Velespitli Seyyah
Keşfetmek Güzeldir...
- Kayıt
- 4 Temmuz 2017
- Mesaj
- 494
- Tepki
- 1.663
- Yaş
- 33
- Şehir
- Çanakkale
- İsim
- Sabri
- Bisiklet
- Carraro
Biga - Antalya Kamplı Bisiklet Turu 6. Gün (Dikili - İzmir)
Velespitli Seyyah'tan herkese merhaba; 9 Şubat 2019 tarihinde çıktığım ve 1505 km ile 19 günde tamamladığım Biga - Antalya bisiklet turunda yaşamış olduğum maceraları içeren tur videoları serisinin 5. Bölümü Dikili - İzmir etabını keyifle izlemeniz dileğiyle. Kahvenizi yada çayınızı hazırlayın ve bu heyecana ortak olun.
---------------------------------------------------- TUR VİDEOSU ----------------------------------------------------
------------------------------------------------- TUR FOTOĞRAFLARI ------------------------------------------------
Turumun 5. Gününde Ayvalıktan Dikiliye şiddetli rüzgar ve sağanak yağış altında ulaşmıştım. Geceyi öğretmen evinde geçirdim ve duş alarak dinlenmeye çalıştım. Dikili Bisiklet Kulübünden Ozan YILMAZ abi sağ olsun bana çok yardımcı oldu. Buradan kendisine ve ailesine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Kaldığım oda standart öğretmen evi odasıydı ve gecelik kahvaltı dahil 60 tl ücreti vardı. Bisikletimi de gösterdikleri uygun bir yere yerleştirdim ve o konu da da sıkıntı yaşamadım.
Gün başlıyor ve yeni bir ben olarak bisikletimi yükledim ve artık kahvaltı yapacağım yere öğretmen evinin lokal kısmına gidiyorum.
Öğretmen evinde standart bir kahvaltı karşıma çıkıyor ve güzelce karnımı doyuruyorum. Bisiklet turlarında kibarlık olmaz o esnada karnını doyuracak ne varsa yemen gerekiyor ki sana güç olarak geri dönsün.
Dikili bölgesi ayrıca Eurovelo Avrupa Bisiklet Rotası Ağı içerisinde olduğundan görülecek bir çok antik kent ve güzelliklere sahip.
Öğretmen evinde kahvaltı işini de hallettikten sonra Ozan abi ile Dikili meydanında hatıra fotoğrafı çekiniyoruz ve vedalaşıyoruz. Artık İzmir'e doğru pedal çevirme vakti geldi.
İki gündür süre gelen şiddetli fırtına ve sağanak yağıştan sonra sonra anca kendime gelmiştim. Yağış dinmişti ama şiddetli rüzgar hala devam ediyordu. Ama mutlu bir şekilde daha önce hiç gitmediğim yerlere doğru pedal çeviriyordum.
Dikili ile Bergama arası daima rüzgarlı olurmuş bunu sonradan öğrendim. Hatta yukarıdaki fotoğrafta sağ tarafa bakarsanız Rüzgar Santralinin olduğunu da görürsünüz.
İzmir'in dağlarında kar hakim ve o karın soğuğu buraya kadar geliyordu.
Güneşli hava kendini tekrar bulutlu havaya bırakmış ve Bergama'ya 10 km yolum kalmıştı.
Bergama; ana yoldan 7 km içeride kalıyor ve dönüş kavşağına gelene kadarlık kısmı yani 25 km'lik yolu 2 saatte anca kat edebildim. Şimdi ise burada görmek istediğim Pergamon Antik kentine ilerliyorum.
Ana yoldan 7 km ilerledim ve sonunda öğlen 11:00 gibi Bergama'ya ulaştım. Şimdi şehir merkezine ilerliyorum.
