bir hazır yemek ziyafeti çekebiliyordum. Üstelik hazır yiyecekleri toplu alıp çantalara depolayıp, yol boyunca yiyebiliyordum. O yüzden genellikle hazır yiyecek yedim. "Yemek pişirme" noktasında tek istisna çay demlemek oldu. Kaldığım kamp alanlarında elektrikli plastik cezveyle suyu kaynatıp içine 2-3 tane demlik poşet çay atarak çay demledim.
Beslenme düzenim şöyleydi.
Sabah bol kabonhidrat, bol şeker, az kalsiyum ve protein: Şekerli çay, galeta, meyve, peynir, salam
Gün boyu meyve ve yoğurt bol olmak üzere diğer her şeyden az az:
Bol meyve, yoğurt, az gazlı içecek. Açlığımı genellikle yoğurt ile gideriyordum, çok acıktığımda da ilaveten az miktarda galeta, konserve barbunya, balık, vs. Gün içi yemek hassas denge istiyor. Midemi 1/3'ten fazla doldurmuyordum ve hazmı zor yiyeceklerden uzak duruyordum. Midenin hemen işleyip bağırsaklara postalayabileceği kolay hazımlı şeyler (su, şeker, meyve, yoğurt, süt, galeta, gazlı içecek) yiyordum genellikle. Olur da gün içinde hazım gerektiren bir şey yersem, az miktar yemişsem yarım saat, fazlaca yemişsem bir saat civarı oturduktan sonra yola çıkıyordum. (Yemekten sonra en az yarım saat oturmaya dikkat ediyorum.)
Akşam bolca her şey (bilhassa protein) ve doyuncaya kadar.
Bir görüşe göre kalsiyumu sabahtan almak lazımmış, bir görüşe göre akşam almak lazımmış. Ne yalan söyleyeyim ben çoğunlukla gün içi kalsiyum (yoğurt) yedim. Çünkü yoğurt hem kısmen doyurucu hem de hazmı çok kolay - beklemek gerekmiyor.
=========================================
Uğur abi sana bendeki malzeme listesini verecektim. Notlarım arasında o listeyi de buldum, aşağıda veriyorum.
Giyecekler:
(Kask/eldiven/gözlüğü giyecekler dışında tutuyorum.)
1 Havlu, 4 mini havlu (1'i km. saatini güneşten korumak ve ter bezi olarak ghidonda bağlı, 3'ü kask altı) 2 mini havlu da yeterli olurmuş aslında.
1 deniz şortu
5 t-shirt (3 fanila, 2 t-shirt) -- (4 t-shirt rahat yetermiş.
2 don
2 eşofman altı (1 yetermiş)
1 mevsimlik ince uzun kollu fermuarlı yelek-ceket-sweatshirt arası bir şey (fotolardaki uzun kollu mavi giysi)
6 çift spor çorap
1 güneş şapkası
1 çift plaj terliği (bağcıklı sandalet daha iyi olurmuş - gereğinde terlik gibi, gereğinde ayakkabı gibi kullanabilmek lazım - ancak sandaletlerin de içine küçük taş kaçıp rahatsız edebiliyor.)
Diğer malzemeler:
75 ml güneş kremi (50+ faktör Arko Nem koruyucu yüz kremi)
70 cl plastik elektrikli cezve (kettle değil, adi ucuz bir şey (6tl), kaynayınca fişten çekmeniz lazım)
5 adet plastik tek kullanımlık bardak (bardak deforme oluncaya kadar veya iyice kirleninceye kadar kullandım ben)
1 adet 0.5 lt.lik bardak (Dost meyveli yoğurt ambalajı)
1 adet kafa lambası
2 adet 500gr.lık Dost süzme peynir kutusunun birinde kesme şeker, diğerinde demlik tipi poşet çay.
1 lt.lik plastik süt şişesinde çamaşır deterjanı (elde yıkama için)
1 kangal çamaşır ipi
Sabun + lif (sıkı kapaklı kaymak ambalajında)
çakmak+kibrit
tırnak makası
dikiş takımı (çeşitli boy çengelli ve dikiş iğne ve iplikleri, artı yorgan iğnesi ve sağlam iplik, mini makas, vs.)
