Bisiklet nedir?

CROSSCU31

Daimi Üye
Kayıt
6 Şubat 2007
Mesaj
342
Tepki
31
Şehir
ESKİŞEHİR dağ
Evet başlıkta da görüldüğü gibi bu bisiklet nedir tanımı veya bir açıklaması var mı?
 
Scudo

tekteker

Forum Demirbaşı
Kayıt
8 Mayıs 2007
Mesaj
509
Tepki
125
Yaş
38
Şehir
İstanbul
İsim
Volkan
tek oturgaçlı, iki tekerlekli, götürgeç enerjisini üzerine binen şahıstan sağlayanaraçtır. :D :D türk dil kurumu gibi açıkladım ha

200. mesajımda olmuş. :D
 
  • Beğen
Tepkiler: Kosova

CROSSCU31

Daimi Üye
Kayıt
6 Şubat 2007
Mesaj
342
Tepki
31
Şehir
ESKİŞEHİR dağ
güzel cevap başka yokmu farklı görüşler alalım
 

Daywalker

Daimi Üye
Kayıt
21 Nisan 2007
Mesaj
206
Tepki
172
Şehir
İzmir
Bisikletin, iki anlamına gelen "bi" ve tekerlek anlamına gelen "cycle" sözcüklerinin birleşiminden oluşmuş, anlamı "iki tekerlekli" olan vasıtanın Türkçe'ye yabancı dilden uyarlanmış ismi olduğunu bilmeyen yoktur herhalde.:eek: Gerçekten de Ofli'nin dediği gibi binlerce yılın icadı, bir yaşam tarzının aracı...
 

tekteker

Forum Demirbaşı
Kayıt
8 Mayıs 2007
Mesaj
509
Tepki
125
Yaş
38
Şehir
İstanbul
İsim
Volkan
croscu_31 banlanmışsın bak üzüldüm ha. bundan sonra daha dikkatli ok.
 
Kayıt
21 Haziran 2018
Mesaj
74
Tepki
45
Şehir
İzmir
İsim
Gökhan Şahin
Bisiklet
Bianchi
Bisiklet, artık gelişen teknoloji sayesinde büyük gelişmeler kaydetmiş çok yönlü mucizevi bir araç. 21 vitesli, otomatik vitesli, elektrik motorlu, fonksiyonel ve hafif bisikletlerle bisiklet sürmek daha da keyifli hale geldi.
 

Kosova

Üye
Kayıt
14 Kasım 2018
Mesaj
11
Tepki
10
Yaş
42
Şehir
Bursa
İsim
İbrahim Şen
Bisiklet
Scott
Beden ve ruhu rahatlatmaya yardımcı olan alettir.?
 

edemirdag

Üye
Kayıt
4 Mart 2015
Mesaj
74
Tepki
72
Yaş
48
Şehir
Balıkesir
İsim
Emre D.
Bisiklet
Carraro
Bisikletin ne olduğunu bilmemiz lazım.

Bisiklet, artık gelişen teknoloji sayesinde büyük gelişmeler kaydetmiş çok yönlü mucizevi bir araç. 21 vitesli, otomatik vitesli, elektrik motorlu, fonksiyonel ve hafif bisikletlerle bisiklet sürmek daha da keyifli hale geldi. Bugün bisiklet, gelişmiş ülkelerde çevreyi, insan sağlığını, ekonomiyi, atmosferi korumanın en önemli araçlarından biri haline geldi. Artık modern yaşamda bir kısa mesafe (5-6 km) ulaşım aracı olarak kabul ediliyor. Bisiklet (Fr. İki Tekerli) ya da popüler olmayan eski adıyla velespit (Fr. Tez Ayak), motorsuz veya elektrik motorlu, iki veya üç tekerlekli, pedallı, insan gücü veya elektrik ile ilerleyen bir ulaşım aracıdır. Ulaşım ve eğlencenin yanı sıra bisiklet sporunda da kullanılır. BMX, Dağ bisikleti, şehir (hibrit) bisikleti, tandem (çift kişilik bisiklet), tur bisikleti, yol bisikleti gibi türleri vardır. Vitesli ve vitessiz türleri bulunmaktadır.

