Forumdaki teknik hatalar

Scudo

HaliliOzturk

Forum Bağımlısı
Kayıt
3 Temmuz 2005
Mesaj
7.157
Tepki
7
Ne demek specialagent... :) Aslında güleriz ağlanacak halimize ama neyse. Trajikomik bir durum...
 

bikergrrl

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Ocak 2006
Mesaj
1.096
Tepki
763
sozluk super :D

beni asil olduren bir yerlerde duyulmus bir "vecize"nin yalan yanlis kullanilmasi..

simdi iki turlu kullanirsiniz, vecizeyi alirsiniz, ne oldugunu biliyorsunuzdur, ama espri olsun diye sekillendirirsiniz, degistirirsiniz sunarsiniz... herkes guler.. ;)

bir de vecizeyi bir yerde duymussunuzdur, ama tam olarak nasil oldugunu kestiremiyorsunuzdur.. onu gene de kullanmayi secersiniz.. iste o zaman kelimeler teker teker siritir.. ki burada internet yazilan hemen herseyin yazildigi gibi kalacagi bir mecra oldugundan hatalariniz sizin yoksun oldugunuz bilginizi gostermek amacli kirmizi kirmizi yanip soner :D

dumur olayina gelirsek de :D

bir tasvir/tanimlamada her kelimenin ayri bir onemi vardir. bunu fazla yazi yazanlar bilir. kelimeler arasindaki nuanslar da onlarin degerini ve vazgecilmezligini ortaya koyar. dumur "olunmaz" dumura "ugranir" mantanin dedigi gibi. ve eger sozluklerin ilahi eksi sozluge dumur kelimesini girerseniz tanim olarak sununla karsilasirsiniz:

....
bir durum karsisinda agzin bir karis acik kalmasi, gozlerin yuvalardan firlayacak gibi olmasi ve ellerin soru isareti yapar gibi bellerde durmasi "dumur"a isarettir.."

bostancı'da ı$ıklarda beklerken yanıma motosikletli bir polis gelmişti. arkasında da başka bir polis oturmakta... adam kırmızıda deli gibi ara gazı veriyor. derken yeşil yandı ve polis hayvanlar gibi motoru şahlandırarak uzaklaştı. arkasında oturan gariban az kaldı düşüp pestil oluyodu. bunu devamında yaşadığım durum heralde dumurdur.

herhangibir durum kar$isinda yapacak bir $eyinin olmamasi
....

bu arada durum ile dumur arasindaki harf oyununa da dikkat cekmek isterim ;)

................
dumura ugramak icin bir arama yaptiginizda da karsiniza benim en favori aciklamalarimdan birisi cikar:

eve donerken dumur adli bir cafe, restoran, bufe* gibi bir yere ugramak.

-oglum nie gec kaldin eve?
-arkada$larla dumura ugradik annecim.
- (y.n. annenin tepkisi) :eek:
................

iyi geceler

PS.. saka bir yana dumur bizim dilimizde eskiden beri varolan bir kelime..

gercek anlami korelmek

biraz deserseniz turkce edebiyatta sIkca karsiniza cikar ;)
 
  • Beğen
Tepkiler: BF Okuru

huseyinsak

Aktif Üye
Kayıt
5 Aralık 2005
Mesaj
177
Tepki
54
Şehir
Zeytinburnu, İstanbul
Şaşırmak demeleri gerekirken dumur oldum diyorlar yani kimse körelmek anlamında kullanmıyor bizim sıkıntımız burda.
 

Gürsel A.

