ÖNEMLİ NOT:
Gürsel Bey, Türkiye’de sizin gibi bisikletçiler varken, bizim bu iltifatları hakettiğimizi zannetmiyorum.. Onun için bu geziyi, Dedeme ve sizin gibi bisikletçilere ithaf ediyorum..
Meke Gölü uzaydan çekilen fotoğraflarda bir “nazar boncuğu”na benzediği için Dünya’nın nazar boncuğu olarak anılır ve Konya’nın Karapınar ilçesi yakınlarında, volkanik bir tuzladır. .. Son yıllarda Konya ovasındaki kuraklıktan o da nasibini alarak kurumaya başlayınca taşıma suyla doldurma işlemi düşünülüyor.. Biz de, göl kurumadan görelim diye günübirlik olarak Konya'dan Meke’ye gidip geldik. Aslında “Dedem” pedal bastı, ben de onun fotoğrafını çekmek için arkasından bisikletle takip ettim. (gezici mutfak gibi)
Tarih: 5 mart Pazar 2006
Total km: Evden çıkış-tekrar dönüş:260km.
Max hız: 50km/sa (Meke kraterinden inişte)
Ort. Hız: 20km/sa
Süre: 15 saat (molalar dahil)
Harcanan kalori:3750
Alınan kalori: Çok aşırı
Ben, bu turdan bahsederken turun uzunluğuyla övünmektense muhteşem Meke turundaki hatalı beslenme politikamızdan bahsedeceğim. Eğer bisiklete binmek konusunda övülecek biri aranıyorsa, forum okuyucuları arasında bize hiç sıra gelmez..
Konuyu bir Nasrettin Hoca fıkrasına benzetirsek: Biz: “Nasrettin Hoca”, bisikletlerimiz: “at rabası”... yiyeceklerimiz ise “Hocanın çuvalı”.
Buyrun fıkrayı okuyalım:
Ben dedeye turdan bir gün önce, yarın sadece "kendine yetecek kadar yiyecek getir, yolda azık karıştırırız” demiştim... Dedem ise herhalde bu lafın kendine yetecek kadar getir kısmını hiç duymamış olacak ki bana jest yapmak istemiş..
Getirdiği yiyecekleri avcılıkla uğraştığı zamanından kalma çadır kaputundan bir sırt çantasına (boş ağırlığı en az 4-5 kg) koymuş..
Dedemin çantasındaki yiyecekler aynen şunlardı:
4 adet büyük boy portakal, 4 adet iribaş elma(ağzınızı sonuna kadar açsanız da ısırık atmaya ağzınız yetmiyor), 2 litrelik kaynarsu dolu çam termos(10 saat sonra bile suyu tam olarak soğumamıştı), bir kutu poşet çay, 30-40 adet kesme şeker, tuz, baharat, demir çay kaşıkları, iki kişilik demir çatal,bıçak, 4 adet en irisinden çikita muz, 2 somun ekmek, 2 adet büyük susamlı simit şeklinde ekmek, ağzı kapalı(vakumlu) tencerede zeytinyağlı yaprak sarma(sarmalar sayılmayacak kadar çoktu), ağzı kapalı orta boy saklama kabında yeşil ve siyah zeytinler(sadece bunların hepsini yiyemedik), en büyük boy balık konservesi, hiç açılmamış karper peynir kutusu, 4 adet baba plastikten bardak(naylondan daha ağır), büyük boy pet şişede su, bisikletin suluğu da dolu. Bir paket petit-beure bisküvi, 10 adet küçük çukulata, ağır ve sağlam avcı bıcağı(balta niyetine kullanılabilir). dede Meke'deki petrol-marketten 1.5 lt içme suyu daha aldı ve koydu çantasına..
Benim getirdiklerim..
4 adet orta boy portakal, 4 adet orta boy muz, 4 adet fındıklı incir cezeryesi, 1 tüp bal-parmak, 8 adet hamburger ekmeği, 1 adet limon, orta boy balık konservesi, büyük boy sebze konservesi, 2 adet naylon kaşık, 2 küçük kutu kuşburnu suyu, bir paket erikli-üzümlü-incirli yulaflı bisküvi, sırt çantamda 1.5 lt. su, bisikletin suluğu dolu, (yanımda getirdiğim bir dünya tamir-takım malzemelerinden burda hiç bahsetmiyecem)
Lokantada yediklerimiz
Tepeleme 2 porsiyon sıcak nohut yemeği, tepeleme pirinç pilavı, bol mevsim salatası, alabildiğine çay (lokanta kamyoncu lokantası olunca her porsiyon öksüz doyuran gibiydi..) ekmek bir helke, su ise sürahide ve gani...
