Abdülkadir Ergin
Forum Bağımlısı
- Kayıt
- 31 Ocak 2012
- Mesaj
- 2.251
- Tepki
- 7.152
- Yaş
- 44
- Şehir
- Manisa
- İsim
- Abdülkadir Ergin
- Başlangıç
- 1984—85
- Bisiklet
- Carraro
- Bisiklet türü
- Yol bisikleti
Hıncal Uluç'un bugünkü yazısı:
Kim önde, kim geride, hangi ülke, hangi yarışmacı hiç ilgilendirmiyor beni... Sporla, yarışmaların sportif yönüyle ilgim yok!.. Ama geçen sonbahardan beri, nasıl heyecanla açıyorum televizyonu, nasıl keyifle oturuyorum karşısına, inanılmaz! Daha önce de yazmıştım, yine yazıyorum.
Doğa, tarih, mimari, yaşam... Ekrandan izlemek bile huzur ve mutluluk kaynağı... Yol kenarındaki o küçük, tertemiz, bakımlı, iddiasız köyler, kasabalar, tarlalar, bahçeler, çiçekler, yeşilin her tonuyla ormanlar, dağlar, ırmaklar, denizler... Şatolar, yüzlerce yıllık kiliseler, Sezar'dan Napolyon'a, günümüze, tarihten kalan izler...
Pandemi nedeniyle tiryakisi olduğum bisiklet turları... Hele de (link) ve (link)... Son günlerde her gün öğleden sonra oralardayım. Tadına doyum olmayan bir doğa ve kültür zenginliğinde kilometrelerce yolculuk...
Üstelik, görüntülenen tüm ayrıntıları ekran gerisindeki iki keyifli sunucudan dinleyerek...
Geçtiğimiz nisan ayında benzer turlar bizdeydi. Hem de nasıl rotalarla... Sadece (link)'nun değil, dünya tarihinin paha biçilmez yörelerini kapsayan, Akdeniz ve Ege'nin cennet kıyılarında bir hafta süren turlar...
Milyonlarca kişinin merakla izleyeceği söylenen uluslararası yarışma...
Ama sekiz bölüm, ana caddelerde(!) tarihe ve kültüre kısacık sapmalar bile yapılmadan, sessiz sedasız, meraksız, heyecansız bitti.
Ne tarih, ne doğa.. Ne görüntü... Ve ne büyük hayal kırıklığı...
Ne yazık!..
*
Bu satırlar benim değil.. Ben bildim bileli sporla tek ilgisi, üstelik iki ağabeyi de spor yazarı olan kız kardeşim Serpil'in sporla tek ilgisi, lisedeyken katıldığı 19 Mayıs gösterileriydi.. Son zamanlarda bisiklet turlarına merak sardı. Sadece İtalya, Fransa, İspanya gibi dünyaca ünlü turları değil, televizyondan yayınlanan en küçük turları, hatta şehirlerarası yarışları bile izliyor..
İkide bir de bana mesaj atıyor, izledikleriyle ilgili..
"Mesaj atma, yaz" dedim.. Çünkü söyledikleri sadece doğru değil, oldukça da önemli..
Hele, eloğlunun yaptığı turlarla bizimkini karşılaştırdığı son bölüm..
(link) Başkanı değil sadece, (link), Spor Bakanı, (link), bizim tura adını veren (link)'nın sorumlusu, o satırları mutlak okumalı ve hepsi anlamalı, "Bir tur niye yapılır?." Anadolu, insanlık tarihinin başladığı yerdir, Göbeklitepe'den başlayarak..
Hattiler, Hititler.. Sümerler..
Akadlar.. Ortaya çıkan anıtlar, yerleşim yerleri..
Sonra Anadolu Antik Devletleri.. Antik Yunan eserleri.. Sonra Türkler..
Anadolu Selçukluları.. Türk Beylikleri.. Osmanlılar..