Forum Bağımlısı
Kayıt
10 Eylül 2004
Mesaj
1.387
Tepki
2.153
Şehir
İstanbul
Sıkıntını anlıyorum. Ama bu da biaz Türkçe'nin zenginliğini gösterir.. "Şaşırmak" "dumura uğramak"tan bir adım geride anlam gücü bakımından..Ama "dumur oldum" lafı da benimseniyorsa buna da kızmaya gerek yok.. Yani şaşırmaktan "beynim köreldi" anlamında kullanılmaya başlanmıştır belki..Diller böyle evrimleşir veya gelişir..Kelimelerin kökenlerini araştırmak -öğrenmek benim meraklarımdan biridir..Arkeoloji eğitimim sırasında eski Yunanca derslerini ilgiyle izlerdim. Lisede öğrendiğim Fransızca ve İngilizceyle birlikte Latin kökenli dillerin geçmişlerini anlamak çok ilginç gerçekten..Biliyor musunuz ki bundan 5000 sene önce Anadolu'lu Hititler suya "watar", yemek fiili için "ezzan" (eski almancada aynı şekilde yazılan, yeni almanca da "essen" yemek demek), "şimdi" kelimesi için de "nu" (now!!) diyorlardı. Sümerlerin su tanrısı EA'dır. Fransızlar da suya "eau" der. Türkçe sandığımız bir çok kelime bile Yunanca'da nerdeyse aynen kullanılır..(mesela "güğüm"..!! Çok tuhaf değil mi??)Bazıları ses değişikliğine uğramıştır..Yunanca "Skala" (basamak), Fransızca "escalier" (eskalye diye okunur) Türkçe'de "iskele" olmuştur. Eski Yunanlılar tekneden "skala"ya yani "basamağa" çıkarlardı. Bizde de "iskele"ye çıkmak işte. Skala da bazen "tartı" için kullanılırdı.(Kantarın tırtıkları her biri birer basamak olduğu için). Scale ingilizcede "tırmanmak" anlamına da geliyor. (Basamaklamak yani)Fransızlar "escalader" fiilini kullanır aynı iş için..

Bunları "dumura uğrayın" :)) diye yazmadım..Dilbiliminin ne kadar ilginç olduğu konusunu sizinle paylaşmak istedim..(neydi?:) diloloji:)Şaka bir yana ama beni asıl üzen eğitimli üyelerimizin noktalama işaretlerine bazen hiç dikkat etmemesi..Yazım (imla) kurallarını hiçe saymaları yerine.."dumur oldum" demelerini tercih ederim..


Size Sevan Nişanyan'ın "Elifin öküzü ya da sürprizler kitabı" nı tavsiye edeyim.Tuhaf bir adı vardır ama kitabı okuyunca anlarsınız önemini..
Bizim sitede 2 kelimesini ele almıştım. Buraya kopyaladım:

Amatör-Amigo: Latince; amare:sevmek.

Eski tip Latince ders kitaplarının birinci bölümü genellikle amare fiilinin çekimiyle başlar. amo,amas,amat – severim, seversin, sever.. Daha sonra başka türevler öğrenilir: amor sevgi, amator seven, amatus sevilen,amicus sevgili veya dost.. Şansınız varsa bir süre sonra Ovidius’un kadın tavlama sanatına ilişkin harikulade eseri Ars Amatoria ya da Sevişme Sanatı’na sıra gelir. Ya da Catullus’un bıçak keskinliğindeki epigramları karşınıza çıkabilir:

Odi et amo. Quare id faciam fortasse quaeritis. Nescio. Sed fieri sentio et excrucior. (Hem seviyor hem nefret ediyorum.Neden böyleyim diye sorabilirsin. Bilmem. Ama içimden öyle geliyor ve acı çekiyorum.)

Türkçeye Latinceden dolaysız olarak alınmış sözcük pek yok. Buna karşılık Latincenin günümüzdeki torunları olan Fransızca, İtalyanca ve İspanyolcadan binlerce kelime almışız. Örnek mi? Örneğin Latince amator Fransızca "amateur" şeklinden Türkçeye amatör olup gelmiş. Bu arada , “bir işi para için değil, sevdiği için yapan kimse” anlamını kazanmış. Latincede iki sesli arasına “k” sesi İspanyolcada daima “g” halini aldığı, Latince –us eril eki de İspanyolca –o eril ekine dönüştüğü için Latince amicus İspanyolca amigo olmuş. “Arkadaş” anlamına gelen bu sözcük 1950’lerde Tommiks, Teks ve Pekos Bill’in maceraları sayesinde dilimize girdi. Sonra Beşiktaş’ın fanatik bir taraftarı olan rahmetli Amigo Orhan’ın yanılmıyorsam 1969-70 yıllarında tribünlerde yarattığı coşkudan esinlenerek apayrı bir anlam kazandı. Günümüz Türkçesinde amigo arkadaş değil, tribün goygoycusu anlamında kullanılıyor..