Bergama şehir merkezindeki yollarda bulunan yönlendirme levhaları yetersiz kaldı ve kendimi farklı sokaklarda buldum. Pergamon antik kentine giden yolu tekrar doğrulttuktan sonra yoluma devam ederken sağ tarafımda kalan devasa yapıyı gördüm ve hemen rotamı o yapının girişine çevirdim. Bisikletimi güvenliğin olduğu yere bırakarak müze kartım sayesinde Kızılavluyu dolaşmaya başladım. Kızıl avlu hakkında sizlere kısa bir bilgi vereyim. Antik Pergamon’un ovada kalan en gösterişli yapısıdır. Gerek tasarımı, gerekse devasa boyutları ile hayranlık uyandıran bu eser, Roma İmparatoru Hadrianus zamanında (MS 117-138) Mısır tanrılarına ithaf edilmiştir. Tapınak, MS 5. yüzyılın ortalarında Erken Bizans Dönemi’nde ana binanın içine iki sıra sütun ilave edilerek üç nefli, bazilikal planlı bir kilise hâline getirilmiş ve Aziz Johannes’e adanmıştır. Tapınağın kuzeyinde kalan kule biçimli yuvarlak yapı, Osmanlılar Dönemi’nde cami olarak kullanılmaya başlanmış olup hâlen “Kurtuluş Camisi” adıyla hizmet vermektedir. Tapınağın hemen yanında bir havra da bulunmaktadır. Çok tanrılı Antik Çağ inanışları yanında üç ilahi dine de ev sahipliği yapan tapınak, inanç turizmi açısından son derece önemlidir.
Kızxılavlu'ya girdiğimde hemen sol tarafta bulunan yapının içerisinde girdim ve beni yukarıda görmüş olduğunuz gibi yüksek kubbeli bir yapı karşıladı. Tarihi yapılar arasında şuana kadar ilk defa bu kadar büyük bir yapının içerisine girmiştim.
Yukarıda görmüş olduğunuz fotoğraflar bir üst fotoğraftaki iki yuvarlak yapıdan sol taraftakine ait. Sağ tarafta bulunan yuvarlak yapı ise günümüzde Kurtuluş Camii olarak kullanılmaya devam ediyor.
İçeride bulunan büyük mermer sütunlar Kozak taşından yapılmışlar. Kapının arkasında bulunan mermer bir bazilikada yine mermerden bir havuz bulunuyormuş. Dinsel törenlerde arınmak için bu havuz kullanılmaktaymış. Havuzun arkasına da yer altı tanrısı Serapis’in 10 metre boyunda bir heykeli bulunuyormuş. Heykele ait bir buçuk metrelik kaide halen yerinde durmaktadır. Ayin sırasında bu kaideye yer altındaki bir tünelden gelen rahip, heykelin içine girerek tanrı Serapis’i taklit edip konuşarak gerçekleştiriyormuş ayini. Kızıl Avlu bütün bu görkemine zaman içinde daha farklı tarihsel zenginlikler katmış.
Bazelikanın iç kısmı ise yukarıda görmüş olduğunuz gibi.
Devasa büyüklükte ki pencereden görünen yer ise Bergamanın tepelerinde bulanan Pergamon Antik Kenti.
Gezdiğim yerdeki detayları görünce şaşkınlığımı gizleyemeyen ben
Bazilikanın dış taraftan görünüşü ise bu şekilde.
Kızıl avluyu gezip dolaştıktan sonra Pergamon Antik kentine gitmek için yola çıktım. Antik kente gitmek için iki seçenek var. Birinci seçenek %10 eğimle tırmanan yolu kullanmak, ikinci seçenek ise kentin girişine çıkan teleferiği kullanmak. Şiddetli rüzgardan dolayı teleferik kapalıydı ve yukarı çıkan taksiler 30 tl ücret talep ediyordu. Bisikletimi bırakacak güvenli bir yer olmadığı için Pergamon Antik Kentini pas geçerek rotamı İzmir'e çeviriyorum.
