1- Genel inanışın aksine "sele ve gidonun aynı yükseklikte olması
gerekir" diye bir kural yoktur. Bu inanış dağ bisikletinin olmadığı
yıllardaki bisikletlerden ( büyük kadrolu bisikletler devrinden)
kalmadır. Günümüz bisikletleri eskilere göre oldukça küçük kadrolara
sahiptir. Bu durumda sele ve gidonun aynı yükseklikte olması
beklenemez. Gidon düzlemi sportif bisikletlerde en az 10 cm, konfor
bisikletlerinde 5-10 cm sele düzleminden aşağıdadır. Günümüz yol
bisikletlerinde bile artık gidon seleden aşağıdadır. Eğer srtınız
yere 45 derece açı yapıyorsa bu sportif sürüş için iyidir. Bu
pozisyon vücut ağırlığının gidon ve seleye dağılmasına yardımcı olur
ve olası "sele " rahatsızlıklarının önüne geçer.
2- "Lastikleri beton üzerinde bıraktım, havaları kaçtı " lafı koca
bir hurafedir.. Beton ( veya herneyse) lastiğin havasını nasıl
emer??? Buna inananların aklına şaşarım. Bisikleti ister tavana
asın, ister suya batırın iç lastiklerin havası ille de bir süre
sonra kaçar..Bu süre lastiğin kalitesine, eskiliğine göre
değişebilir. İç lastikler derimiz gibi gözeneklidir.Bu gözeneklerden
hava kaçar.. (ama suya batırılan bir lastikte bu kaçışı
göremezsiniz) Bir de yarış için yapılmış bazı özel latex iç
lastikler patlamaya dayanıklıdır, çok esnektir ama bir kaç günde
hava kaçırırlar..
3- Dükkana gelen çocukların sorduğu " erimeyen dış lastik" diye bir
şey yoktur. Bu maddenin doğasına aykırıdır.. Böyle bir şey
keşfedilseydi dünyanın düzeni değişirdi..Sadece aşınma süreleri
farklı olabilir. Siz 50 dolarlık en "baba" bir lastiği, frenlere
asılıp asfalt üzerinde 10 m. kaydırınca bir anda o lastiği 5-6 ayda
aşınacağı kadar aşındırmış olursunuz.
4- En hafif bisiklet ille de "şu malzemeden yapılır" diye bir kural
yoktur..Malzemelerin ağırlıklarıyla dayanıklılıkları farklı
kavramlardır. Yani alüminyum hafiftir ama çelik kadar sağlam
değildir. Sağlam olması için daha fazla malzeme kullanılır bu da
ağırlığı arttırır.Bu yüzden iyi bir CROMO bisikletle orta kalite alu
bir bisiklet arasında anormal ağırlık farkı yoktur.. Bunun önüne
geçmenin bir yolu boru çapını arttırmaktır. Çap artınca aynı
miktarda malzeme daha sağlam olur..O yüzden çoğu alu kadroların
borularının "oversize" olmasının nedeni budur.
5-Titanium bisikletlerin pahalı olmasının nedeni malzemeyi
(titaniumu) işlemenin zorluğundandır. Kesilmesi, kaynak yapılması
çok zordur. Ayrıca üretimde yüksek miktarlarda fire verilir. Tüm
bunlar fiyatı arttırır.Titanium malzemesi bisikletler için ideal
malzemelerden biridir..Hafif ve sağlamdır..Metal yorgunluğu çok
azdır.Paslanmaz, boya istemez..(Ama pahalıdır işte!!ör: sadece kadro
1000-2000 USD)
6- Castello Titanio modeli bisikletin kadrosu "Titanium" değil,
demirdir..(Titan lafı mitolojideki "Titan"lardan gelir: Uranos ve
Gaia'dan doğan 6 erkek çocukların hepsine verilen isimdir. Ayrı
ayrı isimleri de vardır garibanların..6 kıza da "Titanides"
denir."Dev" anlamına gelir)
7-Seri üretimi yapılmış en hafif bisikletin kadrosu demirdendi. Evet
yalnış okumadınız..Yıllar önce Almanya'da üretilen Nöll marka ön
amortisörlü bisikletin kadrosu CROMOLY'idi ve 8,5 Kg.
civarındaydı.. Sonraki yıl üretimden kalktı. Fakat şu da bir
gerçektir ki bu ağırlıkta bir bisiklet ancak 40-50 Kg.'lık bir
biniciye uygun olabilir. 70-80 Kg.'lık birisi bu kadar hafif bir
bisiklete bindiğinde kadro her yöne esner (belki de kırılır) ve
oldukça enerji kaybettirir..Günümüzde 10-11 Kg. hafif, 11-14 Kg.
orta, 15 Kg. üstü ağır kabul edilir. Tabi bu 10 Kg.'lık bisiklet ön-
arka amortisörlüyse "süper hafif" kabul edilir. Ağırlık fiyatı çok
etkiler..Fiyat artışı ağırlığa (hafifliğe) göre logaritmik artar. 15
Kg.'lık bir bisikleti 300 milyona, 13,5 Kg'lığı 600-700 milyona, 11
Kg.'lığı 4 milyara, 10 Kg.'ın altındaki ni 8 milyara alabilirsiniz.