Kampüs- "Şampiyon", Latince "campus": Alan.

Campus'un esas anlamı düzlük ya da düz açık arazi, özellikle de savaş alanı: bildiğimiz adıyla "er meydanı". Roma kentinde eskiden savaş oyunları için kullanılan büyük meydanın adı, savaş tanrısı Mars onuruna Campus Martius imiş. Roma lejyonları da her gittikleri yerde önce geniş bir talim alanı yani "campus" seçip, dillere destan bir askeri disiplin içinde çevresine çadırlarını kurarmış. Fransızcaya sözcük iki ayrı kanaldan gelmiş. Champ orjinal anlamını koruyor. 16. yüzyılda İtalyanca campo biçiminden Fransızcaya , sonra da İngilizceye aktarılan camp ise "açık arazide kurulan çadırlı ordugah" anlamıyla askeri bir deyim olmuş. 20. yüzyıl başında "izci kampı", daha sonra "dağcı kampı", 1950'lerden itibaren "tatil kampı" kavramlarına rastlanıyor. Bizdeki kamping deyimi ingilizceden alınma. Latince takılı campus ise 20. yüzyılda Amerikan ordusunun kurduğu nizami ordugahların adı olarak yeniden dolaşıma girmiş. 1945'ten sonra şehir dışında ordu karargahı modeline göre kurulan Amerikan üniversitelerine de kampüs deniliyor. Kampanya esasen bir ordunun seferde geçirdiği sürenin adı. Sanırım ilk kez 30 yıl harpleri sırasında (1618-1648) İtalyanca campania şekli kullanılmış. Sonradan askeri strateji mantığıyla tasarlanıp yürütülen her türlü örgütlü çabaya "kampanya" adı verilmiş. Roma ordularında paralı asker olarak yer alan eski Almanlar da kamp sözcüğünü benimsemişler. ( Modern Almancada "savaş" anlamına gelen Kampf oradan.) Harpte teke tek vuruşma için ortaya atılan cengaverin adı Germence kampjon. Bu sözcüğün Fransızcası olağan k-ch dönüşümüyle champion halini almış. Herhangi bir dava uğruna ön safta çarpışan yiğit kimse ise şampiyon lakabına hak kazanıyor. Spor alanında bu terimin kullanımı nisbeten yeni. Latince Campania, günümüzde Champagne adı verilen düzlük ülke Fransa'da Lorraine bölgesinin güneyinde bulunuyor. Şampanya bu bölgeye özgü olan bir tür köpüklü beyaz şarabın adı. Fungus campaniolus ise çayır mantarının Latincesi. Fransızcası champignon olmuş. Bizde şampinyon adıyla mahalle manavlarına kadar girdi.
 
  • Beğen
Tepkiler: tayfur

exodos

Aktif Üye
Kayıt
24 Ocak 2005
Mesaj
105
Tepki
9
Şehir
işte ele bir yer



Lafım sadece sana değil ama gözüme ilişti.. Üstüne alınma lütfen.. Gece saat 5 android olarak anca bu kadar.. PS ne demek? Türkçe' de yeri var mıdır ? Bu da yabancı bir kelimenin kısaltmasıdır. NOT yazsak olmuyor mu ? :D Gece gece bir bulaşayım dedim :D

İyi Sabahlar...
 

bikergrrl

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Ocak 2006
Mesaj
1.096
Tepki
763
Ustune alinma demissin ama bayrak gibi benim ornegimin uzerine yazmissin. Lafinin bana oldugunu dusunuyorum...

Konumuz kelimeleri dogru ve yerinde kullanmakti. Yabanci kisaltmalari Turkce'de kullanmak degildi hatirladigim kadariyla.

