KevSerSeri
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 3 Ağustos 2006
- Mesaj
- 1.351
- Tepki
- 3.316
- Şehir
- Ankara
“Kaldık mı İki Kişi?”
Dünün yorgnluğu ile yumuşacık yatak birleşince çok güzel uyuduk. Sabah alarmın çalması ile gözlerimi açıyorum ancak gerile gerile bir hal oluyorum ve yatakatan kalkmak istemiyorum. Önce yorgandan iki kolumu çıkarıp arkaya doğru “ıghh” efektiyle birlikte geriliyorum. Sonra yetmeyince bir bacağımı yorgandan çıkarıyorum. Üç vakte kadar tüm vücudu yataktan kaldırmak niyetindeyim.
Üzerimizi giyindikten sonra kahvaltı için hep birlikte aşağı iniyoruz. Trekkingciler erkenci. Çoğu kahvaltısını yapmış kumanyalarını hazırlamış Amlakit’e gitmek üzere yola çıkmaya hazırlar. Dünden muhabbetimiz olan kişilerle ayak üstü konuşup vedalaşarak kahvaltı masamıza geçiyoruz.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040010.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040015.jpg
Bugün Emre ve Erkut bizden ayrılıyor. Biz ise Pokut için yola çıkacağız. Serkan 2006 yılında Pokut yaylasına çıkmış, o kadar çok beğenmiş ki “hacım görmeni gerçekten çok isterim” diyerek beni destekliyor.
Hazırlanıp yola çıkmamız yine 1,5 saati buluyor. Çat’tan Şenyuva’ya kadar nerdeyse yolun tamamı iniş. Bizi zorlayacak iki tane rampamız var o da eğiminden değil yolların çok bozuk olması ile alakalı. Zilkale’yi tırmandıktan sonra çok da bir şey kalmayacak. Toşi Pansiyon’un önünde hatıra fotoları çektikten sonra yola çıkıyoruz.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040017.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040019.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040020.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040021.jpg
Zilkale rampaları.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040023.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040025.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040026.jpg
Şenyuva’ya geldiğimizde dudakları büküp suratları asıyoruz. Maalesef ayrılık vakti. Artık “matarama su koo” yerine mataradan su dökelim su gibi gidesiniz diye Erkutları uğurluyoz.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040028.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040032.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040033.jpg
Çat’tan ayrılırken Pokut’u nasıl tırmanacağız, “ah anam vah anam” türküleri çağırırken Toşi’nin sahiplerinden abimiz minibüsün trekkingcilerin eşyalarını Pokut’a götüreceğini söylüyor. Anında gözümüzde bir parlaklık yüzümüzde bir tebessüm oluşuyor. “Ben şoföre söylerim sizi dönüşte alır” diye de ekliyor.
Trekkingcileri bir minibüs Amlakit yaylasına götürüyor. Kendilerine yetecek kadar yiyecek ve önemli eşyalarını alıp sırt çantalarına atıyorlar. Amlakit’ten henüz Pokut’a araç yolu yok ama patikalar mevcut. Amlakit’te ormanın içinde yürüyerek Pokut yaylasına varacaklar. Diğer minibüs de onların eşyalarını Şenyuva’daki Pokut yol ayrımından yaylaya çıkartacak. Aman bize ne bunlardan demeyin. Bilgi her zaman iyidir. Belli mi olur yarın bir gün yolunuz düşer.
