HABERTÜRK Ankara Temsilcisi Taki Doğan'ın yazısı...
takidogan@haberturk.com
Okumuş,yazmış çocuklar. Belli ki her biri mektepli, tahsilli, terbiyeli.
Bir yandan gerçek sportmenlik anlayışı içinde basketbol oynuyor, bir diğer yandan da üniversite eğitimlerini sürdürüyorlar..
Hep böyleydi.. Akın Öngör, Ömer Bozer, Ahmet Bozer, Mahmut Uslu, Barış ve Savaş Küce, Rüştü Yüce, Baba Yalçın, Granit hemen aklıma gelen günümüzün başarılı isimleri. Dün milli basketbolcuydular..
Bugünkü çocuklarımız da aynen büyüklerinin izini sürüyor.
Bir önemli fark var:
Dün bu kadar para yoktu.. Bugün ise milyon dolarlar akıyor. Olsun, helal olsun..
***
İlk kez Dünya Kupasına katılıyoruz ve ilk galibiyetlerimizi aldık. Şu yaş ortalamasına bakar mısınız?
İlk kez pota altında ezilmiyoruz. Savunma ve hücum ribauntlarında neredeyse bir kol boyu yukarılardayız..
2 metre ve üstünde olan oyuncu sayımız takımın dörtte üçü kadar..
Eskiden bir rahmetli Hüseyin Alp vardı. Sonra da takiben Zeki Tosun ile rahmetli Abdullah İnce..
Bu uzunlarımızdan sonra da Efe Aydan ile Mehmet Döğüşken geldi.
Şampiyonluğa oynayan kulüplerimizin biri bir uzunu, diğeri de diğer uzunu transfer edinci iş biterdi..
Şimdi öyle mi?
Şu Fatih’e bakar mısınız? Kaya Peker’e, Ersan’a bakar mısınız?
Ben yıllardır böyle savunma yapan bir takım görmedim.
Spor müsabakalarında asıl olan hücum etmek ve skora ulaşmaktır.
Ama ya kaleyi korumak?
İşte bu çocuklar kalelerini aslan gibi savununarak hücum ediyor..
Avusturalya ve Litvanya galibiyetleri ile Dünya Şampiyonası’nın sürpriz takımı oluverdik..
Nereden çıktı bu Türkler?
Nereden çıkacak?
Türk Basketbolu aslında yıllardır en üst seviyede.
Sen-Ben kavgasından asıl işlerine bakıp, yürüyemediler.
Milyon dolarların getirdiği şımarıklık ve “Adam sende”cilik ile adeta sorumluluk duygusu unutuldu.
Şimdi:
32 yaşındaki İbo’nun takım kaptanlığında yazılan destanı okuyoruz. Televizyon ekranından.
2010 yılında ev sahipliği yapacağız Dünya Şampiyonası’na. Ve bu çocuklar bu turnuvada pişerek öyle bir misafirperverlik yapacak ki..
***
Aklıma gelmişken sormak istiyorum:
50 milyon dolarlara imza atan ve sırf onlar ile gurur duymak için sabahın kör vaktinde yatağımızdan kalkarak ekran başına geçtiğimiz ve NBA maçlarını izlemeye tiryaki olduğumuz Mehmet Okur ile Hidayet..
Acaba onlar da bu maçları izliyor mu?
Ya Fransa liglerinde en değerli uzun oyuncu seçilen Hüseyin Beşok ile her milli maçtan sonra sorun çıkartan Mirsat Türkcan.
Onlar da bu maçları izliyor mu?
Milli takıma katılmak için “Bin dereden bin su getirerek” naz-niyaz içinde kıvırıp duran bu 50 milyon dolarlık çocuklarımız Japonya’daki büyük mücadeleyi izliyorsa hangi duygu içindeler?
Siz.. Mehmet, Hidayet, Hüseyin, Mirsat.. Katkınızı esirgediniz..
Ben de sizi artık “Yok” sayıyorum..
Maçlarınızı izlemeyeceğim. Sabahın köründe sizin için yatağımdan kalkmayacağım. Bugün olmayanı, yarın ben ne yapayım..
Peki ya Mehmet’in Hüseyin’in, Mirsat’ın, Hidayet’in annesi, babası, kardeşleri, arkadaşları...
Yarın çevrenizden size yöneltilen sorulara nasıl cevap vereceksiniz?
Biri çıkıp da “ Siz çocuklarınızı neden milli takıma göndermediniz? Onlar olsaydı, daha iyi olurduk” diyenlere ne cevap bulacaksınız..
Bu genç yaşta siz 50 milyon dolarları alırken sizinle gurur duymuştuk.. Bugün 12 dev adamı yalnız bırakmış olmuyorsunuz..
Onların size ihtiyaçları olmadığı anlaşılıyor.
Siz para kazanmaya devam edin.
Japonya’daki çocuklarımız bizim gönüllerimizi kazanıyor.
Marka oldunuz değil mi? Dünya şöhreti oldunuz değil mi? Bakın NBA oyuncusu Çin’li basketbolculara. Japonya’ya gelerek nasıl mücadele ediyor..
Doğrusu şu ihtimali düşünmedik:
Ya milli takım ile japonya’ya gitseydiniz de sakatlansaydınız? Bunu düşünmedik genç basketbol patronları.
Sakatlansaydınız NBA’dan dolarlarınız kesilecekti.
Peki bu kardeşlerinizin başına sakatlık gelirse ?
Bunu siz düşündünüz mi?
Siz sezon içinde NBA’da oynayın.. Sezon dışında kumda oynarsınız.
Bu çocuklar ise gönlümüzün oyuncusu.
Japonya dışında bir Milli Takım ilk beşi daha var.
Mehmet Okur, Hüseyin Beşok. Hidayet, Mirsat Türkcan ve Kerem Tunçeri.(Kerem gerçekten sakat olduğu için gidemedi)..
Bir de Avrupa üçüncüsü olan Ümit Milli Takım oyuncularımız var, ağabeylerinin hemen gölgesinde..
Size ihtiyaç kalmadı.
Anladınız mı?
Japonya’daki çocuklarımız. Çok şey anlattınız.
Spor, profeseyonellik ve sorumluluk..Gerisi boş.. Para mı? Herkesin cebinde bir-kaç kuruş var elbette.
Herkesin cebi var ammma herkeste yürek yokmuş demek ki.