Bora Bey,
Herkesin görüşüne saygım var ancak Türkiye’deki en büyük bisiklet forumunun yöneticisi olduğunuzu görüyorum ve böyle bir sıfata sahip bir bisikletseverin yazdıklarını büyük şaşkınlıkla okuduğumu söylemek isterim. Şaşırdım çünkü genelde bu tarz tepkileri hayatında hiç bisiklete binmemiş (veya en son ilkokuldayken binmiş) ve her yere arabasıyla giden insanlardan görmeye alışmıştım.
Çok uzun ve dağınık bir cevap olmaması için aşağıda sizin yazdığınız paragrafların altına (sizin yazdıklarınız koyu renkli ve italik) kendi görüşlerimi belirttim. Ama yine de uzun oldu, kusura bakmayın artık.
Ben bu yeni bisiklet yolunu, uygun olmayan guzargahindan oturu kesinlikle desteklemiyorum. Mevcut seritleri ile bile trafigi kaldiramayan Cadde'nin, ne maksatla bir seridinin bisiklet yoluna ayrilacagini aklim almiyor.
Göztepe Parkından başlayan ve Kadıköy Metro İstasyonuna ulaşacak olan bisiklet yolu güzergah açısından neden uygun değil sizce? Toplu taşımaya entegre bir yol olacak, daha uygun bir güzergah düşünemiyorum açıkçası. Hatta bu yeterli de değil elbette, daha fazla alternatif güzergah gerekir.
Bağdat Caddesi İstanbul’daki diğer bütün caddeler gibi her zaman kalabalık, her zaman yoğun trafiğe sahip bir cadde. Bu durumda bisiklet yolu hangi caddeye yapılırsa yapılsın aynı tepkiyi göstereceksiniz sanırım. Size göre “ulaşım amaçlı bisiklet yolu” nereye yapılmalı? Cadde ile kaldırım arasında ayrı bir bölüm oluşturulacak bir alan yoksa nereye yapılmalı? Kaldırımın üzerine mi yapılmalı? Yoksa pek çok bilinçsiz insanın söylediği gibi “sahil yolundaki bisiklet yolu neyinize yetmiyor” mu diyeceksiniz?
Bu arada kaldırım üzerine yapılmış olan bir bisiklet yolumuz var bildiğiniz gibi: Göztepe’de Tütüncü Mehmet Efendi Caddesi (Göztepe’de Minibüs Caddesi’ni Bağdat Caddesi’ne bağlayan cadde) boyunca uzanan sözde bisiklet yolu. Hiç o yolu kullanma, daha doğrusu kullanamama şansınız oldu mu? O yolda bir bisikletlinin ilerleme ihtimali nedir sizce? Evet, İstanbul’un alt ve üst yapısı çok önceleri buna göre planlanmalıydı ama maalesef böyle bir planlama zamanında yapılmadığı ve bu planlamayı yapacak öngörüye sahip ileri görüşlü bir yönetim hiçbir zaman olmadığı için mevcut şartlardan yola çıkarak çözüm üretmekten başka çare yok.
Bu bisiklet yoluna gozu kapali destek veren arkadaslar icin de, lutfen bir kez daha dusunsunler diyorum.
Ben şahsen bu ve benzeri ulaşım amaçlı tüm bisiklet yollarına gözü kapalı değil, dört gözü açık şekilde destek veriyorum.
Araciniz olmayabilir, guzargah dahilinde herhangi bir toplu tasima aracini da kullanmiyor olabilirsiniz. Ama bir de soyle dusunun.
Benim arabam var ama mümkün olduğunca toplu taşımayı kullanmaya çalışıyorum. Ancak işim sebebiyle de İstanbul’un her iki yakasında pek çok farklı noktaya (Bağdat Caddesi dahil) arabayla gitmek zorunda kalıyorum ve trafik çilesini ben de çekiyorum ve çoğu zaman çıldırma noktasına da geliyorum. Ayrıca bu foruma üye olan insanların çoğunun da arabası olduğunu düşünüyorum.
Bisiklet yolu istediginiz sekilde tamamlanmis, ve halihazirda haddinden fazla yuku olan caddenin trafigi neredeyse hic akmiyor. Boyle bir gunde acil bir durum olustu.. Saglik problemi olabilir, hersey gelebilir insanin basina. Kullanilan arac ya da ambulans gidecegi yere zamaninda ulasamiyor ve bu durum belki de bir insanin hayatina mal oluyor.
