Taze Fasulye
Aktif Üye
- Kayıt
- 3 Mart 2018
- Mesaj
- 104
- Tepki
- 331
- Yaş
- 33
- Şehir
- İzmir
- İsim
- Sümeyye T.
- Bisiklet
- b'Twin
Merhaba
Bu başlık altında, dün itibariyle 1 yıldır sahibi olduğum bisikletim, B'TWIN Riverside 100'den bahsetmek istiyorum. Forumda bahsedilen, incelenen bisikletlere kıyasla burada bu bisiklet bahse değer mi bilmiyorum; fakat bu başlığı, en azından bu 1 yılda, ben bu bisikletle neler yaşadım, bunu paylaşmak için açtığımı söylemek istiyorum.
Öncelikle, kısaca bisiklet geçmişimden bahsedeyim. Neredeyse bir çoğumuz gibi ben de çocuk yaşlarda bisiklet kullanmaya başladım. Bisiklete beni yönlendiren de kullanmayı öğreten de babam oldu. 3 - 4 yaşlarındayken de bana ait bir bisikletim vardı; ilkokul, ortaokul ve lisedeyken de. O zamanlar bana uygun bisiklet seçimini babam yapıyor, bisikletin türüne babam karar veriyor ve alıp geliyordu. Bana sadece bisikleti kullanmak, eğlenmek kalıyordu. Üniversiteye kadar da bu böyle devam etti. Üniversiteye kadar, hatta şu zamana kadar da bisiklet hakkında neredeyse hiç bir teknik bilgiye sahip değildim. Bisiklet kullanırken çok eğleniyordum o kadar. Gelgelelim, üniversitede en son sahip olduğum bisikletle artık erkek kardeşim daha çok ilgileniyordu ve bir gün bisikleti aradığımda da bisiklet yoktu. Bir şekilde artık bir bisikletim yoktu, geçtiğimiz yıla kadar da olmadı. Bu sürede bisiklet kullanmaya, bisiklet kiralayıp ya da arkadaşlarımın bisikletlerini ödünç alıp devam ettim ve işte o zaman yavaş yavaş bisiklet hakkında teknik bilgi edinmeye başladım. Bir arkadaşımdan kullanmak için ödünç aldığım, Giant marka bir dağ bisikletinin, nasıl olduysa kadro kulağını kırmıştım ve kadro kulağının ne olduğunu öğrenmiştim mesela. Komik değil şuan düşününce; ama bu olaydan sonra bir daha kimsenin bisikletini kullanmadım. Kiralamak ya da ödünç almak nereye kadar, artık bir bisiklet almalıyım diyordum; ama alamıyordum. Bir gün, sadece 3 kilometrelik bir yol ulaşım problemi oldu ve beni harekete geçirdi. Yaşam şartları ne yazık ki hala bisiklet almama elverişli olmadığından, bir bisiklet aşığı olan amcam destek oldu ve geçtiğimiz yıl bana bir bisiklet aldı. B'twin Riverside 100.
Evet, B'twin. Bir çoğumuzun sevdiği, bir çoğumuzun da sevmediği marka. Başta da söylediğim gibi, burada bahse değer mi bilmiyorum; ama affınıza sığınarak bahsetmek istiyorum.
(link)
Teknik BilgilerKadro:
Çelik miks geometri, hem kadınlar hem erkekler için rahattır. Alçaltılmış kadro, bisiklete binmenizi kolaylaştırır.
Maşa:
Çelik sert maşa (1"1/8 pivot)
Vites sistemi:
Göstergeli 6 vites, B'TWIN MICROSHIFT çevirmeli vites kolu.
SHIMANO TZ20 6 vitesli serbest jant.
KMC Z33 zincir, hızlı takıp çıkartılabilir.
Arka vites aktarıcı: SUNRACE RDM2T SD
Aynakol yaprağı: 38 diş
Ruble dişlileri: 14 / 28
Zincir atma önleyici halka
Fren:
Plastik fren kolları. Önde ve arkada çelik fren bacakları.
Gidon - Gidon boğazı:
Yarı kaldırılmış gidon (620 mm)
70 mm uzunlukta ayarlanabilir gidon boğazı
1"1/8 furç yatağı
Gidon ve gidon boğazı daha güvenli ve rahat olması için tek parçaya kaynaklıdır.