"Post-modern" Turkce'ye cevrilip kullanilmaya baslandigi zaman, script, yazilim lisaninda Turkce'siyle kullanildigi zaman, ben de "post-script"lerimi NOT'a ceviririm.. Ama PS her nekadar genel olarak NOT'a tekabul etse de eger yazdiklarimi dikkatli okuduysan oradaki "nuans"a bagli olarak tam anlamiyla NOT demek olmadigini da bilmen gerekir.

Hem bu Turkce'nin icerisine gecmeye baslayan Ingilizce kelimelerin kinanmasini anlayamiyorum. Gursel'in de dedigi gibi lisan yasayan, buyuyen ve degisen birseydir. O zaman arapcalari da cikartalim, fransizcalar da gitsin. Lavabo demiyelim artik ya da banyo banyo olmasin. Cok sacma geliyor bana.. onlarin ayricaligi ne eger hepsini temizleyip "saf" Turkce konusacaksak? Dile Ingilizce'lerden daha erken girmis olmalari onlara bir ustunluk mu sagliyor?
 

mkurt

Üye
Kayıt
5 Ocak 2006
Mesaj
99
Tepki
61
Şehir
Ankara
Bisiklet
Scott
Selamlar,

Bence bu son derece vahim ve yanlış bir düşünce. Bu mesajın yazılması gereken yer burası değil belki ama görünce dayanamadım, bunun için şimdiden özür dilerim. Türkiye halkının 600 yıllık geçmişi 1 gecede silinmiş(1 Kasım 1928) ve o günde bugünde çoğu kimsenin farkında olmadığı, toplumu afaziye(aphasia: söz yitimi, konuşulanların anlaşılmaması) doğru sürükleyen bir süreç başlamıştır. Harf devriminin çok önemli sebebleri vardı ve bugünde çok önemli sonuçları var, ancak buradaki hata daha çok alfabenin değiştirilmesi değil eski alfabenin unutturulmasıdır. Geçmişinizi unutun oldu bitti.

"Tarihçi İlber Ortaylı'nın bir konferansını dinlemiştim bir zamanlar; "Bu memlekette Osmanlıca bilmeyen değil aydın insan bile olamaz" sözünü duyunca yanımda oturan birkaç kişinin yerlerinden irkildiklerini hatırlıyorum.

"Bu memleket" derken kastedilen tabii ki Türkiye. Burada "Herhangi bir memlekette kendi geçmişini bilmeyen aydın olamaz" denmek isteniyor yani. "Değil aydın insan bile olamaz" sözü ise mesleki öfke ve isyana verilmeli.

Ha artık bunuda geçtik biz artık 1950 li 60 lı yıllarda konuşulanlardan bile bir şey anlamıyoruz. Nutuk'u kaç kişi orjinalinden okuyup anlayabiliyor, yada o tarihlerde yazılan başka kitapları? Romalıların feth ettikleri yerlerde yaptıkları ilk iş toplumun dilini değiştirmekmiş, bundan sonrası kolay gelirmiş, onun için bugün Avrupa dillerinin çoğu bir birine çok benzer. Afazinin çok önemli bir kavram olduğunu ve herkes tarafınan farkedilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kafkasyada bir yerde, Osetya yada Kabardin-Balkar da bir yerde olabilir çok iyi hatırlamıyorum, 100 millet var ve 32 farklı dil konuşuluyormuş, dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden birisi sanırım. Çeçenistandaki yüzlerce yıllık savaşıda düşünürsek bu bağımsızlık ve kültür koruma çabasının adı nedir bilmiyorum. Ülkemizde ise bu değişime son derece rahat bir şekilde kucak açılması açıkcası çok üzücü.
Saygılarımla.
 

