Scudo Sports

Biraz da aşk ve romantizmle ilgili hikayeler ve fotoğraflar

Scudo
EY SEVDİĞİM! BİLİYORMUSUN SENİN O GİDİŞİN PASLI BİR NAMLUDAN TETİK ZORUYLA ÇIKAN,MİKROBU KIRILMAMIŞ BİR MERMİ MİSALİ SAPLANMIŞTI GÖĞSÜME.....
AMA SUSTUM TEHDİT ETTİM YÜREĞİMİ KONUŞMAMASI İÇİN
GÖZÜMÜ KORKUTTUM AĞLAMASIN DİYE YAD YÜZLERE BAKMASIN GÖNÜL KOYMASIN
DİYEREK KÖR ETTİM SEVDAMIN GÖZLERİNİ
ELLERİMİ KELEPÇELEDİM SENDEN GAYRI TENLERE DOKUNMASIN SENDEN GAYRISININ SAÇLARINI OKŞAMASIN DİYE.........KULAKLARIMI TIKADIM HER TÜRLÜ SÖZE SENDEN O İKİ SİHİRLİ KELİMEYİ DUYANA KADAR...
-*ÖLMEYECEĞİM SENSİZ DUDAKLARIMIZ KAVUŞMADAN-*

HALA MUHAFAZA EDİYORUM YANAKLARIMA YETİM BIRAKTIĞIN BUSELERİ
ANILARA YENİDEN SENARYOLAR YAZIYORUM
RÜYALARIMIN BAŞROLÜNDE HER DAİM SENİ OYNATIYORUM
AYRILIĞIN ACISI BENİ YİNE DERİNDEN VURUYOR
BEYNİM YİNE OSCAR`A ADAY HAYALLER KURUYOR
-*ÖLMEYECEĞİM SENSİZ KALPLERİMİZ BULUŞMADAN-*

HALA YAKTIĞIN ATEŞ YÜREĞİMDE YANGINA SEBEBİYET VERİYOR
BEN YİNE VAR OLAN YOKLUĞUNUN YOK OLAN VARLIĞIMIN KASELER DOLUSU AĞIZ DOLUSU ZEHRİNİ AKITMAKTAYIM CİĞERLERİME...DAMARLARIMDAN BEYNİME GİDEN SEVDA YOLUNA VARABİLMEK İÇİN YÜREĞİMİN GÜZERGAHINDA SEYRETMEKTEYİM
VE BİR ISSIZ ÇÖL RÜZGARI BİR DELİCE BORAN MİSALİ ESMEKTEYİM
GÖNLÜNÜN KIYILARINA ULAŞABİLMEK İÇİN
-*ÖLMEYECEĞİM SENSİZ GÖZLERİMİZ KONUŞMADAN-*

HALA SEVİNÇLERİNİN GÖZYAŞI MENDİLİMDE DAMLA DAMLA
İÇİME YOKLUĞUN DOLUYOR HER KATLAYIŞIMDA
CANIM YANIYOR BEBEĞİM``ANNESİZLİĞE ALIŞMAYA ÇALIŞAN ÖKSÜZ BİR BEBEK GİBİ
ELİNDEN OYUNCAĞI ALINMIŞ BİR MASUM ÇOÇUK MİSALİ
KALBİM NAMAZA DURMUŞ,GÖNLÜM İSYANLARDA
...GÜNAHA GİRİYORUM BİLİNÇ ALTINDA....

GEL, GEL BE ARTIK BİR TANEM!
YORGUN YÜREĞİMİN DİNLENECEĞİ BİR GÖNÜL PALAS`I YOK SENDEN BAŞKA
ARTIK DAYANMAYA ALIŞMIŞLIĞIM TÜKENMEK BİTMEK ÜZERE
ÇARESİZLİK;DÜŞÜNCELERİMDE UMUTSUZLUĞUN GÖLGESİ GİBİ
ZAVALLI KALBİM HAYKIRIŞLAR İÇİNDE ÇIRPINMAKTA,YAŞLI GÖZLERİM AYDINLIK BAKIŞLARDA KARANLIKLARLA PENÇELEŞMEKTE
ZİHNİM HALA ALGILAYAMADIĞI GÜZEL GEÇMİŞİMİN SORGUSUNDA VE BEDENİM HİSSETTİĞİ
SOĞUĞUN,YORGUNLUĞUN,AĞRILARIN,ACILARIN VE SANCILARIN VERMİŞ OLDUĞU KARARSIZLIK KABİLİYETİNİN KORKUSUNDA... ANLAYACAĞIN YEŞİLGÖZLÜM;SENSİZLİĞİN ACISI BUGÜNDE DAMARLARIMA ENJEKTE EDİLİYOR HER DEFA ...........BİR DEĞİL....BİN.... DEFA....

AMA ÖLMEYECEĞİM BİLESİN ÖLMEYECECEĞİM SENSİZ İPEK YÜZLÜM...
SEVDANIN PINARINDA AŞKIN ŞARABINI KANA KANA İÇMEDEN
ZİL ZURNA SARHOŞ OLUP KENDİMDEN GEÇMEDEN ÖLMEYECEĞİM.....