Sele - Sele borusu:
B'TWIN SPORT 100 köpük ergonomik sele (ERGOFIT SYSTEM)
Daha fazla güvenlik için araba kaynaklanmış çelik sele borusu
Kelepçe çapı: 32 mm ve sele borusu çapı: 28,6 mm
Jantlar:
28" (21- 622) çapında tek katlı alüminyum jantlar
Çelik göbek (tam eksen)
15 mm anahtar ile çıkartılabilir eksen
Lastikler:
DURO "CORDOBA" çok işlevli yol ve patika lastikleri
Boyutlar: 700 x 1,75 (47- 622)
Aynakol - Pedal:
B'TWIN MTB 100 monoblok çok işlevli pedallar
170 mm çelik krank kolu
38 dişli çelik aynakol yaprağı
Plastik zincir koruyucu
Ağırlık:
M boy: 14,1 kg, L boy: 14,3 kg.
Bu bisikleti incelemeye gerek var mı? Fakat forumdaki bisiklet incelemelerini gördüğümde, keşke bu bisiklette incelense dediğim, olmuştur, yalan değil. Belki bu başlık okunursa, hakkında yorumlar yapılır kim bilir... Ben bu bisiklet hakkında ne yorum yapabilirim bir bakalım; Riverside 100 hibrit olarak tanımlanmış bir bisiklet, yanılmıyorsam eğer bu bisiklete şehir - tur bisikleti diyebiliriz. Rahat bir bisiklet. Şehirde asfalt yol koşullarında ve hafif arazi koşullarında rahatlıkla kullanılabiliyor. Jantlar 28" (21 - 622) çapında, şuan üzerinde olan lastikler Michelin Protek 700 x 35C, dişsiz. Bu bisikletin yola sürtünme direncini düşürüyor. 80 - 90 kadansla, 38/14 oranlarıyla 32.7 km/saat görebiliyorum. Kadronun arka tarafında bagaj yuvaları var, yine Decathlon'dan satın aldığım portbagaj ve çantalarla tura çıkabiliyorum. Kısacası, şehir içerisinde ulaşım, tur ve eğlence amaçlı kullanım için temel bir bisiklet.
26.02.2018 tarihinde satış fiyatı 499,99 Türk Lirası'ydı. Şuan satış fiyatı 999,99 Türk Lirası. Bisiklet seçimini ne yazık ki bilinçsizce sadece en uygun fiyat gözeterek yaptığımı söyleyebilirim; fakat en azından kadro seçimini bilinçli bir şekilde yaptım. Bisikleti alırken kullanım amacımın, şehir içi ulaşım aracı olarak kullanmak olacağını düşünüyordum; ama kullanacağım güzergahları hiç dikkate almamıştım. Kesinlikle yokuşları ön planda tutmalıydım. Sonrasında kullanım amacı konusundaki düşüncem de kullanım şeklim de değişti, bisikletimde ne yazık ki benimle gelmek zorunda kaldı o başka. Bunun dışında bir de apartmanda 3 kat taşıyacağımı da göz önünde bulundurabilirdim, 14 kg az değil.
