Eski bir kitap, metruk bir kilise ve merak!

Borntobewild

Aktif Üye
Kayıt
23 Nisan 2014
Mesaj
129
Tepki
681
Şehir
İzmir
Bisiklet
b'Twin
Mevsim yaz, ay herhangi biri...

Güneş çadırımın penceresinden sızarak ensemi ve saçlarımı tere boğuyordu. Her ne kadar çadırımın içerisinde yer değiştirerek güneşten kaçmaya çalışsam da nafile! Çaresi yok, mecbur uyanacağınız. Çapaklı gözlerimi geceden kalma uykulu bedenimden ayırmakta zorluk çekiyorum. Birden gırtlağımda sert bir acı hissediyorum. Yüzüm buruşuyor. Sanki birisi gırtlağıma iğne batırıyordu. Termostaki ılımış suyu kurumuş gırtlağımdan hızlıca geçiriyorum. Tarifsiz bir şekilde rahatlıyorum. Sakalıma sıçrayan su damlacıklarını elimin tersiyle silerek usulca doğruluyorum. Cehennem gibi sıcak olan çadırımın içerisinden kendimi dışarıya zor atıyorum. Aniden yüzüme vuran toprak kokulu soğuk bir rüzgar iliklerime kadar beni titretiyor, tüylerimi diken diken yapıveriyordu. Ensemden akan ter birden soğuyarak içimi ürpertiyordu. Bunun üzerine uzun soluklu bir nefes alarak ciğerlerimi bu toprak kokusuyla doldurarak gülümsüyordum.

20160724_190117.jpg

Artık yola koyulma vakti. Yollar bomboş. Etrafta derin bir sessizlik hakim. Bir ben varım birde yol çizgileri. Arkamdan esen soğuk rüzgar ile pedal çevirmeye başlıyorum. Güneşin kızıl renge boyadığı ağaçları birer birer geçiyorum. Az ileride koyun güden bir çobanı görüyorum. Koyunlardan gelen çan sesleri kulağımı okşuyor, ruhumda hafif bir mırıldanma bırakıyordu. Yol kenarında bir süre durup koyunların önümden geçişini izlemeye koyuluyordum. Annelerinin etrafında koşuşturan benekli kuzuların tatlı hareketlerini tebessümle karşılıyordum. Değişik sesler çıkararak sürüyü bir arada tutmaya çalışan genç çoban isteksiz görünüyordu. Belli ki erken kalktığından dolayı uykusu vardı. Daha çocuk yaşta olmasına rağmen; yüzündeki bronzluk ve ellerindeki nasırlar onu daha da olgun gösteriyordu. Küçük yaşta para kazanmanın veya aile ekonomisine katkıda bulunmanın en güzel örneğiydi bu çocuk. Ne de olsa Anadolu’nun verdiği nimetlerle bu ülke ayakta duruyordu. Kavurucu güneşin altında çalışmaktan yüzü meşinlenmiş amcamdan, elleri nasır tutmuş teyzeme kadar uzanıyordu bu mücadele.

20160722_191328.jpg

Kaç yıl oldu köyden göçeli hiç saymadım. Daha doğrusu adam akıllı köyde de yaşamadım. Tek hatırladığım sarı kızların çayırda dolanıp, dere kenarında babannemin elinde çakı ile ot aradığıydı. Ot demişken, herkes toplayamaz doğadaki otları. Onların ayrı bir adı ayrı bir sanı vardır. Bu iş öncelikle bilgi ve tecrübe gerektirir. Hangisin yenilebilir olduğunu ayırt etmek yıllardır süre gelen tecrübeyi içermektedir. Şimdilerde kaç kişi ot toplayabiliyor? Çok az! Çünkü anlatılmıyor. Kulaktan kulağa yayılmıyor. Ayrıca kimse gidipte sormuyor. Ne gerek var ki, zaten pazarda önünüze envai çeşit mahsül konuyor. Hadi kabul edin, çok basit bir hayat yaşıyoruz bizden öncekilere kıyasla.

20160722_184849.jpg

Felsefe: “İnsan doğuştan medenidir, cemiyet içinde yaşamak için yaratılmıştır” der. Yurdum insanı ise: “Yalnızlık Allah’a mahsustur” der. Deliliğin zirvesine varmış olan bir insanın yalnız olabileceğini sanmıyorum zaten. Ona eşlik eden illaki başka bir insan olması gerekmez; bunun için doğa, hayvanlar ve kafasında uçuşan fikirlerin olması da yeterlidir. Asırlık bir ağacın gölgesinde oturup, kendi kendine konuşabilir, önünden geçen kelebeğe selam verebilmelidir. Bu denli birliktelik insanoğlunun veremediği bir çok şeyi size verebilmektedir. Buna rağmen insanlar, kalabalık içinde yaşamayı yalnız ve rahat yaşamaya daima tercih etmişlerdir.