bikergrrl

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Ocak 2006
Mesaj
1.096
Tepki
763
kanimca gorusunuzde ciddi bir eksiklik var. Degisim elzemdir. Degismeyen toplumlar zaman icerisinde "cag disi" kalirlar (biraz klise oldu ama yakindan gozlemledigim dogrulugunu gordugum bir tez) degismek, gerektiginde "adaptason" esnekliktir. Ancak bundan farkli olarak da adaptasyon ya da degisim eskiyi unutmak demek degildir.
Iste sizin argumaninizdaki problem burada yatiyor. Benim savundugum degisimin elzem ve vazgecilmez olmasi. Ancak degisim surecinde neyin ne oldugunu ya da cikis noktasini unutmamiz gerektigini savunmuyorum.
Peki bunda ne kadar basarili oluyoruz? Bir ornek:
Yillar once Evliya Celebinin Seyahatnamesini almistim. Dediginiz gibi anlattiklarini anlayamamak beni cok rahatsiz etmisti. Tek bir basim bulabilmistim, sanirim Remzi Kitapevinin yayinlarindan, ve butun bir yazimi anlatimi cozmeye calisarak gecirmistim. Gectigimiz senelerde Yapi Kredi Yayinlarindan "modern" Turkcesi yayinlandi. Okumasi cok daha "kolay"...
Simdi burada beni memnun eden cesitlilik. Eski Turkce okumak isteyen bir onceki baskiyi alir, ve mutlu mesut hayatina devam eder. Celebi'nin kelime seciminden daha ziyade ne anlattigi ile ilgilenen ve eski Turkce'yi rahatca anlayamayan da gider yeni baskiyi alir.
Bu iste kanimca ozgurluktur, esnekliktir, cesitliliktir..
Benim endisem "Turkce" kayboluyor olmamistir hicbirzaman.. Daha ziyade lisan ve kelimelerin hatali kullanimi rahatsiz eder. Lakin ikincisi hem dinleyiciyi asagilar, hem de kavram karmasasi yaratir.
 

tayfur

Forum Bağımlısı
Kayıt
22 Mayıs 2005
Mesaj
1.621
Tepki
1.025
Şehir
İstanbul
Değişim adı altında yüzyıllardır Türkçe'ye zenginlik katmış kelimeler katledilirlerse ve yerlerine "Onumçlaşmak, otzumç, oturgaçlı götürgeç..." tarzında gülünç sözcükler getirilirlerse ne olacak?
 

bikergrrl

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Ocak 2006
Mesaj
1.096
Tepki
763
birbirimizi anlamadan aval aval digerinin suratina bakacagiz :D

eger soylediklerini ciddiye almam gerekiyorsa, cevabim: devinim ve kacinilmaz sonucu degisim kendi icerisinde risk ihtiva eder ;) riskin mevcudiyeti degisimi engellemeyi (bknz. devinimi durdurmayi) gerektirmemeli...
 

mkurt

Üye
Kayıt
5 Ocak 2006
Mesaj
99
Tepki
61
Şehir
Ankara
Bisiklet
Scott
Selamlar,

Ben sadece dilden bahsediyorum başka herhangi bir şeydeki değişimden değil. Dilini dış etkilerden koruyan hiçbir milletde çağ dışı kalmaz çünkü çağdaşlık demek tarzanca konuşup yazmak demek değil aksine kendi özgün dilimizle konuşup yazmaktır. Dili kaybetmek bence hiç basit bir şey değil.

Bazı kelimelerin gerçek Türkçeleri bize değişik gelebilir ama bu sadece alışkanlıktan dolayıdır. Ben Türkçe eğitim veren(en azından bölüm dersleri) bir bilgisayar müh. bölümünde okudum ve biz orada Microsoft'un bize öğrettiği bilgisayar terimleri yerine bu konuda gerçekten uzman olan bilişimciler tarafından çevrilmiş terimleri kullanıyorduk ama dışarıdaki insanlar bu terimleri kullanmadığı için onlara bizim terimlerimiz acaib geliyordu. Mesela bir örnek vereyim İngilizce file kelimesi Türkçeye dosya olarak çevrilmiş(MS tarafından), dosya Fransızca kökenli bir kelime olan dosie(yazım yanlış olabilir) den geliyor ancak Fransızlar file kelimesi yerine dosie değil fişlik anlamına gelen başka bir kelime kullanıyorlar. Bizim bölümde kullandığımız file kelimesinin karşılığı ise "Kütük", ağaç kütüğü değil nüfus kütüğünden geliyor :=). Bu kelime file'ın bilgisayardaki mantıksal yapısı düşünülerekde bulunmuş. Bu kelimeler Türkçeye bilgisayar, yazılım vs. gibi 2500 bilişim terimini çeviren ve bizim bölümünde kurucusu olan Aydın Köksal tarafından çevrilmiştir. Ama ne yazıkki bende yanlış olan dosya ve insanların anlamadığı kütük yerine çoğu zaman fayl diyorum.