Şenyuva’daki kahvede oturup birer çay içiyoruz. Sonra ikincileri. Sonra yanına fındık fıstık çıkarıyoruz üçüncü çayları. İnanın çayları peş peşe içmiyoruz. Zaman geçmiyor. Bekliyoruz bekliyoruz ne gelen var ne giden. Sonra Serkan’ın bisikleti alıp yol ayrımına kadar götürüyoruz minibüs gelirse bizi görmeden geçmesin diye. Minibüsler gelip geçtikçe acaba bu mu diye heyecan yapıp kafamızı uzatıyoruz çardaktan dışarı. Bir ara bir minibüs yanaşıyor ve şoförü camdan kafayı çıkartarak şimdi Çamlıhemşin’e gideceğim müsterilerim var ama dönüşte burda olun sizi alacağım diyor. Feri kaçmış gözlerimiz yeniden cıvıl cıvıl parlamaya başlıyor. Hava çok sıcak ve nemli. Ha diyebilirsiniz ki şimdiden çıkmaya başlasanız daha çabuk giderdiniz. Yok öyle bir şey arkadaşlar. Pokut Yaylasını size şöyle tarif edeyim. 300‘lerden 2000 küsürlere çıkıyorsunuz ve bunu sadece 11km’lik yolda dik zigzaglar çizerek yapıyorsunuz. Yolu da oldukça taşlı ve bozuk. Hani binmeyi geçtim bisikletleri itekleyerek götürelim desek ona da ne kol dayanır ne de bilek. O yüzden çaresizce beklemek zorundayız. Siz siz olun Pokut’a yolunuz düşerse size özel minibüs tutalım çıkartalım diyenlere dikkat edin. Biz 4 kişiyken 150 Lira istemişlerdi tabi ki vermedik. Ha çok şükür yine yardımsever birine denk geldik de ücret talep etmeden bizi yukarı çıkartacak. Bisikletle giderseniz gerekli malzemelerinizi yanınıza alıp yürüyerek yaylaya çıkabilirsiniz. Bisikletinizi de oradaki kahveye kilitlersiniz. Ha bisikletin bagajında o kadar çok yük yoksa ve performansınız iyiyse zaten zorlamayla çıkabilirsiniz.
Şoför gelene kadar biz bisikletleri hazırlayalım bari deyip başlıyoruz sökmeye. Şu tur çantamı çok seviyorum sevmesine de söküp takma olayları biraz insanı bezdiriyor. Bütün malzemeleri ayırıp tek tek kenara diziyoruz. Öğrenci evinden taşınan bir gencin eşyası kadar var neredeyse. Adam geldiğinde bisikletleri aracın üstündeki bagaja üst üste yatay bir şekilde yerleştiriyoruz. Tabi ki Serkan tepeye çıkıyor biz de bisikletleri kaldırıyoruz. Bisikletler hasar görmesin diye ne kadar tulum, mat, çadır gibi yumusaş malzeme varsa aralara sıkıştırıp sonra da kancalı lastiklerle güzelce sabitliyoruz. En iyi yaptığımız şeylerden birisi bagaj sabitlemek.
Araç virajları almak için döndükçe benim başım dönüyor, o dönüyor biz dönüyoruz. Yollara iyice sis çöktü. Araçta Karadeniz türküleri çalıyor ama radyodan. Arada bir yayın kesiliyor o arayı aklımızdan tamamlıyoruz, bazen mırıldanıyor bazen de eşlik ediyoruz. Kimi virajlar o kadar keskin ki transit bile tek seferde dönemeyince geri geri giderek birkaç hamlede virajları alıyor.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040038.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040043.jpg
Şoför yaylada kamp atacak düzlük olmadığını bizi o yüzden çeşmenin yanındaki boğazda bırakacağını söylüyor. Her zamanki gibi “Allah razı olsun, çok teşekkür ederiz” cümleleriyle vedalaşıyoruz.
Çantaları boğazdaki yere bir bir taşıyoruz. Kamp kurmasına kuracağız da aşağıdaki kasvetli sisli havadan eser yok. Vakit de oldukça erken. O çöken sis var ya sis artık ayaklarımızın altında. Kampımızı sonra kurarız şimdi hayalimdeki fotoğrafları çekme zamanı diyerek boş bisikletlerle Pokut yaylasına doğru yola çıkıyoruz. Ama önce kamp alanımızın manzarasına bir göz atalım.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2020.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2024.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2035.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2039.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2040.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2044.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2045.jpg
Size boğaz kısmını şöyle tarif edeyim. Arkanızı denize yüzünüzü Kaçkarlara döndüğünüzde sağ tarafınızda Sal Yaylası sol tarafınızda Pokut Yaylaıs kalıyor. Boğazdan Pokut’a iki yol gidiyor. İkisi de ormanın içinden birisi patika diğeri araç yolu. Biz eğlenceli olsun diye patika yolu seçiyoruz. Ayakta spd olunca ya aşağıya düşersek korkusu ile pedalları kilitlemeden ilerliyoruz. Pokut’a vardığımızda bizi takip eden sis de yavaş yavaş yaylayı kapatmaya başlıyor.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2054.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2050.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2058.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2059.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2074.jpg
“Serkaaaaan iyiki gelmişiz, muhteşem bir yermiş Pokut. Bol bol foto çekelim n’olur” deyip yaylayı gezmeye başlıyoruz.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2085.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2078.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2079.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2083.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2101.jpg
O ara biriyle karşılaşıyoruz. Başta turist zannediyoruz ama o da Türk çıkıyor. Muhammed ile muhabbet edince yanındaki ufaklığın oğlu olduğunu ve eşinin Alman olduğunu söylüyor. İşte budur diyorum. Ağlamadan sıklamadan etrafını keşfetmeye çalışan minik Yunus, uzaktan kontrol eden ama üzerine düşmeyen ebeveynler. Çocukla tatil mi olurmuş evde oturun diyenlere sözüm bakın bakalım naısl oluyormuş. Zorlu yollarda baba sırt çantasının üzerinde oğlunu taşıyor ve yayla yayla gezintiye çıkıyorlar. “İşte Serkan hayalimdeki aile tablosu budur” diyorum. “Sen önce ona göre bi damat bul da hele” diye sataşmaktan geri kalmıyor kendisi.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2088.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2090.jpg
Bir senedir bilgisayarımın masaüstünde yer alan foto.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2107.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2109.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2111.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2112.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2113.jpg
Dünün yorgnluğu ile yumuşacık yatak birleşince çok güzel uyuduk. Sabah alarmın çalması ile gözlerimi açıyorum ancak gerile gerile bir hal oluyorum ve yatakatan kalkmak istemiyorum. Önce yorgandan iki kolumu çıkarıp arkaya doğru “ıghh” efektiyle birlikte geriliyorum. Sonra yetmeyince bir bacağımı yorgandan çıkarıyorum. Üç vakte kadar tüm vücudu yataktan kaldırmak niyetindeyim.
Üzerimizi giyindikten sonra kahvaltı için hep birlikte aşağı iniyoruz. Trekkingciler erkenci. Çoğu kahvaltısını yapmış kumanyalarını hazırlamış Amlakit’e gitmek üzere yola çıkmaya hazırlar. Dünden muhabbetimiz olan kişilerle ayak üstü konuşup vedalaşarak kahvaltı masamıza geçiyoruz.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040010.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040015.jpg
Bugün Emre ve Erkut bizden ayrılıyor. Biz ise Pokut için yola çıkacağız. Serkan 2006 yılında Pokut yaylasına çıkmış, o kadar çok beğenmiş ki “hacım görmeni gerçekten çok isterim” diyerek beni destekliyor.
Hazırlanıp yola çıkmamız yine 1,5 saati buluyor. Çat’tan Şenyuva’ya kadar nerdeyse yolun tamamı iniş. Bizi zorlayacak iki tane rampamız var o da eğiminden değil yolların çok bozuk olması ile alakalı. Zilkale’yi tırmandıktan sonra çok da bir şey kalmayacak. Toşi Pansiyon’un önünde hatıra fotoları çektikten sonra yola çıkıyoruz.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040017.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040019.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040020.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040021.jpg
Zilkale rampaları.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040023.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040025.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040026.jpg
Şenyuva’ya geldiğimizde dudakları büküp suratları asıyoruz. Maalesef ayrılık vakti. Artık “matarama su koo” yerine mataradan su dökelim su gibi gidesiniz diye Erkutları uğurluyoz.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040028.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040032.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040033.jpg
Çat’tan ayrılırken Pokut’u nasıl tırmanacağız, “ah anam vah anam” türküleri çağırırken Toşi’nin sahiplerinden abimiz minibüsün trekkingcilerin eşyalarını Pokut’a götüreceğini söylüyor. Anında gözümüzde bir parlaklık yüzümüzde bir tebessüm oluşuyor. “Ben şoföre söylerim sizi dönüşte alır” diye de ekliyor.