Bisikletin icadı konusunda tarihçiler arasında tam bir fikir birliği yoktur ve ileri sürülen tarihler tartışmalıdır. Bisiklet, tek bir mucit tarafından icat edilmemiş, tarih içerisindeki pek çok farklı çabanın bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Leonardo da Vinci’ye ait olduğu ileri sürülen 1492 tarihli bir bisiklet karalamasının 1960’larda Codex Atlanticus’a eklenmiş sahte bir çizim olduğu anlaşılmıştır. 1790’larda icat edilen vélocifère veya célérifère isimli hızlı at arabası aracı, bisikletin atalarından biri olarak kabul edilmez.

Binicisi tarafından itme gücü sağlanan iki tekerlekli ve kanıtları tartışmalı olmayan ilk taşıt, Alman Baron Karl von Drais de Sauerbrun tarafından icat edilmiştir. Drais, 1817 yılında aracı 14 km boyunca kullandı ve 1818 yılında Paris’te sergiledi. Von Drais, aracını Laufmaschine (koşu makinası) olarak adlandırdı, çünkü tahtadan yapılmış aracın sabit bir gidonu vardı, fakat hareketi sağlamak için pedalları yoktu. Binici, ayakları ile yerden güç alıyor, bir denge tahtası binicinin kollarını destekliyordu. Zamanla bu isim yerine draisienne ve velosipede isimleri daha popüler hâle geldi. Von Drais aracının patentini aldı, ancak kısa sürede kopyaları Avusturya, Birleşik Krallık, İtalya ve Amerika Birleşik Devletleri gibi pek çok ülkede türedi.

Londralı Denis Johnson, von Drais’in koşu makinesinden bir adet satın aldı ve İngiltere’de patentini alarak geliştirdi. 300 adet üretip “yaya at arabası” adıyla piyasaya sürdüğü araç, “hobi atı” adıyla ünlendi. Karikatüristler, bu aracı “züppe atı” olarak tanımlıyor ve yoldan geçenler, binicilerle alay ediyorlardı. Hobi atının sadece düzgün yollarda rahatça kullanılabilmesi, emniyet endişelerini gündeme getirdi ve araç, altı ay içerisinde gözden düştü. Drais ve Johnson’ın çabaları, iki tekerlekli bisikletin hareket hâlinde iken dengede kalabileceğini ispatlasa da sonraki 40 yıl boyunca çalışmalar üç ve dört tekerlekli bisikletler üzerinde yoğunlaştı.

İlk büyük oranda seri bisiklet üretimi “Michaux Company” tarafından yapılmıştır. Şirket, yılda yüzkırk bisiklet üretiyordu. Bisikletin ilgi görmesi, dönemin devletlerinin de dikkatini çekmiştir. 1800’lerin ikinci yarısında Fransa Savunma Bakanlığı bisiklet üretimini destek vermiş ve 1871’de imal edilen bisikletler, Almanya ile o zaman yapılan savaşta kullanılmıştır. Trufaut, içi boş kauçuk lastiğini bulmuş, bunu İskoçya’da eşit çapta tekerlekleri olan komple kadrolu, bilyalı ve millî bisikletlerin yapılması takip edmiş, ardından da ortadan katlanan portatif bisikletler piyasaya çıkmıştır.

İrlanda’da 1888 yılında havalı plastik bisikletler piyasaya sürülmüştür. Bu durum bisiklet endüstrisini geliştirmiştir. Bisiklet üretiminde kullanılan malzemenin fiyatının yüksekliği, işçilik maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle halka inememiştir. 1800’lerin sonundan fabrikaların artması ve seri üretimin hızlanmasıyla maliyetlerde yaşanan düşüş, bisikletin geniş kitlelere ulaşmasını sağladı. Özellikle Belçika, Fransa, İngiltere, İtalya ve İspanya’daki bisiklet fabrikaları, bisikletin bu ülkelerde yaygınlaşmasına ve bisiklet sporunun gelişmesine önayak olmuştur. II. Dünya Savaşı’nda Avrupa ülkeleri, bisikleti ordu süratinin artırılması için askerî amaçla kullanmışlardır.