Bora Bey, bu söylediğiniz o kadar tuhaf ki… Size şunu sormak isterim: Hali hazırda İstanbul’da yoğun trafikte hangi ambulans, hangi itfaiye sağlıklı bir şekilde ilerleyebiliyor? Evet, maalesef bir sürü insan hastaneye trafik yüzünden yetişemediği için ambulansta vefat ediyor. Bunun sebebi henüz yapılmamış olan bisiklet yolları ve bunu kullanacak olan bisikletliler midir? Bu söylediğinize göre demek ki Bağdat Caddesi’nde bir ambulans trafikte sıkışsa kalsa ve Allah korusun bir hasta içinde vefat etse, size göre sorumlusu bisiklet yolu, öyle mi? O caddede sağ şeritte yasak olduğu halde sürekli parklanma yapan ve trafiğin büyük oranda sıkışmasına sebep olan ve caddede amaçsızca dolaşıp gereksiz yere trafik yaratan araç sürücülerinin suçu yok öyle değil mi? Bırakın bisiklet yolu yapımını, neredeyse Bağdat Caddesi’ne ek 5.şerit yapılsın diyeceksiniz korkarım.
Ayrıca acil durumlarda gerekirse o ambulans dubaları aşarak bisiklet yoluna girer ve trafiğe hiçbir şekilde takılmadan bisiklet yolu üzerinden yoluna devam eder. Yol üzerinde karşısına çıkacak olan hiçbir bisikletli de “dur kardeşim burası bisiklet yolu nereye gidiyorsun” demez ve kaldırıma çıkıp yol verir elbette. Ambulans şu anki mevcut trafikte hiçbir şekilde ilerleyemez ama bisiklet yolu olduğu zaman en azından acil durumlarda bisiklet yolunu kullanma alternatifi olur.
Yukarida da bahsedilmis, bilhassa kis aylarinda, ayrilmis koskoca bir seridi kac bisikletli kullanacak, merak ediyorum.. Hadi yaz aylarinda trafik nispeten rahatladi diyelim, ancak kisin trafik tam yukune ulasmis oluyor, kotu hava kosullarini da hesaba katarsak durum daha da vahim olacak.
Size göre Bağdat Caddesi’nde trafik neden sürekli yoğun? Bildiğiniz gibi Bağdat Caddesi Bostancı-Göztepe arası 3 şeritten, Göztepe-Kızıltoprak arası 4 şeritten oluşuyor. Bilmeyenler için hatırlatmakta fayda var, bu kadar şerit gidiş-geliş olarak kullanılmıyor, tek yöndeki şerit sayısı bu. Yani bir otobanın neredeyse bir gidiş yönü genişliğindeki bir caddeden bahsediyoruz.
Peki bu caddenin sağ şeridine bir bakalım, ne görüyorsunuz? Cadde boyunca mağaza-cafe-restoran önlerine park etmiş sayısız özel araç, adım başı duran dolmuşlar ve her köşe başını taksi durağı gibi kullanan taksiler… (ve tabii ki tüm bunlara göz yuman emniyet birimleri).
Sol şeride bakalım: En akıcı olması gereken şeride bile arabalar park etmiyor mu? Göztepe’den itibaren, hatta bırakın Göztepe’yi, Erenköy’den itibaren sol şerit park etmiş araçlarla dolu. Bu durumda yaz-kış o caddenin tıkalı olmasının gerçek sebebi nedir sizce?
Bisiklet yolu tamamlanınca otomatik olarak zaten doğru dürüst kullanılamayan sol şeride kimse park edemeyecek. E bir zahmet de polisimiz sağ şeride park eden araçları çeksin ve sağ şeritte uzun süre bekleyen taksilere-dolmuşlara sürekli ceza kessin ki artık herkes sağ şeride park edilmemesi gerektiğini öğrensin. Sağ şeride kimse park etmediği sürece bisiklet yolu yapılsa bile kullanılan şerit sayısı bugünküyle aynı olacaktır. Trafik rahatlayacak mıdır? Elbette hayır. Ama en azından alternatif ulaşım imkanımız olacaktır. Siz Bağdat Caddesini 7 şeride de çıkartsanız o cadde hep tıkalı olacaktır.