Bisikleti kullanmaya başladığım ilk haftalarda ki bu haftanın 7 günü şeklindeydi; fren, vites ayarı vb. için Decathlon'u çokca ziyaret ettiğimi söylemeliyim. Bu süreçte herşeyi öğrendim elbette. Microshift çevirmeli vites kolundan hoşlanmadığımı kabul etmeliyim. Neyse... 1 - 2 ay; işe bisikletle gitmek ve iş sonrası şehir içinde turlamak, bisiklet hakkında daha fazla bilgi sahibi olmakla geçti. Ufak tefek teknik sorunlar dışında bir de trafikte bisiklet kullanmakla ilgili sorunlar vardı. Hatta bisikleti aldıktan 15 - 20 gün sonra bir motosiklet çarptı neyse ki her iki tarafa da bir şey olmadı. 2 ay sonra da şehir içi minimum 15 - 20 km olan turlar, ilçeler arası 70 - 100 km turlar olmaya başladı. Fren, vites ayarı derken, e artık lastik patlağı da kaçınılmazdı. Yaklaşık 6 ay boyunca lastik patlağıyla mücadele ettim. Bir süre lastik patlamasını kayıt altına aldım, not ediyordum yani. Sonra o kadar çok oldu ki kaydını tutamadım. 6 ay sonra dış lastikleri değiştirdim, jant akordu yaptırdım. 6 aydır da lastik patlamıyor, çok şükür. Kayıtlara bakılırsa lastik patlaması çoğunlukla kullanıcı hatası; dış lastiği kontrol etmeden iç lastiğe yama yapmak ya da yama yapamamak yine; dış lastiği kontrol etmeden yeni bir iç lastik takmak gibi. Onları da öğrendim sonunda. Bunların dışında, zaten başından beri bisikletin jant akorduna ihtiyacı vardı. Kısacası, bisikletin şekillenmesi yaklaşık 6 ay sürdü. Daha sonra fren, vites ayarı gerektirmeden; lastik patlamadan çok keyifli turlara çıktım, üstelik amatörce.
Bisikletlerinize isim veriyor musunuz bilmiyorum; ama benim bisikletimin bir ismi var. Daha çok kadrosunun rengi (çok güzel bir siyah) bu isme yönlendirmiş olsa da bu yazıyı yazarken düşündüm de ismini aldığı karaktere de benzemiyor değil. Siyah İnci... Anna Sewell tarafından yazılan bir roman. Romanda Siyah İnci; iyi kalpli sahipleri tarafından güzel bir ortamda büyütülen ve iyi bir eğitim verilen, çok akıllı ve iyi huylu, güzel bir at. Ancak bir gün başkasına satılıyor ve kiralık at olarak, ata binmeyi hiç bilmeyen antrenmansız insanlara katlanmak; fayton ve yük atı olarak çok ağır yükler çekmek zorunda kalıyor. Ama her seferinde karşısına hayvanları seven iyi kalpli insanlar da çıkıyor. Okumadıysanız, okumanızı tavsiye ederim. Romanın orjinal adı; Black Beauty, ben bisikletime kısaca ''BB'' diyorum.
Her neyse, çok uzattım.
Türü ne olursa olsun, bisiklet özgürlüktür!
Sevgiler.
Bu başlık altında, dün itibariyle 1 yıldır sahibi olduğum bisikletim, B'TWIN Riverside 100'den bahsetmek istiyorum. Forumda bahsedilen, incelenen bisikletlere kıyasla burada bu bisiklet bahse değer mi bilmiyorum; fakat bu başlığı, en azından bu 1 yılda, ben bu bisikletle neler yaşadım, bunu paylaşmak için açtığımı söylemek istiyorum.
Öncelikle, kısaca bisiklet geçmişimden bahsedeyim. Neredeyse bir çoğumuz gibi ben de çocuk yaşlarda bisiklet kullanmaya başladım. Bisiklete beni yönlendiren de kullanmayı öğreten de babam oldu. 3 - 4 yaşlarındayken de bana ait bir bisikletim vardı; ilkokul, ortaokul ve lisedeyken de. O zamanlar bana uygun bisiklet seçimini babam yapıyor, bisikletin türüne babam karar veriyor ve alıp geliyordu. Bana sadece bisikleti kullanmak, eğlenmek kalıyordu. Üniversiteye kadar da bu böyle devam etti. Üniversiteye kadar, hatta şu zamana kadar da bisiklet hakkında neredeyse hiç bir teknik bilgiye sahip değildim. Bisiklet kullanırken çok eğleniyordum o kadar. Gelgelelim, üniversitede en son sahip olduğum bisikletle artık erkek kardeşim daha çok ilgileniyordu ve bir gün bisikleti aradığımda da bisiklet yoktu. Bir şekilde artık bir bisikletim yoktu, geçtiğimiz yıla kadar da olmadı. Bu sürede bisiklet kullanmaya, bisiklet kiralayıp ya da arkadaşlarımın bisikletlerini ödünç alıp devam ettim ve işte o zaman yavaş yavaş bisiklet hakkında teknik bilgi edinmeye başladım. Bir arkadaşımdan kullanmak için ödünç aldığım, Giant marka bir dağ bisikletinin, nasıl olduysa kadro kulağını kırmıştım ve kadro kulağının ne olduğunu öğrenmiştim mesela. Komik değil şuan düşününce; ama bu olaydan sonra bir daha kimsenin bisikletini kullanmadım. Kiralamak ya da ödünç almak nereye kadar, artık bir bisiklet almalıyım diyordum; ama alamıyordum. Bir gün, sadece 3 kilometrelik bir yol ulaşım problemi oldu ve beni harekete geçirdi. Yaşam şartları ne yazık ki hala bisiklet almama elverişli olmadığından, bir bisiklet aşığı olan amcam destek oldu ve geçtiğimiz yıl bana bir bisiklet aldı. B'twin Riverside 100.