Türleri
Tekerlek çaplarına göre
Bisiklet tipleri birkaç farklı şekilde sınıflandırılabilirler. Bunlardan birisi tekerleklek çaplarına göre yapılan sınıflandırmadır. Üç tekerlek çapı şu anda çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunlar 28 inches (710 mm), 26 inches (660 mm), 20 inches (510 mm). Bunların dışında Şablon:Convert/inç çapındaki tekerleklekler, uzun yıllar boyunca yol bisikletlerinde kullanılmıştır. 584 millimetre (23.0 in) çaplı 650B olarak tanımlanan tekerleklekler de son zamanlarda bâzı üreticiler tarafından kullanılmaya başlanmıştır. 29 inches (740 mm) çaplı tekerleklekler dağ bisikletinde yaygınlığı gitgide artmıştır. 2012 yılında olimpiyatlarda birçok dağ bisikleti yarışçısı 29 inches (740 mm) tekerlekleğe sahip bisiklet kullanmışlardır.

Teker çapı sınıflandırmasına göre 28 inches (710 mm) tekerlek çapına sahip bisikletler yol bisikleti, 26 inches (660 mm) tekerlek çapına sahip bisikletler dağ bisikleti olarak kabaca tanımlanır. 20 inches (510 mm) tekerleklere sahip bisikletler BMX bisikletleri 19 inches (480 mm) hacı bisikleti olabildikleri gibi, farklı üç tekerleklekli, hatta dört tekerleklekli bisikletlerde ve yatay bisikletlerde sıklıkla kullanılırlar.

Kullanım amaçları
Bisikletler kullanım amaçlarına göre de sınıflandırılabilirler. Teker çapı ne olursa olsun, ince tekerlekli ve daha nahif yapılı, asfaltta kullanıma yönelik yapılmış bisikletlere yol bisikleti denir. Gene tekerlek çapı 622 millimetre (24.5 in) ya da 559 millimetre (22.0 in) olmasına bakılmaksızın (genellikle 559 mm olur), sağlam gövdeli ve dayanıklı parçalardan yapılmış, daha kalın lastiklerin kullanılmasına izin veren bisikletler araziye uygundurlar ve bunlara dağ bisikleti denir. Dağ bisikletlerinin ön süspansiyonlu, ön ve arka süspansiyonlu, süspansiyonsuz tipleri olabilir. Süspansiyon miktarına ve olup-olmamasına göre bisiklet kullanım alanları değişebilir.

Teker çapı 622 millimetre (24.5 in) ya da 559 millimetre (22.0 in) ve son zamanlarda da 622 millimetre (24.5 in) ya da 584 millimetre (23.0 in) olarak üretilen bâzı bisikletler, uzun yollarda kullanılmak üzere üretilirler. Bu bisikletlerin ön ve arka kısımlarında çanta taşımaya imkânları vardır. Çamurluklar, rahat sele ve gidonlar kullanırlar. Tek amacı uzun mesafelere binicisini ve binicinin eşyalarını taşımak olan bu bisikletlere tur bisikleti denir. Teker çapı Türkiye’de 28 inches (710 mm), Fransa, İtalya, İskandinav ülkeleri gibi bölgelerde ise 650B olan bâzı bisikletler vardır ki bunlara şehir bisikletleri denir. Bu bisikletlerin çoğu zaman ön ve arkalarında sepetleri, dinamolu ışıklandırma sistemleri vardır. Avrupa’nın pek çok yerinde genç-yaşlı insanlar şehir içindeki işlerini görmek, bir yerden bir yere gitmek, yük taşımak için bu bisikletleri kullanırlar.

Asıl amacı akrobasi ve bâzı özel yarışlar olan, sağlam yapılı ve 20 inches (510 mm) tekerleklekli bisikletlere BMX bisikletleri denir. Bu bisikletler 1980’li yıllardan itibaren ortaya çıkmış ve bütün Dünya’da popülerlik kazanmışlardır. İki sürücünün aynı anda binmesine müsaade eden bisikletlere tandem denir. Tandemler, uzun turlardan kısa arazi yarışlarına kadar pek çok farklı alanda kullanılabilirler. Sürücüsünün arkasına yaslanmasına hatta bâzı durumlarda yatar pozisyonda durmasına müsaade eden bisikletlere yatay bisiklet denir. Yatay bisikletler Türkiye’de yaygın değildir. Yatay bisiklet kelimesi bile bilinmemektedir. Yatay bisikletin İngilizcesi Recumbent Bicycle‘dir.