Dilimizi koruyalım, bence bizi biz yapan en büyük değerlerden birisi o.
 

bikergrrl

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Ocak 2006
Mesaj
1.096
Tepki
763
soylediklerinizi onaylasam da katilmiyorum. nedenini aciklayayim. benim basindan beri bahsettigim tarzanca konusmak degil, bilakis tarzanca "konusmamak".. bu benimsenmis yabanci kelimelerle olur, ya da cok iyi bilinen oz Turkce kelimelerle.

File'dan bahsediyorsunuz.. Ben daha eski bir ornek kullanmistim siz ilk itirazda bulundugunuz zaman, "banyo".. Bizim hani su hergun hic uzerinde dusunmeden kullandigimiz kelime.

Benim basindan beri bahis konusu yaptigim sey huseyininsak beyin burada actigi konu basliginin icerigi oldugunu dusundugum, kelime kullanimi..

Dilin ozu iletisim kurmaktir. Simdi biz sizinle bir masada oturduk, bir tasarim programindan bahsediyoruz. Farzedin Adobe InDesign. Program yurtdisinda gelistirilmis, her nekadar orijinali bircok lisan destekliyorsa da agirlikli olarak ingilizce olarak yuklendigini var sayalim.. Ben diyorum File, siz diyorsunuz Kutuk. Bir baska arkadas da olsun masada. O da Turkce kurulum uzerinden gitsin. Dosya diyip dursun. Hepimiz aslinda ayni seyden bahsediyoruz, ama degisik terminoloji yuzunden tam bir kargasa yasaniyor.. Dolayisiyla kuracagimiz iletisim sekteye ugruyor.

Dil bir aractir. Dogru kullanimi oncelik olmali ve diger hersey gibi esnek ve yeniliklere acik olmalidir. Diger lisanlardan yapacagimiz alimlar eger bizim anlatimimizi ve dolayisiyla iletisimimizi zenginlestirecekse neden olmasin? Kaybetmek ve unutmak kisiye mahsustur. Siz korumayi unutmayi sectiginiz esit kolaylikla secebilirsiniz. Ancak korurken gelismesine de izin vermek guncel kalmak ve iletisimi efektif hale getirmek icin elzemdir.

Bu yuzyilda bizim karsimiza cikan bir cok nesne (en basitinden) eski Turkcenin konusuldugu, kullanildigi caglarda yoktu. Konjunktur mesela, ya da efektif alis satis, eger finans dunyasindan bahsedersek. Bunu Osmanli divaninda hangi kelimelerle ifade ediyorlardi ya da boyle bir kavram var miydi bunlar tartisilir. Ama simdi var, ve hergunumuz icerisinde ister istemez yer aliyorlar... Eger bizim "iletisimimizi" olumlu etkileyeceklerse benim acimdan bir zarar da teskil etmiyorlar. Neticede daha once var olmayan birseyi anlatirken uretilecek uydurmacalar kullanilacaksa, onun yerine mevcut yabanci lisandaki kelimenin kullanilmasinda bence bir sakinca yok..

Ha, eger kelimenin Turkce'de "birebir" bir karsiligi varsa (ki basa donersek post script'in gundelik kullanimda boyle bir karsiligi yok, yani uydurabilirsiniz, yazi-ertesi gibi, ama sizin de bahsettiginiz gibi "komik" kacar. "Not" bunun karsiligi degildir, anlami farklidir) ve yabancisi "ukalalik" etmek icin kullaniliyorsa, o ayri bir tartismanin konusu haline gelir.
 