Şehir merkezinde dolaşırken Dikili Bisiklet Kulübünden Ozan abi bana Pergamon Bisiklet Kulübünden Figen YILMAZ ablanın dükkanını tarif etti ve bende Figen ablanın dükkanını buldum. Dükkanın önünde bisikletimi ve beni görünce yardımcı olmak istedi ve o şekilde tanıştık. Figen ablanın dükkanında ilgimi çeken çok güzel bir detay oldu. Türkiye sınırları içerisinde üretilen yanlış hatırlamıyorsam 120 adet gazozun satışını yapıyordu. Bende bu gazozlardan tavsiye ettiği bir tanesini içtim ve oldukça lezzetliydi. Figen abla sohbeti ve güler yüzlülüğü ile çok tatlı biri idi. Sohbeti ve ikramları için kedisine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bergama'ya giderseniz kesinlikle uğrağın ve hatta selamımı iletirseniz çok memnun olurum.
Bergama'dan yola çıktım ve ana kavşağa kadar şiddetli rüzgarı yine yedim. Kavşaktan Aliağa yönüne doğru pedal çevirmeye başladığım esnada sürekli beni engelleyen rüzgarın bu sefer beni arkadan ittiğini hissettim.
Arkamdan esen rüzgarında etkisiyle yoluma çok daha keyifli bir şekilde devam ederek ilerliyordum.
Etrafımdaki güzellikleri görmek beni çok mutlu ediyordu.
Bir kaç inişi çıkışlı yoldan sonra düz yolda ilerlemeye başladım.
Ve sonunda Aliağa'ya ulaştım. Şimdi şehir merkezine doğru pedal çevirmeye devam ediyorum.
Aliağa'ya geldiğimde Sosyal Medya aracılığı ile konuştuğum Pedalhane gurubundan Kadir Naldöğücü (sol taraft) ve Bilal Pınar (ortada) ile buluşarak güzel sohbetler gerçekleştirdik. Kendilerini tanıdığım için çok mutlu oldum.
İzmir'e pedallamak yerine Aliağa'dan başlayan ve Selçuk'a kadar devam eden tren hattını kullanmak istedim. Aliağa gar'ına geldim ve İzmir'e gidecek ilk trene bindim. Trene bisiklet kabul ediyorlar sıkıntı yok ama trene ulaşa kadar olan yol sıkıntı esas. Asansörleri kullanmak yasak, kaçak binerseniz işiniz kolay ama diğer türlü sürekli merdiven çıkıp inmeniz gerekecek.
Tren yolculuğu yaklaşık 2 yada 2,5 saat sürüyor. Bende yolculuk sırasında annemin yapmış olduğu poğaçalardan yiyerek açlığımı bastırıyorum.
İzmir'e ulaştığımda saat 22:00 civarı idi ve beni İzmir'de misafir edecek olan Bisikletname Arda & Ahmetin evlerine doğru yol aldım. Evlerinde iki gün boyunca konakladım ve kaslarımı dinlendirdim. İki gün boyunca kendime vakit ayırdım ve son gün Geziniyo Bisiklet Kanalının Sahibi Fırat DELAN abi ile tanışma fırsatı buldum. Arda, Ahmet, Fırat abi ve ben hep birlikte güzel bir mekana oturduk ve bol bol sohbet ettik. Anılarıma çok iyi üç insanı daha ekledim. Bu tur benim için sadece pedallamaktan ibaret değildi. Tanıştığım ve tanışacağım her insandan birşeyler öğrenmek ve öğrendiğim şeylerle kendime dersler çıkartıyordum. İzmir macerası bu şekilde son buldu.
Yarın Alaçatı tarafına doğru yol alacağım ve bakalım beni daha neler bekleyecek. Tur videosunu izlemeyi ve beğenip, yorum yazmayı da ihmal etmezseniz sevinirim dostlarım.