Evet, B'twin. Bir çoğumuzun sevdiği, bir çoğumuzun da sevmediği marka. Başta da söylediğim gibi, burada bahse değer mi bilmiyorum; ama affınıza sığınarak bahsetmek istiyorum.
(link)
Teknik Bilgiler
Çelik miks geometri, hem kadınlar hem erkekler için rahattır. Alçaltılmış kadro, bisiklete binmenizi kolaylaştırır.
Maşa:
Çelik sert maşa (1"1/8 pivot)
Vites sistemi:
Göstergeli 6 vites, B'TWIN MICROSHIFT çevirmeli vites kolu.
SHIMANO TZ20 6 vitesli serbest jant.
KMC Z33 zincir, hızlı takıp çıkartılabilir.
Arka vites aktarıcı: SUNRACE RDM2T SD
Aynakol yaprağı: 38 diş
Ruble dişlileri: 14 / 28
Zincir atma önleyici halka
Fren:
Plastik fren kolları. Önde ve arkada çelik fren bacakları.
Gidon - Gidon boğazı:
Yarı kaldırılmış gidon (620 mm)
70 mm uzunlukta ayarlanabilir gidon boğazı
1"1/8 furç yatağı
Gidon ve gidon boğazı daha güvenli ve rahat olması için tek parçaya kaynaklıdır.
Sele - Sele borusu:
B'TWIN SPORT 100 köpük ergonomik sele (ERGOFIT SYSTEM)
Daha fazla güvenlik için araba kaynaklanmış çelik sele borusu
Kelepçe çapı: 32 mm ve sele borusu çapı: 28,6 mm
Jantlar:
28" (21- 622) çapında tek katlı alüminyum jantlar
Çelik göbek (tam eksen)
15 mm anahtar ile çıkartılabilir eksen
Lastikler:
DURO "CORDOBA" çok işlevli yol ve patika lastikleri
Boyutlar: 700 x 1,75 (47- 622)
Aynakol - Pedal:
B'TWIN MTB 100 monoblok çok işlevli pedallar
170 mm çelik krank kolu
38 dişli çelik aynakol yaprağı
Plastik zincir koruyucu
Ağırlık:
M boy: 14,1 kg, L boy: 14,3 kg.
Bu bisikleti incelemeye gerek var mı? Fakat forumdaki bisiklet incelemelerini gördüğümde, keşke bu bisiklette incelense dediğim, olmuştur, yalan değil. Belki bu başlık okunursa, hakkında yorumlar yapılır kim bilir... Ben bu bisiklet hakkında ne yorum yapabilirim bir bakalım; Riverside 100 hibrit olarak tanımlanmış bir bisiklet, yanılmıyorsam eğer bu bisiklete şehir - tur bisikleti diyebiliriz. Rahat bir bisiklet. Şehirde asfalt yol koşullarında ve hafif arazi koşullarında rahatlıkla kullanılabiliyor. Jantlar 28" (21 - 622) çapında, şuan üzerinde olan lastikler Michelin Protek 700 x 35C, dişsiz. Bu bisikletin yola sürtünme direncini düşürüyor. 80 - 90 kadansla, 38/14 oranlarıyla 32.7 km/saat görebiliyorum. Kadronun arka tarafında bagaj yuvaları var, yine Decathlon'dan satın aldığım portbagaj ve çantalarla tura çıkabiliyorum. Kısacası, şehir içerisinde ulaşım, tur ve eğlence amaçlı kullanım için temel bir bisiklet.