Sadece tek bir tekerleki olan bisikletler de vardır. İki tekerlek karşılığı kullanılan İngilizcesi “Bicycle” olan bisiklet, tek tekerlekden olustugu için İngilizcedeki “Unicycle” kelimesinin karşılığı olarak unisiklet kelimesiyle tanımlanmaya başlamıştır. Eskiden sirklerde gösteri amacıyla kullanılan unisikletler, son yıllarda sokak hareket yarışmalardan unisiklet basketbolu, hokeyi ve dağ unisikleti mânâsına gelen “muni” kategorilerine kadar geniş bir alana yayılmış ve giderek Dünya’da popülerlik kazanmışlardır. Tek tekerlekli bisiklet, yani unisikleti kullanmayı öğrenmek, normal bisiklet kullanmaktan farklıdır. İş bisikletleri özellikle yük taşımak için üretilirler. Bâzıları yüz kilo ve üstündeki yükleri taşıyabilecek kadar sağlamdır. İki veya üç tekerlekli modelleri vardır. Bisikletin gövdesinde bulunan boş kısımda, hizmet ettiği şirketin reklâm tabelasını taşıyabilirler.

Bisiklet donanımı
Bisikletin parçaları
Bisiklet, çeşitli donanımın bir araya gelmesinden oluşur.

Kadro
Çatı da denir. Karbon, çelik, alüminyum, titanyum gibi farklı malzemelerden yapılabilir. Sağlamlık açısından daha çok bisikletlerde alüminyum ve karbon kadrolar tercih edilir. Alüminyum kadroların en büyük özelliklerinden birisi, hafif olması ve darbeleri emmesidir. Günümüzde karbon fiber kadrolar oldukça yaygın olup alüminyumdan çok daha sert ve çok daha hafiftirler. Bu özelliğinden dolayı dağ bisikleti ve yol bisikletlerinde karbon kadrolar daha çok tercih edilir.

Maşa
Amortisörlü ya da düz olabilir. Ön veya arkada bulunabilir. Havalı ve yaylı olmak üzere iki çeşittir. Amortisörler sürüş konforu sağlamak için tasarlanmıştır. Dağdan inerken veya engebeli arazide yardımcı olurlar. Düz maşalar daha çok yol ve şehir bisikletlerinde kullanılır. Bu sebeple en çok tercih edilen amortisörlü olanıdır. Eğer şehirde sürülecekse düz maşa da kullanılabilir.

Frenler
Frenler ön ve arka olmak üzere iki tanedir. U-fren (yol bisikletlerinde olan klâsik tip), v-fren veya hidrolik fren gibi çeşitleri vardır. Günümüzde artık daha çok hidrolik frenler kullanılmaktadır. Bir dönem ayaklar ile pedâlden kontrol edilebilen kontrpedal fren sistemi de kullanılmıştır.

Tekerlek
Bisiklette tekerlek bir ilâ dört tane olabilir. Fakat ikiden farklı sayıda olması hâlinde “bi”siklet adı, ihtivâ ettiği “iki” kelimesinden dolayı uygun olmaz. Üçlü bisikletlerin genelde önde bir, arkada iki tekerleği vardır. Tek tekerlekli olanlar ise genellikle sirklerde gösteri ve akrobasi amaçlı kullanılmaktadır. 30–60 pound kare inç (210–410 kPa) dağ bisikletleri 90–110 pound kare inç (620–760 kPa ) yol bisikletleri için uygun basınç ölçüsüdür. Dönüş hızını arttırmak için rulmanlı göbek sistemleri kullanılmaya başlanmıştır. Dağ bisikletlerinde daha dişli lastikler, şehir ve yol bisikletlerinde ise sürtünmesi, dolayısıyla enerji kaybı daha az düz ve dişsiz lastikler tercih edilir.