Biga - Antalya Bisiklet Turunun diğer bölümleri;
1. Gün (Biga - Çanakkale) : (link)
2. Gün (Çanakkale - Gülpınar) : (link)
3. Gün (Gülpınar - Akçay) : (link)
4. Gün (Akçay - Ayvalık) : (link)
5. Gün (Ayvalık - Dikili) : (link)
Sosyal Medya Hesaplarımı Takip Etmeyi Unutmayın
?YouTube: (link)
?Facebook:(link)/
?Twitter: (link)
?Instagram:(link)/
?Strava : (link)(link)
Velespitli Seyyah'tan herkese merhaba; 9 Şubat 2019 tarihinde çıktığım ve 1505 km ile 19 günde tamamladığım Biga - Antalya bisiklet turunda yaşamış olduğum maceraları içeren tur videoları serisinin 5. Bölümü Dikili - İzmir etabını keyifle izlemeniz dileğiyle. Kahvenizi yada çayınızı hazırlayın ve bu heyecana ortak olun.
---------------------------------------------------- TUR VİDEOSU ----------------------------------------------------
------------------------------------------------- TUR FOTOĞRAFLARI ------------------------------------------------
Turumun 5. Gününde Ayvalıktan Dikiliye şiddetli rüzgar ve sağanak yağış altında ulaşmıştım. Geceyi öğretmen evinde geçirdim ve duş alarak dinlenmeye çalıştım. Dikili Bisiklet Kulübünden Ozan YILMAZ abi sağ olsun bana çok yardımcı oldu. Buradan kendisine ve ailesine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Kaldığım oda standart öğretmen evi odasıydı ve gecelik kahvaltı dahil 60 tl ücreti vardı. Bisikletimi de gösterdikleri uygun bir yere yerleştirdim ve o konu da da sıkıntı yaşamadım.
Gün başlıyor ve yeni bir ben olarak bisikletimi yükledim ve artık kahvaltı yapacağım yere öğretmen evinin lokal kısmına gidiyorum.
Öğretmen evinde standart bir kahvaltı karşıma çıkıyor ve güzelce karnımı doyuruyorum. Bisiklet turlarında kibarlık olmaz o esnada karnını doyuracak ne varsa yemen gerekiyor ki sana güç olarak geri dönsün.
Dikili bölgesi ayrıca Eurovelo Avrupa Bisiklet Rotası Ağı içerisinde olduğundan görülecek bir çok antik kent ve güzelliklere sahip.
Öğretmen evinde kahvaltı işini de hallettikten sonra Ozan abi ile Dikili meydanında hatıra fotoğrafı çekiniyoruz ve vedalaşıyoruz. Artık İzmir'e doğru pedal çevirme vakti geldi.
İki gündür süre gelen şiddetli fırtına ve sağanak yağıştan sonra sonra anca kendime gelmiştim. Yağış dinmişti ama şiddetli rüzgar hala devam ediyordu. Ama mutlu bir şekilde daha önce hiç gitmediğim yerlere doğru pedal çeviriyordum.
Dikili ile Bergama arası daima rüzgarlı olurmuş bunu sonradan öğrendim. Hatta yukarıdaki fotoğrafta sağ tarafa bakarsanız Rüzgar Santralinin olduğunu da görürsünüz.
İzmir'in dağlarında kar hakim ve o karın soğuğu buraya kadar geliyordu.
Güneşli hava kendini tekrar bulutlu havaya bırakmış ve Bergama'ya 10 km yolum kalmıştı.
Bergama; ana yoldan 7 km içeride kalıyor ve dönüş kavşağına gelene kadarlık kısmı yani 25 km'lik yolu 2 saatte anca kat edebildim. Şimdi ise burada görmek istediğim Pergamon Antik kentine ilerliyorum.
Ana yoldan 7 km ilerledim ve sonunda öğlen 11:00 gibi Bergama'ya ulaştım. Şimdi şehir merkezine ilerliyorum.