26.02.2018 tarihinde satış fiyatı 499,99 Türk Lirası'ydı. Şuan satış fiyatı 999,99 Türk Lirası. Bisiklet seçimini ne yazık ki bilinçsizce sadece en uygun fiyat gözeterek yaptığımı söyleyebilirim; fakat en azından kadro seçimini bilinçli bir şekilde yaptım. Bisikleti alırken kullanım amacımın, şehir içi ulaşım aracı olarak kullanmak olacağını düşünüyordum; ama kullanacağım güzergahları hiç dikkate almamıştım. Kesinlikle yokuşları ön planda tutmalıydım. Sonrasında kullanım amacı konusundaki düşüncem de kullanım şeklim de değişti, bisikletimde ne yazık ki benimle gelmek zorunda kaldı o başka. Bunun dışında bir de apartmanda 3 kat taşıyacağımı da göz önünde bulundurabilirdim, 14 kg az değil.
Bisikleti kullanmaya başladığım ilk haftalarda ki bu haftanın 7 günü şeklindeydi; fren, vites ayarı vb. için Decathlon'u çokca ziyaret ettiğimi söylemeliyim. Bu süreçte herşeyi öğrendim elbette. Microshift çevirmeli vites kolundan hoşlanmadığımı kabul etmeliyim. Neyse... 1 - 2 ay; işe bisikletle gitmek ve iş sonrası şehir içinde turlamak, bisiklet hakkında daha fazla bilgi sahibi olmakla geçti. Ufak tefek teknik sorunlar dışında bir de trafikte bisiklet kullanmakla ilgili sorunlar vardı. Hatta bisikleti aldıktan 15 - 20 gün sonra bir motosiklet çarptı neyse ki her iki tarafa da bir şey olmadı. 2 ay sonra da şehir içi minimum 15 - 20 km olan turlar, ilçeler arası 70 - 100 km turlar olmaya başladı. Fren, vites ayarı derken, e artık lastik patlağı da kaçınılmazdı. Yaklaşık 6 ay boyunca lastik patlağıyla mücadele ettim. Bir süre lastik patlamasını kayıt altına aldım, not ediyordum yani. Sonra o kadar çok oldu ki kaydını tutamadım. 6 ay sonra dış lastikleri değiştirdim, jant akordu yaptırdım. 6 aydır da lastik patlamıyor, çok şükür. Kayıtlara bakılırsa lastik patlaması çoğunlukla kullanıcı hatası; dış lastiği kontrol etmeden iç lastiğe yama yapmak ya da yama yapamamak yine; dış lastiği kontrol etmeden yeni bir iç lastik takmak gibi. Onları da öğrendim sonunda. Bunların dışında, zaten başından beri bisikletin jant akorduna ihtiyacı vardı. Kısacası, bisikletin şekillenmesi yaklaşık 6 ay sürdü. Daha sonra fren, vites ayarı gerektirmeden; lastik patlamadan çok keyifli turlara çıktım, üstelik amatörce.
Bisikletlerinize isim veriyor musunuz bilmiyorum; ama benim bisikletimin bir ismi var. Daha çok kadrosunun rengi (çok güzel bir siyah) bu isme yönlendirmiş olsa da bu yazıyı yazarken düşündüm de ismini aldığı karaktere de benzemiyor değil. Siyah İnci... Anna Sewell tarafından yazılan bir roman. Romanda Siyah İnci; iyi kalpli sahipleri tarafından güzel bir ortamda büyütülen ve iyi bir eğitim verilen, çok akıllı ve iyi huylu, güzel bir at. Ancak bir gün başkasına satılıyor ve kiralık at olarak, ata binmeyi hiç bilmeyen antrenmansız insanlara katlanmak; fayton ve yük atı olarak çok ağır yükler çekmek zorunda kalıyor. Ama her seferinde karşısına hayvanları seven iyi kalpli insanlar da çıkıyor. Okumadıysanız, okumanızı tavsiye ederim. Romanın orjinal adı; Black Beauty, ben bisikletime kısaca ''BB'' diyorum.
Her neyse, çok uzattım.
Türü ne olursa olsun, bisiklet özgürlüktür!
Sevgiler.
Son düzenleme: