Scudo Sports

Freskteki İsim, Mağaradaki Don, Burak ve Tuğçe'nin Aşkı

Anonim

Silinmiş hesap
Kayıt
27 Nisan 2005
Mesaj
0
Tepki
1
Yıllar evvel, Konya'nın Gevelle Dağı'na çıkmak için çantalarımızı hazırladığımızda, Abdullah (Göktaş) da, ben de sanki bu işi ilk biz yapıyormuşuz gibi heyecanlıydık. Gevelle Dağı oğlum bu! Az bir şey mi! Kan ter içinde dağın zirvesine çıktığımızda gördüğümüz bira kutuları, cips paketleri, pet şişeler bütün heyecanımızı silip süpürmüştü. İnsanların oraya bira içmek gibi basit bir şeye çıkmasına mı, yoksa çöplerini orada öylece bırakmalarına mı daha çok üzülmüştüm; hatırlayamadım şimdi.

Birkaç ay oldu herhalde, Ani Harabeleri'ne büyük bir heyecanla varmıştık. Hani -çok anladığımızdan değil ama- freskleri göreceğiz ya, sanırsın yeni çizildi, bizi bekliyorlar. Bir vardık ki, üzerine kazınan adlardan, aşk sözcüklerinden freske dikkatimizi veremiyoruz.

Dalış yapanlar anlatır, bir batığa daldığında hiçbir şeye dokunmaz, olduğu gibi bırakırsın. Çünkü "dalış etiği" bunu söyler. Ya da dağcıysan, zirve defterini iç etmezsin, gerekli bilgileri yazar, aynı şekilde olduğu yere bırakırsın. Pekâlâ, herkeste aynı hassasiyet mevcut mu?

Bugün Ihlara Vadisi'ndeydim. Gittiğim her kilisede şunu gördüm: Evinin duvarına ismini kazımayı delilik sayacak adamlar -evet evet, koca adamlar bunu yapıyor- iki bin yıllık kilisenin duvarındaki çizimlere adını kazımış. Pekâlâ bunu neden yapıyor bu insanlar? Dünyanın her yerinde böyle mi? (Yer: Ağaçaltı Kilisesi, Ihlara)

http://2.bp.blogspot.com/--9PAOl4ckxM/U-KBQiZlRcI/AAAAAAAAA_s/xsmCidrRCXo/s1600/IMG_2795.jpg

Dikkat ettiniz mi, sadece Türkçe değil yazılanlar. Acaba ilk yazan, hani o herkese örnek olan eşşoğlueşşeğin uyruğu neydi?

Şimdi hepimiz diyeceğiz ki "Eğitim bu işin temeli.". İyi ama, bu haltı işleyenlere verilen adam akıllı bir ceza var mı? Yoksa biz gördüğümüzde uyarmakla kendimizi mi kandıracağız? Sahiden, var mı "freske adını kazımaktan ceza alan" biri?

Mesela çok mu zor birkaç bin kişilik Güzelyurt'ta herhangi bir Tuğçe ile münasebette bulunmuş olan bir Burak'ı bulmak? (Yer: Yüksek Kilise, Güzelyurt)

http://3.bp.blogspot.com/-ZU_RCTUOzBQ/U-KBQoh0WSI/AAAAAAAAA_g/P9KgVXLuKcY/s1600/IMG_2802.JPG

Mesela, Nuri yediği halttan pişman mıdır? Ya da, yine olsun, yine yaparım, diyor mudur? Evinin alçıpanına da kazımış mıdır ismini dersiniz bu Nuri? Yapar mı canım, orası insanın evi. Hem Nuri, binbir türlü kimyasalla evini temizlediğini sanan, kızartma yağını lavaboya döken bir annenin oğlu. Yapmaz öyle şey.

http://1.bp.blogspot.com/-HPD8Tp_LacA/U-KBNsprioI/AAAAAAAAA_I/KiKHs6jSqDU/s1600/IMG_2781.JPG

Yazıyı bitirmeden özellikle bahsetmek istediğim bir fotoğraf var. Ben anlayamadım, siz yardımcı olun lütfen. Hepimiz, hani biz, sıradan insanlar, yanımızda don taşımayız değil mi? Bir tanedir, evde giyeriz, evde çıkarırız. "Ihlara Vadisi'nde çıkarıp mağaralardan birine bırakayım, insanlık ona baktıkça medeniyetime hayranlık beslesin." demeyiz değil mi? Ha-ha! Yanıldınız! Bunu diyenler var! Kanıt mı? İşte burada!

http://1.bp.blogspot.com/-rXeYHd72l38/U-KBOC6jaqI/AAAAAAAAA_M/iFoKo4J2P9w/s1600/IMG_2790.JPG

Çok doluyum anlayacağınız. Dağın tepesinde bira kutusu, vadinin dibinde don, iki bin yıllık çizimde Nuri.