Eğer arabamla trafikte sıkışıyorsam bu yeter ki bisiklet yolunun varlığı yüzünden olsun, benim hiçbir şikayetim olmaz, bir bisikletsever olarak sizin de olmamalı diye düşünüyorum.
Ben de yasadigim yerde bisiklete ozel yollar olsun isterim elbet. Ancak bu, oyle bir sekilde planlanmali ki, mevcut yasam kalitesini daha da dusurmek icin degil, tam tersine arttirmak icin olmalidir.
İstanbul’un maalesef hiç bir bölgesi, ilçesi, semti, mahallesi maalesef Avrupa standartlarında planlı bir şekilde inşa edilmemiş ve planlı şekilde büyümemiştir hepimizin bildiği gibi. Ama bisiklet yollarının yapılmasına engel midir bu? Bugün bisiklet cenneti olarak bildiğimiz Amsterdam sanıyor musunuz ki bisiklet yolları düşünülerek inşa edilmiş. Sanıyor musunuz ki Amserdam’da 100 yıldır bisiklet yolları var?
İlk bisiklet yoluna 1970’lerde sahip olan Amsterdam’da halk bu yola sahip çıkınca gerisi iplik söküğü gibi gelmiş ve şehri bisiklet yollarına göre zaman içinde yeniden tasarlamışlar tasarlayabildikleri kadar. Orada da trafik yok mu? Dünyadaki diğer büyük şehirlerde trafik yok mu? Çoğunda bizdekinden beter trafik var. Ama adamlar trafik daha da kaosa sürüklenir korkusuyla/endişesiyle hareket etmiyorlar. Ana cadde üzerinde bir şeridi iptal edip bisiklet yolları yapmışlar ve yapmaya da devam ediyorlar. Bu şehirlerdeki yönetimler/belediyeler ana yolların bir şeridini bisiklet yoluna ayırarak trafiği daha da beter hale getirmek mi istiyorlar dersiniz? Yoksa çok daha farklı, çok daha ileri görüşlü ve uygar bir amaçları mı var? Amsterdam’da, Londra’da, Roma’da, New York’ta ve bisiklet yoluna sahip pek çok büyük şehirde hiçbir ana cadde üzerinde bisiklet yolu olmadığını mı düşünüyorsunuz? Bu şehirlerdeki yaşam kalitesi düşük müdür size göre bu durumda?
Bisiklet kullaniminin tesvik edilmesi, buna ozel yollar planlaniyor olmasi tabi ki bir medenilik gostergesidir. Ancak bundan once, sehir planlamasi ve altyapinin dogru duzgun yapilmis olmasi gerekir. Temel saglam olmadikca yukari cikilan her kat da yikilmaya mahkumdur.
Bisiklet yollarının yapılması ve kullanılması bir medeniyet göstergesi değil, artık dünyadaki tüm metropoller için kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. Daha önce de belirttiğim gibi şehir zamanında yanlış planlanmışsa ve 15 milyonluk bir şehri yıkıp yeniden inşa edemeyecekseniz, mevcut imkanları kullanarak yavaş yavaş dönüşüm gerçekleştirmekten başka çare yoktur.
Empati kurmaya calisin, yogun trafikte magdur olan, isi aksayan tum vatandaslar, bos bisiklet yoluna ve biz bisikletlilere baktikca ne dusunecekler sizce? Sizce bu yolla insanlari bisiklet'e tesvik mi etmis oluruz, yoksa bisiklet ve bizlerden daha da nefret etmelerini mi saglariz?
Yoğun trafikte mağdur olan sürücü, zaten mağduriyeti yaratanlardan biridir, çünkü o yoğun trafiği yaratan araçlardan birisini kullanmaktadır. Hepimiz trafikten şikayet ediyoruz ama bir Allahın kulu da dönüp aynaya bakıp demiyor “ya kardeşim trafikten şikayet ediyorum ama bu trafik kaosunu yaratan insanlardan biri de benim aslında” diye.
Bisiklet yolu ilk başta özellikle kış aylarında boş kalacaktır doğru ama neden sürekli boş kalacağını düşünüyorsunuz? Avrupa şehirlerinde ilk bisiklet yolu yapıldığı zaman herkesin ertesi gün akın akın bisiklet kullanmaya başladığını mı düşünüyorsunuz? O yol belki 1 yıl bomboş kalacak. Boş kaldı diye kaldıracak mıyız? O yolu siz - ben kullanmazsak, "bisikletçiyim ben" diye geçinen insanlar kullanmazsa (illa ulaşım amaçlı değil, sırf meraktan bile olsa en az 1-2 kere kullanmazsa) hangi vatandaşı bisiklet kullanmaya özendireceğiz? O bisiklet yolunu kullanacak olan insan sayısını nasıl arttıracağız.