Bu dünyada tarih varsa, en büyüklerinden, en zenginlerinden biri Anadolu'dadır kalıntılarıyla.. Binlerce kişilik antik tiyatrolar, dağların tepelerinde yapılmış kaleler, stadyumlara dek..
Peki doğa?. İzmir'den İskenderun'a kadar dünya güzeli sahil. Dünyanın yazı geçirmek için geldiği sahil..
Ve ordan içeri girdiğinizde, akıllara seza doğal güzellikler..
Kanyonlar, çağlayanlar, rafting ve yürüyüş sporu yolları..
Olimpiyat ateşi Yunanistan'da mercekle yakılır, dört senede bir. Oysa Antalya Olimpos'ta ateş binlerce yıldır, devamlı yanar. Kendiliğinden. Doğal..
El oğlu "Tur"u memleketini tanıtmak, seyredende oraya koşma arzusu uyandırmak için yapar.
Biz..
"Bir an önce bitsin" diye..
Alanya-Antalya etabı, otobanda koşuldu iyi mi?.
Ne denizi, kıyıları, o muhteşem Türk Rivierasını gördü insanlar, ne de kara tarafındaki muhteşem antik ve hâlâ yaşayan muhteşem tarihi..
Aspendos.. Perge..
Silyon.. Kadir Dursun kardeşimin Cumhurbaşkanlığı Senfoni'yle birlikte bizleri de götürdüğü o dağların arasındaki Arikanda tiyatrosuna virajlarla çıkan harika köy yolundan geçmez miydi etap.. Fenike'den içeri gir orda..
Fenike demişken.. Kayaköy var orda.. Lozan'da mübadele maddesi ile köyü boşaltıp gitti Rum kardeşlerimiz.
Civar köylerle öyle iyi ilişkileri vardı ki, gittim, dinledim, yazdım.. Dini bayramlarını birlikte kutlayacak kadar yakın dostlardı onlar. Hiçbir Türk onlardan boşalan eve gitmedi. 100 yıldır bomboş Kayaköy..
Gittim, gezdim..
Bir özlem, bir hasret, bir gözyaşı anıtı.. Ordan geçmez mi bir etap?.
Hatay!. Hıristiyan dünyasının ilk kilisesi orda..
Türkiye'deki tek Ermeni köyü orda.. Kuran'da uzun uzun yazıyor. Hazreti Musa ile Hızır Aleyhisselam'ın yürüdükleri tarihi yol orda..
Ölümsüzlük Suyu ve Ölümsüz Ağaç orda.. Daha neler neler orda..
Yahu Cumhurbaşkanlığı Türkiye Turu, öyle baştan savma, öyle laf ola beri gele otobanlarda, beşinci sınıf bisikletçilerle mi koşulur?.
Yaz günleri dünya spor kanalları yayınlayacak şey arıyorlar.. Türkiye Turu'nu dünya izler.. Dünya, Türkiye'yi tanır..
Bu fırsat kaçar mı?. Bu fırsat böyle ziyan edilir mi?.
Bu soruyu çok sık sorar oldum..
Bu ülkenin, bu cennet vatanın sahibi yok mu?.
Tanrı'nın en özene bezene yarattığı ve bize bağışladığı doğanın, iklimin değerini anlayacak, "İnsanlık Tarihi" denecek her şeye sahip Anadolu hazinesini dünyaya seyrettirecek bir kafa bu ülkede çıkmayacak mı?.
Turu, dünyanın artık en geri ülkelerinde bile olan otobanda koştur, hiçbir yerde benzeri olmayan doğal güzellikler, tarihsel hazineyi kıskanç kocalar gibi sakla..
Bu mudur turculuk, kıt zekâlar?. Oturun bir Fransa, İtalya ve İspanya Turu'nu izleyin de, "Etaplar nasıl seçilir, nasıl çizilir" kalın kafanıza dank etsin!.