HALİS ZONGULDAK KÖMÜRÜ KARASI,YALNIZLIĞA MEYİLLİ GECELERDE SENSİZLİĞİN TACİZİNE UĞRADIM DEFALARCA....AMA BUNA RAĞMEN BİLMEDİĞİM BİR YERDE,BİLDİĞİM
SEVDİĞİM BİRİSİN OLDUĞUNUN,FARKINDA OLMAKSIZIN, BİLE BİLDİĞİM BİLİNMEYENLERİN ARASINDA DAHİ TEK BİLDİĞİM SENİ HALA SEVDİĞİMİ BİLMEMDİ SERÇE YÜREKLİM......

DİNLE SEVDİĞİM! KALP ATIŞLARIMIN ZİKRİNİ DİNLE
RUHUNDA DUY BENİ,YÜREĞİNE KUNDAKLA GÖZBEBEKLERİMİ
SOYKIRIMA UĞRAT EBEDİYEN SİL AŞKIN TARİHİNDEN BENLİĞİMİ
YAKIP YAĞMALA,VİRANEYE ÇEVİR GÖNÜL BAHÇEMİ
AMA ASLA SENSİZ ÖLMEMİ İSTEME........
ÖLDÜRMEYECEĞİM İÇİMDEKİ SENSİZLİĞİ...SENLE ÖLMEDEN

SENSİZLİĞİN ARKADAŞI OLMAKTANSA,SENLİLİĞİN ESİRİ OLMAK
YALNIZLIK DENİZİNDE YOL ALMAKTANSA RUHUNUN DERİNLİKLERİNDE
SENİ SEVDİĞİMİ TÜM DÜNYAYA HAYKIRARAK,ÇIRPINA ÇIRPINA
BOĞULMAK İSTİYORUM AŞKIN GİRDABINDA

CİNAYETE KURBAN GİDİYOR UMUTLARIM FAİLİ MEÇHUL DUYGULARDA
SANIK DURUMUNA DÜŞTÜM DELİLSİZ YARGILANIYORUM
DİLİM İSYANLARDA,SÖZLERİM İNFAZDA,HER KELİMEDE AYRI AYRI DAVA AÇILIYOR
GÖNLÜMÜN MAHKEMESİNE
SAVUNMA YAPAMAYACAK KADAR SAVUNMASIZIM
İTİRAZ ETMEYİ AKLIMA BİLE GETİRMİYORUM
BİR AN EVVEL MAHKUM OLMAK KALBİNİN ZİNDANLARINA ATILMAK ,
SONSUZA DEK ORDA KALMAK ORADA YAŞAMAK İSTİYORUM
ÖLMEYECEĞİM SENSİZ........ DUALARIM YERİNİ BULMADAN..............

SANA OLAN AŞKIM ERGENLİĞİNİ ÇOKTAN BİTİRDİ
EN OLGUN DÖNEMİNDE HATTA KEMALE ERDİ
ŞİMDİ DAHA ÇOK DAHA CESUR SEVİYORUM SENİ
KORKMUYORUM BİR AN OLSUN ÖLMEKTEN
TEK KORKUM SENSİZ ÖLMEK VARSAYIMLARI ÜZERİNE
BERABERE BİLE KALMAK İSTEMİYORUM NE KADAR KORKSAMDA
BU KORKUMU EZE EZE YENECEĞİM,HAKLI BİR GALİBİYET EDİNECEĞİM
DEDİM YA...... ÖLMEYECEĞİM SENSİZ.............

CANIM SEVGİLİM;SANA OLAN AŞKIMI FERHAT BİLSE
ŞÜPHE EDERDİ SEVGİSİNDEN,VAZGEÇERDİ BELKİDE ŞİRİNDEN
MECNUN BU DENLİ SEVEMEZDİ LEYLA`YI CANI GÖNÜLDEN
KEREM BAŞINI TAŞLARA VURURDU BENİM YÜZÜMDEN
AŞKIMIN BÜYÜKLÜĞÜNE İNANMIYORSAN GELDE OKU AŞKIMI GÖZÜMDEN
ÖLMEYECEĞİM SENSİZ...........YEMİN ETTİM CAYARMIYIM SÖZÜMDEN

GÜLÜM;DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE YÜREK YİNE YARALI,YİNE KARALI YİNE SENSİZ
DİL YİNE SÖZSÜZ YİNE SESSİZ YİNE SENSİZ.....GÖZ YİNE NEMLİ YİNE FERSİZ YİNE SENSİZ
DUDAKLAR YİNE KURU YİNE BÜKÜLMÜŞ YİNE ÖPMEDEN YOKSUN YİNE BUSESİZ
YİNE SENSİZ.....BAKIŞLAR YİNE MUTSUZ YİNE UMUTSUZ YİNE ÇARESİZ YİNE KİMSESİZ
......................YİNE SENSİZ............................................ ...
BENSE BİR BÜTÜN OLARAK SENSİZ YAŞAMDAN VE HAYATTAN BIKMIŞ VE USANMIŞIM
...........ARTIK SENSİZ OLMAKLA NEFESSİZ KALMAK ARASINDAKİ MANADAR BENZEŞMENİN SERZENİŞLERİNDEYİM.........................