“Bir sokak olmaktansa, bir orman olmayı isterdim.
Evet isterdim, eğer yapabilseydim, kesinlikle yapardım.”
-El Condor Pasa

20160722_164635.jpg

Durgun duran berrak sulara karşı gözüm dalıyordu. Suya vuran ağaçların yansımasını izlerken hiç bu kadar zevk almamıştım. Sazlıklar içerisinden yükselen kurbağa sesleri kulağıma başka bir hoş geliyordu. Suyun gerilim kuvvetinden -kohezyon- yaralanarak su üstünde adeta yürüyen böcekleri büyük bir hayranlıkla seyre dalıyordum. Bunun yanında esen soğuk bir rüzgar içimi ferahlatıyordu. Ani hareketle çalıların arasından çıkan serçeler bu hazzı ikiye katlıyordu. Ne güzel bir gün geçiriyordum lan!

20160722_190114.jpg

Evet! Hamile bir annenin çocuğunu doğurma gününü beklediği gibi 10.000 km boyunca beklemiştim tekerimin patlamasını. En son yaptığım yamanın üzerinden o kadar çok zaman geçmişti ki, yama yapmayı unutmuş gibiydim. Patlağı ilk farkettiğimde inanamamış yoluma halen daha devam etmiştim. Arka tekerin daha fazla yalpa yaptığını görünce durumu ancak kabullenmiş, bisikletimden güç bela inmiştim. Olayın şaşkınlığını atlatınca istemsizce gülmeye başlamıştım. Evet, bu benim hasret duyduğum bir olaydı ve bende bunu gülerek kutluyordum. Neymiş demek ki, schwalbe marathon’da patlarmış!

20160722_100002.jpg

Aslında yola çıkış amacım; adı sanı bilinmeyen bir yerdeki kiliseyi bulmaktı. Üniversite kütüphanesinde 1939 yılında basılmış naftalin kokulu bir kitap bulmuştum. Bu kitapta Harput’ta yaşayan insanların hayat öyküleri anlatılmaktaydı. Yılların verdiği yorgunluktan dolayı sararmış sayfalarının arasında metruk bir kiliseden bahsediliyordu; “Dujjik tepesinden güneye doğru gittiğiniz vakit küçük bir köye ulaşırsınız. Venk kilisesi buradadır.” Kiliseyi bulmak için tüm ipucu buydu.. Kütüphanede geçirdiğim iki günlük vakitten ve tonlarca incelediğim haritadan sonra bu metruk kilise buluyordum.

20160722_085834.jpg

Kilise yarıya kadar toprağa gömülmüş vaziyette. İçeri girdiğinizde iki büyük oda ile karşılaşıyorsunuz. İlk odanın, dört adet silindirik sütun üstüne oturtulmuş tonozlu bir çatısı bulunuyor. Diğer büyük oda ise kubbe ile kapatılmış. Gerek silindirik sütunlar, gerekse sütunların üzerindeki bindirme taşlar oldukça görkemli gözüküyor. Dini bir mâbed olmasından dolayı çok fazla tahrip edilmiş. Eline kazmayı küreği alan bir yerlerine saplamış bu kilisenin. Canına okumuşlar adeta. İskeleti oldukça sağlam gözüken bu kilise halen daha ayakta duruyor.

20160722_090911.jpg

Tarih bilincinin yaygınlaşarak; din, dil, ırk gözetmeksizin var olan kutsal mâbedlerin korunması gerekiyor. Milletler mahşeri olan Anadolu’ya yakışacak olanda budur. Naif insanlarımızın bulunduğu şu coğrafyayı birkaç çapulcu, define avcısı çıkıpta kirletmemeli. Laf bekleyenlerin ağzına hazır lokma vermemeliyiz. Biz bu mâbedi tahrip edenlerden değiliz. Biz kültürlü, saygılı ve naif Anadolu insanıyız. Bunu da bir şekilde göstermeliyiz. Yoksa bizi yobaz, yıkıcı ve barbar olarak lanse edenler tarafından yok olup gideceğiz.

20160722_091403.jpg

Az gittik, uz gittik ama dere tepe demeden de bilinmeyen bir coğrafyaya daha adım attık. Bir Marco Polo olamasakta damarlarımızda Evliya Çelebi’nin azmi dolaşıyor evelallah. Bunuda ancak Sivrice Gölü’ndeki gün batımı ile anlayabilirdik ki, oda oldu sanırım.