O yolu sanıyor musunuz ki şu foruma veya facebookta çeşitli bisiklet gruplarına/derneklerine üye olan bisikletlilerin hepsi düzenli olarak ulaşım amaçlı kullanacak? Bu yolu "ulaşım amaçlı" kullanacak devasa bir kitle var ve o kitle henüz ortada yok! Ortada olmamasının sebebi de adam gibi bisiklet yoluna bugüne kadar sahip olmamamız. Bu yol zaten sahilde gezi amaçlı bisiklete binen veya sosyalleşmek için bisikleti kullanan 300-500 kişi için değil, bisikleti gerçekten ulaşım amaçlı kullanacak olan dev bir kitle için yapılıyor. Bisikleti hobi sınıfından çıkartıp kitlesel bir ulaşım aracı haline dönüştüremediğimiz sürece bu bisiklet yolunun hiç bir anlamı kalmaz. Ama görünen o ki önce bisikletseverlerin kendi bakış açılarını değiştirmesi gerekiyor.
Gezi amaçlı değil, “ulaşım amaçlı” yapılan bu bisiklet yolunu sadece kendimizi ve yaşadığımız dönemi düşünerek değerlendirmek çok büyük yanlış olur. Bu proje, çok uzun soluklu toplumsal bir değişimin ilk adımıdır. Bu radikal değişikliği benimsemek ve gerçekte ne amaçla yapıldığını algılayabilmek elbette uzun zaman alacaktır. Bisikleti genelde "çocuk oyuncağı" veya "karne hediyesi" veya "garibanın arabası" olarak algılayan ve bisikleti bir ulaşım aracı olarak kullanılabileceğini aklının ucundan bile geçirmeyen, sadece günü kurtarmak için yaşayan bilinç ve ileri görüş seviyesi düşük bir topluma bisiklet kültürünü yerleştirmek doğal olarak çok zordur. Daha yolun çok ama çok başındayız. Bu bir nevi bir doğum gibidir ve hepimiz bu doğum sancısını çekeceğiz.
Bazı istisnalar haricinde eski neslin, kendi yaşıtlarımın ve hatta genç neslin bile bu kültürü hemen benimsemesi beklenemez. Bütün bu atılan ve atılacak olan adımlar, yeni neslin, yani bizim çocuklarımızın ve torunlarımızın hem bedenen hem de ruhen daha sağlıklı bir şeklide daha yaşanabilir bir şehirde/ülkede yaşayabilmeleri içindir. Bu konu apayrı bir tartışma konusudur ve bu konu ile ilgili söylenecek tonla söz vardır.
Bora Bey, bilmem biliyor musunuz ama 3 milyondan fazla aracın trafikte olduğu İstanbul’da her gün yaklaşık 500 yeni araç trafiğe çıkıyor. “Her gün 500 yeni araba!”. Bu da her sene 180.000’den fazla yeni aracın İstanbul trafiğine karışıyor olması demektir. Bundan 15-20 sene öncesini hatırlıyor musunuz? İstanbul’da trafik yine yoğun olurdu ama en azından sadece iş saatlerinde yoğun olurdu. Şimdi Boğaziçi Köprüsü neredeyse 24 saat tıkalı. Sokak aralarında bile trafik yoğunluğu var artık. Nereye kadar böyle devam edeceğini düşünüyorsunuz? Araç artışı bu hızla devam ederse bundan 10-15 sene sonra İstanbul’da trafikte hiçbir şekilde ilerlemek mümkün olamayacak, bunu ön göremiyor musunuz?
Ozetle benim bakis acimdan gidisat hic ic acici gozukmuyor.
Bir tarafa insanlari magdur edecek konumda bisiklet yolu yapiliyor, diger taraftan yine ayni guzargah uzerinde ve planlamaya uygun olmayan 50'ser katli gokdelenler dikiliyor.(Sadece bu gokdelenlerin trafige katkisini dusunun, min. 1000 arac olacaktir)
Rant ugruna halihazirda trafik yukunu kaldiramayan sokaklardaki 3-5 katli binalar yerine 15-20 katli binalar cikiliyor, v.s. v.s.