bir gün bitecek bu hasret biliyorum ve bekliyorum
okşayışlarının esiri olmaya devam edeceğim
lakin o ana kadarki olmayışların ürkütüyor beni
her saniye düşüncelerin kararsızlığa,umutların karamsarlığa dönüştüğü zaman dilimleri yaşıyorum......

düşüncelerimin kararsızlığı sana olan sevdamın büyüklüğümü
sana olan çılgıncasına özlemin gözlerimdeki bütünlüğümü
bilemiyorum.umutların karamsarlığı sana bir an kavuşma arzusu mu yoksa yokluğunun yüreğimde parelenmiş;
korkarcasına,ürperircesine saygın ve sancılı feryadının
haykırırcasına,bağırırcasına,çağırırcasına tutkusunun
zihinsel ve bedensel içe vurumunun,dışa vurumunun
kapalı veya na açıkça bir ifadesi mi anlamıyorum......

...her şeye rağmen ölmeyeceğim sensiz;sensizlik başımdan savuşmadan
O kadar yorgunum ki sensizliğin yüreğimdeki vurgunluğu tüm düşüncelerimi allak bullak etmeye yetiyor
bakışlarımın mutsuz durgunluğu ve tebessümlerimin kırgınlığı,
ağlamaklı gözlerimin suskun yılgınlığı birde baş belası bu soğuk algınlığı seni aklımdan çıkarmama engel olmuyor....

sensiz ağlamayı çoktan umutmuşum,gülmeyi ise sahte mizahlarda arıyorum.özüm yok perişanım,sözüm yok boş lisanım

eksikliğini yüreğimde hep hissettim hala hissetmekteyim
cismini hafızamda şekillendirip hayallerimde resmetmekteyim
hep o devasa kavuşma anının hayalindeyim,meyalindeyim

zikrettiğim heceler manasız,kendi kendime zifrettiğim geceler
merhamet özürlü sevdiceyim!

ama ölmeyeceğim sensiz ......sevgin damarlarıma ulaşmadan...

Ben hala yalnızlığın çeşmesinden sensizliği içiyorum,içmeye devam edeceğim;ağzımda çalkalayıp sana kavuştuğum gün aşk ateşi kusacağım avuçlarına

Yokluğunun acısını yüreğimde hissede hissede,çeke çeke
varlığına bir adım daha yaklaştığımın tezindeyim..

Umutlarımın kaybolduğu her anda varlığının bilincine vararak ümidimi buldum,tazeledim her daim;göz yaşı pınarımı kuruttum sevgimin üstüne yağmur yağmasın aşk ateşim sönmesin diye

Rüyalarla bezedim hayallerle süsledim sevdamı;damarlarıma saldım kanımda yüzdürdüm,sana olan çılgınca sevgime sardığım özlemini

Sensiz talan edilen gönül bağımda artık çiçekler açmıyor
ruhum hastalıklı hala karantinada,bitkisel hayatı yaşıyorum
bitkilerden ve senden uzakta........

Seni dolaştırıyorum vücudumun her bir yanında;hücrelerime hapsettim seni,iradem her konuda idaresini yitirmiş bir konumda,sensiz depremle yerle bir olmuş taşınmaz koca bir enkazım.....gel......gel....harcımı yeniden kar, temelimi yeniden at beni yeniden inşa et bebeğim......

......ölmeyeceğim .....sensiz....ellerin tenime dokunmadan....

Ekseni etrafında dönüyor duygularım koordinatsız,umutlarım paralel düşüyor hayallerime dört mevsim zamansız

Sensiz gönül sözlüğünde aşkın tarifi yok,imla hatası bulmak mümkün,olası sorulara verecek hiç bir cevabım yok ne kadar
aşkın dersine çalışmış olsam da,sensiz sevgilerin sinyali zayıf
her ne kadar frekansı doğru yazsam da kalbimde tek bir kıpırdanma yok sevgiye dair.....anlaşılan yönü tutturamıyorum
yada aşkın kablosunu fişten çekmişler.....

......ölmeyeceğim sensiz sevgim kalbine oturmadan....
Ultrasonda gördükleri sevgim sezaryanla doğum yapıyor sensizlik hastanesinde......
feryadım yankılanıyor bütün koridorlarda,taş kalpli bir doktorun ameliyat masasında kobay olarak kullanılıyorum,...

aşka saygısı olmayan tüm insanlar mezarımı kazmış ölmemi bekliyorlar...ama bilmiyorlar ki benim kalbim sende atıyor...

...bilmiyorlar ki ölmeyeceğim sensiz.....

Sensiz geçen zaman içimdeki sana olan özlemi sana olan hasreti sana olan yangını daha da körüklüyor,,,

Gel, gel artık kollarım hep açık,sonuna kadar; sarılmanı bekliyor göğsüm,gizlediğin gizlerle sensiz günlerin bende bıraktığı derin izlerle bekliyor....