Sorsan süperiz.

***

Yazının kaynağı:
Kod:
http://www.turcubaba.com/2014/08/tam-heyecann-dorugundayken.html

***

Düzeltme: Ağaçaltı Kilisesi'nin 9 ve 11. yüzyıllar arasında inşa edildiği sanılıyormuş. Tabii ki bu, Nuri'den nefret etmemize engel değil.
 
Scudo
Ulen bu donu birakanın kıçına tersten giydirecen...
 
Kapaklı'da kamp attığımız, zeytin ağaçları ile kaplı, terk edilmiş kamp alanını hatırladın mı Yusuf? Hani arka tarafta terkedilmiş metruk bir bina vardı da sabahleyin oranın terkedilmiş bir tuvalet olduğunun farkına varmıştık. Ne hikmetse kullanmak için içeri daldığımda, Hikmet'i seven Buse ile tanıştım. Yerdeki atıklara bakacak olursak ; (ped, iç çamaşırı, bira kutuları, yiyecek ambalajları...) Hikmet ile Buse' nin derin aşkının büyüklüğünü anlayabiliriz.

Şimdi diyebilirsin tarihi bir kilise ile terk edilmiş bir kamp tuvaleti bir mi? Tabi ki de değil. Ama pek çok ortak noktaları var.
1. Terk edilmiş (Sahipsiz) olmaları
2. Yazıyı yazan şahısların aynı kafadan olması
3. Herkesin görebileceği ortak alanları karalama hastalığı
vb. Örnekler çoğaltılabilir.

Anlatmak istediğim ; kirlettiğimiz alanların sadece tarihi mekanlar olmadığı. Sağa sola yazı yazma geleneği olan bir canlı türüyüz. Galiba , "Adım binlerce yıl yaşayacak lan! Çok mutluyum!" algısı var içimizde. Düşünsenize; 4000 yıl sonra tarihi bir tuvalet keşfediliyor ve duvarlarında aşk destanları yazılı. TV de haber oluyor. "Flaş flaş flaş!... Yaklaşık 4000 yıl önceki atalarımıza ait yeni bulgular ortaya çıktı. Bulgulara göre, duvardaki motifler edebiyat ve yazı alanında ileri düzeyde olduklarını, içeceklerini alüminyum kutularda içtiklerinden tunç çağının ilk üyeleri olduklarını... "

Belki de sorun bizdedir. Belki de bir kez olsun terk edilmiş bir alana, (tarihi ya da değil) bir iz bırakmalıyız. Bir yazı, bir kutu, bir don. Ya da insanı tabaklayıp zamana bırakmalıyız. Bir tuzu, bir otu, bir son...

Not: Lütfen duvara bisiklet resmi çizip, " Sür lan!" yazan dostlarım darılmasın. :)
 
Ah benim harika ulkemin harika insanlari. Ben ve benim gibi azinlikta kalmis saygili, "egitimli", efendi insanlari. O harika cogunluk hayatlarina devam eder mutlu mutlu, hicbirseyden ve hareketten gocunmadan.
Duvara kazir, sakizini yere atar, otobuste yuzune bakarak hamile bir kadina yer vermez, engelli insana ait asansoru kullanir ondan once. Copunu atar birakir ulu Orta yere, kirmizida gecer, dortleri yakip yolun ortasinda bekler...
Butun bunlari yaparken eger uyarirsan Sen, bittin iste. Kavga agiz dalasi, adam toplayip medan dayagi ve hatta adam oldurmeye kadar gider...
Okuruz herein gazetede yol verme kavgasinda su kadar insan oldu diye. Bu kadar ucuz hayat bu kadar "igrenc ve asagilik" bu cogunluk iste.
Dili dini irki yasi onemli degil. Insan olamayan bu cogunluk ile yasiyoruz. Ben Sen bizler.... Azaliyoruz birer birer...
 
