Efsanevi 'vOltrAn' Belgrat gezisi

Hakan Kayisligil

Aktif Üye
Kayıt
8 Ekim 2004
Mesaj
180
Tepki
183
Şehir
Istanbul Kadıköy Ataşehir
Bu pazar kadim dostum Avşar ile sezonun ilk efsanavi ''vOltrAn'' binişini yapmak için Belgrat ormanına gitmek üzere cumartesiden sözleştik:) ,
Benim hanım ve kızımı pazar günü ekmem , Avşar'ın çiçeği burnunda kız arkadaşını ekmesi :violent-s zaten bizim bu faaliyeti iyice efsaneleştirmektedir.

Neyse sabahın kör karanlıklarında kalkarak ,apartmanın deposundan iki jant lastik seti,iki kadro,iki nabız saati,bir kask(haylaz Avşar kask takmaz ,takanada engel olmaz:Skull-175 ),iki spd'li pabuç,forma ,ve taytlar derken Ataşehir’den Fenerbahçe’ye, Avşarın evine doğru yola çıktım.
Kapısında onbeş dakika kadar abimizin teşrif etmesini bekledikten sonra,nihayet bir gözü yarım açık bir gözü daha uyanmamış bir şekilde ‘oğlum seveccem senin bu bisiklet askını, ne güzel uyuyorduk :boese157: şeklindeki iltifatlara kulak asmadan yola koyuldum.
Kızıltoprak BP benzin istasyonu civarında önümüzde birden yesilbisikletin umuma açık servisi belirdi:winkenlux . Gürsel hoca yine milleti toplamış ormanın yolunu tutmuştu bile, arabadan arabaya selamlaştık, hoş beş ormanda görüşme dilekleri ile ayrıldık.
Sevimsiz bir otoban seyahatinden sonra(35km), Bahçeköy Belgrat orman giriş kapısının yüz metre aşağısındaki son ara sokağa arabayı park ettik. Avşar’ı uyandırmak biraz zor olsada arabadan salimen inerek giyinmeye başladık.
Tabi biraz şamata yapınca yolun karşısındaki giriş katın penceresi aralandı, yaşlıca bir dede ‘hacen uyuyuruk ,ha biraz sesuz olun ,Ayipp oluyor da :mad: ’ demesi ile kendimize geldik. Ben durumu kurtarmak için kusura bakma falan ,kem küm.. derken , Avşar amca bu ipre benide sabahın körü uyandırdı demezmi:p . Esas önemlisi bu sırada taytları giymeye çalışan iki don atlet adamı karşısında gören yaşlı amca yorumsuz bir ifadeyle camı kapadı, perdeyi çekti.

Neyse sıra geldi ‘vOltrAn’ı oluşturmaya, Arabanın bagajında önce lastik cantlar daha sonra kadro ve aksesuvarlar asvalta dizildi. Sorunsuzca vOltrAn’ı oluşturduk( tabi benim lastikleriin şişirilmesi dışında )
Benim lastikler tubules,(şimdi bu böylemi yazılıyordu, yok öyle yazılıyordu geyiğini geçelim benim aklımda kalan bu, halk arasında dubleks de denir.) verdim Avşarın eline pompayı, ha babam de babam ,alı al moru mor şişirmeye çalışıyor, en sonunda severim senin pompanı bu mok yiyen bozuk demezmi, gerçekten pompa kazık gibi sert, ne yaparız falan, pompayı söktüm, baktımki lastik conta yağsızlıktan kurumuş, hemen saksıyı çalıştırdım , pu diye lastiğin üstüne tükürdüm, pompayı toparlayıp lastikleri şişirdim.
Avşar’dan taktir beklerken birde fırca yedim, ‘Olum havalara girmeyip, adam gibi iç lastik taksaydın olmazdı sanki , bak benimkiler taş gibi’ demezmi, Herif haklımı desem ,yok benimkiler yüksek teknolojimi desem, yoksa bu hıyarı ne halt edip buralara kadar getirdim, eşeklikmi ettim desem. Neyse perdenin arkasından söylenen ihtiyar karadenizli amçayı daha fazla germemek adına hiç bir şey demeden ormanın giriş kapısına doğru hafif rampada pedallamaya başladık.