Seni bir gün değil,seni bir hafta değil,seni bir ay değil,seni bir yıl değil,seni bir ömür değil seni mahşere kadar seveceğim...

sanmaaaa...... seni mahşerden sonrada seveceğim.....

ne zaman dersenki aç kollarını sana döneceğim,o zaman
dizlerinde yatıp kollarında öleceğimmmmm ....

DEDİM YA! HEP SÖYLÜYORUM YA!.............
.....ÖLMEYECEĞİM SENSİZ....
 
En Kıymetli Kadehim, Dudakların
Gözlerim bi şafak daha,
Görürmü bilmem.
Bir tufan saklıdır,
Her gecenin altında.

İnce ve keskin bir sızı içimde
Ve çok kalabalık,
Bir yalnızlık gürültüsü,
Kulaklarımda.

Yıldızsız bir gecenin,
Şafaksız ecel saatlerinde,

Gecem, gözlerin kapanınca.
Karanlık, sen uyuyunca.

En çok beklenilen,
Hiç gelmeyendir.
En çok sevilen nedense,
Hiç sevmeyendir.

Beni tanısaydın, severdin.
Tanımadan gitmeyecektin, gittin.
Yüreğin yetmezdi,
Beni sevmeye, korktun.

Kaç, gidebileceğin,
En uzak yere.
Oysa, kaçtıkça benden,
Daha bir yaklaşıyorsun bana.

Ben bıraktığın yerde değil,
Varacağın yerdeyim.

Dağları aş, denizleri geç,kaç.
Sen kaçtıkça daha bir,
Gelmeni bekleyeceğim.

Dudakların,
En kıymetli kadehim.
Bırak, tadayım en güzel şarapları.
Sarhoş olmak için,
Sarhoş etmek için.

Bırak çözüleyim, dağılayım.
En sert kayanın bile çözülüp
Kuma döneceği,
Bir tayfun vardır.

Yüreğin yetmesede,
Beni sevmeye.
Bırak ben seveyim.Sevdikçe,
İblise inat cennete gireyim.

Lanetlenmez benim,
Şiir yaptığım sözcükler.

Ve kutsanır dokunduğumda,
Yağma görmüş,
Kanatılmış bedenler.

Aşkı yaşayan aşık,
Aşkı yaşatanda.

Şiir yazan şair,
Yazdıranda, okuyanda.

Gündüz göremediğim,
Gece gördüğüm.
Seni gösterende güneş,
Göstermeyende.

Dünyaya gelmem için
Seçilen kadın.
Sancılarına say,
Çektiğim acılarımı.

Kopsun göbek bağım artık,
Köhne, kelepir mazilerden.

Dünyadan göçmem için,
Seçilen kadın.
Verdiğin acılara say,
Çekeceğin sancıları.

Ve mutlu bırak beni.
Sonsuzluk eşiğinde

Kesilsin nefesim artık,
Zifiri nefesinden.

Diyarbakır - 11.12.1997
Kaynak: Vatansız
Süleyman Merdoğlu
 
  • Beğen
Tepkiler: Selay Yaman
Yeter Bu Kafar Yoruldum Bİttİm Hay Ne ZormuŞ Yahu...!
 
http://img120.imageshack.us/img120/3061/resim1mo9.gif

Bu Gece
Bir Ben daha
ÖLDÜ içimde

http://img525.imageshack.us/img525/348/resim2ui3.gif

SEN
Yaşayabilsin diye
Kurşuna dizdim
Tüm yalanları

http://img525.imageshack.us/img525/3050/resim3cd0.gif

Eğilip dudağından
ÖPTÜM sessizce
Yüreğime gömdüm
Bende Kalanları

http://img81.imageshack.us/img81/4138/resim4qq3.jpg

Biraz daha
Eksildin hayatımdan
Gülen gözlerinin yerini
GÖZYAŞI aldı

http://img233.imageshack.us/img233/5140/resim5wj3.gif

Hüzün biçtin
Nadasa bıraktıgın akşamlarda
Hasat mevsiminde AŞK
Sonraya kaldı

http://img126.imageshack.us/img126/8886/resim6ay0.gif


Biliyorum
"Birşeyim yok iyiyim"
Desende
Bu günlerde
2 Soru 1 Cevap
Etmiyor sende

http://img149.imageshack.us/img149/885/resim7bx3.jpg

Benimde
Aklım başımda
Değil
Bir nefes çekmeden bitiyor
SİGARAM
Çayım bardakta soğuyor


http://img529.imageshack.us/img529/9960/resim8dk2.gif

Maviye ıslanmak iyide
Şu sırılsıklam özgürlük
Esaretime dokunuyor

http://img247.imageshack.us/img247/8793/resim9ga8.jpg

Ay ışıgı
Vururken denize
Hüzünbaz
YAKAMOZLAR
Çarpıyor yüzüme

http://img45.imageshack.us/img45/5198/resim10tn0.gif

Paltomun cebinde
Üşüyor
SENSİZLİK
Ayyaş soguklarda
Yıkılıp düşüyorum...
 