Trekkingcileri bir minibüs Amlakit yaylasına götürüyor. Kendilerine yetecek kadar yiyecek ve önemli eşyalarını alıp sırt çantalarına atıyorlar. Amlakit’ten henüz Pokut’a araç yolu yok ama patikalar mevcut. Amlakit’te ormanın içinde yürüyerek Pokut yaylasına varacaklar. Diğer minibüs de onların eşyalarını Şenyuva’daki Pokut yol ayrımından yaylaya çıkartacak. Aman bize ne bunlardan demeyin. Bilgi her zaman iyidir. Belli mi olur yarın bir gün yolunuz düşer.
Şenyuva’daki kahvede oturup birer çay içiyoruz. Sonra ikincileri. Sonra yanına fındık fıstık çıkarıyoruz üçüncü çayları. İnanın çayları peş peşe içmiyoruz. Zaman geçmiyor. Bekliyoruz bekliyoruz ne gelen var ne giden. Sonra Serkan’ın bisikleti alıp yol ayrımına kadar götürüyoruz minibüs gelirse bizi görmeden geçmesin diye. Minibüsler gelip geçtikçe acaba bu mu diye heyecan yapıp kafamızı uzatıyoruz çardaktan dışarı. Bir ara bir minibüs yanaşıyor ve şoförü camdan kafayı çıkartarak şimdi Çamlıhemşin’e gideceğim müsterilerim var ama dönüşte burda olun sizi alacağım diyor. Feri kaçmış gözlerimiz yeniden cıvıl cıvıl parlamaya başlıyor. Hava çok sıcak ve nemli. Ha diyebilirsiniz ki şimdiden çıkmaya başlasanız daha çabuk giderdiniz. Yok öyle bir şey arkadaşlar. Pokut Yaylasını size şöyle tarif edeyim. 300‘lerden 2000 küsürlere çıkıyorsunuz ve bunu sadece 11km’lik yolda dik zigzaglar çizerek yapıyorsunuz. Yolu da oldukça taşlı ve bozuk. Hani binmeyi geçtim bisikletleri itekleyerek götürelim desek ona da ne kol dayanır ne de bilek. O yüzden çaresizce beklemek zorundayız. Siz siz olun Pokut’a yolunuz düşerse size özel minibüs tutalım çıkartalım diyenlere dikkat edin. Biz 4 kişiyken 150 Lira istemişlerdi tabi ki vermedik. Ha çok şükür yine yardımsever birine denk geldik de ücret talep etmeden bizi yukarı çıkartacak. Bisikletle giderseniz gerekli malzemelerinizi yanınıza alıp yürüyerek yaylaya çıkabilirsiniz. Bisikletinizi de oradaki kahveye kilitlersiniz. Ha bisikletin bagajında o kadar çok yük yoksa ve performansınız iyiyse zaten zorlamayla çıkabilirsiniz.
Şoför gelene kadar biz bisikletleri hazırlayalım bari deyip başlıyoruz sökmeye. Şu tur çantamı çok seviyorum sevmesine de söküp takma olayları biraz insanı bezdiriyor. Bütün malzemeleri ayırıp tek tek kenara diziyoruz. Öğrenci evinden taşınan bir gencin eşyası kadar var neredeyse. Adam geldiğinde bisikletleri aracın üstündeki bagaja üst üste yatay bir şekilde yerleştiriyoruz. Tabi ki Serkan tepeye çıkıyor biz de bisikletleri kaldırıyoruz. Bisikletler hasar görmesin diye ne kadar tulum, mat, çadır gibi yumusaş malzeme varsa aralara sıkıştırıp sonra da kancalı lastiklerle güzelce sabitliyoruz. En iyi yaptığımız şeylerden birisi bagaj sabitlemek.