Bergama şehir merkezindeki yollarda bulunan yönlendirme levhaları yetersiz kaldı ve kendimi farklı sokaklarda buldum. Pergamon antik kentine giden yolu tekrar doğrulttuktan sonra yoluma devam ederken sağ tarafımda kalan devasa yapıyı gördüm ve hemen rotamı o yapının girişine çevirdim. Bisikletimi güvenliğin olduğu yere bırakarak müze kartım sayesinde Kızılavluyu dolaşmaya başladım. Kızıl avlu hakkında sizlere kısa bir bilgi vereyim. Antik Pergamon’un ovada kalan en gösterişli yapısıdır. Gerek tasarımı, gerekse devasa boyutları ile hayranlık uyandıran bu eser, Roma İmparatoru Hadrianus zamanında (MS 117-138) Mısır tanrılarına ithaf edilmiştir. Tapınak, MS 5. yüzyılın ortalarında Erken Bizans Dönemi’nde ana binanın içine iki sıra sütun ilave edilerek üç nefli, bazilikal planlı bir kilise hâline getirilmiş ve Aziz Johannes’e adanmıştır. Tapınağın kuzeyinde kalan kule biçimli yuvarlak yapı, Osmanlılar Dönemi’nde cami olarak kullanılmaya başlanmış olup hâlen “Kurtuluş Camisi” adıyla hizmet vermektedir. Tapınağın hemen yanında bir havra da bulunmaktadır. Çok tanrılı Antik Çağ inanışları yanında üç ilahi dine de ev sahipliği yapan tapınak, inanç turizmi açısından son derece önemlidir.
Kızxılavlu'ya girdiğimde hemen sol tarafta bulunan yapının içerisinde girdim ve beni yukarıda görmüş olduğunuz gibi yüksek kubbeli bir yapı karşıladı. Tarihi yapılar arasında şuana kadar ilk defa bu kadar büyük bir yapının içerisine girmiştim.
Yukarıda görmüş olduğunuz fotoğraflar bir üst fotoğraftaki iki yuvarlak yapıdan sol taraftakine ait. Sağ tarafta bulunan yuvarlak yapı ise günümüzde Kurtuluş Camii olarak kullanılmaya devam ediyor.
İçeride bulunan büyük mermer sütunlar Kozak taşından yapılmışlar. Kapının arkasında bulunan mermer bir bazilikada yine mermerden bir havuz bulunuyormuş. Dinsel törenlerde arınmak için bu havuz kullanılmaktaymış. Havuzun arkasına da yer altı tanrısı Serapis’in 10 metre boyunda bir heykeli bulunuyormuş. Heykele ait bir buçuk metrelik kaide halen yerinde durmaktadır. Ayin sırasında bu kaideye yer altındaki bir tünelden gelen rahip, heykelin içine girerek tanrı Serapis’i taklit edip konuşarak gerçekleştiriyormuş ayini. Kızıl Avlu bütün bu görkemine zaman içinde daha farklı tarihsel zenginlikler katmış.
Bazelikanın iç kısmı ise yukarıda görmüş olduğunuz gibi.
Devasa büyüklükte ki pencereden görünen yer ise Bergamanın tepelerinde bulanan Pergamon Antik Kenti.
Gezdiğim yerdeki detayları görünce şaşkınlığımı gizleyemeyen ben
Bazilikanın dış taraftan görünüşü ise bu şekilde.
Kızıl avluyu gezip dolaştıktan sonra Pergamon Antik kentine gitmek için yola çıktım. Antik kente gitmek için iki seçenek var. Birinci seçenek %10 eğimle tırmanan yolu kullanmak, ikinci seçenek ise kentin girişine çıkan teleferiği kullanmak. Şiddetli rüzgardan dolayı teleferik kapalıydı ve yukarı çıkan taksiler 30 tl ücret talep ediyordu. Bisikletimi bırakacak güvenli bir yer olmadığı için Pergamon Antik Kentini pas geçerek rotamı İzmir'e çeviriyorum.