Vites donanımı
Bisiklette 5 vitesten 33 vitese kadar seçenekler olabilir. Büyük dişlideki üç dişlinin verimli bir şekilde kullanımının mümkün olmamasından dolayı son yıllarda dağ bisikletlerinde de 2×10 vites seçeneği yaygınlaşmıştır. Yol bisikletlerinde de 2×10 ve 2×11 vites seçenekleri yaygındır. Vitesler, eğime göre verimlik artışı sağlamak, bisikletin süratini arttırmak ve yokuşları daha kolay çıkmak içindir. Vites sistemi iki bölümden oluşur: ön (aynakol dişlileri) ile arka vitesten (arka vites dişlileri) oluşur. Bunları kontrol etmek için gidon çevresinde iki vites kontrol kolu bulunur; sağ kol arka vitesi, sol kol ise ön vites dişlilerini kontrol etmeyi sağlar. Pedal devrine göre (optimum 70-90/dk./devir) devir arttıkça vites düşürülür, devir düştükçe vites büyütülür.

Ön vitesdeki iki ilâ üç dişli setinden küçük dişli, yokuş için gerekli ana vitesdir. Ön-orta vites, düz yol için idealdir. Varsa ön büyük dişli ise sürat ana vitesidir. Arka viteslerde ise en büyük dişli yokuş dişlisidir. Vites küçüldükçe düz yol viteslerine ulaşılır. En küçük dişli ise sürat dişlisidir. Başka bir bakışla öndeki ana viteslerin arkadaki dişli kadar farklı seçeneği vardır. Kısaca üç ana dişlinin arkada yedi vites dişlisi olan bir bisiklette 3×7 = 21 vites bulunmaktadır. Sistemde ön küçük vites (yokuş vites ana dişlisi) 1. vites ana dişlisidir. Arka vitesde en büyük dişli (yokuş vitesi) 1. vitesdir. Dik yokuş için ön ×1, arka 1 kullanılırken düz yol için ön ×2, arka 3-4 ideal dişlilerdir. Sürat için ön ×3, arka 7 ideal dişliler daha uygun olur.

(link)

ÖZGÜL EROL
İnsan insana benzemez. Farklıyızdır. Her birimizin yollarla ilişkisi de farklıdır. Kimimiz seyahat etmenin kendisinden çok hayalini kurmanın, hazırlanmanın heyecanını sever. Kimimiz varılan yerde yapılanları, görülenleri… Yolun bir önemi yoktur onlar için. Kimimizse aksine sadece yolu ve yolda olma duygusunu sever. Olabildiğince dokunmak ister hayata. Bunu en iyi şekilde yaşayabilmek için de bisiklet en uygun araçtır.

William Saroyan “Bisiklet, insanlığın en asil icadıdır” der. Bisikletli yaşamın kişinin içsel dünyasına yönelik katkılarını da şöyle ifade eder; “Bisiklete zevk için binmiyorum. Bir yere ulaşmak için sürüyorum, ama evime ulaşmak anlamında söylemiyorum. Demek istediğim, kendimi bir yere ulaştırmak için sürüyorum.” Günümüz insanının en çok ihtiyaç duyduğu da bu değil mi zaten?

Yolculuğa çıkmak az ya da çok özgürlük estirir. Bir hafiflik, bir kopuş… Evden, işten, günlük alışkanlıklardan kopma duygusu bambaşka biriymişsiniz gibi hissettirir. İşte tiryakisi olunan bu duygu yollara düşürür insanı çoğu zaman. Hele de bir yerleri kendi bedeninizin ve ruhunuzun gücüyle dolaşmak fikri. Bunu yaparken de yeni yerler görmek, başka hayatlara dokunmak.

