Bisiklet ile tanışmam 1979 yılı olmalı. onca yılın verisi, benim gibi, belleği kilobaytlarla ölçülen birisi için, büyük veri kapsamında, keskin sınırlar içermiyor. üç tekerlekli bu versiyondan sonra, iki tekerle tanışmam 1983 tarihli. tanıştıktan 4 ay sonrasında dengede durdum sanırım. hımbıl ve de tembel bir bisikletçi olarak yüzbinlerce kilometre gidemediysem de, epey bir yol eskitmiş olmalıyım.
bu başlığı açmakla, sidi ayakkap, specialized kask, giro eldivenlerinizi övdüğünüz bu günlere kadar, ama ülkede olmamasında, ama daha icat edilmemiş olmasından, ama para yetmemesinden ne gibi aşamalardan geçtik onları internet nesli ile, ilk tanıklar ağzından paylaşmak. bisiklet kültürümüze, ilk elden deneyimlerimizi anlatmak.
affınıza sığınarak, kendimle başlayayım.
1983'te bisiklet, Muğla'da, ismail ercan isimli, yılların muğla vergi rekortmeni beyaz eşyacısı ve bir iki rakibi tarafından satılırdı. o nedenle, şimdiki bir bisikletçi dükkanı gözünüzde oluşmasın. o zaman, bisikletin bakımı ise babam tarafından yapılırdı. sıcak lastik yamaları ile lastikler sağaltılır, kopan fren telleri yenilenir, eriyen fren pabuçları değiştirildi. bu tür, eşyayı tedarik ettiği ama benim hatırlamadığım, bisiklet tamircisi dükkan veya dükkanlar olmalı o zamanlar muğlada.
o zaman, baradine fren pabuçları yoktu, yumaşak hamurlu, çabucak eriyen veya dağılan fren pabuçları vardı. bazen bir yaz süresince ben 2 set eritirdim. fren telleri neredeyse hiç evrim geçirmedi. hep, ajda pekkan gibi değişmeden bu günlere geldiler. ama meretleri ben, cılız bir çocuk olarak bile koparabiliyordum. bilhassa arka fren teli koptu mu, ayakkabıların tabanı ile arka lastikle, sele borusunun olduğu borunun arasına ayağımızı sokar bisikleti frenlerdik. benim altında oyuk olmuş spor ayakkabım vardı. çok net hatırlıyorum. yamalar şimdi, yarabandı gibi, o zaman sıcaktı. delik tespit edilir, bir tarafı tenekeye sabitlenmiş, bir tarafı yapışkanlı yama, deliğe denk getirilir, metal mengene ortasına bu yapı oturtulur, bir karar sıkılır kaymasın diye ve yama tenekesi haznesi tutuşturulur, dumanlar içinde lastik ile yama sıcakla birbirine kaynar. ancak, mengeneyi çok sıkar ve zamanında söndürmezseniz dumanı, bu sefer, lastiğin iki katı birbinine yapışır ve lastik çöp olurdu. o zamanlar lastik pahalıydı.
bu yazıya devam edeceğim. siz de katkıda bulunursanız ne güzel olur.
bu başlığı açmakla, sidi ayakkap, specialized kask, giro eldivenlerinizi övdüğünüz bu günlere kadar, ama ülkede olmamasında, ama daha icat edilmemiş olmasından, ama para yetmemesinden ne gibi aşamalardan geçtik onları internet nesli ile, ilk tanıklar ağzından paylaşmak. bisiklet kültürümüze, ilk elden deneyimlerimizi anlatmak.
affınıza sığınarak, kendimle başlayayım.
1983'te bisiklet, Muğla'da, ismail ercan isimli, yılların muğla vergi rekortmeni beyaz eşyacısı ve bir iki rakibi tarafından satılırdı. o nedenle, şimdiki bir bisikletçi dükkanı gözünüzde oluşmasın. o zaman, bisikletin bakımı ise babam tarafından yapılırdı. sıcak lastik yamaları ile lastikler sağaltılır, kopan fren telleri yenilenir, eriyen fren pabuçları değiştirildi. bu tür, eşyayı tedarik ettiği ama benim hatırlamadığım, bisiklet tamircisi dükkan veya dükkanlar olmalı o zamanlar muğlada.
o zaman, baradine fren pabuçları yoktu, yumaşak hamurlu, çabucak eriyen veya dağılan fren pabuçları vardı. bazen bir yaz süresince ben 2 set eritirdim. fren telleri neredeyse hiç evrim geçirmedi. hep, ajda pekkan gibi değişmeden bu günlere geldiler. ama meretleri ben, cılız bir çocuk olarak bile koparabiliyordum. bilhassa arka fren teli koptu mu, ayakkabıların tabanı ile arka lastikle, sele borusunun olduğu borunun arasına ayağımızı sokar bisikleti frenlerdik. benim altında oyuk olmuş spor ayakkabım vardı. çok net hatırlıyorum. yamalar şimdi, yarabandı gibi, o zaman sıcaktı. delik tespit edilir, bir tarafı tenekeye sabitlenmiş, bir tarafı yapışkanlı yama, deliğe denk getirilir, metal mengene ortasına bu yapı oturtulur, bir karar sıkılır kaymasın diye ve yama tenekesi haznesi tutuşturulur, dumanlar içinde lastik ile yama sıcakla birbirine kaynar. ancak, mengeneyi çok sıkar ve zamanında söndürmezseniz dumanı, bu sefer, lastiğin iki katı birbinine yapışır ve lastik çöp olurdu. o zamanlar lastik pahalıydı.
bu yazıya devam edeceğim. siz de katkıda bulunursanız ne güzel olur.