Gelelim fıkraya:
Yolculuk boyunca hep yiyeceklerin aşırı ağırlığını nasıl azaltırız dedik durduk.. Durduğumuz her yerde yedik içtik.. Eve döndüğümüzde yenilmedik olarak sadece dedenin balık konservesi ile bendeki cezeryelerden ikisi artmıştı.. geri kalan her şey yolda bitmişti.. haaa bir de sebze konservesinin suyunu yoldaki bir köpeğe ikram ettik.. içmedi itoğlu-it.. demir kap kacağı geri getirdik.. plastik her şeyi onlarla işimiz bittikçe, petrol istasyonlarının çöp tenekelerine attık
Bu yiyecekleri malesef yol boyunca taşıdık ve ancak Konya’ya 20 km. kala çoğunu yedik.. Yolculuktan önce sabah 5 de tartıldım, bir de 260 km. pedal bastıktan sonra eve girince tartıldım.. Valla 1 kg. şişmanlamıştım. Kalori saatine baktım 3750 kalori harcamışsın diyordu. sanırım benim yediklerim. 37,500 kalori falan olmuştu. Eve geldiğimde eşimin hazırladığı sofradan hiçbir şey yiyemedim. Sadece ayıp olmasın diye yiyor gibi yaptım..
Bunlar hep dedemin yüzünden oldu.. yolda ona dedim ki:
"Dede yaaaaa.. niye abarttın bu kadar.. ne bunlar, kim taşıyacak ve kim yiyecek.. misafirliğe mi geldik"
Dedem benden biraz çekinerek dedi ki:
" Valla, ben yeni aldığımız bisiklet selesini ayarlarken yengen toparladı çantayı. Seleyi hazırlamam biraz uzun sürmüştü de.."
Sonra aklıma fıkra geldi..
Dedeye yolda anlattığım fıkra işte şuydu. (fıkrayı beklemekten çatladınız biliyorum)
Nasrettin hoca birgün otostop yapıp bir at-arabasına binmiş. Elindeki çuvalı arabaya bırakmadan sırtında tutunca arabacı demiş ki:
- Çuvalı niye yük ediyon kendine, araba senden sağlam, bırakıversene yere..
Hoca cevapla:
- Varsın benim üstümde dursun çuval, at’a yük olmasın da..
Fıkrada rol alan oyuncular:
Nasrettin hoca: Biz: => Ben: ymgirgic(40), Dedem: Alaettin Abi(56)
Çuval: yiyecekler(valla yiyecekler de aslında bir çuval vardı)
At arabası: bisikletlerimiz
İlaveten teşekkürlerimizle Motivatör: Gürsel Akay
Kendisi, biz Meke’deyken (Meke yakınlarındaki bir benzinlik-lokantasında nohut yediğimiz anda) bizimle uydu bağlantısı kurarak konuştu.. Bu bizim damarlara direk adrenalin enjekte edilmiş gibi etki gösterdi ve bu moralle saatte 100 km. ye yakın hızla ön-çaprazımızdan esen meşhur Karapınar kumul rüzgarına karşı pedal basarak Konya’ya geri döndük.. Bu rüzgara Karapınar'lılar "çöl şeytanı" diyorlar ve bu yörenin çölleşmesinden bu rüzgarı sorumlu tutuyorlar..
Şunu da ekliyeyim. Yukarıdaki yiyecek çeşitlerini çok iyi hatırlamamın nedeni şu ki: Dedeme yardımım olsun diye bir kısım yiyeceği onun çantasından alıp kendi üzerimde taşıdım. Siz de akşama kadar bir sürü yiyeceği tüketene dek ceketinizin cebinde, atletinizin içinde,boynunuza asılı olarak ve çoraplarınızın kenarında v.b. taşımak zorunda kalsaydınız, ve aynı anda bisiklet sürseydiniz siz de bu kadar net ezberlerdiniz...
Site nedense resimleri "upload" etmiyor.. Sonra tekrar denerim.. Buradan "webmaster"miz sayın "kılıcreis" beyin minik bebeğine öpücük gönderir

, kendisine de şu smilielar'ı iletirim..