Ya da, hayatında bisiklet sporunu geçin, bisiklete binmemiş Serpil'i çağırıp "Size Türkiye Turu'nu nasıl izletiriz" diye sorun bakalım, ne diyecek!.
***
Kaynak: (link)
Kim önde, kim geride, hangi ülke, hangi yarışmacı hiç ilgilendirmiyor beni... Sporla, yarışmaların sportif yönüyle ilgim yok!.. Ama geçen sonbahardan beri, nasıl heyecanla açıyorum televizyonu, nasıl keyifle oturuyorum karşısına, inanılmaz! Daha önce de yazmıştım, yine yazıyorum.
Doğa, tarih, mimari, yaşam... Ekrandan izlemek bile huzur ve mutluluk kaynağı... Yol kenarındaki o küçük, tertemiz, bakımlı, iddiasız köyler, kasabalar, tarlalar, bahçeler, çiçekler, yeşilin her tonuyla ormanlar, dağlar, ırmaklar, denizler... Şatolar, yüzlerce yıllık kiliseler, Sezar'dan Napolyon'a, günümüze, tarihten kalan izler...
Pandemi nedeniyle tiryakisi olduğum bisiklet turları... Hele de (link) ve (link)... Son günlerde her gün öğleden sonra oralardayım. Tadına doyum olmayan bir doğa ve kültür zenginliğinde kilometrelerce yolculuk...
Üstelik, görüntülenen tüm ayrıntıları ekran gerisindeki iki keyifli sunucudan dinleyerek...
Geçtiğimiz nisan ayında benzer turlar bizdeydi. Hem de nasıl rotalarla... Sadece (link)'nun değil, dünya tarihinin paha biçilmez yörelerini kapsayan, Akdeniz ve Ege'nin cennet kıyılarında bir hafta süren turlar...
Milyonlarca kişinin merakla izleyeceği söylenen uluslararası yarışma...
Ama sekiz bölüm, ana caddelerde(!) tarihe ve kültüre kısacık sapmalar bile yapılmadan, sessiz sedasız, meraksız, heyecansız bitti.
Ne tarih, ne doğa.. Ne görüntü... Ve ne büyük hayal kırıklığı...
Ne yazık!..
*
Bu satırlar benim değil.. Ben bildim bileli sporla tek ilgisi, üstelik iki ağabeyi de spor yazarı olan kız kardeşim Serpil'in sporla tek ilgisi, lisedeyken katıldığı 19 Mayıs gösterileriydi.. Son zamanlarda bisiklet turlarına merak sardı. Sadece İtalya, Fransa, İspanya gibi dünyaca ünlü turları değil, televizyondan yayınlanan en küçük turları, hatta şehirlerarası yarışları bile izliyor..
İkide bir de bana mesaj atıyor, izledikleriyle ilgili..
"Mesaj atma, yaz" dedim.. Çünkü söyledikleri sadece doğru değil, oldukça da önemli..
Hele, eloğlunun yaptığı turlarla bizimkini karşılaştırdığı son bölüm..
(link) Başkanı değil sadece, (link), Spor Bakanı, (link), bizim tura adını veren (link)'nın sorumlusu, o satırları mutlak okumalı ve hepsi anlamalı, "Bir tur niye yapılır?." Anadolu, insanlık tarihinin başladığı yerdir, Göbeklitepe'den başlayarak..
Hattiler, Hititler.. Sümerler..
Akadlar.. Ortaya çıkan anıtlar, yerleşim yerleri..
Sonra Anadolu Antik Devletleri.. Antik Yunan eserleri.. Sonra Türkler..
Anadolu Selçukluları.. Türk Beylikleri.. Osmanlılar..
Bu dünyada tarih varsa, en büyüklerinden, en zenginlerinden biri Anadolu'dadır kalıntılarıyla.. Binlerce kişilik antik tiyatrolar, dağların tepelerinde yapılmış kaleler, stadyumlara dek..