(rakamlar geneldir, özel koşullar olabilir). Yani 15 kiloluk bir
bisikletiniz varsa ve bunu 4 Kg. (%36) hafifletmek isterseniz 4
milyar harcamanız gerekebilir..(Kilosu 1 milyar hehehe..zaten
yapmazsınız, bunu örnek olarak verdim!!.Bakalım bu rakamlar 3 sene
sonra ne olacak)
8-"Shimano marka" bisiklet yoktur..Shimano sadece bisiklet donanımı,
balık oltası ve kayak fiksasyonu üreten dev bir Japon
firmasıdır..Ama bir çok ülkede de fabrikası vardır.Sadece ARGE'ye
milyonlarca dolar harcarlar..Piyasadaki "Shimano Marka "
bisikletler "Made in Topkapı" dır.
9-Destekli bisiklet taytı edinin..(fiyatlar düştü) Ama bu taytlar iç
çamaşırsız giyilir.("auuuvvv!!" duyar gibiyim :=) ) Külotla
bunları kullanmanın anlamı yoktur.Çamaşırdaki ekler, dikiş yerleri
uzun süre binince tahriş edebilir..Bazen tayt bile bu tahrişi
engellemeyebilir..Bunun için "gerekli yerlere" vazelin sürmek iyi
gelir..(sonra "pad"i nasıl temizlersiniz bilemem ) Bebek pudrası da
önerilebilir..
10-Kışın destekli taytın üstüne desteksiz uzun tayt giymek en
iyisidir..Üst taraf biraz daha sıcak kalır. Çok özel durumlar hariç
rüzgarlık/yağmurluk pantolon giymek gerekmez. Bunlar genelde tayt
gibi sıkı giysiler olmadığı için rahatsızlık verebilir. Her
pedalda "haşır huşur" sesi dinlersiniz. Bunlar ayrıca ayna dişliye
takılma eğilimindedirler..Bir de Gore-Tex benzeri bir pantalonunuz
varsa takıldığında cep (!) (pardon can) yakar. Ama bu sizde var ve
de rahat ediyorsanız giymeye devam edin tabi..
Gürsel AKAY
gerekir" diye bir kural yoktur. Bu inanış dağ bisikletinin olmadığı
yıllardaki bisikletlerden ( büyük kadrolu bisikletler devrinden)
kalmadır. Günümüz bisikletleri eskilere göre oldukça küçük kadrolara
sahiptir. Bu durumda sele ve gidonun aynı yükseklikte olması
beklenemez. Gidon düzlemi sportif bisikletlerde en az 10 cm, konfor
bisikletlerinde 5-10 cm sele düzleminden aşağıdadır. Günümüz yol
bisikletlerinde bile artık gidon seleden aşağıdadır. Eğer srtınız
yere 45 derece açı yapıyorsa bu sportif sürüş için iyidir. Bu
pozisyon vücut ağırlığının gidon ve seleye dağılmasına yardımcı olur
ve olası "sele " rahatsızlıklarının önüne geçer.
2- "Lastikleri beton üzerinde bıraktım, havaları kaçtı " lafı koca
bir hurafedir.. Beton ( veya herneyse) lastiğin havasını nasıl
emer??? Buna inananların aklına şaşarım. Bisikleti ister tavana
asın, ister suya batırın iç lastiklerin havası ille de bir süre
sonra kaçar..Bu süre lastiğin kalitesine, eskiliğine göre
değişebilir. İç lastikler derimiz gibi gözeneklidir.Bu gözeneklerden
hava kaçar.. (ama suya batırılan bir lastikte bu kaçışı
göremezsiniz) Bir de yarış için yapılmış bazı özel latex iç
lastikler patlamaya dayanıklıdır, çok esnektir ama bir kaç günde
hava kaçırırlar..
3- Dükkana gelen çocukların sorduğu " erimeyen dış lastik" diye bir
şey yoktur. Bu maddenin doğasına aykırıdır.. Böyle bir şey
keşfedilseydi dünyanın düzeni değişirdi..Sadece aşınma süreleri
farklı olabilir. Siz 50 dolarlık en "baba" bir lastiği, frenlere
asılıp asfalt üzerinde 10 m. kaydırınca bir anda o lastiği 5-6 ayda
aşınacağı kadar aşındırmış olursunuz.