20160723_192557.jpg

Abim, bana, her telefon görüşmemizin sonunda Dede Korku’un şu öğüdünü verirdi: “Atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler. Buda sana Dede Korkut’tan son öğüt olsun” derdi. Yazının kapanışı da böyle olsun. Deli olmak dileğiyle…

**Kaynak: (link)
 
Scudo

chizer.adam

SOSYAL ŞEBEKE
Kayıt
8 Ocak 2016
Mesaj
784
Tepki
1.516
Yaş
33
Şehir
İstanbul
Başlangıç
2016—17
Bisiklet
Trek
Bisiklet türü
Dağ bisikleti
Adam kendini aşmış... Helal olsun.
 
  • Beğen
Tepkiler: Borntobewild

MehmetAliB.

Forum Bağımlısı
Kayıt
20 Ekim 2013
Mesaj
2.121
Tepki
4.927
Şehir
Antalya
Sizinle beraber ben de gezdim, teşekkürler.

Çadırı mümkün olduğunca ağaç altı, duvar dibi gibi sabahleyin gölge gelecek yerlere kuruyorum. Aksi takdirde sabahleyin terle uyanmak mümkün. Tabi her yer istediğimiz gibi çıkamayabiliyor. Yeni geziler yeni yazılar dileklerimle.
 

gmfaruk

Forum Bağımlısı
Kayıt
13 Kasım 2013
Mesaj
1.096
Tepki
1.089
Şehir
istanbul
Bisiklet
Kron
Kilisenin adi nedir hocam nerdedir?
 

edge35

Üye
Kayıt
3 Nisan 2016
Mesaj
97
Tepki
41
Yaş
26
Şehir
İstanbul - İzmir
İsim
Muhammad
Bisiklet
Sedona
Kaleminize sağlık, en az tur kadar güzel olmuş yazınız :harika:
 
  • Beğen
Tepkiler: Borntobewild

mariokaldato

En yeniden bir önce kayit olan adam
Kayıt
1 Ağustos 2015
Mesaj
10.978
Tepki
34.471
Şehir
Bursa
İsim
Raşit Cumhur Çakın
Başlangıç
1980—81
Bisiklet
Merida
Bisiklet türü
Şehir - Tur
Yazi dilin harika dostum tebrikler
 
  • Beğen
Tepkiler: Borntobewild

Borntobewild

Aktif Üye
Kayıt
23 Nisan 2014
Mesaj
129
Tepki
681
Şehir
İzmir
Bisiklet
b'Twin
@gmfaruk
Kilisenin kitabesi bulunmadığı için kim tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmiyor. Bu yüzden bulunduğu mezranın ismiyle anılıyor: Venk Kilisesi. Daha fazla bilgi için şu yazıya bakabilirsin (link)
 
  • Beğen
Tepkiler: gmfaruk

gmfaruk

Forum Bağımlısı
Kayıt
13 Kasım 2013
Mesaj
1.096
Tepki
1.089
Şehir
istanbul
Bisiklet
Kron
@Hakan Özcan
ermeni kilisesi değildir büyük ihtimal. ermeni olsaydı 1.dünya savaşındaki olaylar esnasında yıkılırdı. malatyada öyle olmuş
 

Borntobewild

Aktif Üye
Kayıt
23 Nisan 2014
Mesaj
129
Tepki
681
Şehir
İzmir
Bisiklet
b'Twin
@gmfaruk Elde ettiğim kaynaklarda Roma Dönemine ait olabileceğinden bahsediliyor. Ama bu coğrafyadaki -Malatya,Elazığ,Sivas- bir çok kilise Ermeni kilisesi.
 

Cevat_MD

Forum Bağımlısı
Kayıt
20 Aralık 2011
Mesaj
819
Tepki
1.978
Yaş
57
Şehir
LÜLEBURGAZ - ÇORLU
İsim
Cevat Bayhan
Başlangıç
2011—12
Bisiklet
Merida
Bisiklet türü
Yol bisikleti
Anlatım da, tur da, coğrafya da muhteşem... Bir solukta okudum. Teşekkürler...
 

Borntobewild

Aktif Üye
Kayıt
23 Nisan 2014
Mesaj
129
Tepki
681
Şehir
İzmir
Bisiklet
b'Twin
@ersoy balcı
Aynen, uzun zamandır üniversiteden dolayı fırsat bulamıyordum. Bu tur iyi geldi. Teşekkür ederim.

@M.Cevat Bayhan
@M.Cevat Bayhan abi Elazığ'a gelirseniz haberim olsun, çok daha güzel yerler var, misafirim olursunuz.