@Ahmetgitar Aslında enseyi fazla karartmamak lazım. Ekonomimizle ilgili fazla bilinmeyen gerçekleri geçenlerde farklı bir mecrada anlatmıştım; buraya da koyalım insanımız bilinçlensin
Neyse ki yapılan reformlar ve atılan cesur adımlar neticesinde ülkemizin dövize bağımlılığı ciddi oranda azaltıldı. Son 14 yıla dönüp baktığımızda bunları çok net bir şekilde görebiliyoruz.
Diyarbakır-Batman bölgesinde keşfedilen zengin petrol rezervleri ve bunların işletmeye alınmasıyla ülkenin petrolde dışa bağımlılığı neredeyse kalmadı. Zaten Irak sınırının 2 adım ötesinde yerden petrol fışkırırken, sınırın Türkiye tarafında petrol olmaması düşünülemezdi. Yıllarca emperyalist ülkelerin ve petrol kartellerinin uşağı olmuş hükümetler, ülkemizdeki petrol yataklarının tespit edilmesini ve buralardan petrol çıkarılmasını sistematik olarak engellemişlerdir. Neyse ki halkın iktidarı, ülkenin zenginliğini yine halkın hizmetine sunmakta bir an bile tereddüt etmedi.
Önceki dönemlerde ihracatımızın bile %80'i ithal ara mal girdisine bağımlıydı. Lakin alınan tedbirlerle yerli yan sanayi ve ara mal üreticileri teşvik edildi, desteklendi ve artık neredeyse her ilimizde yüksek teknoloji gerektiren ara malları dahi üretebilen organize sanayi bölgelerimiz ve serbest bölgelerimiz kurulu. Bu bölgelerde üretim yapan KOBİ'lerimiz, ihracatımızın lokomotifi olma özelliğini sürdürüyor ve her sene üst üste ihracat rekorları kırıyor. Büyük sanayicilerimizi de ara mal ithat etme zorunluğunundan kurtararak, dövizimizin ülkede kalmasını sağlıyorlar. Tamamiyle "yerli ve milli" anlayışla hareket eden Anadolu kaplanları, kendi kişisel tüketimlerinde de milli çıkarları daima ön planda tutmakta. Önceleri araç tercihlerini Mercedes E200 ve VW Transporter'dan yana kullanan milii şuuru yüksek bu girişimcilerimiz, son yıllarda tercihlerini Türk mühendis ve işçisinin alınteriyle üretilen Fiat Doblo'ya çevirmiş durumda. Doblo'nun panaromik ön camı ve kısa tutulan A sütunu da, girişimcilerimizin büyük resmi görebilmesini çok daha kolaylaştırıyor.
Yerli ve milli şuurla yoğrulmuş idarecilerimizin, ülkemizi emperyalist ülkelerin boyunduruğundan kurtarma çabaları pek tabii ki vatandaş düzeyinde de destek bulmakta. Yabancı sermayenin kontrolündeki Migros, Carrefour, Tesco-KİPA, Metro gibi marketlerden alışveriş yapmayı bırakan vatandaşlarımız, artık BİM ve A101 gibi yerli sermayeden teşekkül etmiş mağazaları tercih ediyor. Bu mağazaların sahip olduğu "Halal Gıda" sertifikaları da, vatandaşımızın özellikle et ve hayvansal gıda ürünleri alırken gönül rahatlığıyla alışveriş etmesini sağlıyor. Harcadığı her kuruşun, alnı secde görmemiş ecnebilerin yerine milli ve manevi değerleri gözeten yerli girişimcilerin cebine gitmesini tercih eden vatandaşlarımızın bireysel çabaları, ecdadın "damlaya damlaya göl olur" deyişindeki gibi bir sel gibi emperyalist sermayenin tahtını sallamakta.
Necib halkımız sadece tüketim tercihleriyle değil, gösterdiği fedakarlıklarla da ülke ekonomisinin döviz bağımlılığını azaltmakta. Hemen tamamı yurtdışından alınan doğalgaz tüketimi konusunda da kendisinden beklenen titizliği sergileyen vatandaşlarımız, doğalgaza talebin tavan yaptığı kış aylarında tezek yakarak talebin ve buna bağlı olarak fiyatların dengelenmesi hususunda ülke yönetimine destek olmaktadır. Bu desteği karşılıksız bırakmayan idarecilerimiz ise, Tübitak öncülüğünde geliştirdiği bir proje ile vatandaşlarımızın sindirim sistemlerinin gün içinde anal yoldan saldığı atık metan gazını toplayıp, evlerde ısıtma ve pişirmede kullanılacak şekilde değerlendirme çalışmalarına start vermiştir.
Akla ve bilime bu denli kıymet veren cefakar insanların yönettiği ve yaşadığı böyle bir ülkede, dövizdeki yukarı yönlü hareket tamamiyle spekülatiftir ve "yerli ve milli" şuura diz çöktürtme operasyonudur; dikkate alınmamalı ve milli paramıza güvenmeye devam edilmelidir.