  • Beğen
Tepkiler: halp ve SoldieR52
http://img241.imageshack.us/img241/1880/23084959gj4uq7.jpg
(link)

Gece başlamışsa ve uyumak için acele etmiyorsa yüreğin; hala düşünecek hala yapılacak bir sürü işin ve bir sürü planın olduğunu söylüyorsa beynin; buna karşılık günün bütün yorgunluğunu belki de hiçbir şey yapmamana rağmen sana hissettiriyorsa bedenin; konuşmak istiyorsa bir şeylere ulaşmak istiyorsa kalbin ama sadece yalnızlığın o ağır o derin sesiyse hissettiğin…

http://img57.imageshack.us/img57/7959/26022149fe9.jpg
(link)

Üşüyorsan ama soğuktan değil. Susuyorsan ama korkundan değil. Gidiyorsan ama istediğin için değil ve arıyorsan ama bulmak için değil. Her dakika daha ağır geçiyorsa ve geçen her dakika seni daha fazla yoruyorsa... Gelecek seni güldürmüyorsa aksine geçmiş özletiyorsa kendini. En masum anında lanetlenmişse bedenin ve yanıyorsa ateşler içinde belki de kutuplarda yürürken. Ve sadece yalnızlığın sesiyse duyabildiğin…

http://img237.imageshack.us/img237/627/40348964xy0.jpg
(link)

Vazgeçmek istemediklerinin senden kaçarcasına uzaklaştığını görüyorsan ama koşamıyorsan artık ve her bağırmak istediğinde düğümleniyorsa sözcükler boğazına ve canını acıtıyorsa içinde kalan her bir harf. En çok yardıma ihtiyacın olduğu anda aslında kimsenin sana yardım edemeyeceğini biliyorsan buna rağmen medet umuyorsan sana yabancı gözlerden. Yaptıkların hep yapman gerekenlerden farklı oluyorsa ve bunu anlayamıyorsan bir türlü...


http://img237.imageshack.us/img237/1270/58386382lj7.jpg
(link)

Her sabah uyandığında uyumak istiyorsan, geceyi istemiyorsan yalnızlığın sesini ve yine bitmeyecek bir geceyi. Buna rağmen günler hep kısalıyorsa sana inat ve geceler alay edermiş gibi üşütüyorsa seni. Buna rağmen yanıyorsan o soğukta ve anlıyorsan kimsenin bunu bilmediğini. Özlüyorsan her geçen saniye bir önceki geceyi. Ve yalnızlıksa tek duyabildiğin...


http://img57.imageshack.us/img57/6466/33279105fg6.jpg
(link)

Eski fotoğrafları gördüğün zaman tesadüfen; içini garip bir mutluluk kaplıyorsa. Ve son resim elinden düşerken anlıyorsan ne kadar özlediğini ve çözemiyorsan bir türlü neden her şeyin değiştiğini. Susuyorsan... Ve yalnızlığın sesiyse tek duyabildiğin…


http://img237.imageshack.us/img237/1249/73158638xj3.jpg
(link)

Eski şarkılar daha çok dokunur olduysa bedenine ve en çok yardıma ihtiyacın olduğu halde anlamaya başlamışsan yalnızlığını ve gece hala ilerlemiyorsa bu gürültüde. Ve uyuyamıyorsan bir türlü. Her şey bir telefon kadar yakınsa ama korkudan ayrı bir şeyse seni uzaklaştıran ve anlatamıyorsan bir türlü anlayamadıklarını. Binlerce defa anlatılan bir masalı. Ve yüzü aklından hiç çıkmıyor olsa da çıkaramıyorsan adını. O müthiş masal kahramanını...

http://img57.imageshack.us/img57/3747/62913854ki4.jpg
(link)

Hiçbir çıkış yoksa ve yapayalnızsa bedenin. Bembeyaz duvarlar içinde. Bir resim. Siyah beyaz… İçin yanıyorsa ve su içmek bile gereksiz geliyorsa. Sigaranın dumanı içindeki ateşi belli ediyorsa dışarıya. Ama anlamıyorlarsa. Söndürmeye bile çalışmıyorlarsa. Sormuyorlarsa. Yoldan geçen herkesi tanıdığını düşünüyorsan ve belki de yanında yürüyeni bile bilmiyorken selam veriyorsa herkes sana sırf sen onları tanıdığını düşünüyorsun diye. Ve oysa tek bir yüz görüyorsan her zaman ama adını hatırlayamıyorsan bir türlü...

http://img237.imageshack.us/img237/1861/22646200ab2.jpg
(link)

Sokaklarda insanlar azalıyorsa birer birer. Aklındaki düşünceler gibi. Yürüyorsan yine de yapayalnızsan senin onları tanıdıklarını sananların arasında. Ve dumanın hiç sönmüyorsa...

http://img57.imageshack.us/img57/6865/96209465tp0.jpg
(link)

Aynı masalda ne yapacağını bilmeyensen. Isırılmış elma gibi düşüvermişsen yere. Masal devam ediyorsa ve kimse seni düşünmüyorsa artık...