Araç virajları almak için döndükçe benim başım dönüyor, o dönüyor biz dönüyoruz. Yollara iyice sis çöktü. Araçta Karadeniz türküleri çalıyor ama radyodan. Arada bir yayın kesiliyor o arayı aklımızdan tamamlıyoruz, bazen mırıldanıyor bazen de eşlik ediyoruz. Kimi virajlar o kadar keskin ki transit bile tek seferde dönemeyince geri geri giderek birkaç hamlede virajları alıyor.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040038.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/P1040043.jpg
Şoför yaylada kamp atacak düzlük olmadığını bizi o yüzden çeşmenin yanındaki boğazda bırakacağını söylüyor. Her zamanki gibi “Allah razı olsun, çok teşekkür ederiz” cümleleriyle vedalaşıyoruz.
Çantaları boğazdaki yere bir bir taşıyoruz. Kamp kurmasına kuracağız da aşağıdaki kasvetli sisli havadan eser yok. Vakit de oldukça erken. O çöken sis var ya sis artık ayaklarımızın altında. Kampımızı sonra kurarız şimdi hayalimdeki fotoğrafları çekme zamanı diyerek boş bisikletlerle Pokut yaylasına doğru yola çıkıyoruz. Ama önce kamp alanımızın manzarasına bir göz atalım.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2020.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2024.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2035.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2039.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2040.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2044.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2045.jpg
Size boğaz kısmını şöyle tarif edeyim. Arkanızı denize yüzünüzü Kaçkarlara döndüğünüzde sağ tarafınızda Sal Yaylası sol tarafınızda Pokut Yaylaıs kalıyor. Boğazdan Pokut’a iki yol gidiyor. İkisi de ormanın içinden birisi patika diğeri araç yolu. Biz eğlenceli olsun diye patika yolu seçiyoruz. Ayakta spd olunca ya aşağıya düşersek korkusu ile pedalları kilitlemeden ilerliyoruz. Pokut’a vardığımızda bizi takip eden sis de yavaş yavaş yaylayı kapatmaya başlıyor.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2054.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2050.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2058.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2059.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2074.jpg
“Serkaaaaan iyiki gelmişiz, muhteşem bir yermiş Pokut. Bol bol foto çekelim n’olur” deyip yaylayı gezmeye başlıyoruz.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2085.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2078.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2079.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2083.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2101.jpg
O ara biriyle karşılaşıyoruz. Başta turist zannediyoruz ama o da Türk çıkıyor. Muhammed ile muhabbet edince yanındaki ufaklığın oğlu olduğunu ve eşinin Alman olduğunu söylüyor. İşte budur diyorum. Ağlamadan sıklamadan etrafını keşfetmeye çalışan minik Yunus, uzaktan kontrol eden ama üzerine düşmeyen ebeveynler. Çocukla tatil mi olurmuş evde oturun diyenlere sözüm bakın bakalım naısl oluyormuş. Zorlu yollarda baba sırt çantasının üzerinde oğlunu taşıyor ve yayla yayla gezintiye çıkıyorlar. “İşte Serkan hayalimdeki aile tablosu budur” diyorum. “Sen önce ona göre bi damat bul da hele” diye sataşmaktan geri kalmıyor kendisi.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2088.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2090.jpg
Bir senedir bilgisayarımın masaüstünde yer alan foto.
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2107.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2109.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2111.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2112.jpg
http://i961.photobucket.com/albums/ae94/Kevss/Turkiye/Rize2010/DSC_2113.jpg