mkurt

Üye
Kayıt
5 Ocak 2006
Mesaj
99
Tepki
61
Şehir
Ankara
Bisiklet
Scott
Selamlar,

Dilin özü iletisim kurmaksa bence bunu sekteye uğratacak en büyük şey dışarıdaki dillerin bizim dilimize etkisidir. Bence Türkçe o kullandığımız ing., fran. vs. kelimelerin hepsinin karşılığını verebilecek kadar zengin ama tabiki bu işlerin daha uzman kişiler tarafından yapılması gerekiyor. "yabanci lisandaki kelimenin kullanilmasinda bence bir sakinca yok", çok özür dilerim ama ben bunu algılayamıyorum, mantığım bunu kabul etmiyor. Bu gidişle 100 yıl sonra çocuklarımız kendilerini ingiliz, fransız zannedecek.

İnanınki bireyin unuttuğu şeyi zamanla toplumda unutur millet de unutur dünyada unutmasa bile unutmuş gibi yapar. Dil, iletişim vs. derken bence sadece anı düşünüyorsunuz geçmişi ve geleceği değil.
 
  • Beğen
Tepkiler: BF Okuru

bikergrrl

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Ocak 2006
Mesaj
1.096
Tepki
763
Yazdiklarimi biraz dikkatli okursaniz gelisirken gecmisi unutmamanin bireyin secimi ve dolayisiyla bireyin elinde oldugunu birden fazla kere ifade ettigimi gorursunuz. Sadece ani dusundugumu ise zannetmiyorum, tam tersine gelisim gelecegin bir parcasidir, gelecege yapilan bir nevi yatirim olarak bile kabul edebilirsiniz. Gecmis ise tarihin bir parcasidir. Bizim cikis noktamizi ve gelisim kademelerimizi kaydeder. Koru korune birseylere bagli kalmak benim kanimca cok da dogru degildir. Degisim korkulacak birsey degil tam tersine dogru kullanildigi zaman gelisimin en elzem parcasidir.
 

mkurt

Üye
Kayıt
5 Ocak 2006
Mesaj
99
Tepki
61
Şehir
Ankara
Bisiklet
Scott
Selamlar,

Ben biraz geç anlayan birisiyim onun için mesajlarınızı 3-4 defa okuyorum ama siz böyle diyince başa dönüp hepsini tekrar okudum. Sanırım ortak bir noktada buluşamayacağız. Ben özet olarak yazdıklarımızdan şunları çıkardım;

Sanırım üzerinde anlaşamadığımız bir "değişim" problemi var, siz değişimin kaçınılmaz olduğunundan bahsetmişsiniz(). Bende değişimden kaçabileceğimizi savunmuyorum ve burada yazdıklarımda "değişim, gelişim" derken sadece dili düşünüyorum başka bir alanı değil. Savunduğum ise dildeki değişimin dış etkilerle değil kendi içinde olması gerektiği. Yani hayatımıza teknoloji ile birlikte "System" diye bir kavram girmişse biz buna "Sistem" demeyelim kendi dilimizde UZMAN kişiler tarafından bulunmuş karşılığını kullanalım diyorum(Bu arada system == dizge(öz Türkçe bir kelime) sanırım çokta komik değil.

Ama biz sadece hayatımıza yeni giren kavramların değil yüzyıllardır var olan kavramların yerine bile artık yabancı kelimeler kullanıyoruz. Benim geçmişi unutmak ile bağdaştırdığım meselede bu. Bunun ise bireysel olduğunu yada unutmamanın bireysel bir sorumluluk olduğunu kesinlikle iddia edemezsiniz çünkü 1930 yılında konuşulan Türkçeyi ne siz anlayabiliyorsunuz nede ben. Ancak bu konuda akademik kariyerleri olan insanlar anlayabiliyorlar. Geçmişi korumak bence bütün milletin sorumluluğundadır ancak geçmişi korumanın sizin açınızdan bir önemi yoksa bunuda tartışmanın bir anlamı yok.
 

bikergrrl

Forum Bağımlısı
Kayıt
18 Ocak 2006
Mesaj
1.096
Tepki
763
1. siz sisteme dizge dediginizde ben ve bircok kisi sizi anlamayacaktir, ve siz kisisel tatmin ya da sorumluluk (ki ben sorumluluklar konusunda size gunlerce gereksizlikleri konusunda soylev verebilirim :D ) duygunuzla bunu kullanmaya devam edebilirsiniz, kimse mudahale ya da itiraz etmeyecegi gibi cogu da bon bon size bakar...