http://img241.imageshack.us/img241/4356/10we0.jpg
(link)

Yirmi senedir üzerinde uyuduğun yastıkları bir bir atıyorsan yataktan ve bulamıyorsan kafanı rahatlatacak hiçbir şey o karanlıkta. Işıkları açmak dağınıklığı görmek kadar dayanılmazsa…

http://img241.imageshack.us/img241/2465/11eb9.jpg
(link)

Uyuyamıyorsan ve katlanamıyorsan yalnızlığa. Kendinle beraber yaşayamıyorsan yalnız kalamıyorsan kendi başınayken. Sayfalar sıra sıra bitiyorsa; kitaplar devriliyorsa raflardan ve sen okurken dakikalar geçmiyorsa hayatından; yaşadığın bir masalsa artık ve başkalarının uyumaları için yazılmışsa bütün bunlar…

http://img237.imageshack.us/img237/1207/12vl5.jpg
(link)

Gökten düşen üç elmadan biriysen başkalarının mutluluğu için. Masal bitmişse ve unutulmuşsan bir köşede;

http://img57.imageshack.us/img57/5853/13sr4.jpg
(link)

Bir çığ gibi geliyor demektir "AYRILIK"…


Masal bitti… Kaç… Kurtar kendini…
 
  • Beğen
Tepkiler: halp
@pırtık





AĞLAMAK GÜZELDİR

Ağlamak güzeldir
Süzülürken yaşlar gözünden
Sakın utanma
Ağlamak öfke delice nefret
Doruklarda aşk doyumsuz sevinç
Kahreden keder kısaca hayat
Ve nefesindir ve nefesindir
Ağlamak şu geçici dünyada
Herşeye rağmen varolmak demek
Ağlamak yaşanan binlerce duygu
İnsanca coşkunun güzel bir şeyidir
Ağlamak senin kara dünyada
Hala sevdiğin ve hissettiğin
Tüm güzelligin ve çirkinliğinle
Var olduğundur var olduğundur

S.Aksu.
 
http://www.sevgi.us/images/smilies/kalp.gif

http://img515.imageshack.us/img515/9489/2z86sgkat9kw3.jpg

Büklümlü bir yalnızlıktan sıyrıldı aşk, gerisinde.
Bitimsiz sessizliğini katletti içimde.
İki kalbe pay olmuş bir sevdadır ötesi.
Ağırlığı, hiç kimseye pay olmadığı kadar !
Artakalanların azlığına inat,
Kaldıkça çoğalan, çoğaldıkça sen olan bir düş…
Yazılmamış cümlelerimin baş harfi,
20’li yaşıma düşen bir ilk,
Düşen bir sen !

Bilir misin? Cemrelerime adın düştüğünden beri
Ben hiç düşmeleri yaşamıyorum.
Ellerine benzeyen bir gölge yüreğime dokunuyor her dem.
İçime kaçıyor gözlerin.
Dudaklarımdan dökülen her kelime adın oluveriyor.
Her kelime sen !
Yüreğinden nefes alıp yüreğine nefes veren
Çocuk yürekli küçük bir kızın yükle/n/diği
Deli bir sevdadır bu masal.
Ucuz hikâyelerin aksine, bedeli bir kalp olan masaldır bu.
Bedeli sen !
Geceme düşen ılık sessizlik
Sesimi sesinde dillendiriyor.
Ve ben korkularımı, çivisi aşk olan bir çarmıha geriyorum.
Şimdi tenimde yağmur iklimi gül mevsimi
Senle devam eden en kesintisiz yanını yansıtıyor yüzüme.
Gözlerine değen tüm yıldızlar tek tek dökülüyor eteklerime.
Sır Yusuf oluyor aşıkların bıçağında.
Sır sen !

Ayrılıksız toprakların bereketiyle daralıyor zaman.
Yangınları boğan bir sevdayı kuşanan derviş, sayıklıyor kutsalını
Aynalara gömülü bir düşten uyanır gibi
Çöküyorsun zifir yüreğime.
Kalbim sen ağırlığınca yine…
Benzersiz bir masalın uçarı kahramanı
Eşsiz bir sevdanın Mecnun’u olmuş,
Yarınlara ekilen umutlarını savurmuş güncesine.
Ve Simurg aradığını bulmuş !
Benzersizliğim ol öyleyse, tut ellerimden.
Sevda yanık yanık düşerken gözlerimden,
Mısralarına vuslat dizelenen bir şiir bırakıyorum gülüne;
Ötesi aşk, berisi sen…
 
  • Beğen
Tepkiler: halp ve SoldieR52
Deprem Yazıları Sanal Müzesi




Hiçbirşey Eskisi Gibi Olmayacak
Yurttaştan Yurttaşa

- Tanıyın Beni ve Unutmayın..


Tanıyın beni ve unutmayın
Sakaryalı bir kız çocuğuyum,
Sekiz yaşındayım.
Adım yok.
Adresim belli.


Kimsesizler mezarlığında kimsesiz sanmayın beni.
Çıplak omuzlu ablalar, abiler
kazdılar kazdılar ama ulaşamadılar bana...