Bisiklet, tüm bu beklentilere cevap veren bir araçtır. Çok uzaklara gitmeyi bırakın, arabayla yüzlerce kez geçtiğiniz bir köy yolundan bisikletle geçmek, belki sadece birkaç saat, belki sadece bir gün, belki bir hafta sonu... Ama uzaklaşmak sadece atlayıp bir bisiklete… İşte bu inanılmaz tazeleyebilir insanı. Kaçmak ve doğayla buluşmak. Paris Yayınları bu ay bir bisiklet-gezi kitabıyla yerini aldı raflarda: ‘Bin Tanrılı Ülkeye Bisikletle Yolculuk’…

Pandora’nın kutusu
Kitap, biraz deneyimlemek, biraz da ‘kendisini’ gezdirmek isteyen bir yazarın yola çıkışı ve yaptığı bu yolculuklarda temas ettikleri üzerine. Pedallara asılıyor ve çoğumuzun yapmak isteyip de ertelediğini yapıyor belki. Kitabı elinize aldığınızda, “Yakındığım, eli kolu bağlı çaresiz kaldığım anları düşünüyorum. Sinirimi bozan olaylara ya da insanlara şu anki hâlimle aynı tepkiyi verir miydim diye kafamda tilkiler dolanıyor. Selenin üzerinden dünyaya bakmanın getirdiği yüksüzlükle, ‘Pandora’nın kutusu açıldığında, olman gereken yer işte tam burası oğlum diye dolduruşa getiriyorum kendimi. Bisikletin her ne kadar rehabilite edici etkisi olsa da üzerimde, gayet farkındayım; tüm hayatımı öyle canım istediğinde iki tekere yükleyip çekip gidemeyeceğimin” satırlarıyla karşılaşıyorsunuz. Düşünüyorsunuz bir an, evet, tüm hayatımızı iki tekere yükleyip çekip gidemeyiz belki ama harekete geçmek pekala mümkün. En azından hayatımızın bir kısmını kaçıp kaçıp götürebilmek bir yerlere.
İçinde bisiklet, gezi, doğa, mitoloji ve tarih olan ortaya karışık bir kitap bu. Kentlerin, kasabaların, köylerin gözünüzle görebildiğiniz taraflarında değil; kültürlerinde, tarihlerinde, mitolojilerinde gezinebilme imkanı sunuyor size. Bir gezginin dünyasına tanıklık ediyorsunuz. Gözlemlerine, hayallerine, deneyimlerine ve hepsinden önemlisi biriktirdiklerine.
“Ozan Orpheus’un Trakyası’ndan Hektor’un Troyası’na, Diogenes’in Sinop’undan Homeros’un güneş bahçesi Ege’sine uzanan bir yolculuk… İnsandan çok doğaya, buluta, denize, serçeye, balığa güvenen ve inananların yolculuğu… Bisikletinizle kadim Küçük Asya topraklarında maviyle, yeşille ve mitolojiyle iç içe, daldan dala atlayan uzun bir yolculuğa çıkacaksınız. Beyaz yakalıların elinde kalan tek özgürlük aracı olan bisikletle doğaya kaçışın kısa öyküsü…” diye anlatıyor yazar da kitabını.

Son dönemlerde sıkça karşılaştığımız gezgin hikâyeleri, insanı keşfetmeye ve paylaşmaya davet ediyor. Hepimiz kendi bireysel deneyimlerimizin, keşiflerimizin peşindeyiz. Ancak bu alanda yazılmış birçok kitaptan ayrılan tarafı; yazılanlarla güzel bir uyum yakalamış çizim, harita ve fotoğraflarla desteklenmiş olması. Kitap, zengin illüstrasyonlarıyla da görsel olarak dikkat çekici.

Farklı zevkler
Diğer taraftan kitabın yazın hayatımıza katılmış olmasının, sadece gezi ve bisiklet sporuyla ilgilenenler değil tarih, mitoloji, felsefe ya da edebiyattan keyif alan herkes için önemli olduğunu, farklı zevklere sahip birçok insan tarafından keyifle okunacağını düşünüyorum. Unutmamalı ki güzel şeyleri ancak yavaşladığımızda görebiliyoruz. Her şeyi hızla tükettiğimiz bu dünyada bisiklete atlayıp yola çıkma heyecanı veren bu kitabın birilerine umut olması temennisiyle.

Bin Tanrılı Ülkeye Bisikletle YolculukSinan Cömert
Paris Yayınları
374 sayfa.