2. "uzman" goruslerine her zaman biraz "cekinceli" bakmisimdir... kim neden uzmandir, ne onlari uzman yapar, uzmanliklarini "kim" belirler ya da buna hangi merciler karar verir (neticede soyu "insan" olan yani icerisinde "kusur" bulunduran organizmalar oy veriyorlar bu konuda degil mi? dolayisiyla yanilma hatasi mevcut) bana hep tartismali gelmistir, bu konuya baska bir baslik altinda girmeyi tercih ederim...

3. hatalar kaideyi bozmamakla beraber tanidigim tum akademik kariyerli insanlarin kafalari karisiktir, ve hayati kararlarimi onlarin tezleri uzerinden vermemeyi yeglerim...

4. unutmamak bireysel bir sorumluluktur, toplum bireyler uzerine olusmustur, ve bu bireylerin toplami, dolayisiyla unutmamanin "toplami" kollektif hafizayi bir araya getirir.. ama simdi siz bana kollektifin de eski turkcesini cikartip getirirsiniz, tartisma tamamen farkli bir yone kayar, dolayisiyla lafi fazla uzatmayacagim ve 5'e gececegim,

5. kendimi tekrar etmek en nefret ettigim seydir, ve son olarak soyluyorum, burada tartistigimiz sey kelimelerin "dogru" kullanimi, onlarin arkaik versiyonlari nerelere gidiyor beni hic ilgilendirmiyor, bunlari "korumamiz" gerektigi de bence cok populerize edilmis ama hic uygulanmayan, lakin "pratik" olmayan bir sav.. cunku, siz eski turkceyi savunma anlaminda konusma lisaninda kullanilan kelimelerin "dogru" turkcelerini kullanmayi secersiniz, kimse sizi anlamaz.. bu onlari kaybettigimiz anlamina gelmez, onlar hep varlardir, ama "islevsiz"lerdir..

bakin size bir ornek vereyim.. benim cok sevdigim bir Canon AE1'im var.. ilk kameram ve ona taparim.. ama simdi bir Canon 20D kullaniyorum.. Hem format farkli, hem fotograf makinesinin yapabildikleri.. ama ben hala firsat buldukca AE1imi kullaniyorum.. kendi zevkim icin.. hatta bir de 7780 ceken koruklu polaroidim var.. filmleri cok masrafli ama hala kullaniyorum, buzdolabimin ustunu susluyorlar.. ama Canon 20D benim ihtiyacim olan hizi ve dogrulugu bana veriyor.. ha, bu benim hayatimda ve yaptigim iste onemli.. ama kendi halinde hasbelkader fotografla ugrasan bir sanatci olsam, polaroid benim icin ideal bir makine olabilirdi.. ancak benim calistigim sektorun "rekabet" ortamina yetismez performansi.. dolayisiyla, dil, kullandigimiz tuvalet kagidi, kameralar, isletim sistemi, dis fircaniz, bunlarin hepsi ayrilmaz bir butun.. teoride olmasa da pratikde oyle..

iyi sabahlar...
 

tayfur

Forum Bağımlısı
Kayıt
22 Mayıs 2005
Mesaj
1.621
Tepki
1.025
Şehir
İstanbul
çok satılan bir günlük gazetede spor yazıları yazan bir adam şöyle diyor:

sözün bittiği yer.
 

mkurt

Üye
Kayıt
5 Ocak 2006
Mesaj
99
Tepki
61
Şehir
Ankara
Bisiklet
Scott
Selamlar,

Madem söz bitti artık tartışmaya gerek yok, sizinle yüzyüze konuşmayı isterdim. Artık bir çok şeyin değiştirilmesinin güç olduğunun farkında olsamda ben büyük bir inatla kutuk, dizge demeye devam edecem ve anlamayan herkesede bunu anlatacam, bunu yapan tek kişi olsamda.

Sevgiler, saygılar.