Hafif rampayı zaman zaman memleketi kurtararak,zaman zaman hatunlardan konuşarak ki Avşarın değimiyle borsada benim tahtam kapanmış zira evlenmişim ,kendisi boşanarak yeni bir tahta açmış ve kağıtları günden güne değerleniyormuş:D ...
Bu uçsuz buçaksız geğikler eşliğinde 32 yıllık iki kadim dost (kırkına iki var durumunu muhafaza ederek (yaş 38)) ormanın derinliklerine giden patikalarda yavaş yavaş gözden kayboluyordu.(bu kısmı sabah uykusundan uyandırdığımız karadenizli amca yazmış)

Harala hurala derken bilenler bilir, Karadenizi kuş bakışı gören yangın kulesinin yanına vardık. Önümüzde iki seçenek var ,ya çok dik inişleri geçerek Kısırkaya pilajına gideçeğiz, yada tamters istikametten tekrar ormana girerek balık çifliğine döneceğiz.
Aklın yolu bir dedik ,kendimizi Karadenize doğru dibi görünmeyen diklikteki inişlerden aşağıya sallandırdık.
Kilyos’dan gelen asvaltın bittiği ve daha batıya yol olmayan ismini yanlış hatırlamıyorsam Uskumruköy’e oradanda Karadeniz’in çılgınca dövdüğü kumsala inerek havadaki deniz kokusunu çiğerlerimize doldurarak kumlara uzandık.

Bu arada köy girişinde bir köpek arkamdan gelen Avşar’ı fena şekilde hırpalayarak kovaladı ,bizimki bisikletten inince köpek duraladı, bundan yararlanan Avşar köpeği bir elli metre falan kovalayarak intikamını aldı.
Banada dönerek ulam ayağımda spd’ler olmasa kesin yakalayıp patuzlardım falan şeklinde martaval okumaya başlayınca ,olum köpekle köpek olma tamam büyüklük sende kalsın diyerek bizimkini yatıştırdım.

Neyse bir süre sonra karnımız acıktı ,Uskumruköy’le Zekeriyaköy arasında bir köy var şimdi ismini hatırlayamadım, oranın köy kahvesinde soluğu aldık . Kış güneşi olanca sıcaklığı ile tepemizde bizi ısıtıyor , köylüler tavşan kanı çaylarını yudumluyor, hemen meydanda bir adam fide satıyor, Köyün ileri gelen yaşlı köpekleri dizi dizi kaldırımlarda esniyerek güneşleniyor.
Köy bakkalından yarım ekmek arası salam ve kaşarı kahveden dışarı, güneşin altına çıkardığımız taburenin üstünde tavşankanı en az beşer şekersiz(rejim halleri) çay ile birlikte mesaneye yolladık.
Bu arada ormandan bu köye oldukça dik inen bir yokuştan gelen mtb ci arkadaşlar meydanı doldurmaya başladı, Sarı bisikleti ile Gürsel hoca başta, ekip arkada ,sekiz on mtbli arkadaş, bazıları abi, şeklinde köy kahvesinin önünü doldurdular.
Birkaç dakika sonra na hoş bir vaziyette ortamı beğenmeyerek ekşi suratlarla o dik bitmez tükenmez lanet yokuşa doğru gözden kayboldular.
Bu arada Gürsel hoca bize takılsanıza ne yapıyorsunuz diye sordu, Avşar Hocanın hoşgörüsüne sığınarak cevap verdi ‘’Yayıyoruz siz takılın’’ Bu cevap karşısında gruptan birkaç kişi patladı.
Avşar’la ,olum bu kadar hoş bir ortamı neden beğenmediler diye düşünürken birden burdan ormana çıkan yolun arka tekerleği patinaj yaptıracak ölçüde dik ve uzun olduğu geldi aklımıza.
Neyse çay eşliğinde suratlarımızı ısıtan hatta yakan kış güneşinin bir buçuk saat tadını çıkardık. Kendimi güneyde hasır şemsiye altında şezlonga uzanmış gibi hissettiren bu anlar Avşarın ,olum bu dolu mide ile nasıl döneceğiz mızlamalarıyla ara ara bölünüyordu.
Avşar’ın aklındaki haylazlıklarda yavaş yavaş su yüzüne çıkıyordu. (ben malımı iyi tanırım)
Derken yanındaki bastonlu ak sakallı yaşlı köylüye, şu demin geçen belediye otobüslerine bisiklet alıyorlar mı diye sordu. (Düşünsenize karizmayı, Bahçeköy durağında belediye otobüsünün orta kapısından inen iki bisikletli taytlı mtbci)
Ben pek ciddiye almayarak gülüyordum ,fakat iş iyice ciddiye sarmış ,bizimki biraz ilerdeki kırmıza anadol kamyonetin şöförü ile 5-ytl karşılığı bizi ormana atarmısın pazarlığı yapıyor ,bir yandan da benim tavrımı kesiyordu.
Sonuçta kasanın bende olması ,anadolcununda öpücükle götürmemesi sayesinde çıktık bisikletlerin tepesine.
Sizlerinde tahmin edebileceği gibi Avşar yokuşun yarısında bisikletten söylenerek indi. Arkadan benim ne zaman ineceğimi kesmeye koyuldu. Köydeki Anadolcu tartışmasından sonra benimde inmem herifin başarısı olur düşüncesi ile kasmaya başladım ,Nabız saati 190
falana dayandı ama serde gurur var, çıkacağım ,büyük konuştum.
İlginçtir insanın aklına bu gibi anlarda çok enteresan şeyler geliyor .
Gecen senelerde Gürsel hocanın beni kaçkar gezisine çağırması, benimde gitmemem, ne iyi olmuş, heralde ölürdüm avuntuları,
Ulam ne işin vardı ,evde ne güzel uyuyordum, bi daha da gelirsem ormana iki olsun, Gazetelerde okuduğum 35 yaşında spor yaparken ölenler...v.s.