Sakarya'da, Kuran kursunda amentüyü ögrendim.
Ölümü de kabullendim.
Eyvallah...

Yaşamak için başka nelere gerek var bilemedim.
Meğer ne zor şeymiş yaşamak.
Toprak altında dört günde öğrendim.

"En sevdiğim memleket yeryüzüdür /
Sıram gelince yeryüzüyle örtün üzerimi"

Şiirini bilemedim ben.
Yeryüzü kırıldı, içine giremedim ben.
Ovanın ortasında kurulu kentin
Aşağı mahallesinde bir apartman katının en alt dairesinde,
8 yaşında günlerce ölümü bekledim ben.
Egin'in türkülerine gömecekler, biliyorum beni.
Dertli... İçli... Yanık...

Sakarya'da deprem vurgunu yemişim;
Betonarmenin kavurduğu bir çocuğum ben çünkü.
Çelik ve kumla, dört günde öldüm, piştim, öldüm ben.

Duydum, bir abla;
Arzu'ydu adı galiba, hissetti nefesimi bağırdı etrafa.
Televizyoncu abiler geldi ışık tuttular...
Üstümde gezindi dost köpekler...
Kokladılar, havladılar.
Sevdim onları, sevdiler beni.
Olmadı deyip, çekip gitmeden önce onlar bile ağladılar sessizce...

Dillerini bilemedim amcalar
Bağırdılar; Duydum onları...

Sanırım bakkal amcaydı bir ara;
"Kuzum, güzel kızım" dedi, "Kınalım, ses ver ne olur..."

Boğazlarım doluydu toprakla,
Taşla konuşamadım.
Biliyorum şimdi o büyük makinelerle gelip kazacaksınız üstümü,
korkmayın fark etmez bundan sonra; alın beni,
kimsesizler mezarına atın beni.
Adresimiz kolay, ezberlettiler bana.
Siz de bulursunuz belki yıllarca sonra.
Sakarya kenti, Aziziye Mahallesi...
Karakoldan dön... Sağlam Apartmanı yani...
Çürük çıksa da evimizin toprağı, kendisi;
Küçük olsa da yürecigim, inanin dört günde
ögrendim yasamayi ipek böcegi gibi.

Sesim çıkmaz, boğazlarım dolu.
Ama duyarım dünyayı.
Tıpkı Erzincan'da ölen bebekler gibi.

Yunanlı bir bebek doktoru teyze, toplamış yorganını sırtına,
Yenikapi iskelesinden binmiş de vapura,
gözyaşlarıyla seslenmiş kamarota;
- Beni götürün çabuk Çınarcık'a, yaralı çocuklara...
Ağlamış çarkçı, süvari hepsi birden bu dostluğa.
Ama Ankara'da bir adam geri çevirmiş onu.
Ah üzerimde o beton kiriş var ya, o bir olmasa, gösterirdim ben ona...

İsrailli, Cezayirli, Fransız, İsviçreli amcalar da gelmişler duyunca depremi.
Gece vapurla geçip denizi, karaya ulaşınca Yalova'da, çiçekler diyarinda,
Yine bir garip adam; adı Vali:
- Uyuyun, simdi sabah olunca çalışırsınız demiş...
Ağlamışlar onlar da. Kadere küfretmişler...
Aynı adam, yani Vali, elektrikler kesilince depremde mutfağında,
kente elektrik vermek için çalışan işçilere basmış azarı:
"Çabuk mutfak lambam yansın" demiş...
Ah... Yok mu şu kahrolasıca demir yığını ellerimin üzerindeki...
Olmasalar... Sarılırdım yakasına, sorardım, doğru mu diye? Doğru mu?

Sekiz yaşındaydım, Sakarya'da göçük altındayım.
Belki ölüyüm, çocuk ölülerin en güzeli...
Belki değilim, yaşamaktayım...
Ama hayret öldüğümün de farkındayım.
Çünkü, dört gündür toprak altındayım.

Gözlerim Kuran kursundan tanıdığım türbanlı kurtarıcı ablaları aradı...
Yoktular. Canları sağolsun.
Çünkü daha önce belki gözlerim de yoktular.
Çıplak omuzlu ablalar, çıplak bacaklı abiler kan ter içinde kazdılar kazdılar.
Ama bana ulaşamadılar. Hele bir Cezayirli abi vardı ki, nefesimi duyan,
Gözyaşlarıyla yıkadı toprağı bana ulaşamayınca.
Ayın 14'üydü. Babam örgülü saçlarımı sevdi.

Ay beni çekti. Yüzüm güne döndü.
15'inde ayabakan çiçekleri gibi kaçtım güneşten.
16'sı gece karanlıktı. Rüyalar içinde bir tahta at seçtim kafesten.
Kaf Dağı'nda saat 03.03'te kendimden geçtim.
Bir çiçek tarlası, bir bulut yuvası, sanki annemin göğsündeydim,
Babam saçlarımı okşadı. Oysa onlar yoktu yanımda...
Ama onlarsız da olamazdım ya! Galiba birlikte gittik, belki de bütün Sakarya,
Aynı bahçede uyanmak üzere sözleştik.

