Shimano'nun ürettiği parçalar hiç bir zaman belli bir seviyenin altına inmez; ve en düşük seviye parçalarında bile kullanım kolaylığı ya da performans açısından bir dezavantaj olsa da sağlamlık açısından kesinlikle güvenilir ürünler üretir. Uzun ömürlü oldukları, zor koşullara dayandıkları, uzun süre bakım yapılmasa bile idare edecek bir performans sergilemeleri sayesinde shimano, yıllardır komponentlerde güven duygusunun değişmez adresi olmuştur.
Gel gelelim işin bir de ticari boyutu var... Bisiklet üreticilerinin büyük kısmı, kadrolarını bile başka firmalara yaptırırlar ve bu kadroların üzerine çeşitli komponentleri monte edip satışını gerçekleştirirler. Yeni bir model tasarlanırken; bu modelde kullanılacak kadronun hangi özellikleri taşıyacağı, o kadronun hangi renklerle süsleneceği, üzerine hangi seviye komponentlerin monte edileceği, ve sonuçta ortaya çıkacak bisikletin kaç adet üretilip satılmasının planlandığı ince ince analiz edilir. Mesela ilk etapta 1000 adet üretilecek orta seviye bir model için, her bir parçanın farklı üreticilerden 1000'er adet sipariş edildiğinde ne kadar paraya mal olacağı ve hangi koşullarla geleceği (kaç adetlik partiler halinde sevk edileceği, kaç haftada ellerine ulaşacağı, ödemesinin nasıl yapılacağı, vb.) derinlemesine incelenir ve ticari olarak onlara en çok kazanç sağlayacak parçalar seçilir. Genellikle Shimano parçalar, müşterilerde güven duygusu oluşturmasından dolayı sıklıkla tercih edilir. Öte yandan bazı aykırı modellerde ise, sıradanlıktan sıkılmış kısıtlı bir müşteri grubu hedef alınarak daha sıradışı, farklı üreticilerin birtakım ayrıcalıklar ekleyerek piyasaya sürdüğü aykırı ve havalı bir tasarıma sahip parçalar tercih edilir. Bunun dışında komponent üreticilerinin satış departmanları da her kapıyı çalarak, müşterilere sunulacak güven duygusundan daha cazip çıkarlar sağlayan stratejik hamlelerle bisiklet üreticilerinin aklını çelmeye çalışırlar. Bu durumun eseri olarak pek çok bisikletin fazla göze batmayan kısımlarında, muadili bir shimano parçadan daha ucuza satın alınmış parçalar da kendilerine yer bulurlar. Bu durum kaliteyi düşürmez, sadece rekabetten fayda sağlayan taraf bu sefer bisiklet üreticisi firmalar olmuştur.
İşin özü bu şekilde. Sonuçta hepimiz birer tüketici olarak, kendi ihtiyaçlarımıza en iyi karşılığı verecek bisiklet modelini tercih etme eğilimindeyiz. Kimimiz de bütün bu ticari hamlelerin dışına çıkarak, istediğimiz kadronun üzerine istediğimiz parçaları toplayarak kendi bisikletimizi oluşturuyoruz ve aslında bir bakıma birer bisiklet üreticisi oluyoruz. Sizin hangi tarafta olacağınız ise tamamen size kalmış