Koli bandı
Sin-Kov
Diş fırça+macunu
2 adet yedek iç lastik
Yan ceplerde:
Avcı çakısı (her işe kullandım)
Plastik kaşık
Kablo kilit (1m uzun tip)
Tamir takımı (1kg.lik beyaz peynir kutusunda)
* 1 adet levyeli yama set + 10 tane kadar ilave yama. (Plastik levyeler kötü bir şaka. Adi olanlar kırılıyor, Zefal ise kırılmıyor - U şeklinde ikiye katlanıyor. Sonuçta tornavida kullanmak zorunda kaldım ve bir-iki defa iç lastiği deldim bu yüzden. İlla ki ince, sulu çelik, 3 tane sağlam küçük levye almak lazım.)
* Allen set (4-6mm)
* Swiss-army bıçağı (hiç kullanmadım)
* 3 adet normal İzeltaş marka anahtar (6-7, 8-9, 10-11)
* 3 adet ince sulu çelik "Park Tool" marka anahtar (13-14, 15-16, 17-18)
* 1 adet cımbız
* 1 adet mini-pense
* 1 adet yan keski
* 1 adet ince uçlu pens
* 1 adet küçük maket bıçağı
* 1 adet meyve bıçağı (maket bıçağı gibi de kullanılabilen, başarılı bir alet olduğundan aldım bunu)
* 1 adet İzeltaş kurbağacık (6-18mm ayarlanabiliyor)
* 2 tane saatçi tipi orta boy yıldız tornavida
* 2 tane mini düz tornavida (bunlardan büyüğünü sık sık ilave levye yerine kullandım - iyi lastik deliyor.
)
* 1 rulo elektrikçi izolebandı
* 1 rulo normal (dar) selebant
Kişisel bakım kutusu (1.5 lt.lik dondurma kutusunda)
* Pilli çift taraflı traş makinesi
* Traş makinesinin şarj adaptörü
* Pilli kulak-burun temizleme cihazı
* 2 adet şarj edilebilir AA pil
* 1 adet çiftli AA ve AAA pil şarj cihazı
* 1 adet permatik
* 1 adet telefonun şarj adaptörü
Gidon çantası:
Yan cep: Cüzdan, kimlik, kilit anahtarı, not defteri, kalem
İç bölüm: Fotoğraf makinesi, spor gözlüğün kılıfı, okuma gözlüğü (sert kutu içinde), 1 rulo tuvalet kağıdı (veya küçük poşet içinde 50-100 adet peçete), harita.
Gidon çantasını olabildiğince hafif ve boş tuttum. Bazen taşıma kapasitemin üstünde yiyecek aldığım oldu. O zaman fazla yiyeceklerden bir kısmını arka çantalara, galeta vs. gibi hafif olanlarını da gidon çantasına koydum. Bir seferinde mevcut stoklara ilaveten, BİM'den 9-10 kg. civarı yiyecek aldığımı hatırlıyorum, malzemeleri çantalara sığdırabilmek için yarım saat uğraşmıştım.
Yerleşim birimleri aralarının seyrek olduğu ıssız bölgelerde sağlam stok yapmak gerekiyor bazen.
Ek olarak bir de lastik lavabo tıkacı tavsiye ederim. Leğen veya kova bulamadığınızda lavaboda çamaşır yıkayabilmek için.
Bir de, yanınıza aldığınız her şey mümkün olduğunca "atılabilir" olsun. Şartlar ne gerektirir bilinmez, gerektiğinde safra atabilmelisiniz. Mesela yiyecek ambalajlarını her fırsatta eşya olarak kullandım. Saklama kutuları yerine yiyecek ambalajları, bardak yerine ayran ve meyveli yoğurt ambalajı gibi. Diğer eşyalarımın çoğu çöpe atabileceğim şeylerdi. "Kıymetlilerinizi" evde bırakın derim.