Eskiden yapıp şimdi güldükleriniz

arkadaşlar bisikletinize çocukken yaptıklarınız ve şimdi düşününce gülmekten öldüğünüz şeyler nelerdir

ben birçok defa paletler boncuklar felan taktım bu normal bişe ama

bi seferinde pc den yazdırıp bisikete şu yazılardan yapıştırmıştım

kawasaki ninja
kamil koç

bu satılan yapıştırmalardanda şunları kullandım

tek rakibim thy
çilekeş

şimdide kısa bi süreliğine komiklik olsun diye şöle bi yaız yapıştırıcam

EMNİYET ŞERİDİ BENİM OLSUN DÜNYALAR SENİN OLSUN GÜLÜM

boncuk işini bizde abartmıştık iki tekerdede boncuktan jant teli gözükmüyordu. birde mutlaka herkes küçükken yapmıştır arka tekerleğe bi pet şişe şokuşturup motor sesi yapmak.şimdi hem gülüyorum hemde o motor sesi çok rahatsız ediyor

hehehe bende yapmışltım o motor numarasını hırt hurt hırt hurt

o motor numarası en sevdiğim şeydi
aslında itiraf edeyim dün arkadaşlarla yine yaptık

hemde tam 3 pet şişeyle bütüm mahalleyi kaldırdık ayağa

Geçen minibüste bir yazı gördüm; film orada koptu: Vitesi beşe, kafayı sana taktım. =)))

@genar

evet o pet şişe manyaklıktı ama güzel de ses çıkıyordu yaw

ben bısıkletıme hıc ole seyler yapmadım ama keske yapsaymısım dıorum
ama bır keresınde sala bısıklet takıp pervane takıp cevırıp gıtmek uzerıne baya dusunup plan yapmıstım

bizde arkadas larla kaydırma yarısı yapıp tekerleri eskitiyorduk sıgara jelatını topluyup jantlara sarıyorduk ayrıca motor seside çıkarıyorduk

4 bisikleti kalın telefon kablosuyla (içinde birsürü ince tekli tel olan) birbirine bağlayıp tren gibi gezerdik. arkada kim olursa bırak pedal çevirmeyi, fren yapardı bir aralar iyice abartıp trafiğe de çıkmıştık, millet güle güle bi kalmıştı

10-15 adet rafya ipini (renkli paket ipi) bir araya getirip zevkimize göre 20-30 cm. uzunluğunda keser bir ucuna düğüm atar,elciğin ortasında bulunan delikten geçirirdik.Sonra elciği tekrar gidona takardık.İki taraftan aşağı sarkan püsküllerimiz olurdu.Pedal basarken rüzgarın etkisi ile nede dalgalanırdı o püsküller.Sonra yine renkli rafya ipini jant tellerine bir alttan bir üstten geçirerek süsler elde ederdik.Teker dönerken çok hoş görünürdü.Gidona,çatala taktığımız sarı,lacivert,kırmızı plastikten rüzgar gülleri vardı.Bisiklet giderken deli dönerdi.Telli bayraklar vardı ön veya arka göbeğe takılan.Pedalın dış çerçevesi bir şekilde kırıldığında veya çıktığında yeni pedal almazdık.Çubuk şeklindeki pedalın mil kısmı bize yeterde artardı bile.Geneldede pedalın biri kırık,biri sağlam olurdu.Manzarayı artık siz tahmin edin Aklıma gelenler bu kadar.Belki yaşı daha genç olan arkadaşlara çok komik gelecek bu yazdıklarım ama 1960-70 yılları arasında doğanlar için eminim çok hoş anılar bunlar.

en cok yaptıgım sey sanırım bisiklete pedalla binmekti 4+4+2 tekerden 10 tekerli bisiklet...
simdi cok komik geliyo düşününce ama geçen sene aynı şeyi londra da Hyde parkta kazık kadar bi hatunun yaptıgını gordüm... bmx bisiklete patenle biniyodu.. kikik

bmx bisikletimin arka freni olmadığı zamanlarda pratik olsun diye devreye terlikler girerdi o zaman.kaç çift ortası delik terlik eskittim kimbilir

bende pinokyo bisikletimin didonunu aşağıya doğru indirirdim hesapta yol bisikleti havası vericez ya çocukluk işte

bisikletimin selesini en alçak konuma getiriyordum. boy da kısa zaten. Harley Davidson havasını yakalıyordum açıkçası

beldesan rody'ler vardı(beyaz). bende bunlardan vardı ve bu bisikletlerin kadrosunun ortasında bir mandal vardı. mandalı açınca bisikleti ortadan ikiye katlayabiliyorduk (mesela katlayıp arabanın bagajına atıyorsun).

ben bu mandalı açıp bisikleti ortadan L şekline getirip öyle sürmeye çalışıyodum

Neler yapmadık ki? Misal jantlara ''kapak'' dediğimiz plâstik zımbırtıdan takardık. Rüzgârlı havalarda bi sağa, bi sola savururdu bisikleti rüzgâr. Sonra şu triatlon barları vardı. Bisikletçilerde pahalıydı, ama çok hoşuma giderdi. Ben de inşaat demirini büküp, gidona kaynatmıştım (eh öküz! diyorum şimdi kendime), ama ömrü çok uzun olmadı, takla atınca kırıldı. Sonra barendleri ters çevirip (aşağı doğru ve sağ barendi sol tarafa, sol barendi sağ tarafa) yol bisikleti ambiansı yaratmaya çalışıyorduk.