Sakarya toprağı bereketli... Ama ev, fabrika dikince büyümüyor ki...
Oysa dikince domatesi, elmayı bir kızarıyorlar ki...
Belki bildiklerinden kaderimi...
Belki kızıp Tanrı baba bize; bahçeyle, evlerin yerlerini değiştirdi o gece.
Sakarya'da bir kız çocuğuyum, sekiz yaşındayım...
Adım yok. Adresim belli. Aziziye Karakolu'na sorsunlar arayanlar beni.
Kimsesiz mezarlığında, kimsesiz sanmasın kimseler beni.
Çiçeklerin en güzeliydim, Sakarya ovasında açtım renklerimi,kıraç toprakların; Egin'in türküleriyle, ağıtlarla gömdüler beni.
Yalnız, demir, çelik ve beton içinde aç susuz gönderdiler ya,
İki elim yakalarında Süleyman amcayla Bülent amca, unutmasınlar beni...
Erzincanlı bir kardeş 33 yılda bir çocukları toplar deprem dedi...
İnanamadım...
Çünkü bazı amcalar doğaya meydan okuyoruz diye inatlaşıp,
Yıkılan evlerimizin yerine, aynısını dikerlermiş. Aynı çürük temeller üzerine.
Hatta bazıları çok kızıp geçmişe,

Sırf sağlam kalıp onları yüzyıllarca utandırdılar diye,
Ayasofya ile Süleymaniye'yi de yıkmak isterlermiş sinsice.
Aslında onların garezi çocuklara imiş.
Öldükçe çocuklar, analar, babalar, Sağlam ev yapıp, kentin yerini değiştirmektense, Gelen paraları müteahhitlerle üleşip, kendilerini deprem zengini ilan ederlermiş. Aslında onlar şeytanın arka bacakları imiş.

Anadolu'da her yıl deprem olurmuş, orta şiddetli.
Üç yılda bir de şiddetlisi olurmuş.
Ama bana mısın demezmiş Türkiye'yi yönetenler.
Bilim adamlarını dinlemezlermiş.
Paraları vurguncuya kaptırıp, araştırmalara para vermezlermiş.
Onlar ne ilkyardımı severmiş, ne de sağlam evi.
Onlar sadece kendilerini ve koltuklarını severlermiş.
Gittiğim bahçede Erzincanlı bir kuş tanıdım, kanadı gümüşlü.
O anlattı bana.

1939'da deprem olmuş, şiir bile yazmışlar ona:
"Kar yağar lapa lapa Tipidir gelir geçer
Yan yana, sırtüstü ölüler Akşam olur tandıramaz Ateşini yandıramaz
Gün ağar şafak söker Kimsecikler gitmez suya Ezilmiş başlarıyla ölüler
Vardılar uyanılmaz uykuya..."

Ben aslında uyanmak istedim uykudan, ama müteahhit amca az koyunca betonu, Toprak kovunca evimizi içinden, kan uykularda kaldı düşlerim.
Oysa ben ne aydınlık yarınlar düşledim.
Büyüyünce değiştirecektim Sakarya'nın, Gölcük'ün, İzmit'in, Yalova'nın yerini.
Ve Türkiye'nin kaderini. Yazık oldu, ben bana değil Türkiyem'e yanarım.
Ölmesem, evleri çok katlı değil, en çok üç katlı yaptıracaktım, bahçeli.
Mafyaya çaldırmayacaktım araziyi, belediyeyi.

Ama bir şey öğrendim. Ben kimim biliyorum şimdi. Sekiz yaşındayım...
Deprem vurgunu yedim. Ölüyüm.
Bile bile öldürüldüm. Adresim belli. Sakarya...
Aziziye Karakolu'ndan dön sola... Sağlam Apartmanı yani...
Kimsesizler mezarı.
16'sında gömüldüm diri diri, 20'sinde öldüm kederli.
Dört günde öğrendim yaşamı. Zor değilmiş inanın.
Yaşayanlar siz de biraz zorlayın. Sesler geliyor kulağıma, sesler.
Peki ama... Kimsiniz? Adınızı duyamadım... Müteahhit mi dediniz?..
Belediye başkanı mı?.. Başbakan mı? Cumhurbaşkanı mı?
Yaşınız... Yaşınızı saklamayınız...
Beni artık kandıramazsınız, ben bir ölüyüm.
Sizi sesinizden, gecikmenizden tanıdım. Siz Ankara'sınız...
Lütfen beni rahat bırakınız.

Tuncay Özkan / Radikal

Hepinize sevgiyle yaşanan dost bir dünyada çıkarların geri planda kaldığı güzel bir yaşam dileğiyle,

Geri


Uğur Okçu
 
http://img261.imageshack.us/img261/1961/37399451cc9ef0.jpg

http://img256.imageshack.us/img256/4633/23528025nn4.jpg

http://img261.imageshack.us/img261/8387/19129763fy7.jpg
 
Geri