Bisiklet (30+ yıllık tarihçe)

BF Okuru

Forum Bağımlısı
Kayıt
6 Eylül 2004
Mesaj
164.844
Tepki
789
Bisiklet ile tanışmam 1979 yılı olmalı. onca yılın verisi, benim gibi, belleği kilobaytlarla ölçülen birisi için, büyük veri kapsamında, keskin sınırlar içermiyor. üç tekerlekli bu versiyondan sonra, iki tekerle tanışmam 1983 tarihli. tanıştıktan 4 ay sonrasında dengede durdum sanırım. hımbıl ve de tembel bir bisikletçi olarak yüzbinlerce kilometre gidemediysem de, epey bir yol eskitmiş olmalıyım.

bu başlığı açmakla, sidi ayakkap, specialized kask, giro eldivenlerinizi övdüğünüz bu günlere kadar, ama ülkede olmamasında, ama daha icat edilmemiş olmasından, ama para yetmemesinden ne gibi aşamalardan geçtik onları internet nesli ile, ilk tanıklar ağzından paylaşmak. bisiklet kültürümüze, ilk elden deneyimlerimizi anlatmak.

affınıza sığınarak, kendimle başlayayım.

1983'te bisiklet, Muğla'da, ismail ercan isimli, yılların muğla vergi rekortmeni beyaz eşyacısı ve bir iki rakibi tarafından satılırdı. o nedenle, şimdiki bir bisikletçi dükkanı gözünüzde oluşmasın. o zaman, bisikletin bakımı ise babam tarafından yapılırdı. sıcak lastik yamaları ile lastikler sağaltılır, kopan fren telleri yenilenir, eriyen fren pabuçları değiştirildi. bu tür, eşyayı tedarik ettiği ama benim hatırlamadığım, bisiklet tamircisi dükkan veya dükkanlar olmalı o zamanlar muğlada.

o zaman, baradine fren pabuçları yoktu, yumaşak hamurlu, çabucak eriyen veya dağılan fren pabuçları vardı. bazen bir yaz süresince ben 2 set eritirdim. fren telleri neredeyse hiç evrim geçirmedi. hep, ajda pekkan gibi değişmeden bu günlere geldiler. ama meretleri ben, cılız bir çocuk olarak bile koparabiliyordum. bilhassa arka fren teli koptu mu, ayakkabıların tabanı ile arka lastikle, sele borusunun olduğu borunun arasına ayağımızı sokar bisikleti frenlerdik. benim altında oyuk olmuş spor ayakkabım vardı. çok net hatırlıyorum. yamalar şimdi, yarabandı gibi, o zaman sıcaktı. delik tespit edilir, bir tarafı tenekeye sabitlenmiş, bir tarafı yapışkanlı yama, deliğe denk getirilir, metal mengene ortasına bu yapı oturtulur, bir karar sıkılır kaymasın diye ve yama tenekesi haznesi tutuşturulur, dumanlar içinde lastik ile yama sıcakla birbirine kaynar. ancak, mengeneyi çok sıkar ve zamanında söndürmezseniz dumanı, bu sefer, lastiğin iki katı birbinine yapışır ve lastik çöp olurdu. o zamanlar lastik pahalıydı.

bu yazıya devam edeceğim. siz de katkıda bulunursanız ne güzel olur.
 
Scudo

BF Okuru

Forum Bağımlısı
Kayıt
6 Eylül 2004
Mesaj
164.844
Tepki
789
Kask. bu detay, muhtemelen profesyonel bisikletçilerin dışında bilinen bir şey değildi. yoktu özetle. kafalarda göreceğiniz tekşey, kasket. evet, düz köylerde, çift kadro bisan bisikletlerde gezen, takım elbiseli amcalarda kasket neredeyse üniforma gibiydi. muhtemelen şapka kanunu ile zorlanmış bir durum olsa gerek. muğlada geçen çocukluk ve muğla ula da tanıdıklar olmasından ileri gelen bir tanıklık benimkisi. 1990ların başında, bianchi firmasının Türkiye çıkarması ile tek tük kask da görünmeye başladı. ilk kaskımı 1995 te, ankarada explorer denen mağazadan aldım. neden bu kadar geciktim peki? çünkü kafa çevrem 62cm, 1990 larda kask ithal eden firmalar satamadıklarından, ya da abi en çok hangi boy gidiyor diye üreticilere sorup getirdikleri kasklar süslüyordu rafları. bu kasklar da, maalesef M beden oluyordu. şimdiki kadar ebat ve çeşit maalesef yoktu.
ilk aldığım kaska, model oyuncak boyası ile Gri ODTÜ amblemi yapmıştım bozuk paraları şablon yaparak. yıllarca kullandığım o kaskı, bisikletten her indiğimde nereden aldım diye sordular, o amblemden dolayı. sonra nice kasklar geçti kafamdan, ne yazık ki, estetik durmuyor bende. gocaman kafanın estetik dertleri var.
 

Cemil Dada

para todos todo nada para nosotros
Kayıt
22 Nisan 2016
Mesaj
424
Tepki
694
Şehir
Ankara
İsim
Cemil Dada
Bisiklet
Cube
1988 yılının yazında annem bana Güven marka sarı bir bmx aldı. Bmx'lerin altın çağıydı, o yılların Amerikan filmlerinde çocuklar çoğunlukla bmx'e biner. Bu filmler muhtemelen benim neslimi bmx'e aşık etmişti. Benim bmx çok iyi bir malzemeden üretilmemişti, daha o yaz kardeşim parketmiş bir reno 9'a arkadan girince maşası kırıldı, dayım fabrikada kaynakçıydı bi güzel kaynattı. Artık bisikletim alından yaralı ama hala sarıydı. Bir süre sonra pedalı yalama oldu, dayım orayı da kaynattı. Belki de mahallenin en sıska çocuğuydum ama bisikletim benden bile zayıftı her hafta bir yerine bir şeyler olurdu. Diğer markalara göre çok ucuzdu ondan sanırım. Kontra değil kumpas frenliydi ve bu frenlerin ya teli kopar ya pabucu erirdi birkaç haftada bir.

Sayılamayacak kadar çok sorunu vardı, bunları yazmak bile sıkıcı ama sürüşü bir harikaydı. Sarı lastikleri bütün kıyafetlerden ve ayakkabılardan daha güzeldi benim için, sanırım üç, dört yıl bindim, köylere, tarla yollarına girdim ama bir kere bile patlamadılar. Boyumuz uzayıp bize küçük kalınca kuzenimize verdik ondan da kardeşine geçti.

Sarı bmx'imiz sahneden çekilirken bir devir de kapanmış ve herkes mtb'ye geçmişti
 

BF Okuru

Forum Bağımlısı
Kayıt
6 Eylül 2004
Mesaj
164.844
Tepki
789
Eldiven. Soğukta, yün eldiven kullandım. Rüzgarı içine almakla kalmıyor adete içinde daha da soğutuyor. Vaz geçtim eldivenden. Taa ki, bir gün düşüp elimin ayaları küçük küçük taşlarla dolana kadar. O nedenle bir bisikletçide, çocuğuna bisiklet alan kişilere usulca yaklaşıp eldiven almaları konusunda ısrar ederim. O kaza bana akıl değneği oldu. Bisiklet eldivenleri ateş pahası. Gittim bende, ağırlık çalışanların kullandığı parmaksız deri eldiven aldım. 1 yıl ellerim terleyince mavi siyah renk almasına rağmen o eldivenleri kullanmıştım.
Her ikisi de çok önemli olmakla beraber, kask mı eldiven mı diye bana sorsanız, benim önceliğim eldiven maalesef.