Barendlerim de şunlardandı:

http://www.eshop-gorgona.com/catalog/images/tranzX%20rog.jpg

ben de de ne cesaret varmıs diye düşünmeden edemiyorum. yüksek kesimlerdeki mahalle aralarında evlerin duvarlarına bitişik kayalar olurdu. bunların gecilebilecek yerlerine son sürat girip uçardım bir kere düştüm bu olay esnasında ama ortalama 1 metre kadar ucmustum
daha sonra yine yokuşlarda bulduğum mermer parçalarının üzerinde arka freni sıkarak metrelerce deli gibi kaydığımı hatırlarım bu iş sırasında hiç düşmedim çoksükür
daha da baska olarak bmx bisikletimin arka freni yoktu ön freni de kullanmayı ustalık haline getirmiş biri olarak tüm yokuşlarda herhangi bir sorun olmadan ön frenle inebiliyordum, taa ki muzip arkadaşın birinin fren mekanizmasındaki vidayı gevşetip freni sertleştirene kadar bu olayda da sol kolumu kırma becerisini ve ayrıca bmx le uzun atlama rekorumu geliştirmiş oldum

1- BMX'in arka frenine çokomelleri yedikten sonra kabını özenle yerleştirip gıcık bir motor sesi elde etmek.. (Eti puf kabı ile sinekte yakalayabilirsiniz )
2- Ön tekere giderken ayağını sokup arka lastiği kaldırmak
3- Bisikleti komple elektrik bantı ile kaplamak.. bazen bembeyaz bazende siyah
4- Bisiklete, "Karaşimşek", gibi o an senin için ne populerse o ismi takmak..
5- Son sürat yokuş aşağı tramvay yolundan gitmek ve ön lastiğin tramvay yoluna girmesi ile bisikletin ikiye ayrılmasıyla birlikte 6-7 metre havada süzülmek.. Yüz üstü düşüp (Kasksız) yüzünün yarısını yolda bırakmak.. (Artık kask takıyorum )

Bunların hepsi çok küçükkendi tabi ama geçenlerde bisikletime 1-2 aksesuar ekletmiştim kapıdan çıktım tam sol ayağı pedala attım ve ne olduysa daha bisiklete binemeden kendimi yerde buldum...
Arkadaşımın surat ifadesi "niye yattınki şimdi yere?" gibi birşeydi.. bisikletçi, esnaf vs.. rezil oldum adam bisiklet almış, aksesuar taktırmış, kask mask ama daha üstüne çıkamıyor gibi bir durum oldu...

valla ne yalan soluyum oncedende yapardım simdide yapıyorum ilerde de yaparım buyuk ihtimalle


oncelikle bos bir basketbol sahası yada yol bulunur(asfaltlı bi yer işte )

daha sonra elimizde getirdiğimiz mermer fayans cilalı tahta plastik bi levha yere konur ve en son hızda pedallnır o cisimlerin ustune geldiğinizde arka frene asılınır ve gezintiye baslanır isterseniz daireler cizersiniz isterseniz dumduz gidersiniz istersenizde ki benim en sevdiğim budur bikac arkadasınızı yolustune yerlestirip aralarından kayarken slalom yapmak ,



ayrıca bi guzel olay daha var ki bircok dukkan sahibinden iyi dileklerini almısımdır yere atılmıs bir straforun ustunden gecerken kaydırmak
(cunku hep bunu yaptıgım yer dukkan onleri oluyodu) (arkanıza da bakınca cok guzel bir goruntu olusuyo bembeyaz )

arkadaşın kontropedal bisikletine(kontropedal olduğunu bilmeden) binip, freni yok bu bisikletin diye bodoslama duvara girmiştim kendi pinokyoma ise artık boncuklar mı dersin, pet şişe mi dersin her bişey takmıştım. Bi ara seleyi çıkarıp, arkaya tekerleklerin üstündeki demire iple minder bağlayıp ona oturmuştum. Böylece kollar 2 metre önde, ben geride harley mi dersiniz chopper mı dersiniz süper bi motor tadı yakalamıştım

not: kontropedal, freni olmayan, pedalı geri çevirdiğinde fren yapan bisiklettir. ben adını yanlış biliyo olabilirim de