Taş devri romantizmi mi desem, hayatındaki yolunda minnacık dahi bir iz bırakamamanın çaresizliği mi desem, bir baltaya sap olamamış cühelanın zihin bulanıklığı mı desem?... Ne desem bilemedim. Cahillik işte.
Burada Kaleiçi'nde de etrafı çevrilerek kapatılmış, sadece dışarıdan izlenen bir medrese var. Tarihi epey eski. Hatta bir zamanlar camiye ve kiliseye dönüştürülmüş. Eski Roma'ya kadar varıyor kökü. Bazen şu lafı duyuyorum:
-Neden etrafı kapalı, Turistler içini de gezebilse ya?
Nedeni malum aslında. Cahillerden korumak için. Ta ilkokuldan başlayarak çocukları böyle yerlerde gezdirip tarihi sevme bilincini veremedikçe; ne yazıkki bu böyle gidecek.
 
don değil o iç şort :D
 
Bircok insan icin tarihi ve eski yapilar = ne gidicem lan bina iste (okkali bir kufur)

Seklinde bir aciklamaya sahipken bu tarz olaylari normal mi karsilamak lazim yoksa usanmadan bu insan kiligindaki mechul canlilari uyarip teshir mi etmek lazim bilemedim
 
@Kıvanç Cucur

Hangi çoğunluk efenim? Ben şunu yapan insanların çok da çoğunluk olduğunu düşünmüyorum. Eğer sayıları çok fazla olsaydı ortalık aşk destanlarından, kullanılmış don atıklarından geçilmezdi. Toplumu değil, yapan bireyi yargılayalım. Ötekileştirerek değil uyararak.
 
Akşam akşam ortalık iyi karıştı hee. Hep Nuri yüzünden. Belki don da onundur. Nuri'den beklenir.
 
Az evvel Yusuf ile bu mevzuyu konuşurken, " Don Large mıydı?" diye sormuştum. Small olduğunu öğrendiğime göre benim için mevzu çözülmüştür. Ne bileyim ; pisliğe midesi geniş olunca çok geniş bir Nuri hayal ediyor insan.
 
Yalnız bilip bilmeden Nuri'ye de epey 'giydirdik'.
Fresk üzerindeki sürreal çalışmanın getirdiği utanç yükünü kaldıramayacak olan Nuri, 'small seher' ithamından sonra ne yapar bilemem.
 
pamukkale hierapoliste ise mezar lahitlerin içi tuvalet olarak kullanılıyordu bundan taaaam 28 yıl önce. ben bu lahitlerin içinde ne var diye başımı uzatınca, daha önceki insan dışkılarından havalanan bir sinek bulutu ile kafamı lahit içinden çekmek zorunda kaldım. saf ve de salak gibi arka arkaya 3 lahitin içine de baktım ve üçünde de sinek bulutlarının altındaki insan dışkıları gördüm. tarihi, her yurttaş, kendi ömrü ile çok çok dedesinin zamanında satıp yediği arsaların tarihçesinden öteye bilmek istemiyor. kaybettiklerine yerinmekle geçiriyor. kazanımların farkında değil. facebook ve instagramda yurtdışı gezen arkadaşlarınıza bir bir bakın. hep oradaki eski püskü mermer eserler önünde marifetmiş gibi poz vermiş. ülkemizde ise bir Afyon Kocatepeye gidin, orada gezen teyzeler ne gerek var böyle bişeye derken duyarsınız. italyadaki tarihtir bizdeki daş mermer. Afyon Kocatepe de 11 ve 12 yaşında şehit düşen yiğitlerin kitabelerinin önünde, bizdeki poposunu temizlemekten aciz 11lik 12lik ipad li sümüklüleri düşünmeden edemedim.
 
Yazdıktan sonra karşısına geçip; "Eskisinden daha güzel oldu böyle. Ne öyle dümdüz duvar. Tarihi eseri yazımla kirletmedim, güzelleştirdim, ne kadar da sevimli bir insanım" diye düşünüyorsa demek...
 
@Edip Dinçer

Bir Napolyon, bir İskender filan olamasalar da, Müge, Başak, Rabia ve Mehmet dörtlüsü, bir insanın 5 liralık sprey boyayla bırakacağı en büyük izi bırakmışlar abi tarihte :)
 
Geri