Peki doğa?. İzmir'den İskenderun'a kadar dünya güzeli sahil. Dünyanın yazı geçirmek için geldiği sahil..
Ve ordan içeri girdiğinizde, akıllara seza doğal güzellikler..
Kanyonlar, çağlayanlar, rafting ve yürüyüş sporu yolları..
Olimpiyat ateşi Yunanistan'da mercekle yakılır, dört senede bir. Oysa Antalya Olimpos'ta ateş binlerce yıldır, devamlı yanar. Kendiliğinden. Doğal..
El oğlu "Tur"u memleketini tanıtmak, seyredende oraya koşma arzusu uyandırmak için yapar.
Biz..
"Bir an önce bitsin" diye..
Alanya-Antalya etabı, otobanda koşuldu iyi mi?.
Ne denizi, kıyıları, o muhteşem Türk Rivierasını gördü insanlar, ne de kara tarafındaki muhteşem antik ve hâlâ yaşayan muhteşem tarihi..
Aspendos.. Perge..
Silyon.. Kadir Dursun kardeşimin Cumhurbaşkanlığı Senfoni'yle birlikte bizleri de götürdüğü o dağların arasındaki Arikanda tiyatrosuna virajlarla çıkan harika köy yolundan geçmez miydi etap.. Fenike'den içeri gir orda..
Fenike demişken.. Kayaköy var orda.. Lozan'da mübadele maddesi ile köyü boşaltıp gitti Rum kardeşlerimiz.
Civar köylerle öyle iyi ilişkileri vardı ki, gittim, dinledim, yazdım.. Dini bayramlarını birlikte kutlayacak kadar yakın dostlardı onlar. Hiçbir Türk onlardan boşalan eve gitmedi. 100 yıldır bomboş Kayaköy..
Gittim, gezdim..
Bir özlem, bir hasret, bir gözyaşı anıtı.. Ordan geçmez mi bir etap?.
Hatay!. Hıristiyan dünyasının ilk kilisesi orda..
Türkiye'deki tek Ermeni köyü orda.. Kuran'da uzun uzun yazıyor. Hazreti Musa ile Hızır Aleyhisselam'ın yürüdükleri tarihi yol orda..
Ölümsüzlük Suyu ve Ölümsüz Ağaç orda.. Daha neler neler orda..
Yahu Cumhurbaşkanlığı Türkiye Turu, öyle baştan savma, öyle laf ola beri gele otobanlarda, beşinci sınıf bisikletçilerle mi koşulur?.
Yaz günleri dünya spor kanalları yayınlayacak şey arıyorlar.. Türkiye Turu'nu dünya izler.. Dünya, Türkiye'yi tanır..
Bu fırsat kaçar mı?. Bu fırsat böyle ziyan edilir mi?.
Bu soruyu çok sık sorar oldum..
Bu ülkenin, bu cennet vatanın sahibi yok mu?.
Tanrı'nın en özene bezene yarattığı ve bize bağışladığı doğanın, iklimin değerini anlayacak, "İnsanlık Tarihi" denecek her şeye sahip Anadolu hazinesini dünyaya seyrettirecek bir kafa bu ülkede çıkmayacak mı?.
Turu, dünyanın artık en geri ülkelerinde bile olan otobanda koştur, hiçbir yerde benzeri olmayan doğal güzellikler, tarihsel hazineyi kıskanç kocalar gibi sakla..
Bu mudur turculuk, kıt zekâlar?. Oturun bir Fransa, İtalya ve İspanya Turu'nu izleyin de, "Etaplar nasıl seçilir, nasıl çizilir" kalın kafanıza dank etsin!.
Ya da, hayatında bisiklet sporunu geçin, bisiklete binmemiş Serpil'i çağırıp "Size Türkiye Turu'nu nasıl izletiriz" diye sorun bakalım, ne diyecek!.
***
Kaynak: (link)