Bu tip yokuşlarda başta nabız göğsün içinde atar ,daha sonra kafatasında, dahada sonra kulak zarlarını zorlar, ve en son nabzı vücudun seleye değen kısımlarında hissedersiniz .
Yokuşun son yüz metresini nabzı sele yakınlarında hissederek zor bin bela tamamladım.
Şimdi iş bu nabzı sele seviyesinden malum yere kaçmadan önce, kafaya sonra kulaklara ve en sonda tekrar göğüs kafesine koymakta.
Bunun için kesinlikle bisikletten inmeden ücyüz ,beşyüz metre hafif pedal çevirerek düşürmekten başka çare yok
Bir beş dakika sonra Avşar’da yokuşun başında göründü, ben tabi Bostancı sahilde gün batımı modunda, renk vermeden ,nerede kaldın olum felan tavırlarıyla zaferimi kutladım.
Burdan sonrası kolay , geğik çifliği parkuru ile balık çifliği ,oradan Neşet suyu istikameti.

Neşet suyuna vardığımızda jandarmanın orada toplanan kaçkar bisiklet ekibi ile ratlaştık,
( koça orman bizim eski mahalle gibi hep eş dost ) Kaçkar bisiklet’den Aydın yeni Giant marka çift amortisörlü bisikleti göstererek işte makine bu ,inişleri hiç hissetmiyorsun demezmi,henüz göğüs kafesine soktuğum nabzı düşünürken ,Avşar lafa zıpladı ; baba bizde inişlerde bir şey hissetmiyoruz bizede yokuş çıkan modeli lazım diyerek lafı bağladı.

Son 1,5 km’lik orman çıkışı asfalt rampayı da çıkarak Bahçeköye indik. Arabaya vardığımızda bir ormanı kazasız belasız bitirmenin gururuyla vOltrAn’ları parçalarına ayırarak arabanın bagajına yüklerken, baba kesinlikle her hafta gelmeliyiz, işte hayat bu geyikleri eşliğinde üçer soğuk Efes fıçı birası (bizim suçumuz yok ,baba bisikletciler böyle yaparmış) eşliginde iğreç bir köprü trafiğinde cedelleşerek evlerin yolunu tuttuk

Avşar’ı bıraktıktan sonra benim için son bir engel daha kalmıştı , zira bu her tur yokuştan daha dik ve çetrefilli bir vaziyetti.
Evde beni bekleyen bir karış suratlı bir eş, baba neldesin(orijinal telaffuz) sen bakim, helkez babasıyla parklara, bahçelere çıkmış sen yoksun diyen kızım.




Yapılan yol : 105 km (75km arabanın bagajında)
Harcanan kalori : 1430 kcal
Max Nabız : Sele seviyesinde
Alınan kalori : yarım ekmek arası kaşar salam +3 şişe üzüm suyü + 3 kutu bira+ 2 kutu kola+ 5bardak çay (kalorisiz!)