Bu carpik yapilasmalar, planlamalar bu sekilde surdugu muddetce medeniyete dogru degil belki ama tas devrine geri doneriz.
Ben de yeni inşaatlar konusunda aynen sizin gibi düşünüyorum ama bu noktada şikayet edilecek konu kesinlikle bisiklet yolları değildir. Ulaşım amaçlı bisiklet yolları, aynı raylı sistem gibi bu şehrin uzun vadedeki kurtuluşudur.
Eğer şikayet edecekseniz hızla artan araç sayısını, artan konutları, artan nüfusu, trafik kurallarına uymayanları cezalandır(a)mayan emniyet birimlerini, bisiklet yollarına halen önem vermeyen yerel yönetimleri, hepimizin hakkı olan daha sağlıklı ve çevreci bir yaşam için kılını kıpırdatmayan üst düzey yöneticileri ve ilgili tüm kurumları ve bakanlıkları, bisikletli ve bisikletliyi küçümseyen köhne zihniyeti, insanların araba sahibi olma zorunluluğunu dayatan toplumu, bisiklet yolu cadde üzerine yapıldı diye yaşam kalitesinin düşeceğini düşünüp bisiklet yolunu eleştiren ve muhtemelen hiçbir zaman kullanmayacak olan sözde bisikletseverleri şikayet edin lütfen.
Bisikletle uzaktan yakından alakası olmayan ve cadde üzerindeki bisiklet yolunu gereksiz-saçma bulan ve trafiği daha beter hale getireceğini düşünen insanlara yapılan yolun gezi amaçlı değil, ulaşım amaçlı inşa edildiğini ve amacına uygun olarak toplu taşımaya (Söğütlüçeşme Metrobüs durağı ve Kadıköy Metro İstasyonu) entegre olacağını ve trafikten şikayet eden pek çok insana alternatif teşkil edeceğini ve tüm bunların muhtemelen kendisinin bile görmeye ömrünün yetmeyeceği çok uzun vadeli bir değişimin başlangıcı olduğunu söyleyip duruyorum. Sanırım zaten bisiklete binen birisi olarak size bunları söylememe gerek yok diye düşünüyorum.
Yapılan bisiklet yolunun (ki çok yakın zamanda dubalarla ve çeşitli separasyon malzemeleri ile ana yoldan tamamen ayrılacak, levhalar ve mini trafik lambaları yerleştirilecek) mükemmel şartlara sahip olduğunu iddia etmiyorum. Ancak iyisiyle-kötüsüyle bundan 2-3 sene önce hiçbirimizin hayal edemeyeceği bir yola kavuşuyoruz. Bu yolu daha iyi hale getirtmek ve yeni yolların daha güzel standartlarda yapılmasını sağlamak bizim elimizde. Önce bizlerin yolu kullanıp eksiklerini-hatalarını belirleyip yetkililere bilgi vermemiz gerekir ki mevcut yol veya yeni yapılacak yollar daha düzgün standarda sahip olsun. Yoksa bu yolu hayatında belki hiç bisiklet kullanmamış olan belediye başkanlarının, şehir planlamacıların, vs… düzeltmesini beklersek daha çok bekleriz.
Biz bisikletliler bu yola sahip çıkmazsak, daha en baştan reddedersek, bisiklet yolunu kullanacak olan yeni insanları bisiklet dünyasına kazandıramazsak, yerel yönetimlere bisiklet yolunun yoğun şekilde kullanılacağını ve yeni yollara ihtiyaç olduğunu göstermezsek ve bu sayede ulaşım amaçlı yeni bisiklet yollarının yapılmasını sağlamazsak, şikayet etmiş olduğunuz uluslararası standarttaki tek “ulaşım amaçlı” bisiklet yolunu da kaldırırlar ve herkes caddedeki sol şeridine kavuşur, trafik birden akmaya başlar ve siz ve sizin çocuklarınız/torunlarınız da trafik kaosu içinde mutlu-mesut yaşamaya devam edersiniz.
Bize mucizevi bir şekilde yerel yönetim tarafından bir fırsat sunuldu, bu fırsatı tepersek tüm bisikletlilere yazıklar olsun. Sonra da çıkıp kimse demesin “Avrupa’da ne güzel bisiklet yolları var, bizde niye yok?” diye…
Sevgi ve saygılarımla...
Engin Ertekin