Şehir merkezinde dolaşırken Dikili Bisiklet Kulübünden Ozan abi bana Pergamon Bisiklet Kulübünden Figen YILMAZ ablanın dükkanını tarif etti ve bende Figen ablanın dükkanını buldum. Dükkanın önünde bisikletimi ve beni görünce yardımcı olmak istedi ve o şekilde tanıştık. Figen ablanın dükkanında ilgimi çeken çok güzel bir detay oldu. Türkiye sınırları içerisinde üretilen yanlış hatırlamıyorsam 120 adet gazozun satışını yapıyordu. Bende bu gazozlardan tavsiye ettiği bir tanesini içtim ve oldukça lezzetliydi. Figen abla sohbeti ve güler yüzlülüğü ile çok tatlı biri idi. Sohbeti ve ikramları için kedisine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bergama'ya giderseniz kesinlikle uğrağın ve hatta selamımı iletirseniz çok memnun olurum.
Bergama'dan yola çıktım ve ana kavşağa kadar şiddetli rüzgarı yine yedim. Kavşaktan Aliağa yönüne doğru pedal çevirmeye başladığım esnada sürekli beni engelleyen rüzgarın bu sefer beni arkadan ittiğini hissettim.
Arkamdan esen rüzgarında etkisiyle yoluma çok daha keyifli bir şekilde devam ederek ilerliyordum.
Etrafımdaki güzellikleri görmek beni çok mutlu ediyordu.
Bir kaç inişi çıkışlı yoldan sonra düz yolda ilerlemeye başladım.
Ve sonunda Aliağa'ya ulaştım. Şimdi şehir merkezine doğru pedal çevirmeye devam ediyorum.
Aliağa'ya geldiğimde Sosyal Medya aracılığı ile konuştuğum Pedalhane gurubundan Kadir Naldöğücü (sol taraft) ve Bilal Pınar (ortada) ile buluşarak güzel sohbetler gerçekleştirdik. Kendilerini tanıdığım için çok mutlu oldum.
İzmir'e pedallamak yerine Aliağa'dan başlayan ve Selçuk'a kadar devam eden tren hattını kullanmak istedim. Aliağa gar'ına geldim ve İzmir'e gidecek ilk trene bindim. Trene bisiklet kabul ediyorlar sıkıntı yok ama trene ulaşa kadar olan yol sıkıntı esas. Asansörleri kullanmak yasak, kaçak binerseniz işiniz kolay ama diğer türlü sürekli merdiven çıkıp inmeniz gerekecek.
Tren yolculuğu yaklaşık 2 yada 2,5 saat sürüyor. Bende yolculuk sırasında annemin yapmış olduğu poğaçalardan yiyerek açlığımı bastırıyorum.
İzmir'e ulaştığımda saat 22:00 civarı idi ve beni İzmir'de misafir edecek olan Bisikletname Arda & Ahmetin evlerine doğru yol aldım. Evlerinde iki gün boyunca konakladım ve kaslarımı dinlendirdim. İki gün boyunca kendime vakit ayırdım ve son gün Geziniyo Bisiklet Kanalının Sahibi Fırat DELAN abi ile tanışma fırsatı buldum. Arda, Ahmet, Fırat abi ve ben hep birlikte güzel bir mekana oturduk ve bol bol sohbet ettik. Anılarıma çok iyi üç insanı daha ekledim. Bu tur benim için sadece pedallamaktan ibaret değildi. Tanıştığım ve tanışacağım her insandan birşeyler öğrenmek ve öğrendiğim şeylerle kendime dersler çıkartıyordum. İzmir macerası bu şekilde son buldu.
Yarın Alaçatı tarafına doğru yol alacağım ve bakalım beni daha neler bekleyecek. Tur videosunu izlemeyi ve beğenip, yorum yazmayı da ihmal etmezseniz sevinirim dostlarım.
Biga - Antalya Bisiklet Turunun diğer bölümleri;
1. Gün (Biga - Çanakkale) : (link)
2. Gün (Çanakkale - Gülpınar) : (link)
3. Gün (Gülpınar - Akçay) : (link)
4. Gün (Akçay - Ayvalık) : (link)
5. Gün (Ayvalık - Dikili) : (link)
Sosyal Medya Hesaplarımı Takip Etmeyi Unutmayın
?YouTube: (link)
?Facebook:(link)/
?Twitter: (link)
?Instagram:(link)/
?Strava : (link)(link)