Esas adam : Hakan KAYIŞLIGİL
Yard. Adam : Avşar ÇIRPILI
Uykusuz ihtiyar : Karadenizli
 
Scudo

Murat CER

Forum Bağımlısı
Kayıt
11 Ekim 2004
Mesaj
2.047
Tepki
1.134
teşekkürler hakan00030003

çok keyifli bir yazı.. gülümseyen bir ifade ile okudum..sezon açılışı hayırlı olsun :)
 

sports-man

Forum Bağımlısı
Kayıt
13 Aralık 2004
Mesaj
3.445
Tepki
3.715
Şehir
Acıbadem/Kadıköy
Hakan...abi bu ne:p meaşallah Destan gibiii olmuşşşş :D

görüşmek dileği ile....sevgiler :)

" Bol Sporlu ve Pedallı Günler "
 

Derya AKYILDIZ

Forum Bağımlısı
Kayıt
17 Ocak 2006
Mesaj
1.532
Tepki
1.666
Şehir
Ataşehir
Hakancım kendine özgü nefis bir anlatımla paylaştığın bu maceranı, ben yeni okudum. Gerçekten çok keyifli çok lezzetliydi tadı damağımda kaldı teşekkürler kutlarım.
 

candede

Forum Bağımlısı
Kayıt
30 Temmuz 2006
Mesaj
1.084
Tepki
1.050
Şehir
DÜŞ BAHÇESİ
Üstadım soluksuz betimlemişsiniz.Yüreginize saglık.Ne mutlu siz güzel insana,bir eylemi gerçekleştirmeden önce ona düşsel olarak hazır olmak gerekiyor o vakit hayata geçecek olan eylem insanda daha bir verimli ve huzurlu oluyor.




'''Bir gün hepimizin Aile olarak bir arada pedal çevireceği gün de gelecek.'''
 

Hakan Kayisligil

Aktif Üye
Kayıt
8 Ekim 2004
Mesaj
180
Tepki
183
Şehir
Istanbul Kadıköy Ataşehir
İlgi gösterip okuyan arkadaşlara teşekkürler,

Geçen seneki sezon açılışını bu sene yapamamanın burukluğu içersindeyiz.

Hiç gelmeyen kış mevsimi dolayısı ile sezonu kapamadık,
İstanbul trafiğinin korkunç bir şekilde yoğunlaşması,
biz Anadolu yakasında oturanları yakın bölgelerde pedal basmaya mecbur bırakması nedeni ile Belgrat ormanına hasret kaldık.

Yeni maceralarımıza Aydos ve Polenezköy'de sürdürmekteyiz.

Çok yakında bir Aydos zirve tırmanışı ve inişte düşerek hastahanelik olmamızı yazacağım.

Başlık '' Kazık kadar adamsınız, ne işiniz var bisiklet tepelerinde''

Sevgi hoşgörü ve bol pedallı günler

Hakan KAYIŞLIGİL
 

Hakan Yazman

Forum Bağımlısı
Kayıt
31 Ekim 2004
Mesaj
3.960
Tepki
5.442
Şehir
Alanya/İstanbul
Harika bir gezi olmuş Hakan Abi, tam yapılan km ye göre harcana kalori az olmuş diye atlayacaktımki 75 km arabanın arkasındayı görünce duruldum :D Paylaşımın için teşekkürler çok güzel bir yazı olmuş...
 

Ender Alıcıoğlu

Forum Bağımlısı
Kayıt
5 Haziran 2006
Mesaj
2.405
Tepki
3.923
Şehir
Antalya
Hakan'cım merhaba

Muhteşemsin ya. Ne kadar güzel anlatım. İnan, insan başlayınca sonunu görmeden bırakamıyor. Süper eğlenmişsiniz. Ellerinize ve ayaklarınıza sağlık.
Gezdiğin yerleri, anlatımınla, gidip, görmüş kadar olduk. Teşekkür ederim

Sevgi ve selamlarımla.
Hoşçakal.
 

Mesut Girgiç

Forum Bağımlısı
Kayıt
28 Mart 2006
Mesaj
4.518
Tepki
11.737
Şehir
Konya
Hakan hocam, selamlar.
Neşeli ve bol kalorili anlatım tarzına rağmen yediklerinizin kalorisiz olması beni biraz üzdü. Hem de bissürü kalori harcamışsınız..

Senin yanında duran kişi yemekten değil ama gülmekten dolayı yemiş gibi olduğu pirzolaların kalorisiyle zaten su içse yarar.. :)
 

Banu B.

Forum Bağımlısı
Kayıt
3 Şubat 2007
Mesaj
654
Tepki
306
Şehir
İstanbul
hakan bey,

yazıyı okudum.çok nefis elinize sağlık. bir dahakine bu sevdiklerini ekici team'i görmek de isteriz:) foto lütfen

sevgiler