4- En hafif bisiklet ille de "şu malzemeden yapılır" diye bir kural
yoktur..Malzemelerin ağırlıklarıyla dayanıklılıkları farklı
kavramlardır. Yani alüminyum hafiftir ama çelik kadar sağlam
değildir. Sağlam olması için daha fazla malzeme kullanılır bu da
ağırlığı arttırır.Bu yüzden iyi bir CROMO bisikletle orta kalite alu
bir bisiklet arasında anormal ağırlık farkı yoktur.. Bunun önüne
geçmenin bir yolu boru çapını arttırmaktır. Çap artınca aynı
miktarda malzeme daha sağlam olur..O yüzden çoğu alu kadroların
borularının "oversize" olmasının nedeni budur.
5-Titanium bisikletlerin pahalı olmasının nedeni malzemeyi
(titaniumu) işlemenin zorluğundandır. Kesilmesi, kaynak yapılması
çok zordur. Ayrıca üretimde yüksek miktarlarda fire verilir. Tüm
bunlar fiyatı arttırır.Titanium malzemesi bisikletler için ideal
malzemelerden biridir..Hafif ve sağlamdır..Metal yorgunluğu çok
azdır.Paslanmaz, boya istemez..(Ama pahalıdır işte!!ör: sadece kadro
1000-2000 USD)
6- Castello Titanio modeli bisikletin kadrosu "Titanium" değil,
demirdir..(Titan lafı mitolojideki "Titan"lardan gelir: Uranos ve
Gaia'dan doğan 6 erkek çocukların hepsine verilen isimdir. Ayrı
ayrı isimleri de vardır garibanların..6 kıza da "Titanides"
denir."Dev" anlamına gelir)
7-Seri üretimi yapılmış en hafif bisikletin kadrosu demirdendi. Evet
yalnış okumadınız..Yıllar önce Almanya'da üretilen Nöll marka ön
amortisörlü bisikletin kadrosu CROMOLY'idi ve 8,5 Kg.
civarındaydı.. Sonraki yıl üretimden kalktı. Fakat şu da bir
gerçektir ki bu ağırlıkta bir bisiklet ancak 40-50 Kg.'lık bir
biniciye uygun olabilir. 70-80 Kg.'lık birisi bu kadar hafif bir
bisiklete bindiğinde kadro her yöne esner (belki de kırılır) ve
oldukça enerji kaybettirir..Günümüzde 10-11 Kg. hafif, 11-14 Kg.
orta, 15 Kg. üstü ağır kabul edilir. Tabi bu 10 Kg.'lık bisiklet ön-
arka amortisörlüyse "süper hafif" kabul edilir. Ağırlık fiyatı çok
etkiler..Fiyat artışı ağırlığa (hafifliğe) göre logaritmik artar. 15
Kg.'lık bir bisikleti 300 milyona, 13,5 Kg'lığı 600-700 milyona, 11
Kg.'lığı 4 milyara, 10 Kg.'ın altındaki ni 8 milyara alabilirsiniz.
(rakamlar geneldir, özel koşullar olabilir). Yani 15 kiloluk bir
bisikletiniz varsa ve bunu 4 Kg. (%36) hafifletmek isterseniz 4
milyar harcamanız gerekebilir..(Kilosu 1 milyar hehehe..zaten
yapmazsınız, bunu örnek olarak verdim!!.Bakalım bu rakamlar 3 sene
sonra ne olacak)
8-"Shimano marka" bisiklet yoktur..Shimano sadece bisiklet donanımı,
balık oltası ve kayak fiksasyonu üreten dev bir Japon
firmasıdır..Ama bir çok ülkede de fabrikası vardır.Sadece ARGE'ye
milyonlarca dolar harcarlar..Piyasadaki "Shimano Marka "
bisikletler "Made in Topkapı" dır.
9-Destekli bisiklet taytı edinin..(fiyatlar düştü) Ama bu taytlar iç
çamaşırsız giyilir.("auuuvvv!!" duyar gibiyim :=) ) Külotla
bunları kullanmanın anlamı yoktur.Çamaşırdaki ekler, dikiş yerleri
uzun süre binince tahriş edebilir..Bazen tayt bile bu tahrişi
engellemeyebilir..Bunun için "gerekli yerlere" vazelin sürmek iyi
gelir..(sonra "pad"i nasıl temizlersiniz bilemem ) Bebek pudrası da
önerilebilir..
10-Kışın destekli taytın üstüne desteksiz uzun tayt giymek en
iyisidir..Üst taraf biraz daha sıcak kalır. Çok özel durumlar hariç
rüzgarlık/yağmurluk pantolon giymek gerekmez. Bunlar genelde tayt
gibi sıkı giysiler olmadığı için rahatsızlık verebilir. Her
pedalda "haşır huşur" sesi dinlersiniz. Bunlar ayrıca ayna dişliye
takılma eğilimindedirler..Bir de Gore-Tex benzeri bir pantalonunuz
varsa takıldığında cep (!) (pardon can) yakar. Ama bu sizde var ve
de rahat ediyorsanız giymeye devam edin tabi..
Gürsel AKAY